-Bak canım kardeşim. Biz buraya kimseyi incitmek için gelmedik. Bütün bunlar sizin yönlendirmeniz ile oldu. Yani aslında bunları kendi kendinize yaptınız. Gecenin bir yarısı gelmişiz buraya, belli ki içmişiz. Belimizde silah, elimizde tespih var. Her halimizden belli. Ama siz bir yandan barmen şerefsizi bir yandan kalk deyince bizim tayfanın tepesi attı tabi. N'apsın çocuklar ya? Anlayış göstermek lazım. Sinirli insanlar. Üstlerine gidilince böyle oluyor. Aha bak sayalım beraber kaldır parmağını... Kaldırsana lan it! Gel! Bak bakalım kim o? Baksana ulan şuraya pezemenk! Bak! Yavuklun değil mi lan o! Bir etti. Bak şunlarla birlikte dört falan eder herhalde. Salak barmen var birde. Ne etti beş. Bak saymayı da öğreniyoruz bir yandan fena mı? Benim matematiğim iyi değildi okulda. Liseyi ilk seneden bırakmıştım matematik yüzünden. Şerefsiz hocalar sınıfta bırakıyordu zaten. Ama ben ne yaptım? Ben bıraktım. Onlar atmadı.
Kulağına fısıldayan adamı daha fazla dinleyemiyordu...
Yerde ki cam kırıkları canını yakıyordu...
Adamın nefesi kokuyordu...
Kendi pantolonuna işemişti...
Sevgilisi tecavüz edilip öldürülmüştü...
Kendide daha önce yemediği bir dayak yemişti...
Adının Enver olduğu söyleyen bu ibneye dayanamıyordu...
Kim olduklarını sanıyorlardı ki...
Onlara gösterebilirdi...
Kim olduğunu gösterebilirdi...
Ama çok yorgundu...
Kolu acıyordu...
Kırılan sol kolu ise artık acıyı hissetmiyordu bile...
Kırılan yerden kanlı, pembe renk kemik parçalarını görüyordu...
Kan kaybediyordu...
Koyu kırmızı...
Değerli...
Kan...