Alay etme katliamı
Liseyi bitirmiş olmanın avantajlarından biri, artık sizin de inci sözlükte gezinebilecek olmanızdır. Bulunduğunuz kurum veya kuruluşlardan ötürü sizinle dalga geçebilecek yapıda insanların, canım cicim Türkiye’mde bolca bulunması, pek de hoş bir durumdur.
(Bu kısımla, yazının giriş bölümü bitmiş olup, ana konuya hazırlanılmaktadır.)
Bu sadece Türklerin yaptığı bir şey değildir. Dünya’da yaşayan pek çok insan, komedinin, başkalarıyla dalga geçmek olduğunu sanır. Olay ilkokulda başlar. Şişman olmak, küçük çocuklar için hep komik bir durum olmuştur. Ve şişman olan kişi, kendisine takılan irdeleyici lakaplara sinirlenir. Bazen ortama uymak için güldüğü de olur. Ama içten içe ağladığını, çocuk yaşta kimse fark edemez. Kendisine söylenen laflara, çocuk karşı bir şey söylemek ister ama söyleyemez. Ve o söyleyemedikleri birikir, eninde sonunda patlak verir. Ben 6. Sınıfa gidiyorken, Ferdi adında bir arkadaşım, kendisine “şişko” dendiği için sinirlenerek kapıya yumruk atmıştı. Kapıdaki cama eli giren arkadaş, elini camdan ani çekince, bileği kesildi. Fışkıran kan, arkadaşımıza tüm bir yıl boyunca söylenen “şişman” kelimesine gülmemizin cezası olmalıydı, çünkü o miktarda kanı bir arada görmek, psikolojimizi alt üst etmişti. 7 yıldır. Evet, 7 yıldır, o görüntü gözümün önünden gitmedi. Ve 7 yıldır, Ferdi’nin bileğindeki kalın yara izi, hiç geçmedi.
Ben, konuya inci sözlüğün liseli esprisini örnek vererek başladım ama o örneği kafanıza pek takmayın. Adamlar güldürmek için dalga geçiyor belki ama bu kimsenin kalkıp da elini camdan içeri sokmasını sağlayacak kadar önemli gelmiyor kimseye. Evet, espriyi görüyoruz, gülüyoruz, ama önemsemiyoruz. İnci sözlük ne ki? Neden önemseyelim ki? Peh.
İşin tuhaf kısmı, liseli esprilerinin çoğunu yapanların, yine liseli olmalarıdır. Yapılan espriler de o kadar mantıksızdır ki… Korku filmi izlerken üstünüze işemek sizin bir liseli olduğunuzu gösterir inci sözlüğe göre. Oysa benim abim liseye falan gitmiyor, 25 yaşında adam, her fırsatta korkudan altına ediyor.
Dalga geçmek, eleştiri için yapılırsa, sonucu iyi olabilir. “Gel benimle dalga geç” diyen pek çok adam da tanıdım. Çok çok sayın bakanımız buna örnektir. “Kürtaj cinayettir” zihniyetinde bir adamda, beyinin o kadar küçük bir kısmı kullanılmaktadır ki, onunla dalga geçtiğinizde, sinirden elini cama falan sokmaz. 3 aylık bebeğin, kendisiyle dalga geçildiğini anlayıp, cama yumruk atma ihtimali nedir?
(Burada konu sapmaya başlıyor ve işin siyasete döndüğünü anlayan yazar, eski konuya dönüş yapmak için güzel ilhamın kendisine vaat edilmesini arzuluyor.)
Diyeceğim o ki, alay etmek, eleştirmek içindir, rencide etmek için değildir. Eleştirmek ise, konuya hakim olanın, bilgisi olanın, her şeyden önce eleştirmeye hakkı olanın yapması gereken bir şeydir. Yapılan hatanın büyüklüğüne göre, yapılan eleştirinin ağırlığı da değişmelidir.
(Burada ise yazar her şeyi silip yazmaya yeniden başlaması gerektiğini düşünmektedir)
Öyle işte.