Bölüm 6 - Yeniden Çatı Katı Oron için, büyükannem odama bir yatak daha yerleştirmişti. (Aslında Ben ve Oron onu odaya taşımıştık. Teknik olarak biz yerleştirdik sayılırdı) Anneannemin ve benim olmak üzere iki oda olduğundan, bulduğumuz en mantıklı çözüm odama bir yatak koymaktı tabi. Büyük teyzem televizyon odasında yatacaktı. Evi ayrı olmasına rağmen sıkça bizde kalırdı. Kocası ölmüştü ve hiç çocuğu yoktu. Sanırım yalnızlık onu sıkıyordu.
O gece, hissettiğim bir dürtülme ile ayağa kalktım. Oron yatağında yoktu. Bir an korktum, sonra aslında onun tam yanımda yattığını fark ettim. O dürtülme sanırım Oron’un ayağıydı. Gözünde yaşlar vardı. Uzunca bir süre ağlayıp yanımda uyumuş olmalıydı.
Bir mont giymişti. Belli ki çok üşüyordu. Sonra montunda kan gördüm. Ve gözleri! Gözlerinden kan akmaya başladı.
“Tanrım!”
Sonra yeniden aynı dürtülmeyi hissettim.
“Aaron?”
Ve uyandım…
“Aaron, ne oldu?” dedi Oron.. “Ne görüyordun? İsmimi haykırıp duruyordun.” Bir an duraksadı. Korkunç bir yüz ifadem olmalıydı. “İyimisin?” dedi.
“Evet, iyiyim.” dedim heyecanla. “Sen yanımda yatıyordun. Sonra şey oldu…”
“Ne yani?” dedi “Ben yanında yatıyordum, sonra şey yaptık ve sen adımı mı haykırıyordun? Bu ironik. Açıklamazsan farklı yorumlayacağım.” Dedi kahkaha atarak. Kafamı dağıtmaya çalıştığı belliydi.
“Hayır” dedim. “Her tarafında kan vardı..!”
“Boş ver…” dedi. “Olur böyle şeyler.”
Sonunda kalbim eski atışlarına geri döndü. Saate baktım. Üstü kırmızı motiflerle bezeli duvar saati, 01.45'i gösteriyordu.
“Vakit geldi!” dedi. “Güneş çıkana kadar Ron-Ti ile görüşebilirsin. Bunu hep yapardın...”
***
Çatı katında hala farklı bir koku vardı. Kenardaki eski bir koltuğun üzerinde garip garip eşyalar fark ettim, daha önce dikkatli bakmamıştım. Ayrıca bir çatı katına göre biraz da büyüktü, ama oksijen alacak havası yoktu. Penceresiz, karanlık, tuhaf bir yerdi. Belirsiz yerlerden belirsiz gölgeler, belirsiz noktalardan belirsiz cisimler, belirsiz herhangi bir şeye benzetiliyor ve tüm bu belirsizlikler aklımı karıştırıyordu.
Oron’un yüz ifadesine baktım. Hala uykuluyduk, ancak merak ettiğim için buna dayanıyordum. Geçen gece gördüğüm üst üste dizilmiş çerçevelere bakma gereksinimi buldum. Çoğu kırıktı, ama içinde fotoğraf olduğu belliydi. Karanlıkta pek görünmüyorlardı. Onlara bir gün de güneş ışığı beraberinde bakmaya karar verdim ve yerlerine koydum. İşte fısıltı tam o sırada konuştu.
“Aaron, Oron... Hoş geldiniz” dedi “Sizin gibi iki güçlü büyücü, iki düşman ırk, birlikte dost olduğu andan itibaren, güçlü bir meraka kapılmıştım. Sizi iki ayı aşkın bir süredir birlikte bu odada göremediğimden, daha da meraklanıyordum.”
“Bazı şeyler değişti.” dedi Oron.
“Her şey değişir” dedi fısıltı. “Kimisi iki dakikada değişir, kimi aylar sonra fark edilir. Peki değişen nedir?”
“Aaron’un hafızası silindi” dedi Oron.
“Tahmin etmiştim. Ancak nedenini bilmiyordum. Zevkle dinliyorum.”
“Bir kızıl büyü.” dedi Oron. “Midejekl tarafından yapıldı.”
“Midejekl mi?” dedi fısıltı. “O büyücü benim zamanımda bile ismi ile dehşet uyandırırdı. Sanırım Aaron’un kaderi en başından itibaren onunla bütünleşmişti.”
Sanırım bu odada birçok yeni şey öğrenecektim. Anlatma işini fısıltı ve Oron’a bıraktım. Bugün soruları ben soracaktım.
“Bana anlatın” dedim “Büyü nasıl yapılır? İki ay önce ne oldu? Annem ve babam kimdi? Ben kimim?” dedim. “Bunları öğrenmeyi hak ediyorum”
“Sen, olduğunu hissettiğin şeysin. Bir Fey-jy’sin: kadim bir karanlık büyücü. Ancak, karanlık kelimesi seni korkutmasın. Karanlık büyüler korkunç büyüler değildir. Ama kızıl büyüler! Onlardan korkun.” dedi ve ekledi. “Annen uzun zaman önce öldü. Babanı hiç tanımadın. Hiç kimse tanımadı. Annen onu bir sır olarak tutmuştu. Ve sırrı şu an onunla beraber toprağın altında.”
Annemin öldüğünü çoktandır hissediyordum, ama kesinlik getiremiyordum. Bu duyduklarım içimdeki son umut parçasını da yok edince, ağlamaya başladım. Hıçkırmıyor, sadece ve sadece gözyaşı döküyordum. Oron hemen kolunu bana doladı.
“Otur istersen” dedi. Eski bir koltuk üstündeki her şeyi dikkatlice yere koydu. Beni oturttu ve yanıma oturdu. Bana sarıldı.
“İnsan olduğum zamanlar bende duygusaldım” dedi fısıltı. “Acı çekmek bu kadar da gerekli bir şey değil oysa”
“Yine de insan olduğun zamanları hatırlayıp azıcık daha duygusal davranamaz mıydın?” dedi Oron.
“Ama bu saçma!” dedi Ruh
“Ama bize öyle gelmiyor!” diye yanıtladı Oron.
“Peki, peki” dedim. “Bir önemi yok. Zaten annemi bilmiyordum, görmemiştim… Sadece umutlarım söndü, hepsi bu.”
“Umut saçma bir şeydir.” dedi fısıltı.
Oron, kötü bir bakış attı. Herhalde fısıltı bizi görüyordu. İşte tam bu sırada, kitap aklıma geldi. “Kitap. Kitap ne kitabıydı? Dün neyden bahsediyordun?” dedim.
“Bir kupon kitabı” dedi. “Bunların on beş farklı türüne de sahip olan büyücünün ruhlar geçidine gidip sihirli kelimeleri söylemesi ile, Jneer geçidi açılırmış diyorlar” diye devam etti. “Midejekl, dokuz asırdır o kitapları arıyor. Henüz dokuz tane buldu. Her asır için bir tane. Sanırım iki ay önce senin aklını silmesi bununla bağlantılı.”
“O kitap nerede? Onu yanıma mı almalıyım?’ dedim.
“Bu odada. Evet onu almalısın. O kitapta bazı büyü sözcükleri var. Yeniden büyü yapmana yardım edecekler. Ama o kitabı, başka hiçbir varlık bilmemeli. Sadece bu odadaki 2 kişi”
“Bir tane kitap da bende var” dedi Oron. “Her kitapta bölümler var. Karo-Tri ve Fey-ji gibi. Sadece kendi ırkına ait bölümdeki büyüleri yapabilirsin. Ben sana kitabımdaki Fey-ji bölümünü ödünç veririm. Daha önce de vermiştim. Sen de bana senin kitabındaki Karo-Tri bölümünü okutmuştun. Ben tümünü ezberledim. Ama sen Fey-ji büyülerini tekrar ezberlemelisin. Bu da pratik ile beraber aylarını alır. Ama sana bu konuda yardım edeceğim” dedi.
“Başka ırklar da var mı?” dedim.
“Büyükannemiz gibi Herojh’lar var. Midejekl gibi Kionr ırkı ve büyük teyzem gibi Lru’lar var. Herojh’lar şifacı, Kionr lar kızıl büyücü, Karo-Triler ak büyücü, Lru’lar geleceği görenler olarak da bilinir.” dedi Oron. “Bu kadar da değil. Daha çok çeşit var.”
“Şimdi sen bana büyükannemin ve teyzemin de mi büyücü olduğunu söylüyorsun?” İşte bu garipti. Yıllarca düşünsem bile aklımın ucuna gelmezdi. Bunca zamandır hiç şüphe uyandırmamışlardı bile. Ya onlar profesyonel bir yalancıydı, ya da ben profesyonel bir salaktım.
“Evet. Genetik ile alakalı. Annesi ya da babasından biri büyü yapabilirse, çocuğu da büyü yapabilir. Ama senin ve benim hem annemiz hem babamız büyü yapıyordu. O yüzden biz bu kadar güçlüyüz. Onlarca ırk arasından, ak büyücü, kara büyücü ve kızıl büyücüler, en güçlü olanlarıdır. Çünkü herhangi bir değil, birçok büyü yapabilirler. Bu onların sözcük dağarcığına bağlıdır” dedi.
“Bazen kelimelerin gücü, aklın gücü olmadan bir hiçtir!” dedi fısıltı “Kelimeyi kuru kuru söylemek yetmez. Öyle olsa, diğer ırkların büyü kelimeleriyle bile büyü yapabilirdiniz”
…
Aklım allak bullaktı. Tanrım! Ne oluyordu? Annem ölmüştü. Babamı bilmiyordum, bir karanlık büyücüydüm ve etrafımdaki herkes son iki aydır nasıl benden sakladılar bilmiyorum ama onlar da büyücüydüler… Neler diyeceğimi bilmiyordum. Üstelik neden kimse iki ay öncesinde olan şeyden ve öncesinden KESİN olarak bahsetmiyordu? Onlarca kez sorgulamama rağmen neden herkes susuyordu? Sanırım bir de Midejekl isimli çok güçlü bir düşmanım vardı. Kimdi o? Ne istiyordu?
“Dün, benim gibi her büyücüde mutlaka bir kitap vardır demiştin.” dedim. “Şimdi ise ender olduklarını söylüyorsun!”
“Haklısın.” dedi fısıltı. “Ama büyücü olan herkese aynı kitap verilir. Diğer on dört taneyi bulmak zordur. Ve emin ol diğer on dört tanesi herkeste olan o sıradan kitaptan yüzlerce kat güçlü büyüler içerir. İşte sende de o on dört taneden biri var”
“O yüzden peşimde Midejekl isimli bir psikopat var…!” dedim.
“Evet. Yavaş yavaş anlıyorsun.”
“Peki Oron’daki kitap?”
“O da herkeste olan kitabın aynısı”
“Neden bende herkeste olan yok da 14 ender olandan biri var peki?” Bu garipti.
“Sen gizli yetiştirildin. Sana herkeste olan normal kitap verilemezdi. Kadim büyücüler senden haberdar değildi çünkü! Sende olan o ender diğer kitap ise annen tarafından sana bırakıldı. Neden diğer sıradan kitabı da sana bırakmadı bilmiyorum”
“Benim hayatımla ilgili nasıl bu kadar şey biliyorsun?”
“Yıllarım bu evde geçti. Ben de bir şahidim”
“Peki Midejekl? Tekrar gelecek mi?”
“İşte onu bilemem. Ama iki ay önce olanlar bu evde olmadı. Bu evi bilmiyor. Zaten bilse kitabı bulurdu. Seni başka yerde bulmuş olmalı” dedi.
“Doğru.” dedi Oron. “O gün bu evde değildik.”
“Neredeydik?”
“Boşver. Uzakta bir yerde.” Dedi Oron.
Evet.. Gerçektende tuhaf olmaya başlamıştı her şey. Sorularımın cevaplarını buldukça başka sorular çıkıyordu..
“Benden sakladığına göre çok önemli bir şey olmalı” dedim.
İşte, birisinin içeri girdiğini o sırada fark ettim.
“Oron? Aaron?’ dedi büyük teyzem.
“Teyze?” diye cevap verdik Oron ve ben bir ağızdan. Bir an ödümüz kopmuştu.
“Ne yapıyorsunuz gecenin bir vakti burada?” dedi.
Son birkaç bölüm diyalog ağırlıklı oldu. Kusura bakmazsınız artık
