Kayıt Ol

Bilinçaltından Notlar

Çevrimdışı Laughing Madcap

  • ****
  • 960
  • Rom: 51
  • The Oncoming Storm
    • Profili Görüntüle
Bilinçaltından Notlar
« : 04 Aralık 2010, 00:44:41 »
Merhaba, hoşgeldiniz.

Baştan söyleyeyim; kurgusu çok karmaşık, akılda soru işaretleri bırakan ve son cümleyle her şeyi açıklayan, insanı şaşırtan bir öykü değil bu. Hatta şöyle yapalım, direk söyleyeyim size bu öykünün en can alıcı noktasını. Ben şizofrenim.

Bu "durum" - durum diyorum dikkatinizi çekerim, hastalık demiyorum - ne zaman başladı, emin değilim. Küçük yaşta yaşadığım klasik bir Anne-Baba ayrılığı vakasıyla mı başladı yoksa lisedeki ergenlik bulanımlarıyla mı, bilmiyorum. Ama yaklaşık 4 sene önce, arkadaş ortamında "arkadaşın ev arkadaşının arkadaşı" gibisinden bir sıfata sahip şahsın, benim konuşmalarımdan yola çıkarak "Bence bir doktora görünmelisin." önerisiyle başlıyor hikayem.

O senenin başında eve çıkmıştım. Ev arkadaşım, başka bir kampüste, Gıda Mühendisliği okuyan asosyal birisiydi. Ev aramak için şehre geldiğimde otogarda tanışmış ve çabuk kaynaşıp aynı eve çıkmıştım. Bana düşünce şekli olarak çok benziyordu, zevklerimizin ortaklığı beni cezbetmişti adeta. Pek düşünmeden verdim bu kararı ve bugüne dek hiç pişman olmadım bundan.

Normalde pek sosyal olduğum söylenemez, o yüzden o gün yaptığım şey, bir arkadaş davetini kabul etmek uzun zamandır yaptığım en çılgınca şeydi. Yoğun ısrarlarıma rağmen ev arkadaşım gelmek istemedi, ben de sıkılacağımdan adım gibi emin olduğum ortama girdim. İnsanlar kaynaşıyor, birbirlerini yağlıyor, bariz bir şekilde birbirlerinden tiksiniyor fakat yine de birbirlerinin suratlarına gülüyordu. Benim surat asmam tiyatrolarını bozmuş olacak ki, konu bana geldi. Benim neler yaptığım, günlerin nasıl geçtiği gibi masum sorulardan sonra ortamdakilerden birisinin Gıda Mühendisliği'nde okuyor olmasıyla birden gerginlik oluştu. Ev arkadaşımın Gıda Mühendisliği'nde okumadığını iddia eden bu şahıs, son sınıf olduğunu, bir çok klüpte aktif görev yaptığını ve o kişinin bırakın Gıda Mühendisliği'ni hiç bir fakülte olmadığından adı gibi emin olduğunu söyledi. Ev arkadaşımla beraber çekilmiş bir fotoğrafı göstermem de bardağı taşıran son damla oldu.

"Bence bir doktora görün abi." gibi ciddi bir laf, dalga geçercesine kıvrılmış bir ağızdan yavşakça bir ses tonuyla çıkmış olsa da bu öneriye uydum. Neden bilmiyorum, belki de meraklanmıştım.

Pek araştırmadan etmeden, bir psikiyatriste gittim. Kadın, 40'lı yaşlarında bir yırtıcıydı. Şahin gözleri beni süzdü, sivri dili beni sorguladı ve pençeleri cüzdanımı parçaladı. Kitabi kriterlere tamamen uyduğum ve "tipik" bir şizofreni hastası olduğumu söylediğinde, şaşırmıştım. Söz konusu tanı "2 kere 2, 4 eder" değildi fakat yine de kitabi bir takım kriterlerle problem çözülmüştü. Beyin bu kadar basit olmamalıydı. Fakat yine de bu konuyu "uzman"a açmadım.Kitap diyordu, kriter diyordu. Ben ne saçmalıyordum ki?

Ellerimde bir ilaç torbasıyla eve döndüm. Eve girene kadar aklım karışıktı ve neredeyse Şizofreniyi kabullenmemiştim. Bende böyle bir durum olduğundan emin olduğum an, ev arkadaşımla göz göze geldiğim andı. Biliyordu, hem de ben daha ağzımı açmadan.

"Napacaksın?" dedi çekingen bir tavırla elimdeki ilaçlara bakarak. "Bilmiyorum." dedim aynı çekingen bakışlarla karşılık vererek. İçimden en yakın arkadaşıma danışmak geliyordu fakat şöyle bir problem vardı, en yakın arkadaşım yoktu. O bunu anlamış olacak ki "Ne karar verirsen ver, bu kendi kararın olur. Benim dediğimi de yapsan, kendi düşündüğünü de, bu senin kararın." dedi ve bir daha bu konuda ağzını açmadı. Haklıydı. Doğrusu, haklıydım. O benim bilinçaltımdı, benim yarattığım birisiydi, bendim. Onun ilaçları kullanmamı istemediğini "biliyordum" ve ben de istemiyordum. Ya da ben ilaçları kullanmak istemiyordum, dolayısıyla o da bu kararıma saygı duyuyordu. İlaçları çöpe attım.

Filmlerde, kitaplarda şu noktadan sonra oldukça klasik görüntüler yaşanır. İntihar, cinayet, tamamen delirme, akıl hastanesine kapatılma... Bu noktada benim hikayem tüm bunlardan ayrılıyor. Ben, durumumu kabul etmekle kalmadım bu durumla yaşamayı da başardım. Bu yüzden, Şizofreni benim için bir hastalık değil. Yanımda dolaşan serbest bir bilinçaltı, sanılanın aksine bana çok yardımcı oluyordu ve bu 4 senede olmadığım kadar huzurlu oldum.

Okuldaki başarım "ayaklı bilinçaltım" sayesinde tavan yaptı. Sınavlarda başarılı olmam için derslere girmem yetiyordu. Ben konuları unutsam bile, bilinçaltım unutmuyordu. Bir konu hakkında emin olmasam bile bilinçaltım emindi. Birisi hakkındaki düşüncelerim karmaşık olabilirdi ama bilinçaltım netti. Ben mantıklı birisiydim, bilinçaltım ise kesin. Bu birleşim, 4 senedir hayatımı öylesine kolaylaştırdı ki.

Yanlış anlamayın lütfen, burada size bu durumu övmeyeceğim. Zorlandığım, sınıra geldiğimi hissettiğim anlar oldu. Kulağıma fısıldanan uç şeylerin bir an için çok doğru olduğunu sandığım zamanlar oldu. Yorulduğum, mutlak bir şüpheye düştüğüm oldu. Sonumun şu andaki halimin tersine oldukça kötü olacağını tahmin ediyorum. Muhtemelen adım bir gazetenin üçüncü sayfasında kendisine yer bulacak ve bu durumun tek suçlusu ben olacağım.

Fakat ne olursa olsun, pişman değilim ve pişman olmayacağım. Emin olmadığım binlerce şey var; o gün o ortamda "arkadaşlarım"dan kaçı gerçekten oradaydı, bana tanıyı koyan kadın gerçek miydi, her gün bindiğim otobüsün koltuklarının kaçı gerçekten dolu, aldığım kararlarda ev arkadaşımın yardımı mı var yoksa kontrolü çoktan ona mı bıraktım emin değilim. Birbirlerine yalanlar söyleyen, birbirlerini sırtlarından bıçaklayan insanlarla dolu, pisliklerin en tepede olduğu, haksızların haklarının hırsızların keselerinde olduğu, çoğu doğrunun yanlış olduğu, açlığın ve savaşın, kolaylıkla sonlandırılabilecek bir çok sorunun bilinerek ve istenerek sonlandırılmadığı bu garip dünyada; bir kişinin kendisini "bilmesi" neden bir hastalık olarak adlandırılıyor emin değilim.

Ama şundan eminim, ben gerçeğim. Ben varım. Ben burdayım. Biz burdayız.

Ya siz?
Attention all planets of the solar federation
We have assumed control.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinçaltından Notlar
« Yanıtla #1 : 04 Aralık 2010, 23:34:48 »
Alıntı
Birbirlerine yalanlar söyleyen, birbirlerini sırtlarından bıçaklayan insanlarla dolu, pisliklerin en tepede olduğu, haksızların haklarının hırsızların keselerinde olduğu, çoğu doğrunun yanlış olduğu, açlığın ve savaşın, kolaylıkla sonlandırılabilecek bir çok sorunun bilinerek ve istenerek sonlandırılmadığı bu garip dünyada; bir kişinin kendisini "bilmesi" neden bir hastalık olarak adlandırılıyor emin değilim.

Ama şundan eminim, ben gerçeğim. Ben varım. Ben burdayım. Biz burdayız.

Ya siz?

Şizofreni bir hastalık mı yoksa mutlu olma şekli mi çoğu zaman merak ederim. Burada tanımlanan gerçek ve bir o kadar tiksindirici dünyaya bakınca şizofren kişinin kafasında kurguladığı dünyada yaşamak, kafasında kurguladığı insanlarla konuşmak kadar güzel ne olabilir? Var olanlardan birilerini, kötünün iyisini seçmek zorunda kalmıyorsun, aksine kendin bir kişi yaratıyorsun. Kızdığın biri de olabilir sevdiğin biri de. Ama sonuçta kendi standartlarına göre bir kişilik yaratıyor kişi.

Ben buradayım, biz buradayız diyor yazıda. Ben de buradayım, bu yazıyı okuyan çoğu kişi burada olduğunu düşünür. Varlığımızdan şüphe etmeyiz. Ama kaçının dolu olduğudan bahsedilen koltuklardaki her bir kişi, gerçek veya değil, orada olduğunu idda etmiyor mu zaten? Kafada üretilenler de buradayım diyor, gerçekler de.
Burada olduğumuzu düşündüğümüz için mi buradayız, yoksa aslında hepimiz dev bir zihinin kırıntılarından ya da yansımalarından mı ibaretiz? Yoksa, hiçliğe anlam katmak için mi burdaymış gibi davranıyoruz?

Gerçek veya değil, koltukların gerçekten kaçta kaçı dolu önemli değil, olmak istenilen yerde olmak ayrıcalıktır. Buradayız.

Çevrimdışı animania

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
    • Karalama Defteri
Ynt: Bilinçaltından Notlar
« Yanıtla #2 : 05 Aralık 2010, 23:11:44 »
Vallaha ben de buradayım. Hakikat nedir bilmiyorum çünkü ben de septik felsefeyle bakıyorum bu konuya. Birileri çıkıp ahkam kesip hayır biz kesinlikle varız da diyebilir ama ben şüpheci bakmaya devam edeceğim. Ama reel de burada olmasak da ruhumuzla, fikirlerimizle buradayız!
@nim@ni@

Çevrimdışı Laughing Madcap

  • ****
  • 960
  • Rom: 51
  • The Oncoming Storm
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinçaltından Notlar
« Yanıtla #3 : 06 Aralık 2010, 17:54:34 »
"Ne dudağım var ne dilim
Tükürükten ibaret söylediklerim
Ne dudağım var ne dilim
Kırılmış bir yüze sahibim"


"İyi misin?"

Kafamı kaldırıp Polyanna'ya baktım. Masumane bir soruyu, masumane bir sesle ve suratında masum bir ifadeyle sormuştu. Omuz silktiğimi görünce eliyle omzuma dokundu.

"Boşver, takma kafana."

Bu sefer bir kaşım kalkmıştı. Sorarcasına bir ifadeyle, sorarcasına bir suratla ve sorarcasına açılmış gözlerle ona baktım. Gülümsediğini görünce kafamı tekrar önüme eğdim.

"Geliyor musun?"

Uzunca bir sessizliğin ardından geldi bu soru. Kafamı yeniden kaldırıp soruyu soran o ince sese baktım. Alice, elini bana doğru uzatmıştı ve oldukça endişeli gözüküyordu. Cevap vermeden ayağa kalktım ve bana uzattığı elini tuttum.

Tavşan deliğinden geçtik, nargile içen tırtıla selam verdik. Tavşanla çay içerken bir kedi bizi izledi. Şapkalı bir adam ağaçların arasından çıktı ve cebinden saatini çıkarttı. Saat 12 olmuştu ve ben bir balkabağına dönüşmüştüm.

Bu sırada masumane bir ses ormanda yankılandı;

"İyi misin?"
Attention all planets of the solar federation
We have assumed control.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Bilinçaltından Notlar
« Yanıtla #4 : 06 Aralık 2010, 17:58:30 »
Sanırım sadece şiirsel bir şeyler sunmak istedin ve melankolik bir yalnızlığın ortasında yazdın bunları. Çok beğendim gerçekten, fıkı bi takipçin var artık... =) Tabii istersen :P
May the force, be with you.

Çevrimdışı Berre

  • ****
  • 1340
  • Rom: 34
  • Güle güle fermuar!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinçaltından Notlar
« Yanıtla #5 : 06 Aralık 2010, 18:03:48 »
Alıntı
Ama şundan eminim, ben gerçeğim. Ben varım. Ben burdayım. Biz burdayız.

Ya siz?

"Ben buradayım derim ama senin orada olduğundan nasıl emin olabilirim?

Belki de ben şu an uyumaktayım ve sen sadece bir rüyasın. Belki ben hiç uyanamayacağım ve sen süregeleceksin. Belki bu yazıyı hiç okumadım ve belki de sen bu yazıyı hiç yazamadın.

Nasıl emin olabilirim orada olduğundan? Sen nasıl emin olabilirsin ki benim varlığımdan?"


desem, ne düşündüğümü ifade eder miyim acaba?

Çevrimdışı Victoria

  • **
  • 316
  • Rom: 3
  • Peynir!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinçaltından Notlar
« Yanıtla #6 : 06 Aralık 2010, 19:04:51 »
Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu.
Düşüncelerimizin katlanması mı güzel,
zalim kaderin yumruklarına,oklarına?
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
"dur,yeter" demesi mi?
Ölmek,uyumak sadece.
Ama düşünün ki,uykuda düş görebilir insan!
İşte bu kötü.
Çünkü ölüm uykusunda,
şu fani bedenden sıyrılıp çıktığımızda,
göreceğimiz rüyalar bizi duraksatır ister-istemez.
Yoksa kim katlanırdı zamanın kırbaçlarına,küfürlerine,
zorbanın haksızlığına,kibirli adamın hakaretine?
William Shakespeare

''Olmak ya da olmamak.''  
Ben varım ama belki de ruhsal olarak, belki gördüğüm zannetiklerim bir hayalden ibaret kim bilir?
Karanlık bir mağranın içindeyim. Dışarısı görünmüyor. İçeride bir kaç kişiyiz.
Mağaranın duvarında ki resimler tüm bildiklerim. İçeriyi bambaşka bir dünya zannediyoruz.
Dışarı çıktım ve gerçeği tüm çıplaklığıyla gördüm. İçeri girip gördüklerimi diğerlerine anlattığım zaman bana inanmadılar.
''Deli'' olduğumu söylediler. Onlara göre gerçek dünya mağaranın içinde ki resimlerdi.
Bizim gördüğümüz dünyada mağaranın içinde ki bana göre.
Spoiler: Göster

''I do not suffer from insanity, I enjoy every minute of it."
- Edgar Allan Poe

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinçaltından Notlar
« Yanıtla #7 : 06 Aralık 2010, 21:14:46 »
Yoruma geçmeden önce şu bilgiyi vermek istedim. Dünyanın en ileri derece şizofrenisine sahip bir kadın var. Adını şimdi inanın hatırlayamayacağım Susan bişeybişey, fakat önemli olan bu kadının tam 26 ayrı kişiliğinin olması. İşin ilginç kısmı şu: Bu kadın 26. kişiliği ile bir yazar ve yazar kişiliği ileyazdığı kitaplar diğer 25 kişiliği hakkında. Yaratıcılık budur! Bu sayede oldukça fazla para kazanıyor. Sırf bu hikaye bile şizofreninin nasıl bilinçli bir 'durum' olduğunu kanıtlamaya yetiyor da artıyor.

Bu durum ışığında söylemem gerekir ki bu hastalığa değişik bakış açıları sunan yazıları,makaleleri oldukça beğenirim. Senin hikayen de bu konuda oldukça başarılı önce durumu bir olay ile anlatıp sonra durum hakkında felsefi bir yaklaşım ve empatiyi oldukça güzel kurman gerçekten hoş. Bence şizofreni aşırı gelişmiş hayal gücünden başka birşey değil.

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Bilinçaltından Notlar
« Yanıtla #8 : 06 Aralık 2010, 21:29:27 »
Adam o kadar sağlam empati kurmuş ki bir an harbi şizofren sandım. :D
May the force, be with you.

Çevrimdışı Kharas

  • **
  • 53
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinçaltından Notlar
« Yanıtla #9 : 06 Aralık 2010, 22:10:07 »
Yazıyı okuduktan sonra tam yorum yapacaktım ki... Şimdi bir yorumların geneline bakıyorum, bir de durumu kavramanın çok ötesinde, konuşmuş olmak için konuşan yoruma bakıyorum ve hevesim uçup gidiyor.

Neyse durumu kavrayıp dolu dolu yorumlar yapanlar çoğunlukta.

Çevrimdışı Laughing Madcap

  • ****
  • 960
  • Rom: 51
  • The Oncoming Storm
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinçaltından Notlar
« Yanıtla #10 : 03 Mart 2011, 03:03:22 »
Kızılderililer yola dağılmışlar,
Kanıyorlar ve ölüyorlar.
Bir çocuğun yumurta kabuğu gibi kırılgan zihninde
Hayaletler cirit atıyorlar.

Kan bulaşmış tüm yola
Parlamento binasına
Vatikan’a
Dünya harikalarına
Kaybolan hayatlara
Yeni doğana
Kan her yerde, fısıldıyor kulaklara

Bir sığınak verir misin bana?
Yardım et saklanmama.

Bir tımarhane bulur musun bana?
Artık dayanamıyorum buna.

Kan çağırıyor masum beyinleri
Kan yok ediyor ülkeleri
Kan bağlıyor birbirine iki kişiyi
Kan yükseliyor, yukarı ve ileri

Kızılderili kızılderili,
Sen neden öldün ki?
Kızılderili cevap verdi
Bir sebebi yok ki!

Kazdılar sakince
Ve yükseldi ölüler, kendi kendilerine
Parçalanmış uzuvları ve ıslanmış beyinleriyle
Sakince katıldılar kendi cenazelerine

Bu ölüleri kim çağırdı dansa?
Doğa ana mı?
Küçük kız mı,
Yeni öğrenmiş hayalet şarkıları çalmayı?
Yoksa Hayalet tanrısı mı?
Gülümsüyor ama hüzünlü suratı.

Seni çağırıyorum dünyaya karışman için,
Seni çağırıyorum kanayarak ölen kızılderinin hüznünü anlaman için.
Seni çağırıyorum, iyi dileklerimi dilemek için.
Seni çağırıyorum, dua etmen için.

_____________________________________________

Aşırı doz The Doors dinlemenin etkisiyle ortaya çıkt bu. Bilinçaltımdaki karalama defterinden çıktığına göre, bu başlığa yazılması daha uygun.
Attention all planets of the solar federation
We have assumed control.

Çevrimdışı Galaxie

  • **
  • 375
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bilinçaltından Notlar
« Yanıtla #11 : 07 Haziran 2012, 20:58:28 »
Yıllar sonra yapılan yorum:

En baştaki yazıyı mı öveyim, arada yazdığına mı değineyim, sondaki şiirden mi bahsedeyim bilemedim. En iyisi hepsi için bir şeyler söyleyeyim. Ama bunlara bir şeyler söylemek benim haddime değil, o yüzden önemsiz birkaç şey geveleyeyim ben.

Şizofreni ne kadar ilgimi çekse de zaman ayırıp oturup araştırdığım bir şey olmadı maalesef. Şimdi pişman oluyorum çünkü buraya hakkında güzel bir yorum yazamayacağım. Sadece bu olmak ve gerçeklik kavramlarının benim zihnimde de çok bulanık olduğunu söyleyebilirim. Bu konuda çok kişiyle konuştum, kimisiyle tartıştım, bazen cevap verdim bazen veremedim. Bazı zamanlarda çevremdiklerin var olup olmadığından şüphe ettim. Daha çok çocukluğumdaydı bu. Daha sonraları varlığıma anlam vermeye çalışırken pes ettim. Yazına gelirsem zaten mükemmel, söylememe gerek yok...

Alice, Polyanna? Gönlümü daha fazla fethedemezdin.

Son olarak şiirin üstüne hiçbir şey söyleyemiyorum. Muhteşem. Yorumlarım yazılarının yanında değersiz, ama takdirlerimi sunmadan edemedim.

Sen keşke yeniden yazsan :)