Öncelikle düşüncelerinizi belirttiğiniz için teşekkür ederim.
mit, konuşma tarzı üzerinde çalışırım, daha önce de diyalogların çok kapalı olduğu yönünde bir eleştiri almıştım sanırım konuşmalar fazla kapalı olduğu için Hollywood-vari gibi duruyor, ilerleyen bölümlerde böyle bir hataya düşmeyeceğimi ve şu anda ki tamamlanmış bölümlerde de böyle bir sorun olmadığını düşünüyorum. İmla hatasını da düzelttim, teşekkürler.

Gilderoy, bölümleri eklemeden önce okuyorum genellikle ama gözümden kaçmış olabilir, bundan sonra daha dikkatli okuyacağım.
Evet Dan Brown okudum, okuyorum ve biten her kitabın etkisinden bir süre kurtulamıyorum.

Son olarak tekrar teşekkürler.
II. Bölüm A.B.D Başkanı Truman’a – Aralık 1948
Merhabalar Sayın Başkan..
Bundan yaklaşık beş ay önce Kuzey Atlantik açıklarında Enterprising Araştırma Gemisi ile akşam saatlerinde okyanusa bir dalgıç indirilmişti. Dalgıcın okyanusa inmesinin amacı; Kuzey Atlantik açıklarında bir tür su altı şehri bulunmasından şüphelenilmesiydi.
Dalgıcımız bir buçuk saatin ardından su yüzüne çıktı. Fakat ilginç bir şekilde yaralıydı. Okyanusa dalış yapan dalgıcımız Riley Edd ve onun yeğeni Jack Edd’in gemi güvertesinde, Enterprising gemisinin Baş Kaptanı Bill Wenderson’ın da Kaptan Köşk’ün de telefon kablosu ile boğularak öldürülmesini üzüntü ile belirtiyoruz.. FBI’ın olayı derinlemesine araştıracağına kuşkum yoktur..
Geminin gizli kamera görüntülerine göre Bay Edd ve yeğeninden başka iki kişi daha çıkmış. Görüntüleri izlemeniz için bir kaset gönderiyoruz.
Güverteye çıkan iki kişiden biri baygın halde bulunmuş ve gemide tedavi görmüştür. Ardından UBA Genel Merkezi’ne getirilmiş ve çok gizli kodu ile üzerinde araştırılmalar yapılmıştır. Araştırmalarımız sonucu bu kişinin insan dışı bir yaratık olduğunu tespit etmiş bulunmaktayız. DNA’ları kesinlikle insan DNA’sı ile bağlantılı olmamasına karşın bir deniz yaratığı olduğunu düşünmekteyiz. Tahminlerimize göre deniz altında nefes alabiliyor ve şekil değiştirebiliyor olmakla birlikte açıklanamaz bir güce sahip olduğunu da düşünüyoruz..
Dünya’nın böyle bir gerçeği öğrenmemesi gereklidir Sayın Başkan. Bu gerekçe ile bu yaratığı imha etmiş bulunmaktayız. Umarız ki bu DNA’sı ile oynanmış bir yaratıktır ve bu yaratıktan başka yoktur. Aksi takdirde, varlıkları ortaya çıkarsa tüm ülkelerin Amerika Birleşik Devletleri’ne tepkisi çok büyük olur..
Saygılarımla..
Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi Başkanı – George Antony Moore***
Başkan Truman, Oval Ofis’te bulunan Azimli Masası’nın başındaki büyük koltuğuna oturmuş, ellerini masanın üzerinde birleştirmiş bir vaziyette düşünüyordu. Başkan, duruma her ne kadar kızsa da Moore’un doğru bir karar aldığının farkındaydı. Olayları perde arkası etmeleri pek de kolay olmamış, Enterprising araştırma gemisinin Baş Kaptanı Wenderson’ın ölümü tüm gazetelerin manşetlerini süslemişti. Bu son derece kötü bir durumdu çünkü Bill Wenderson en eski ve kıdemli kaptanlardan biriydi Amerikan Donanmasında. Ancak Truman bir yandan Wenderson’ın ölümüne üzülürken diğer yandan da gemide yaşanan olayların gizemini düşünüyordu. Moore’un verdiği bilgiye göre o yaratık imha edilmişti fakat neydi o? İşte burada bir sorun vardı o yaratık neydi ve o gece niçin Enterprising gemisinde bulunuyordu?
Cevaplanmamış, cevaplanacak çok sayıda soru vardı fakat çoğunun cevabı yoktu. Ya da yaşayan hiçbir insan bu soruların cevabını bilmiyordu. Truman da buna dahildi...
Bundan beş ay önce Wenderson’ın ölümü gazetelerde flaş haber olarak yayınlanmış ve konu epey didiklenmişti. Üzerinden aylar geçmesine rağmen bazı gazetelerde hala bu konudan bahsedilmekteydi. Fakat bu mektup... Her şeye farklı bir bakış açısı getiriyordu. Başkan’ın kafasında tek bir soru vardı; şimdi ne olacaktı? Çünkü bu denizde yaşanan ilk
sıra dışı ölüm, hatta açık açık cinayet, değildi. Son beş ayda yüzün üzerinde
sıra dışı cinayet olayı vardı, denizlerde. Ve gazete yazarları da bu sıra dışı olayları fark etmişlerdi.
Derken kahverengi, ahşap kapı çalındı.
“Girin.” dedi sakince Truman.
“Sayın Başkan.” Kısa siyah saçlı ve üzerinde siyah bir resmi takım elbise olan bir adam başını eğerek selam verdi. Ve hemen konuya girdi:
“Efendim Atlantis zırhlısı.” Başkan:
“Ne olmuş ona?” dedi kaygıyla.
“Efendim bugün öğlen saatlerinde saldırıya uğramış. Florida’da St. Petersburg limanın dışında bir süre için demirlemiş. Liman nöbetçilerinin anlattığına göre geminin etrafında dolaşan bir girdap varmış sanki. Bir süre sonra suyun derinliklerinden iki ya da üç tane kara şekil yükselmiş. Suyun dibinde bile kara kara parıldıyorlarmış ve su yüzeyine çıktıklarında sanki Güneş’in parıltısı kapanmış. Geminin güvertesine inmişler. Gölgeleri kontrol ediyorlarmış sanki güvertede ki herkesi öldürmüşler. Sonrasında ise elinde kara bir asa tutan bir adam asasını geminin tam orta yerine vurmuş. Güvertenin yüzeyi ile asanın ucu temas ettiğinde kara alevler havaya doğru fışkırmış ve alevler yok olduğunda ortada kimse yokmuş. O kara şekillerden geriye hiç iz kalmamış ve gemi on dakika içinde denizin dibini boylamış. Tüm bildiğimiz bu kadar efendim.”Truman yaklaşık bir dakika adamın yüzüne bakarak, durdu ve sonra:
“FBI’a haber verin hemen. Şu lanet olasıca gemilerimizi de limanlara çekin, görevleri umrumda bile değil!” Ve ayağa kalkıp camdan dışarı bakmaya başladı.
Devam edecek...