3
Genç adamın, ailesiyle sorunları vardı. Herkes gibi… Annesi’nin, komşunun matematik öğretmenliğini üçüncülükle bitiren kızıyla onu mukayese edip durması; babasının, saçlarından dövmelerine kadar yaptığı her şeye karışması ve daha sayılamayacak kadar ot çöp neden, genç adamın gırtlağına kadar gelmişti. Üstüne kız arkadaşıyla bitmek bilmeyen kavgaları da eklenince genç adam ya intihar edecekti ya da bunlara katlanacak, yaşamın bokluğu içinde çırpınmaya devam edecekti. Birikmiş parası olsa ya da bir işi, her şeyi siktir edip yine boktan; ama tek başına bir hayat kurmak istiyordu. Ailesini pek dert etmiyor; ancak gerçekten çok sevdiği kız arkadaşıyla arasının bozulmasını da istemiyordu genç. Kısacası, içinden çıkması zor sorunlarla boğuşmaktaydı.
Ölmek, akla yatkın planlarının en sonunda geliyordu genç adamın. Kalmak da ondan bir önceki… Ailesinin ‘para kazanabileceği bir iş’ baskıları sonucunda girdiği okula uzun zamandır uğramaması, elinden düşürmediği yeraltı romanlarındaki karakterlerin -aslında pek etkilendiği söylenemezdi ama- her şeyi siktir eden ve ona göre gerçek kahramanlık olan kişiliklerinin de verdiği cesaretle evini terk etmeye karar verdi. Etti de.
Giderken yanına sadece sırt çantasına sığdırabildiği kadar kitap, iç çamaşırı, tişört, öteberi ve gitarını aldı yalnızca. Altı aydır sadece küçük bir bölümünü harcadığı öğrenim kredisi oldukça birikmişti. Onu en azından iki ay idare ederdi.
Telefonunu kapattı. Bloknot kâğıdına kısa bir ‘beni merak etmeyin’ notu bıraktı. Sabaha karşı evden ayrıldı. Yirmi üç yıldır yağmur ve soğuk havalardan sığındığı, karnını doyurduğu ve uyuduğu evden ayrılmak; tarifi zor duygulara neden oldu. Bu duygular kötü hissetmesine neden olmadı genç adamın. Aksine bugüne dek hissetmediği kadar mutlu ve umut doluydu.
Özgür yaşamının ilk günü, sığınacak başka bir barınak aramakla geçti. Sonunda kimlik bilgisi istemeyen, çoğunlukla fuhuş için kullanılan bir motelin tavan katındaki bir odayı tuttu. Çarşafları üç-dört günde bir değiştirilen yatağına kendini attı. Derin ve huzur dolu bir nefes alışverişi yaptı. ‘İşte özgürlük’ diye düşündü. Saat kaçta yatıp kaçta kalkması gerektiğini söyleyen göbekli herifler, hayat üzerine manifestolar sıralayıp duran boyalı saçlı hanımlar ve ota boka trip atan hatunlar yoktu. Kurşun kalemi, öykü defteri ve tamamen özgür kalmış bir hayal gücü vardı.
Genç adam, fiziki özgürlüğüne kavuştuğu an, hayal gücünün de sınırlarının iyice genişlediğini gördü. O güne dek olmadığı kadar rahat yazıyor, yazıyordu. Hayatının en verimli günleri, üzerinde sikişilen bir çarşafın üzerinde geçiyordu.
Yedinci günün akşamında, kapısı çalındı genç adamın. Motel görevlisi olduğunu düşünerek tereddüt etmeden kapıyı açtı. Özgürlüğüne kelepçe vuracak üç tane mavi gömlek gördü. İçinden bir ‘ha siktir’ çekti ve kuyruğunu sıkıştırarak teslim oldu. Lacivert şapkalılar, onu kaçtığı hapishaneye geri döndürmek üzere, ebedi gardiyanları tarafından görevlendirilmişti.