Kayıt Ol

Adaletsizlik Krizi

Çevrimdışı Celebhol

  • **
  • 215
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
Adaletsizlik Krizi
« : 18 Eylül 2016, 16:47:58 »
Adaletsizlik Krizi

Dünyada neyin eksikliğini çekersen, karşıtını her yerde görürsün. Bu, benim için de doğru. Adalet hakkında o kadar çok düşündüm ve o kadar çok yazıp, çizdim ki... hele, gördüğüm ve farkında olduğum adaletsizlik arttıkça daha da çok onu aramaya başladım. Dünya, elimden bu aradığım şeyi çekip aldıkça, ben ona daha çok sarıldım. Nasıl yapmayabilirdim ki bunu? Sonuçta, oturup somurtamazdım. Bir şey yapmaya gücüm yetmiyor olabilirdi fakat onun hakkında bir şeyler öğrenebilir ve farklı farklı adalet anlayışlarının çarpıştığı bu yeryüzünde, belki bir şeyi değiştirebilirdim. Yeni bir fikir, yeni bir yaklaşım ya da daha önce tartışılmış şeylerin bir sentezi.

Oysa, gerçeklik, acımasız ve her türlü küfrü hak eden gerçeklik benimle dalga geçercesine çabalarımı boşa çıkardı. Hayatımdaki küçük değişimlerin ve çevreme yaklaşımımın hiç bir şeye çare olamayacağını anladım. Büyük küçük hiç bir çabamın, tek başıma, bir işe yaramayacağını anladım. Başka bir yerde ve başka bir zamanda bunlar dünyalar kadar fark yaratabilirdi fakat bu topraklarda değil. Bütün adaletin öldüğü ve çaresizliğin asla ama asla bitmeyen bir iğrençlik seliyle sulandığı bu topraklarda değil.

Bu, bozulmuş, kötülükle yozlaşmış diyarlarda sadece kan ve şiddet yetişebilir. Sadece vahşiler ve insaniyetini yitirmiş yaratıklar, burada yaşamaktan keyif alabilir. Kendilerinden daha iyi birisini gördüklerindeyse, yıkımın verdiği keyifle onu kendi seviyelerine çekmeye çalışır ve bu uğurda ya onu süründürür, öldürür ya da bu düşürme işlemini başarırlar. Her şekilde, iyiyi yok etmeyi becerirler.

Korkaklar ve kötüler toplumunda yaşıyoruz. Acı çektirmekten ve kendisi gibi yaşamayan herkesi yok etmekten zevk alan yabanilerle bir aradayız. Ortak iyi ve birlik adına insanlığın katledildiği diyarlarda, soluk almaya çabalıyoruz. Arada bir, hava açılsa ve bulutlar dağılır gibi olsa da, bunlar uzun bir yolculuktaki kısa molalar sadece. Yetersizler. Öylesine yetersizler ki, öylesine azlar ki, öylesine gerçek bir çareden uzaklar ki... daha fazlasını söylemeye gerek yok. Kötülük, gittikçe artacak olan bir kötülük bizi bekliyor.

Eğer bu diyarda adaleti ararsan, kendini çarpılmış ve acı içinde bulursun. Her insan, korkak ya da kötü olmayan her insan da bunu arayacağına göre, bu topraklarda yaşayan her düzgün kişi sakatlanmıştır. İnsanlığın yozlaşmışlığının kesif kokusu onu zehirlemektedir. Bozuk bir şeyler kokmaktadır zira. Çürümüşlük her yeri sarmıştır. Bu koku, dayanılamaz olana kadar artar. Kaynağını yok etmeye çabalasan da, o çok büyüktür. Çok güçlüdür ve çok yozdur. Kendisine dokunanı bin kat daha şiddetle zehirler.

Hepimiz bozulduk. Koku bizi değiştirdi; ya üzüntüden ve bu konuda bir şey yapamamanın çaresizliğinden dolayı öfke ve nefretle yozlaştırdı. Ya da hissizliğin ve korkaklığın yolunu seçerek, acı yokmuş gibi davranmaya itti. Olan bitene boyun eğmeyi ve köle gibi ezilmeyi kabullenmeyi öğretti. Bu ikisi de seçilmediğindeyse, acı spazmları ve adaletsizlik krizleriyle ruhumuzu tükettik. Her şekilde, yaralandık. Kötülükle temas eden hiç kimsenin saf kalamayacağı gibi, ruhumuzda arı olan bir şeyler bozuldu.

Şimdi, yıkımın eşiğinde dikiliyoruz. Önümüz uçurum, gerimiz yangın. İki kötüden birini seçeceğiz fakat iyiyi değil. Bu seçenek bizden alıkonuldu. Dünya, adaletsizliğin en büyük hali, bunu bizden aldı. Bu kötülerle birlikte yaşamak zorunluluğu sayesinde, bunu bizden aldı.

Bu diyarda artık umut yok. Eskiden, gittikçe zayıflıyor olsa da hala varlığını koruyordu. Artık değil. Önümüzde sadece yıkım, cesetler, kan ve kül var. Kötülük seçme zorunluluğu var. Belki ondan sonra, bir şeyler değişebilir. Belki bizden sonra, barış tekrar buralarda varlığını sürdürebilir fakat biz, bizim neslimiz için artık bir kurtuluş yok.

Not: Bu yazı, 15 Temmuz 2016'dan bir buçuk ay önce yazılmıştır. Zaman, burada yazdıklarımı sadece haklı çıkardı.