Kayıt Ol

Ben, Efsane! - Richard Matheson

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ben, Efsane! - Richard Matheson
« Yanıtla #15 : 25 Nisan 2017, 13:08:04 »
Alfa'dan çıkar çok çok büyük ihtimalle. Bu tür kitapları Alfa etiketiyle basıyorlar.

O değil de, Anubis Kapıları ve Alfa... Günüm güzelleşti :)

Çevrimdışı tr23

  • **
  • 76
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
    • goodreads
Ynt: Ben, Efsane! - Richard Matheson
« Yanıtla #16 : 25 Nisan 2017, 22:43:11 »
Umarım Artemis 'den çıkarmazlar da Philip K. Dick gibi Alfa'dan çıkar.

Belki burayı okuyan olur da sesimizi duyarlar. Artemis Yayınları yarım kalan Abercrombie'nin Kan Kitapları serisini tamamlar.

Çevrimdışı Ayhüznü

  • *
  • 24
  • Rom: 0
  • Hiçbir türlü bulamadım ben beni.
    • Profili Görüntüle
Richard Matheson - Ben Efsaneyim / Kitap İncelemesi
« Yanıtla #17 : 08 Haziran 2017, 23:39:55 »
 Büyük bir şevkle inceleme yazıma geçmeden evvel, Ben Efsaneyim’i tanıtacağım bu metinde spoiler sayılabilecek cümlelerin bulunduğunu belirtmek isterim. Richard Matheson’ın Ben Efsaneyim’i ile ilk tanışmam post-apokaliptik filmlere ilgi duyan biri olarak Will Smith’in başrol oynadığı aynı adlı film ile oldu. Seneler önceydi, filmi oldukça sevmiştim, kitabı olduğunu öğrenince de hemen internette küçük çaplı bir araştırma yapmış ve ne yazık ki artık basımının yapılmadığını öğrenmiştim. Kitapçılara ‘’Hepimiz Vampiriz’’ (Milliyet Yayınları’ndan bu isimle çıkmıştı.) yahut ‘’Ben, Efsane’’ (İthaki Yayınları’ndan da bu isimle basılmıştı.) kitabının stoklarında olup olmadığını soruyor, olumsuz yanıt aldıkça da canım sıkılıyordu. Daha sonrasında e-kitap formatında bulduğum vakit, her ne kadar tablet veya bilgisayar ekranına bakarak bir şeyler okumayı sevmesem de kitabı iştahla okuyup bitirmiştim.

 Artemis Yayınları tarafından Nisan 2017’de piyasa sunulan Ben Efsaneyim kitabını birkaç ay gecikmeli de olsa elde edebildim. Şimdi de sizlerle bu kitap hakkındaki fikirlerimi ve gözlemlerimi paylaşıyorum. İyi okumalar!

 ***
''Dışarı çık Neville!'' -Ben Cortman

 Cimarron Sokağı’ndaki korunaklı evinde yaşayan, gündüzleri avlanmaya ve birtakım işlerini halletmeye çıkan, geceleri de evinin içinde araştırmalar yapıp - derin düşüncelere dalarak zaman öldüren 36 yaşındaki Robert Neville; kendi çıkarımına göre dünyadaki son insandır. Diğerlerine ne olmuştur, peki? Diğerleri, gündüzleri toprak altında ya da izbe, karanlık köşelerde uyuyan; geceleri ise kan tutkusuyla sokaklara çıkan vampirlere dönüşmüştür. Robert Neville, oluşturduğu rutin günlük programına uyarak sabahları erken kalkmakta; dışarıya çıkıp evin savunma hattını onarmakta, yani kapısına ayna asmakta, pencerelerine ipe dizdiği sarımsakları iliştirmekte, gevşemiş ve sallanmakta olan tahtaları tamir etmekte; sonra arabasına atlayıp sokak sokak gezerek sabahları saklandıkları oyuklarda vampirleri öldürmektedir.  

‘’Geceleri onları yenmesi imkânsızdı. Denemek bile gereksizdi. Gece onların zamanıydı.’’

 Neville’in tek derdi dışarıdaki hilkat garibeleri de değildir sadece! Bir yandan geçmişinin tozpembe hatıraları ile boğuşurken öbür yandan da yoksunluğunu hissettiği cinsel ihtiyacını bastırmaya çalışır. Zira ‘’dışarıdakiler’’, geceleri kapısının önünde ona oyun oynarlar. Dişi vampirler şehvetini kamçılamak adına türlü numaralar yaparlar. Tek amaçları vardır: Robert’ı güvenli sığınağından çekip alarak son damla kanına kadar içmek. Zoraki bir yalnızlığa mahkûm edilmiş bir adam olarak cinsel gereksinimlerini unutmak için içkiye dadanır, kitap okur, müzik dinler. Fakat ne çare…

‘’Yüzlerce yıllık kelimeler, etinin sessiz ve aptalca özlemini dindiremezdi.’’

 Zaten içki de onun için bir sorundur, bağımlılıktır. Bir ara kendini viskiye boğmak ister. İçkinin kendisini öldürmesini bekler, ya da sahip olduğu tüm içki stoku bitene kadar bu eylemini devam ettirmekte kararlıdır.

‘’Ben hayvanın tekiyim. Beyinsiz, aptal bir hayvan. Sakın laf etme. İçeceğim. Ölümüne içeceğim. (…)  Keşke bir viski musluğum olsaydı, diye düşündü. Kulaklarımdan fışkırana kadar içerdim. Hatta içinde boğulurdum.’’

 İnsanların neden öldükten sonra dirildiği, neden virüs kapınca değiştikleri üzerine düşünmeye başlar. Düşünceleri ahlak kavramına kayar ve benim oldukça takdir ettiğim bir monoloğa girişir:

‘’… Bana kalırsa, insanoğlu vampirlere daima önyargıyla yaklaşmış.
 Onlardan korktuğu için hep nefret etmiş.
(…)
 Ama bir vampirin ihtiyaçları insandan ya da diğer hayvanlardan daha mı şok edici? Davranışları çocuğunun ruhunu emen bir anne ya da babadan daha mı kabul edilemez? Evet, vampirler insanların nabızlarını hızlandırıp tüylerini diken diken ediyor ama ya sonradan politikacı olacak nevrotik çocuklar yetiştiren ailelere ne demeli? Bir vampir intihar eğilimli milliyetçilerin eline bomba ve silah veren insanlardan daha mı kötü? Ya da insanların beyinlerini bulandıracak içkiler üretenlerden? Gerçi bu örnekle bindiğim dalı kesmiş oldum ya neyse. Söyleyin, bir vampir sayısız rafı şehvet ve ölümle dolduran yayıncılardan daha mı ahlaksız? Kalbinizin sesini dinleyin dostlarım. Vampirler gerçekten de o kadar nefret edilesi yaratıklar mı?
 Tek yaptıkları, kan emmek.
 Öyleyse onlara karşı bu önyargının sebebi ne?’’


 Kendine bir amaç bulması elzemdir. Virüs üzerine bilimsel araştırmalara başlar. Bir noktada tıkanır, yorulur, vazgeçmeye meyleder. Tekrar düşüncelere dalar, tekrar baştan başlar… Ta ki birtakım olaylar gelişine kadar.

‘’Giderek geçmişi daha çok düşünmesine sinir oluyordu. Bir zayıflık belirtisiydi bu ve yaşamaya devam etmek istiyorsa güçlü olmalıydı. Yine de zihni, onu en olmadık zamanlarda geçmişe götürüveriyordu. O zaman da kendi üzerindeki kontrolsüzlüğüne öfkeleniyordu.’’


 Artık kızı Kathy ve eşi Virginia’yı düşünüp kederlenmenin zamanı değildir. Nitekim yaşayan, capcanlı bir yavru köpek görüverir. O an beyninden vurulmuşa döner ve köpeği izler. Haftalarca köpeği kendisine çekebilmek için girişimlerde bulunur. Nihayetinde nispeten zor kullanarak köpekçiği evine taşır, lâkin köpek orada verecektir. Bir hafta geçmeden hem de. Ama Robert Neville bu sefer içkiye sığınmaz. Hayır, artık buna gerek yoktur. Ara verdiği araştırmalarına geri döner ve hayat kaldığı yerden devam eder…

 Ta ki bir gün verandada otururken o kadını fark edene dek. Kadına seslenir, kadın şaşırır ve korkarak ondan kaçmaya başlar. Neville, kadının ardından koşar, koşar, koşar… Kadını yakalayıp tıpkı köpeğe yaptığı gibi zorla evine götürür. Onu alıkoymak niyetinde değildir. Ona zarar da vermeyecektir. Hayır, elbette tecavüz de etmeyecektir. Zaten içindeki cinsel açlığı yatıştırmış, kazımıştır. Kadınla güç bela muhabbet etmeye başlarlar. Kadın, adı Ruth, Robert’a neler yaparak hayatta kaldığını, eşini ve iki çocuğunun kaybını anlatır. Robert ise Ruth’a karşı şüpheci yaklaşır. Onun hastalıklı olduğundan şüpheleniyordur. Kadınını test etmek ister. Ruth başta izin vermez, neden sonra razı olur. Fakat o gece… İşte o gece, Robert hurafevi kâbuslarından bağırarak uyandığında kadını giyinmiş bir şekilde karşısında bulur. Ruth, kaçmaya niyetlidir. Robert’a yakalandıktan sonra konuyu hemen geçiştirir ve kanının tahlilini yapması için adama bir örnek verir. Robert Neville mikroskopta kana baktığında donup kalır. Edindiği bilgilere ve incelemelerine göre, maalesef Ruth virüs kapmıştır. Ruth eline geçirdiği bir cisim ile Robert’ın başına vurur. Robert güçlü bir adam olduğundan tek vuruşla bilincini kaybetmez, iki sert vuruş daha gerekecektir.


 Uyandığında başına aldığı darbelerin etkisiyle sersem gibidir. Banyoya gider, elini yüzünü yıkar, kendine gelmeye çalışır. Ruth’un geride bıraktığı notu bulduğunda hemen okuyamaz. Gözlerini iyice kısar ve odaklandıktan sonra okumaya başlar. Ruth, ona bir uyarı mesajı bırakmıştır. Kime karşı, neye karşı? Bu kağıtta tam açıklanmaz ancak Neville vampirler ve kendinden başka yaşayanların olduğunu anlar. Yeni bir topluluk… Virüsü kapmış ve onu ehlileştirmiş yeni bir ırk! Ruth, ona ısrarla kaçıp dağlara gitmesi gerektiğini belirtmiş olsa da Robert bunu yapmayacaktır. Bekleyecek ve onları karşılayacaktır.

‘’Gece geldiler. Farları karanlığı delen siyah arabalarla. Baltaları, silahları ve kazıklarıyla. Motor gürültüleri sessizliği inletti. Farlarının uzun, beyaz elleri caddenin köşesini dönüp Cimarron Sokağı’nı aydınlattı.’’

 Kapısının gözetleme deliğinden dışarıdaki kıyımı sessizce izler. Siyah takım elbiseli kişiler vampirleri hunharca kazıklarla katletmektedir. Yüzlerinde yaptıkları işten zevk aldıkları aşikârdır. Hatta Ben Cortman’ı da bulur ve öldürürler. Hani Robert’ın nicedir aradığı, bulup öldürmek istediği eski komşusunu… Ve kapıya dayanırlar. Robert karşı koymama kararı almıştır; fakat ne çare? Hayatta kalma içgüdüsü ile silahlarını kapar ve başarısız bir direnişin ardından ele geçirilir. Son bölümde bu yeni güruh tarafından idam edileceğini yaraları sarılmış bir şekilde hücresinde yatarken Ruth’tan öğrenir. Çünkü Robert Neville, bu yeni insanların eşlerini, kardeşlerini, velhasıl sevdiklerini de öldürmüştür. Ruth, Robert’a idam edilmeden önce ölmesi için birtakım haplar verir. Robert, hücresinin demir parmaklıklı penceresinden dışarıdaki korkmuş, şaşırmış, kendisine bakan kalabalığa karşı gülümseyerek hapları yutar.

‘’Başladığım yere geri döndüm, diye düşündü, ölümün son uyuşukluğu usulca kaslarına yayılırken. Yeni bir dehşet doğuyordu. Sonsuzluğun yıkılmaz kalesinden içeri, yeni bir hurafe sızıyordu.
Ben efsaneyim.’’

 
___
 Arka planda Manowar'dan Die with Honor çalarken ben de böylece yazımı bitiriyorum. Aklıma William Ernest Henley'in Invictus şiirindeki şu dizeler geliyor:

''Hangi tanrıya olursa olsun, şükran duyuyorum
Bu fethedilemez ruhum için.’’


 Son olarak sizlerle kitap boyunca Robert Neville'in dinlediği müzikleri paylaşıyorum. :) Okuduğunuz için teşekkürler:

Schoenberg – Verklarte Nacht
Robert Leie – The Year of the Plague
Brahms – 2. Piyano Konçertosu
Bernstein – The Age of Anxiety
Mozart – Jüpiter Senfonisi
Ravel – Daphnis et Chloé
Schubert – 4. Senfoni
Rachmaninoff – 2. Piyano Konçertosu



''(...)
Kapı ne kadar dar olsa da
Cezalarım ne kadar ağır olsa da
Kaderimin efendisi benim
Ruhumun kaptanı benim.''


-William Ernest Henley - Invictus

''(...)
bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben –
ben gittim daha az geçilmişinden,
ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.''


-Robert Frost / Gidilmeyen Yol şiirinden

http://jakobensovalyeninmektuplari.blogspot.com.tr/

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Ben, Efsane! - Richard Matheson
« Yanıtla #18 : 17 Haziran 2017, 21:14:41 »
Arkadaşlar Artemis baskısını bugün kitapçıda ayaküstü inceledim, diğer çevirilerle farklarına bakacaktım bir de ne göreyim. Bu kitapta başka öyküler de var. Bu, I Am Legend and Other Stories baskısının Türkçe çevirisi. Yani bu kitabı alırsanız Ben, Efsaneyim dışında fazladan aşağıdaki öyküleri de okuyabileceksiniz (hepsinin Türkçeleri aklımda değil ama bunlar olduğuna eminim):
Buried talents
The near departed
Prey
Witch war
Dance of the dead
Dress of white silk
Mad house
The funeral
From shadowed places
Person to person


Keşke kapağa bunu yazsalarmış, çok büyük hata.

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ben, Efsane! - Richard Matheson
« Yanıtla #19 : 17 Haziran 2017, 21:36:26 »
Keşke kapağa bunu yazsalarmış, çok büyük hata.

Gerçekten çok ama çok büyük hata :-\ Kitap raflardayken kendi kendisini tanıtabilmesi için olumlu olurdu :-\

Çevrimdışı OZ

  • ***
  • 401
  • Rom: 5
  • Melanj
    • Profili Görüntüle
    • http://bortubocekgaleri.com/
Ynt: Ben, Efsane! - Richard Matheson
« Yanıtla #20 : 17 Haziran 2017, 22:26:11 »
Alışveriş sepetimden çıkardığım kitabı geri ekliyorum böylece.
"Rebellions are built on hope"

Çevrimdışı Skanud

  • *
  • 6
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ben, Efsane! - Richard Matheson
« Yanıtla #21 : 20 Haziran 2017, 19:38:32 »
Kapağa çok ciddi takıldım nerde o eski ithaki kapağı nerde bu popüler kültür rezili kapak.

@Fırtınakıran
Anubis Kapıları hayranı birini daha görmek mükemmel. Yıllar önce hiç bir şey bilmeden aldım bu kitabı ve hayatımın ilk beş eseri arasına girdi. Bu konularda çok şanlıyım yada çok iyiyim bilmiyorum ama Amerkan Tanrılarını da ne reklamı varken ne de popülerken bilmeden etmeden almıştım ve çok beğenmiştim.

Çevrimdışı Okur

  • **
  • 73
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ben, Efsane! - Richard Matheson
« Yanıtla #22 : 20 Haziran 2017, 21:25:09 »
Anubis Kapılarını çok aramış ama bulamamıştım. Bana Kindle aldıran kitaplardan biridir kendisi. Baskısının olmaması üzücüydü. Yeniden basılacak olması güzel bir haber. Açıkçası farklı bir çeviri ile de tekrar okumak güzel olur.

Çevrimdışı Ayhüznü

  • *
  • 24
  • Rom: 0
  • Hiçbir türlü bulamadım ben beni.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Ben, Efsane! - Richard Matheson
« Yanıtla #23 : 20 Haziran 2017, 22:28:16 »
Bu arada evet, kitapta Ben Efsaneyim'den başka korku öyküleri de yer alıyor. Bu da kitabın kalınlığı hakkındaki soru işaretlerimi gidermişti. Hepsini okumadım, ancak okuduğum kadarıyla hikâyeleri güzel ve türüne uygun bulduğumu belirtmek isterim. Kitaplığınızda yer edinmesi gereken bir kitap olarak görüyorum.
''(...)
Kapı ne kadar dar olsa da
Cezalarım ne kadar ağır olsa da
Kaderimin efendisi benim
Ruhumun kaptanı benim.''


-William Ernest Henley - Invictus

''(...)
bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben –
ben gittim daha az geçilmişinden,
ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.''


-Robert Frost / Gidilmeyen Yol şiirinden

http://jakobensovalyeninmektuplari.blogspot.com.tr/