Kayıt Ol

Atlantis

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Atlantis
« : 10 Ocak 2008, 20:50:43 »
Atlantis, batık bir kıta ve uygarlık.

Resimi görmek için tıklayın
Antik uygarlıklarla ilgili akademik programların dışında çalışmalar yapan araştırmacılarla bilimadamları arasında zaman zaman büyük görüş ayrılıkları olmakla birlikte birbirinden bağımsız gibi görünen bu çalışmaların nihai sonuca varmada hızlandırıcı etki yaptıkları şüphesizdir.

M.Ö. 421 yılında Sokrates'in evindeki bir Felsefe sohbetinde Atinalı devlet adamı Kristias, dedesi Dropides'in kendisine naklettiği efsaneyi hikaye eder. Hikayeyi dede Dropides'e nakleden ünlü Yunanlı şair Solon'dur. Solon'un gösterdiği kaynak ise Mısır'da bulunduğu dönemde tanıştığı Mısırlı bir keşiştir ve Keşiş'e göre Atlantis 'e ilişkin olaylar M.Ö. 9000 yılında gerçekleşmiştir.

Plutarkhos'a göre Sais şehrinde Solon'a ders veren rahibin adı Sonchis idi. İskenderiyeli Clemens'e göre bu aynı zamanda Pythagoras'a ders veren Mısırlı rahibin adı.

Platon'un hem Kritias, hem de Solon'la akrabalığı vardı. Ayrıca, kendisi de Mısır'ı ziyaret ederek birkaç yıl kalmış ve inisiye olmuştu. Onun için, bazı Atlantologlar onun Atlantis konusunu yazmadan önce, bu konuda bilgileri topladığı fikrindeler.

Kur'an'da "Ad kavmi" diye de geçer, Ad-land; Ad Ülkesi demektir. Kimi araştırmacılar İbranice’deki, ilk insanı belirten ve adama sözcüğünden gelen "Adem", Sanskrit dilinde “ilk, başlama” anlamına gelen ve Aryenler’in ilk konuşan insan türüne verdikleri ad olan "Ad-i", Frigler’in "Attis", Kafkasyalılar’ın "Adige", Polinezyada’daki "atea", Truva öyküsündeki "Ate", Aztek mitolosindeki "Atzlan" (ada) ve Türkçe’deki "ad", "ada", "ata" (pek çok dilde baba anlamına gelir) sözcükleri ile "Ad" kavminin adı arasında etimolojik bir bağlantı olabileceğini düşünmektedir.
she's back!!

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Atlantis
« Yanıtla #1 : 10 Ocak 2008, 20:52:00 »
Atlantis'in Bilimsel Kanıtları

James Churchward  

James Churchward Atlantis'in Mu uygarlığının bir kolonisi olduğunu belirtmiştir. İngiliz ordusunda görevli subay olarak Tibet'te bulunmuş, daha sonra dünyayı gezmiş ve araştırmalar yapmıştır.Albay rütbesinde iken Tibet'ten bu tabletleri almıştır. Baş Rahibin niye tabletleri verdiği bilinmemekle beraber james in mason olması buna neden olabilir.

James Churchward 1883'de, Batı Tibet'te bir manastırda bu belgelerin en önemlilerini gün yüzüne çıkartmıştır. Tibet'te görevli olarak bulunan Churchward, eski dinlerin kökenleri hakkındaki araştırmaları doğrultusunda Tibet'teki manastırları dolaşırken, yolu Batı Tibet'te bir manastıra düşmüş ve bu manastırın, Büyük Rahipler Kardeşliğinin önde gelen üyelerinden olan baş rahibi Rishi, Churchward'a, günümüzden 15 bin yıl önce yazılmış Naacal Tabletleri ni göstermiştir.


III. Ramses

III. Ramses'in yazdırdığı yazılarda Atlantislilerin büyük su dairesi üzerindeki kara parçasından ve adalardan dünyanın ucundan, dokuzuncu kuşaktan geldikleri anlatılıyor. 9. Kuşak da eski Mısır, Yunan ve Roma'da kullanılan coğrafi bölümlere göre 52. ila 57. Kuzey enlemleri arasında kalan bölgedir.

Ünlü tarihçi Renan ise oldukça şaşırtıcı bir şekilse Mısır sanatının gençlik dönemi olmadığı iddiasında bulunarak Mısır uygarlığı ile ilgili şüphelerini şöyle dile getiriyordu:

Mısır, sanki bu ülke gençlik dönemini hiç yaşamamış gibi, daha başlangıçta olgun, yaşlı ve mitolojik ve kahramanlık çağlarından tamamen yoksun gibi görünmektedir. Mısır uygarlığının bebeklik çağı ve sanatının da kadim dönemi yoktur. Mısır uygarlığı daha o zaman olgundu.

Heredot da şaşırtıcı bir şekilde, 'Euterpe' adlı eserinde Mısır rahiplerinin yazılı tarihinin kendi zamanından 12 bin yıl öncesine kadar gittiğini belirliyor. Yani Atlantis'in batışına kadar.

5400 yıl önce, Mısır'daki Siyen(Aswan) kenti tam olarak Yengeç Dönencesi'nin altına rastladığı dönemde inşa edilmiş olan Siyen Duvarları, tam güneşin gündönümü anında, öğle vakti, güneş komple bir disk halinde bu duvarların üzerinden yansırken görülürdü. Günümüzde, Avrupa'nın bütün bilim adamları bir araya gelseler bunun bir benzerini yapamazlar diyor tarihçi Keneally Tanrının Kitabı adlı eserinde.

Amerikalı araştırmacı Robert Sarmast Platonun ünlü diyalogları Critias ve Timaeus’da ifade ettiği yaklaşık 50 fiziksel işaretten yola çıkarak çalışmalarını Kıbrıs yayı ve Levantine havzası olarak tarif edilen Doğu Akdeniz kıyılarına kaydırdı. Bölge ile ilgili olarak Amerika Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'nin (NOAA) hazırlamış olduğu haritalardan ve veritabanlarından faydalanan Sarmast bu bilgilerin yeterli olmadığını görünce dünyaca ünlü Jeofizikçi Dr. John K. Hall ile işbirliğine gitti. Dr. Hall, Sarmast’a 1980 li yıllarda bir Rus petrol gemisi tarafından Doğu Akdeniz’de deniz tabanından toplanan dijital verileri iletti. NOAA ve Dr. Hall dan gelen verileri birleştiren Sarmast bölgenin 3 boyutlu ve bathymetric (derinlik ölçü birimi) haritalarını çıkarttı. Sarmast’a göre Atlantis Kıbrıs, Suriye arasında idi ve batan kıtanın en üst noktası ise bugünkü Kıbrıs’tı.

Sarmast Discovery Of Atlantis isimli ünlü eserinde Atlantis’in bu bölgede olmasını güçlendiren bulguları ve nedenlerini açıkladı.

Atlas Okyanus'u birçok volkanik hareketlerin sık sık yer aldığı bir yerdir. 1957'de yanar dağlar eşliğinde yeni bir ada Azorların yakınlarında ortaya çıktı.

526 yılında Antakya'da 250.000 kişi, 1042 yılında Tebriz, İran'da 40.000 kişi, 1556'da Çin'de 830.000 kişi, 1908'de Messina, Sicilya'da 200.000 kişi, 1923 Tokyo civarlarında 200.000 kişi ve 1976'da Çin'de 700.000 kişi şiddetli depremlerle hayatlarını kayıp ettiler. Sellere gelince Çin'de 1887'de Huang Ho nehrin taşıması en az iki milyon insanın ölümüne yol açtı. Aynı nehrin 1931'de taşması 4 milyon insanın ölümüne yol açtı.


Buzul Çağ  

AAAR. F. Walworth ve G. W. Sjostrom'e göre son buzul çağında su seviyesinin düşük olması Atlantis'in varlığı için yeterli bir sebeptir. Bu iki araştırmacıların geniş bir araştırmaya dayanan tezlerine göre periyodik gelen zincir volkanik patlamaları dünyanın geçmişinde uzun buzul çağlar yaratmıştır. Bazı jeolojik izlere göre buzlar bütün kıtaları kaplamıştır, su seviyeler inip yükselmiştir. Halen güncelliğini kazanan ve Donelly tarafından ortaya atılan bir teze göre, Atlantis'in batması ile daha önce onun yüksek dağları tarafından engellenen sıcak Gulf Stream akıntısı Kuzey Avrupa'ya ulaşarak buzların erimesine yol açmıştı. Halen yolunda devam eden bu sıcak su akımı Avrupa'nın ısısını bulunduğu enleme rağmen ılımlı tutmaktadır. Oysa, aynı enlemde bulunan Rusya'daki şehirler çok daha soğuk iklimlere sahiptir.

Kuzey Sibirya'da buzlar altında on binlerce donmuş mamut cesetleri vardır. Geçen asır sonlarında bu mamutlar'dan en az 20.000 çok iyi durumda fil dişi çıkartılarak piyasaya sürüldüğü kaydedildi. Bu mamutların toplu bir felakete kurban oldukları ortadadır. Ani bir donmadan ölen bu mamutlardan bazıların ağızlarında halen yemekte oldukları otlar bulunduğu görülmüştür. Karbon 14 testleri onların yaklaşık 12,000 sene evvel öldüklerini gösteriyor. Profesör Frank C. Hibben'e göre son buz çağın sonuna gelen bu devrede sadece Kuzey Amerika'da 40 milyon hayvan ölmüştü. Amerika'da Niagara şelalelerin 12.500 yıl evvel meydana geldiği hesaplanmıştır. Cordilleras Dağları yaklaşık 10,000 sene evvel meydana geldiler. Karbon 14 testlere göre şu anda Bermuda civarlarında deniz altında olan geniş bir bölgede 11,000 sene önce sedir ormanları vardı. Aynı şekilde İngiltere’ye yakın Kuzey Denizi, İrlanda ve Grönland yakınlarında deniz diplerinde binlerce sene önce denizin dibini boylamış ormanlar görülür. Olayların çoğu Atlantis'in batış tarihine uymaktadır.
she's back!!

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Atlantis
« Yanıtla #2 : 10 Ocak 2008, 20:53:57 »
Atlantis'in Bilimsel Kanıtları

yazı fazla geldi o yüzden Yazıyı okumak İçin Tıklayınız
she's back!!

Çevrimdışı Huor Eärfalas

  • ***
  • 620
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Atlantis
« Yanıtla #3 : 10 Ocak 2008, 20:55:09 »
atlantisin filmide süper

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Atlantis
« Yanıtla #4 : 10 Ocak 2008, 20:59:47 »
she's back!!

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Atlantis
« Yanıtla #5 : 10 Ocak 2008, 21:04:57 »
Su altı keşif gezilerinden efsaneye; ATLANTİS

David Gibbins, uzun süre Akdeniz'in sualtı şehirlerine keşif gezileri düzenlemiş bir araştırmacı. Onun kaleme aldığı 'Atlantis', adlı roman her ne kadar kurgu olsa da, detaylı ve bilimsel içerikli bir ön çalışmaya dayanıyor. Çünkü  yazarın bilim adamı kimliği var.

  Atlantis... Hepimiz için büyüleyici bir sözcük. Kurgu kitaplardan hoşlananların okuma alışkanlıklarını sürdürdükleri dönemlerde, en azından bir kez kendilerini bu kelimenin büyüsüne kaptırmamış olmaları mümkün değil. Tam da bu nedenle gün geçtikçe popüler hâle gelen bu sözcük, bu efsane, adeta insanı kendine çağırıyor. David Gibbins'in Atlantis'ini en başarılı Atlantis kitapları listesinde en üst sıralara, Clive Cussler'ın hemen ardına yerleştirmek mümkün. İngiliz akademisyenin kitabı konuya ciddiyetle yaklaşıyor.

David Gibbbins Cambridge’li

  David Gibbins, Cambridge Üniversitesi'nde arkeoloji doktorasını tamamladıktan sonra özellikle sualtı araştırmalarında dünyanın önde gelen otoritelerinden biri hâline gelmiş, uzun süre Akdeniz'in sualtı şehirlerine keşif gezileri düzenlemiş İngiliz bir araştırmacı.
  Akademik çalışma alışkanlığına bağlı olarak da onun kaleminden çıkan Atlantis, her ne kadar kurgu olsa da, çok detaylı yapılmış ön çalışmalara sırtını dayıyor. Yani Atlantis üzerine yazılmış olan bu kitap bir oturuşta hazırlanmış, üç-beş fantastik öğe bir araya getirilerek bir macera romanı değil. Aksine, hemen hemen kayda değer bütün Atlantis efsanelerinden parçalar bulabileceğiniz, detaylı bir roman.  

  Bir zor yanı var bir roman için biraz fazla akademik ve neyin, niye, nerede, nasıl olduğuna ya da olabileceğine dair sunulan teorilere tek tek altyapılar oluşturularak yapılandırılmış bir kurgu/bilim örneği.
  Roman kahramanlarının her adımı bir şekilde bu mantık çerçevesinde sıralı ve tutarlı.Başlarına gelenler ya da eylemleri rastlantı olmaktan uzakmış etkisi bırakıyor üzerinizde. Ancak işin bu kısmını bir tarafa bırakırsak iyi adamlar, kötü adamlar, nükleer bir denizaltı, gizli hazineler, atomik bombalar, teröristler, aşk, yani kısacası bir roman için ne ararsanız var diyebileceğimiz türden...



  MÖ 9000'li yıllarda altın çağını yaşayan, savaşçı özelliklere sahip ve çağının çok ilerisinde bir toplum olan Atlantisliler'in yaşadığı Atlantis adası bir günde sulara gömülür. Geriye neredeyse hiçbir iz kalmaz bu toplumdan.
  2004 yılında modern çağın hazine avcılarından diyebileceğimiz, bir karakter olan Jack Howard ve ekibi sualtı araştırmaları sırasında bir gemi enkazı üzerinde çalışırken kayıp şehrin anahtarı olabilecek altın bir diskle karşılaşırlar. Diğer taraftan Mısır'da Profesör Hiebermeyer ve ekibi, MÖ 6. yüzyıldan kalma bir mumyanın üzerinde Yunanca yazılmış ve içinde Atlantis sözü geçen bir papirüs bulurlar. Ne var ki papirüsün yazıldığı Yunanca bilinen Yunancalara benzememektedir. Bu da Atlantis efsanesinin yeniden canlanması için yeterli neden olur.

  İşte  can alıcı bölüm başlıyor.  Bu mesajdaki şifre nasıl çözülecek? İki keşfin aynı anda yapılması bir tesadüf mü, yoksa çok daha büyük bir komplo mu söz konusu?.. Atlantis'in dillere destan hazinesi gerçekten var mı? Romanın belli bir yerinde bütün arkeologlar kafa kafaya vererek bu soruları ve Atlantis'in bir efsane değil de gerçek olabilme ihtimalini tartışmaya başlarlar. Ve serüvenin heyecanı giderek artar.
  Papirüs Atlantis'i Karadeniz'e yerleştirdiğinden Jack ve hem zeki hem güzel Rus arkeolog Katya Svetlanova, denizaltıyla yaptıkları araştırmalarını Türkiye ve Rusya arasında sürdürmeye karar verirler. Atlantis'in yerini belirleme süreçlerini, diğer araştırmacıların aksine, şehrin yok oluş biçimine odakladıklarından, bu başlangıç noktası en sonunda onları Atlantis'in kapılarına kadar getirir.

  Bu süreçte kullanılan bilgiler ve Atlantis'le ilgili teoriler birçok arkeolog tarafından da güncel yaşamda akla yatkın, ilginç, en azından araştırmaya değer bulunmuş, bölgede politik koşullar nedeniyle çalışma yapılamıyor olunması ise büyük bir şanssızlık olarak nitelenmişti. İlk olarak Siegfried ve Christian Schoppe Atlantis'in Karadeniz'de olduğunu iddia etmişler, 2000 yılında The Guardian gazetesi Robert Ballard'ın Karadeniz'in derinliklerinde şehir kalıntılarına rastladığını yazmış, uzun süre kayıp şehrin Karadeniz'in Kuzeydoğusunda kalan kısmında yer alıp almadığı tartışılmıştı.
  Romanın bundan sonraki kısmı ne yazık ki birtakım sorunlar içeriyor. Atlantis'i buldunuz ama kapısı bir nükleer denizaltı tarafından tıkanmış durumda, peşinizde de hem deniz altıyı hem de Atlantis'in hazinelerini isteyen bir savaş lordu var. Atlantis'e nasıl girer, işin içinden nasıl çıkarsınız? Atlantis'in bulunmasını abartılı bulmuyorsanız, kapısında nükleer denizaltı olmasına da hiç şaşırmayabilirsiniz...
she's back!!

Çevrimdışı brave_prens_1988

  • **
  • 380
  • Rom: 2
  • dürüstlük yoksa arkadaslıgında anlamı yoktur
    • Profili Görüntüle
Ynt: Atlantis
« Yanıtla #6 : 10 Ocak 2008, 22:32:17 »
waaay  saol  irem  bende bi tarihçi  olarak  tam da bugunlerde  atlantisi  araştırmaya  başlamıştım. çoğu yerde  araştırıp  bakıodum hatta  kaynak  arıodum  bi hocamdan istedim bile

burda atlantislilerin neler yaptığı  yazılmamış  bi ara bulursam eklerim    ayrıca  tam da  üzerine düşmek  istediğim konudan bahsedilio  daha 2 gün önce bi kaç arkadasıma bundan bahsediodum  atlantisi araştırcam ve  mısırlılarla bi bağlantısı  oldugunu kanıtlamaya çalışıcam diodum.    atlantisliler öyle  gelişmiş ki inanılmaz.  tabi  mısırlılarında  yaptıkları ortada.   iki  millet  aynı millet yada topluluk olmalı   bana çok güzel bi kaynak sundugun için saol :D
8.kitaba  başladık  bilipte okumayan, okuyupta yorum yapmayan bizden değildirr :D


z anka yoldaşlıgı   FRED WEASLEY
ölüm yiyen    REGULUS  BLACK

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Atlantis
« Yanıtla #7 : 10 Ocak 2008, 22:50:50 »
hehhh bende onu arıyorum heryerde mısırlılarla hatta coğu seyle bağlantısı var atlantisin bana göre bulursan mutlaka burayada ekle aykut
she's back!!

Çevrimdışı Legolas

  • ***
  • 810
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: Atlantis
« Yanıtla #8 : 12 Ocak 2008, 11:31:55 »
Çok garip bir uygarlık tamamen sırlarla dolu :D paylaşım için teşekkürler (Hep ben mi yapıcam? ) :)

Çevrimdışı hanne

  • **
  • 326
  • Rom: 4
  • maybe one day...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Atlantis
« Yanıtla #9 : 22 Ekim 2009, 21:37:45 »
Gerçekten de sırlarla dolu...
....Sanki bir erik ağacına çıkmıştım da orada üzüm yiyordum  ama bahçe sahibi gelince cevizleri neden yediğimi sormuştu....

Çevrimdışı diana

  • ***
  • 513
  • Rom: 16
    • Profili Görüntüle
Ynt: Atlantis
« Yanıtla #10 : 23 Ekim 2009, 17:40:32 »
Atlantis oldum olası hep ilgimi çekmiştir.Sırlarla dolu vede ilginç.(Bu arada paylaşım içinde teşekkürler. :))

Çevrimdışı Berre

  • ****
  • 1340
  • Rom: 34
  • Güle güle fermuar!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Atlantis
« Yanıtla #11 : 23 Ekim 2009, 18:11:12 »
Atlantis'in varlığına inanırım...