Kayıt Ol

Bir Kadın Bile Seri Katil Olabilir (Dedektif Hikayesi) 4. Bölüm: FİNAL (Bitti)

Çevrimdışı Gece Dirilen

  • *
  • 10
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Merhabalar arkadaşlar :) Yeni yazmaya başladığım bir dedektif hikayem var, bu hikayeyi taze taze sizlerle paylaşacağım. Kısa bir hikaye olacak. Umarım hoşunuza gider. Yorumlarınızı ve eleştirilerinizi (Amatör olduğumu unutmazsanız sevinirim :) ) yaparsanız sevinirim.

1. BÖLÜM: GİRİŞ:
Başkomiser Rasim elindeki gazeteyi sallayarak "Dünkü cinayetle birlikte toplam sayı 4 oldu!" dedi. Enver evin içinde volta atan arkadaşını inceliyordu"Evet, takip ediyorum gazeteleri" dedi. Başkomiser Rasim kaşlarını çatarak "Bana yardım et, bu iş umduğumdan daha karışık" dedi. Enver ayağa fırladı "Yılların başkomiseri Rasim uzun yılların ardından eski dostu Enver'den yardım istiyor" dedi kinayeli bir ses tonuyla. Rasim yüzünü ekşiterek "Şuan burada başkomiser kimliğimle değil, senin arkadaşın olarak karşındayım ve dosthane bir yardım istiyorum. Masum insanlar ölüyor Enver, yardım et!" dedi. Enver duvardaki çocuk tablosunu düzeltirken "Bildiğin her şeyi anlat! Sana yardım edeceğim." dedi.

Başkomiser Rasim ve Enver çocukluktan beri arkadaşlardı. Hayattaki tek hayali polislik olan Rasim, bu dileğini yerine getirmişti. Enver ise hayallerden uzak bir insandı; babasından kalmış olan mirasla hayatını idare ediyordu. Enver'i farklı kılan özelliği gözlem yeteneğiydi. Başkomiser Rasim bazı olaylarda -çok karışık cinayet davalarında- Enver'den yardım istiyordu. En yakın dostunun kapısını yine aynı sebepten çalmıştı.

Başkomiser Rasim kendini koltuğa bıraktı, derin bir nefes alarak konuşmaya başladı:

"Bir ay önce telsize bir cinayet ihbarı anons edilmişti. Olay yerine doğru giderken içimden 'Acaba bu sefer hangi sudan sebepten dolayı cinayet işlenmişti' dedim. İnsanlar artık canı sıkılsa birini öldürüyor" Enver araya girdi "Haklısın ama bu sosyal mesaj verici cümleleri bırakıp bir an önce asıl olaya gelsen" dedi. Rasim kafasını 'tamam' dercesine sallayıp konuşmasına devam etti "Olay yerine vardığımda kanım donmuştu. 20'li yaşlarında genç bir kız yerde kanlar içinde yatıyordu; boğazı o kadar derin kesilmiş ki kopacak gibiydi, vücüduna birçok kez bıçak darbesi almıştı. Farklı bir şey olduğunu anlamıştım. Bir hafta sonra başka bir cinayet anonsu yapıldı. Yine aynı manzara ile karşı karşıyaydım; sonraki iki cinayette de hiç bir şey değişmemişti. 4 olayda da kurbanlar birbirine benziyordu, cinayet işleniş tarzı aynıydı, sanırım bir seri katille karşı karşıyayız" dedi. Enver evin içinde dönüp duruyordu. Rasim'in yüzüne bakarak "Olay yerlerinde ilgini çeken bir şeyler var mıydı?" diye sordu. Rasim cebinden bazı notlar ve fotoğraflar çıkardı "Evet, var. Her kurbanın cebinde bir not buldum, büyük bir ihtimalle bunlar bir şifre. Bunlarda olay yerinde kurbanların çekilmiş fotoğrafları"dedi. Enver kaşlarını çatarak "Demek şifre ha" dedi. Enver ilk önce fotoğrafları inceledi, sonra şifreleri inceledi. Enver gülümseyerek "Dahiyane" dedi, bırakmaya çalıştığı sigarasından bir nefes çektikten sonra devam etti "Karşımızda dikkat çekmek isteyen bir katil var. Rasim bu katil fark edilmek istiyor" dedi.






Çevrimdışı Gece Dirilen

  • *
  • 10
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
2. BÖLÜM: KATİLİN PROFİLİ, ŞİFRELERİN YÖNTEMİ
Rasim ifadesiz bir suratla "Ne demek istiyorsun?" diye sordu. Enver elindeki notlara hayranlıkla bakarak "Anlamsız gibi duran bu harfler aslında bir şeyler anlatıyor" dedi. Çalışma masasının çekmecesinden bir kağıt ve kalem çıkarıp Rasim'e verdi "Buraya alfabeyi sırasıyla yaz" dedi. Rasim ne olduğunu anlamıyordu ama Enver'in dediğini yapmaya başlamıştı. Rasim afabeyi alt alta yazdıktan sonra "İşte bitti"dedi. Enver hemen çalışma masasının başına geçti. İlk önce şifrelere bakıyor, daha sonra alfabeye bakıyordu; bir yanda da notlar alıyordu. 5 dakika sonra "Tam tahmin ettiğim gibi" dedi. Rasim meraklı gözlerle Enver'e bakıp "Ne yazıyor?" diye sordu. Enver önünde duran notları ileri sürerek konuşmaya başladı

"İlk kurbanın cebinde bulduğun şifre 'EMU ODĞLR EMÖH ÜHUM ODYMÖ SÖDEMÖMU' böyle anlamsız harflerden oluşuyordu. Burada asıl yazan şey 'Bir Kadın Bile Seri Katil Olabilir' İkinci kurbanın cebinde bulduğun şifre 'ĞJTÖ İCYİCYGŞGEGHGRZOTOF' burada ise 'Beni Durduramayacaksınız' Rasim araya girip "Peki bunları nereden biliyorsun?" diye sordu. Enver suratını buruşturarak "Bir şeyleri açıklığa kavuştururken lütfen sözümü kesme... Şifrelerin yöntemini açıklayacağım, sabret! Nerede kalmıştım? Ha. Üçüncü kurbanın cebinde bulduğun şifre 'TKBKÖ TVEVÖVB' yani 'Sizin Suçunuz' ve son kurbanın cebinde bulduğun şifre "ÖMDMP HŞVÇE' burada ise 'Kızıl Dosya' yazıyor" Enver konuşmasını bitirdikten sonra bir sigara yaktı.

Rasim'in meraklı bakışlarına kayıtsız kalamayarak "Şifreleri nasıl çözdüğümü merak ediyorsun. Bu eski bir şifreleme yöntemidir; alfabedeki harfleri kaydırman gerekir. Şifreyi hazırlayan kişi bir sayı belirler, mesela "5", A harfini 5 sıra kaydırırsak "E" harfini elde ederiz. Katilin verdiği şifrelerin yöntemi de aynıydı" dedi. Rasim'in kafasında hala soru işareti vardı "Peki katilin belirlediği sayıyı nereden bildin?" diye sordu. Enver gülümseyerek "Zeki bir katille karşı karşıyayız. Katil her şifre için farklı bir sayı belirlemiş; belirlediği sayıları da kendisi vermiş zaten... Kurbanların vücütlarındaki bıçak darbelerine bak" Enver maktüllerin fotoğrafları Rasim'e uzattı. "İlk kurbanın vücüdünda 4 tane bıçak yarası var. İlk şifredeki harfleri 4 sıra kaydırınca bu cümleyi elde ettim, diğer şifreler içinde aynısı geçerliydi; maktüllerin vücütlarındaki bıçak yarası kadar harf atladım." dedi. Rasim şaşkınlığını gizleyemeyerek "Bu... Bu çok karışık" dedi. Enver meraklı bir ses tonuyla "Çözülen şifreler hakkında ne düşünüyorsun? Sence ne anlatmak istemiş?" diye sordu. Rasim biraz düşündükten sonra "İlk şifreye göre katil bir kadın ama diğer şifreler hakkında bir fikrim yok" dedi. Enver ayağa kalkttı" Doğru! Bir kadın! Ama resmin bütününü görmen lazım. İyi dinle şimdi"

"'Bir palyaço bile seri katil olabilir' Bu söz tanıdık geldi mi? Evet, ilk şifredeki söze benziyor. Bu söz John Wayne Gacy, nam-ı diğer Palyaço Katil. John Wayne Gacy erkek çocuklarına ilk önce tecavüz ediyor, daha sonra onları öldürüyordu. John Wayne Gacy bir eşcinseldi.  Katil İkinci şifresinde ise bizi açıkça tehdit ediyor 'Beni durduramayacaksınık' diyerek. Üçüncü şifresinde ise bazı şeylerin bizim suçumuz olduğunu söylüyor. Son şifresinde ise 'Sherlock Holmes' adlı hayali karakterin geçtiği bir kitabın ismini vermiş. Şimdi resmin bütününü görme zamanı sevgili dostum.

Karşımızdaki seri katil bir kadın; eşcinsel bir kadın. Kurbanların boğazını o kadar derin kesebildiğinde göre güçlü kuvvetli bir kadın, iri yapılı biri olabilir. Bizi suçlu buluyor, çünkü hayatında birçok kez dışlandı; psikolojisini derinden sarsan darbe ailesinden gelmiş olabilir veya sevgilisinden -sevgilisi öldürülmüş olabilir- Sherlock Holmes hayranı, belki de kendini Sherlock Holmes'ün suçlu hali olarak görüyor. Ve bazı kaynaklara göre Sherlock Holmes karakteri eşcinseldir. Kurbanlarını hep kadınlardan seçiyor, hepsi de birbirine benziyor... Bilinçaltı nasıl çalışıyor bilmiyorum ama sevgilisinin intikamını böyle alıyor olabilir; ona benzeyen kızları öldürerek onu yücelttiğini düşünüyor olabilir.

Şimdi bütün olayı toparlarsak: İri yapılı, eşcinsel bir kadın katil, ailesinden gördüğü eziyetin intikamını insanlarını öldürerek alıyor, ya da öldürelen sevgilisini böyle yüceltiyor -ki bu bana daha makül geliyor- Sherlock Holmes hayranı ve kendini onun kadar zeki görüyor; verdiği şifreler ve arkasında delil bırakmaması bunu kanıtlıyor. Bu zamana kadar hep saklanarak yaşadı, artık farkedilmek istiyor" Enver konuşmasını bitirdiğinde Rasim koltuğa çakılı kalmıştı. Evin içinde derin bir sessizlik vardı. Sessizliği, Rasim'in telefonundan gelen ses bozdu...

Çevrimdışı Gece Dirilen

  • *
  • 10
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
3. Bölüm: Görgü Tanığı

Rasim telefonunu açtığında Enver bir şeyler düşünüyordu. Rasim ayağa fırladı "Tamam, tamam geliyorum; daha doğrusu geliyoruz" dedi. Enver meraklı bir şekilde "Ne oldu?" diye sordu. Rasim paltosunu giyerken "Bir görgü tanığı varmış. Adam merkeze gelmek istememiş, onun evine gideceğiz" dedi. Rasim ve Enver evden çıkmıştı. Saat 19:37'ydi. Hava buz gibiydi; rüzgar her estiğinde insanın içi titriyordu. Bir ay içerisinde 4 cinayet işlenmişti. İnsanlar tedirginleşiyor ve akşamları sokağa çıkarken iki kere düşünüyorlardı. Bir saatin sonunda Rasim arabayı durdurdu "İşte burası" dedi. Bir polis arabası bekliyordu. Polis arabasının içinden genç bir polis dışarı çıktı "Hoş geldiniz Başkomiserim" dedi ardından Enver'e dönerek "Sizi tanıyorum siz..." Enver araya girdi "Evet evet dedektif gibi bir şeyim" dedi. Rasim ve Enver yeşil renkle boyanmış, 3 katlı apartmana girmişlerdi. Görgü tanığı 2. katta oturuyordu. Enver, Rasim'e "Zile basma! İçeride hasta var, rahatsız olmasın" dedi. Rasim şaşkın bir surat ifadesiyle kapıya hafifçe vurdu. Kapıyı 30-35 yaşlarında bir adam açmıştı "Buyurun" diyerek Rasim ve Enver'i içeri davet etti. Enver direk lafa girerek "Zaman her şeyden daha önemli; gördüğün her şeyi anlat" dedi. Görgü tanığı böyle bir tepkiyle karşılaşınca heyecanlanmıştı. Rasim "Derin bir nefes al ve gördüğün her şeyi düzgünce anlat" dedi. Görgü tanığı koltuğa oturduktan sonra konuşmaya başladı

"Adım Mehmet. Babamla birlikte bu evde yaşıyorum. Babam maalesef hasta, bakıma muhtaç; ona en iyi şekilde bakıyorum. Bazı akşamlar, babamı uyuttuktan sonra kafamı dağıtmak için sokağa çıkıp dolaşıyorum. 4 Gün önce yine böyle dolaşmaya çıktım. Gittiğim belli yerler vardır. Bir saat dolaştıktan sonra eve dönüyordum, bir sokaktan sert bir fren sesi geldi; birine çarpttılar sandım, hemen oraya doğru koştum. Gördüklerim resmen beni dondurmuştu. Arabanın içinden biri çıkmıştı; 1.85 - 1.90 boylarında, iri yapılı, uzun paltosu olan, kafasında da bir şapka vardı. Arabanın bagajından bir kızı çıkardı ve yolun ortasına bıraktı. Arabanın sesiyle kendime gelmiştim. Hemen kızın yanına koştum. Kusmamak için kendimi zorladım; kızın kafası kesilmişti ve bıçak yaraları vardı. Korkudan eve koştum" Rasim araya girdi "Cinayeti siz mi ihbar ettiniz?" diye sordu. Mehmet üzgün bir ses tonuyla "Maalesef hayır. Korkudan kimseye bir şey demedim ama vicdanım içimi kemiriyordu. En sonunda polisi aradım. Hem korkudan, hem de babamı bırakamadığım için merkeze gelmek istemedim" dedi. Enver sesini yumuşatarak "Peki arabanın plakasını gördün mü? Katilin suratını gördün mü? Erkek miydi kadın mıydı?" diye sordu. Mehmet derin bir şekilde içini çekerek "Dediğim gibi donup kalmıştım. Plakayı göremedim. Katil kendini saklıyordu ama bana kalırsa erkekti, bir erkek gibi cüsseliydi" dedi.Rasim "Teşekkürler. Arkadaşlarım bir de senin yazılı ifadeni alacak" dedi.

Rasim ve Enver, Mehmet'in yanından ayrılıp arabaya bindiklerinde Enver "Pek bir şey elde edemedik" dedi. Rasim arabayı çalıştırırken "Evin içinde hasta olduğunu nereden bildin?" diye sordu. Enver "Sadece bir tahmindi" dedi, sonra tahminini açıklamaya başladı "Görgü tanığı merkeze gelmek istemiyordu; ya korkuyordu, ya da evde birini tek başına bırakmak istemiyordu.  Eminim bize selam veren genç polis, yaşlı adamın yanında kalabileceğini söylemiştir ama Mehmet bu konuda kendinden başkasına güvenemiyordu. Bir insan evde kimi yalnız başına bırakmak istemez? Çocuk, yaşlı, hasta... Mehmet'in kapısının önünde iki tane ayakkabı duruyordu; biri yeni model bir şeydi, diğeri daha çok yaşlıların tercih ettiği bir modeldi. Ayakkabı eskimemişti ama üzerinde toz tabakası vardı, uzun süre giymediği açıktı. Gerekli parçalar bana resmin bütününü vermişti bir anda; evde tek başına bırakılamayacak bir insan, kapının önünde yaşlı bir adamın ayakkabısı, ayakkabının uzun bir süredir giyilmediği, sahibinin sokağa çıkamadığını gösteriyordu... Bunlar benim aklıma direk hasta bir yaşlıyı getirdi" dedi. Rasim her zaman ki gibi, hayranlıkla "Mükemmel" dedi. Enver suratını buruşturarak "O zaman buna bayılacaksın" dedi, cebinden bir sigara çıkardıktan sonra devam etti "Yarın büyük bir olasılıkla bir ceset daha bulacaksınız" dedi. Rasim arabayı durdurdu "Ne" diye haykırdı. Enver camdan dışarı bakarken "Bunu da gözden kaçırdığını söyleme! 4 haftadır 4 ceset buldunuz, yani her hafta bir ceset... Peki bunlar hangi gündü? Çarşamba - Çarşamba - Perşembe - Perşembe... Yarın günlerden Çarşamba. Eğer katilin profilini düzgün analiz edebildiysem yarın bir ceset bulacaksınız. Bunu engellemenin bir yolu yok!" dedi. Ölüm gibi bir sessizlik oluşmuştu.




Çevrimdışı Gece Dirilen

  • *
  • 10
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
HİKAYEYİ TAMAMEN OKUYANLAR YORUM YAPARSA SEVİNİRİM  :)

4. Bölüm: FİNAL
Enver'in evine geldiklerinde saat 22:40'tı. Enver arabadan inerken "Yarın olay yerine giderken beni almayı unutma"dedi. Rasim sinirli bir ses tonuyla "Umarım bu sefer haksız çıkarsın" dedi. Enver eve girdiğinde çalışma masasının başına geçti. Kendi kendine yüksek sesle konuşmaya başladı "Eşcinsel bir seri katil; Sherlock Holmes hayranı, şifrelere meraklı, cinayetleri fark edilmekiçin işliyor. Hata yapmasını bekleyemem" Enver dosya üzerinde biraz daha çalıştıktan sonra uyudu. Sabah kapının çalınmasıyla uyandı. Kapıyı açtığında karşısında Rasim duruyordu. "Dediğin oldu. Bu sabah cinayet ihbarı geldi." dedi. Enver "Hazırlanıyorum" dedi. 5 Dakika içerisinde evden çıkmışlardı.

Rasim "İşte burası" dedi. Enver yüzünü buruşturarak "Ama burası görgü tanığının evi" dedi. Rasim üzgün bir ses tonuyla "Evet. Mehmet ve babası öldürülmüş" dedi. Enver hemen eve koştu. Mehmet ve babası yerde kanlar içinde yatıyordu. Boğazları kesilmişti ve vücutlarında bıçak darbeleri vardı. Enver cesetleri incelerken "İşte bu" diye haykırdı. Cebinden çıkardığı bir çakıyla, yaşlı adamın kazağının bir parçasını kesti. "Gel benim Rasim" dedi. Arabayı Enver sürüyordu. 45 Dakikalık bir yolculuğun ardından Enver "Geldik" dedi. Rasim meraklı bir şekilde "Burası neresi" diye sordu. Enver emniyet kemerini çıkarırken "Eski bir dostumun evi. Ben cinayetlerde ne kadar uzmansam o da kozmetik işinde o kadar uzman" dedi. Rasim hiç bir şey anlamamıştı. Enver ve Rasim iki katlı bir evin zilini çalmaya başlamıştı.

"Enver bu ne kadar güzel bir sürpiz böyle"
"Zehra fazla vaktimiz yok! Bana yardım et!"
"İçeri girin"
Enver hiç soluklanmadan kazaktan kestiği parçayı Zehra'ya verdi. "Bunun üzerinde bir ruj lekelesi var. Bana markasını söyleyebilir misin?" diye sordu. Rasim "Bu imkansız!" dedi. Enver gülümseyerek "Dostumun kusuruna bakma, ona her şey imkansız geliyor" dedi. Zehra gülümseyerek "Gelinle benimle" dedi. Evin üst katına çıktılar. Zehra bir odanın kapısını açtı. İçeride yüzlerce kozmetik ürünü vardı. Rujlar yazan dolabın kapağını açtı. "Yarım saat sürer" dedi. Yüzlerce ruju elinde tuttuğu parçanın üzerindeki ruj iziyle karşılaştırdı; bir saatin sonunda "Umduğumdan uzun sürdü. Bu pahalı bir ruj markası. İstanbul'da en fazla 3 mağazada vardır" dedi. Enver hızlıca "Hemen markayı ve mağazaların adreslerini yaz" dedi.

Enver ve Rasim oradan ayrılınca, Enver "Onu yakaladık" dedi. Zehra'nın verdiği adresleri tek tek kontrol ettiler.

"Bu ruj modelini yakın bir zamanda sattınız mı?"
"Kontrol etmem lazım. Pahalı bir markadır bu, herkes alamaz."
"Kontrol et çabuk"

Yetkili kişi kontolü yaptıktan sonra "Evet geçen hafta bir kişi bu ruju satın almış. İsmi Leyla. Hazırladığımız faturada gerekli bilgileri yer alıyor" dedi. Rasim hemen yardımcısını aradı "Sana birinin ismini, T.C numarasını vs atacağım o kişinin adresini bulmaya çalış. Acele Et!" dedi. 15 Dakika sonra Rasim'in telefonuna adres gelmişti.

Rasim arabayı çalıştırırken "Her şey çok düzenli gidiyor" dedi. Enver gülümseyerek "Çünkü öyle olması gerekiyor "dedi, sonra ekledi "Çünkü bunu katil istiyor" Bir buçuk saat sonra Rasim "Adres burası" dedi. Kapısıaçık eve girdiler. Karşılarında 1.85 - 1.90 boylarında, iri yapılı bir kadın duruyordu.
"Beni bulacağınızı biliyordum; Enver gibi zeki bir insan o ruj detayını atlayamazdı" dedi.
Rasim "O insanları sen mi öldürdün?" diye sordu.
"Evet"
"Neden peki?"
"Hikayemi kısaca özetleyeyim size.  Ben eşcinsel bir kadınım. Bir sevgilim vardı; güzel bir kızdı. Ne oldu biliyor musun? Ailesi tarafından öldürüldü. Ben hayatım boyunca herkesten gizli yaşadım. Artık fark edilmek istiyordum, bunu sevgilime benzeyen kızları öldürerek yapmak istedim. Gazetelerde benim işlediğim cinayetler yer alıyor"

Enver sert bir ses tonuyla "Neden yakalanmak istedin?"

"Her şeyi yakından takip ediyordum. Dosyayı inceleyen başkomiser Rasim'i araştırmıştım. Ne yalan söyleyeyim senden yardım isteyeceğini düşünmemiştim. Eğer sen işin içine karışmasan öldürmeye ve şifrelere devam ederdim, çünkü senin beni elbet yakalayabileceğini biliyordum. Eğer gerçekten bir hata yapıp yakalansaydım kendimi aptal gibi hissederdim... Ama sana bıraktığım ruj izinden beni yakalayabileceğini biliyordum. Tam anlamıyla bir zafer kazanmış değilsin dedektif. Herkes beni fark edecek, ardık saklanmak zorunda değilim" dedi. Ardından cebinden çıkardığı bıçağı kendi boğazına sapladı, bunu yapmadan önce "Ölüm sadece bir başlangıç" diye bağırmıştı.

Enver cebinden çıkardığı sigarayı yakarken "Buraları sen halledersin Rasim. Benim yapabileceğim bir şey kalmadı... Bu arada katilin cebinde her şeyi anlattığı bir mektup olabilir; cinayetleri kendisinin işlediğini kanıtlamak isteyecektir" dedi. Enver olay yerinden ayrılırken Rasim destek için telsizden anons yapıyordu...

Çevrimdışı -Kötü karakteR-

  • **
  • 157
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Pek fazla hikaye okuyan biri değilim o yüzden eleştirirken gözden kaçırdığım şeyler olabilir. Yazım tarzın bir öyküye göre hatalı gelmedi roman olsa karakter tasviri falan arardım. Dış görünüş, betimleme vs. Ufak tefek yazım hatalarını görmezden gelecek olursak bir kısım bana eksik geldi. Katil Enver'i nereden tanıyor? Zeki biri olduğunu falan nasıl biliyor son kısımda? Enver'le bir tanışıklığı falan varsa onu belirtmeliydin bence. Onun dışında okuması keyifli bir hikayeydi :)

Çevrimdışı Gece Dirilen

  • *
  • 10
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Pek fazla hikaye okuyan biri değilim o yüzden eleştirirken gözden kaçırdığım şeyler olabilir. Yazım tarzın bir öyküye göre hatalı gelmedi roman olsa karakter tasviri falan arardım. Dış görünüş, betimleme vs. Ufak tefek yazım hatalarını görmezden gelecek olursak bir kısım bana eksik geldi. Katil Enver'i nereden tanıyor? Zeki biri olduğunu falan nasıl biliyor son kısımda? Enver'le bir tanışıklığı falan varsa onu belirtmeliydin bence. Onun dışında okuması keyifli bir hikayeydi :)

Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Kısa bir hikaye olduğu için pek fazla detay veremedim, betimlemelerim zayıf oldu. Aslında bu hikayeyi vakit geçirmek amacıyla hızlıca karaladım, biraz da o yüzden eksiklikler oldu. "Dedektif Cavit - Alt Katta Cinayet" hikayemi okuyabilirsiniz, hoşunuza gideceğini düşünüyorum

Çevrimdışı

  • **
  • 106
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
    • Emrecan Doğan
‘’Bu iş umduğumdan daha karışık’’ burası bulduğumdan diye değiştirilebilir. Umduğumdan sanki olumlu bir beklenti gibi geliyor kulağa.

Şu an ayrı.

‘’dosthane’’ değil dostane.

‘’bu dileğini yerine getirmişti.’’ Burada yerine getirmek denildiğinde daha çok Rasim, Enver’e bir iyilik yapmış gibi anlaşılıyor. Bence ‘’gerçekleştirmişti.’’ Demek daha doğru olurdu.

Bunlar benim naçizane önerilerim, sadece katkı yapmak istedim. Bilirim yazı yazarken insan heyecanlanır.

Genel bir yorum yapayım, aslında Leyla için Enver, Sherlock Holmes hayranı demişti ama sanki Enver, Holmes hayranı gibi geldi bana. Çünkü hareketleri, yaptığı işi tanımlama biçimi, konuşma şekli ve tahminleri, tarzı hepsi aynı onun gibi. Doyle'dan etkilenmiş olabilirsin, ona bir şey diyemem ama bu sadece bir tespit.

Sonu çok basit oldu. Biraz daha olay, biraz daha açıklama. Biraz daha hareket olabilirdi ama biraz yavan kaçtı gibi geldi. Çünkü bütün öykü boyunca dibine kadar aksiyon varken sonunda da bir beklenti vardı ama o kısım çok hareketsiz oldu.

Aslında ben de böyle bir hikaye yazıyordum ama roman olarak. Hatta bir seriydi. Şimdi sizin yazdığınızı görünce düşündüm de komple silmeliyim onu ben. Leyla'nın Enver'i nasıl tanıdığını başta ben de anlamadım. Ama sonra düşününce ipucunu Mehmet'in evinin önünde bekleyen genç polisin verdiğini fark ettim. Enver'e Sherlock'a benziyor derken ününün de benzediğini unuttum. Enver'i sanırım herkes tanıyor. Leyla da bu işi polis çözemezse ona geleceğini biliyordu ve Enver'i de daha önce çözdüğü olaylar, gazetelerden ve medyadan tanıyordu sanırım. Bu tarafı açık ve okurun hayaline bırakman iyi mi olmuş kötü mü bilemedim?

Hızlıca karalamışsın ama benim üstüne oturup düşündüğüm konuydu bu :) Bence çok iyiydi ama bir düzeltiye muhtaç bu metin derim ben