Doğduğum yerin yüz kilometre yarıçapında ölmek istemiyorum. Ama başıma gelecek olan büyük ihtimalle bu. "İşte o. Burada doğdu ve burada öldü. İyi bir adamdı." Derler belki arkamdan. Ama gene de bu tür şeyleri düşünmek için fazla gencim belki de. Biraz daha dünyevi şeyleri dert edinmeliyim kendime. Geleceğimi falan planlamalıyım. Tanıdıklarıma en iyi arkadaşımmış gibi davranıp arkalarından konuşmalıyım. Yada Hank gibi sonsuz amcık denizinde boğulmalıyım.
Ama nedense hiçbiri cazip gelmiyor bana. Ben sadece oturmak istiyorum. Elimi çekmek istiyorum bu dünyadan. Burjuva bir rahip gibi inzivaya çekilmek istiyorum. Bir iki yıl önce siyasi düşüncelerle dünyanın değişebileceğine inanırdım. Her şeyin bir gün çok güzel olacağını düşünürdüm. Sanırım insanlığa olan umudumu kaybettim artık. Odamda oturmak istiyorum ölene kadar. Odam ara sıra başka şehirlerde veya başka ülkelerde olursa daha da iyi olur.
Her ne kadar insanlardan hoşlanmasam da - hayır onlardan nefret etmiyorum ama etrafta olmadıklarında daha rahat ediyor gibiyim- onları ilginç buluyorum. Yeni biriyle tanışmayı her zaman sevmişimdir mesela. Yeni bir kitaba başlamak gibi. Tanıştığın ilk anda okumaya başlarsın ve günün sonunda bitirirsin. O kişiyi bir daha gördüğünde ise kitabı bir daha okumuş olursun. Ama bir süre sonra kitabı ezberlersin ve sıkılırsın karşındakinden. O zaman kitaplığından almayı bırakırsın o kitabı. Birkaç yıllığına en azından. Yıllar sonra aklına gelirse belki alır birkaç sayfa okursun ama olacakları zaten bildiğin için yerine koyarsın hemencecik. Hep böyle oldu benim için. O yüzden yeni kişilerle tanışmayı seviyorum ya. Eskilere alışıyorum bir süre sonra.
Oturmak istiyorum. Sadece oturmak. Masamda bilgisayarım, kahvem ve kitabım olsun istiyorum. Birde arkadaşlarım gelsin ara sıra. Bazen bir sevgili belki. Olacağından değil ya.Geri kalan her şey cehenneme gidebilir. Bunları aynı tutabilmek için azami gayreti göstermeye bile üşeniyorum aslında. Ama yapacağım sanırım. Okuldan sonra bir hiç olacağım. Arkadaşlarım gidecek bir yerlere. Ben burada kalacağım ve Prag'ın ne kadar güzel bir şehir olduğunu dinleyeceğim.
Okumak istiyorum. Sadece okumak. Akademik anlamda değil. Gerçek anlamda okumak. Kitaplar bitirmek istiyorum. Şimdi yaptığım gibi. Okumak ve yazmak istiyorum. Artık beni ayakta tutan az sayıda ki şeylerden bir tanesi yazmak. Çok iyi yazmıyorum bence. Yazdığım her şeyi okuyunca silmek yada defterden koparıp yakmak istiyorum. Yazdıklarıma inanamıyorum çünkü. Çocukça buluyorum kendi yazılarımı. Şımarık bir velet gibi. Bir boku beğenmeyen, her şeyden şikayet eden bir velet. Bir domuz. Bencil, narsist biri gibi. Yazarken nefret etmediğim ama etrafımda olmayınca daha rahat ettiğim her şeye dönüşüyorum belki de. Okurken öyle hissediyorum en azından. Gerçekten öyle mi peki?
Eğer yazılarımın çoğunu silmeyip saklasaydım, şu anda yüzlerce sayfalık bir kitabı oluşturabilirdi. Ama hayır olmaz. Kitapta yazamam ben. Çok tembelim böyle şeyler için. Bir tüketiciyim ben. Bir parazit. İnsanlardan besleniyorum çoğunlukla. Paralarını almıyorum tabii. Ama bakıyorum onlara. Hayatı onlardan öğreniyorum. Onlar olmasa sosyal zekası sıfır bir ucube olurdum belki. Şimdide öyleyimdir belkide. Kendimi dışarıdan görmedim hiç. Birkaç video haricinde. Tiksindim onlardan da. Kendim değilmişim gibi geldi. Sanırım bir tek kafamda kendim oluyorum. Dışarı vuramıyorum belki de. Toplumun yükü çok ağır geliyor. Söyleyemiyorum kafamdakileri. Belki de bu yüzden bir haftadır söyleyemiyorum istediğim şeyi. Dolanıp duruyorum ucunda ama giremiyorum kapıdan. Kovulmaktan korkuyorum kabaca. İtilmekten. Bir daha konuşamamaktan. İnsanlardan.