Kayıt Ol

Bob Dylan

Çevrimdışı Jejune

  • ***
  • 658
  • Rom: 1
  • *LucillaClarté'm. ~
    • Profili Görüntüle
Bob Dylan
« : 27 Ağustos 2008, 16:53:21 »



1941 Minnesota doğumlu. Bay Abraham ile Bayan Beattie’nin oğlu. İlk ismiyle, Robert Allen Zimmerman. Rusya’dan göç eden Yahudi atalarının niçin bir Alman soyismi taşıdıkları hakkında bir fikri yok. Söylediğine göre, kendisine seçtiği yeni soyisminin, Galli şair Dylan Thomas ile bir ilgisi de.Sonradan “Huzurevine oranla daha fazla kişinin öldüğü yer” olarak tanımlayacağı üniversiteden atıldığında, henüz onsekiz yaşında genç bir adam. Yirmisinde ise dağınık ve kirli saçları, eski püskü giysileri, omzunda gitarı ile New York’ta, “Beatnic”lerin arasında. Ona göre New York “Henüz çok fazla insanın gitmediği, gidenin de geri dönmediği” bir yer ve oraya gitmek, “Aya gitmek gibi bir şey”.“The Freewheelin’ Bob Dylan” 1963’te piyasaya çıktığında, o artık bir ilah olma yolunda. Albümün kapağında New York sokaklarında sevgilisi Suze Rotolo ile birlikte çekilmiş bir fotoğrafı var. “Blowin’ In The Wind”, herkesin dilinde.Her seferinde farklı bir şeylerden bahsetti o. Savaşların anlamsızlığından, Tanrı’dan, adaletsizlikten, seksten, aşktan, sevgiden… Ve her seferinde değişik kesimlerin tepkisini çekti. Bu onun kabahati değildi aslında. Bir şeyler söylüyordu; ama bir başka sefer aynı şeyleri tekrarlamıyordu. Sadece içinden geleni yapıyordu. Belki de, kitleler onu görmek istedikleri gibi görüyordu. Folk müziği seçmesinin nedeni de zaten, gitarı ve armonikasından başka hiçbir şeye ihtiyaç duymayacak olmasıydı. Evet, bir bencildi o.Joan Baez’in söylediğine göre, “gördükleri sadece kendisi için bir şey ifade ediyordu”. “Başkalarının ihtiyaçları için kafa yoran biri değildi.” Yine de Baez ona aşık oluyordu. Geceliği oniki dolarlık izbe bir otel odasında gazetecilere üstünde kocaman siyah ceketi, beyaz gömleği ve mor kol düğmeleri ile röportaj verirken, Baez’in gözünde “Gözleri Tanrı’nınki kadar yaşlı ve kendisi bir kış yaprağı kadar naif”ti. Aşk, demek ki böyle bir şeydi.Kadınlarından en çok hangisini sevdi acaba? Kendisine Fransız şairlerini tanıtan Suze Rotolo’yu mu, onu anne şekfatiyle kucaklayan Joan Baez’i mi, yoksa Joan Baez’in Woodstock’taki evden almasına izin verdiği mavi geceliğin sahibi olan karısı Sara Lowndes’i mi?

Bu sorunun cevabını bilmiyoruz ama onu belki de en çok öfkelendiren kadın Marianne Faithfull. 1965’te İngiltere turnesi sırasında yanındaki “elit bohemlerle” birlikte Savoy Otel’dedir Bob Dylan. Ve Marianne Faithfull ona yakın olabilmek için otele gider, odada bir köşeye çekilir. Dylan’ın daktilosuna, “eninin ideal mısra ölçüsü olduğunu söylediği” kalın bir tuvalet kağıdı takılıdır. Faithfull onun dikkatini çekmediğini düşünürken, o, sürekli bir şeyler yazmaktadır. Ne yazdığını sorduğunda, aldığı cevaba şaşıracaktır Faithfull. Dylan, onun hakkında bir şiir yazmaktadır.

Dylan’ın teklifi üzerine, yeni albümünü dinlerler bir gece otel odasında. “Onun özel dinleyicisi olmanın” bir bedeli vardır elbette. O gece “Tanrılardan biri Olimpos’tan inmiş, ona kur yapmaktadır”.

Ama Faithfull, bir Tanrı’yla yatmaktan korkar. Üstelik hamiledir ve bir hafta sonra evlenecektir. Faithfull’un o gece gerçeği söylediği için pişmanlık duymasının nedeni, onunla yatamamış olması değil, o tuvalet kağıtlarına kendisi için yazılanları hiçbir zaman öğrenemeyecek olmasıdır.

İngiltere turnesi Joan Baez’le ilşkilerinin de sonu olur. Forest Hill Konseri’ne kendisini davet ederek New York’tan Amerika’ya açılmasına yardımcı olan Joan Baez’i, İngiltere turnesinde sahneye davet etmemiştir.

1973’teki “Pat Garrett and Billy The Kid” albümüne kadar bir süre sessiz kalır. Bu yıl, “Knockin’ on Heaven’s Door” ile Bob Dylan olduğunu bir kez daha hatırlattığı yıldır. Üç yıl sonra gelen Desire albümündeki “One More Cup Of Coffee” ise bir başka klasik olacaktır.

Turnelerle, konser albümleriyle, filmlerle, toplama albümlerle bugüne gelinir.

İnişli çıkışlı hayatını yazıyor şimdi. Yüzyılın büyük şairleri arasında ismi geçiyor.

“Nashville Skyline”’ın kapağındaki o hırpalanmamış çocuk gülümseyişinden ne kadar uzak. Bob Dylan’ın zaman yerleşmiş tenine, bakışlarına. Şimdi bir koca adam.

Victoria’s Secret’in reklamında, gözucuyla sutyenli bir kadına baktı. Kıyamet koptu. Aklından neler geçtiğini hiç bilemeyeceğiz. Muhtemelen gördüğü yine “sadece kendisi için bir şey ifade ediyor”.


O, daktilosuna taktığı tuvalet kağıtlarına şiirler yazan adam. Bir modern zaman filozofu. Klişe bir tanım belki ama, -evet bu doğru- rock’ın yaşayan efsanelerinden.
[alıntı: last.fm ]

Çevrimdışı Sophié

  • ***
  • 836
  • Rom: 13
    • Profili Görüntüle
    • Sinek Alkışı
Ynt: Bob Dylan.
« Yanıtla #1 : 28 Eylül 2008, 21:55:32 »
Bob Dilın mıdır, Bob Daylın mıdır? Biri bunu açıklasın lan bana. Aklımı kurcalayan en büyük soru bu.
Şey bu insan dinletir kendini. Ama şarkı isimlerini ezberlemeye hiç gerek duymadığımdan ötürü olsa gerek aklımda kalan tek şarkısı "One More Cup Of Coffee"dir. O niye bilmem. Popüler olduğundan da olabilir, popularitenin köpeği oldum, evet :P. Hatta şimdi açıp dinlicem bunu da. Sevin, sevdirin bunu ki.

too much sugar 
tb

Çevrimdışı Herr Mannelig

  • ****
  • 924
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bob Dylan.
« Yanıtla #2 : 28 Eylül 2008, 22:33:47 »
You're my brown eyed girl. Dırıt dıt dıt dı dıt, dırıt dıt dı dıt...
Contraataques muy rabiosos, deberemos resistir; Ay Carmela!



Çevrimdışı Slyffindor

  • **
  • 218
  • Rom: 0
  • Entrigiue?.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bob Dylan.
« Yanıtla #3 : 11 Kasım 2008, 20:19:52 »
Bob dayn diyende var :D Bu herif aslında karadenizliymiş filan diye duydum ..

Yeap ..Brown eyed girl:D:D

Soora Shooting Star,Dignity, John Brown, Tombstone Blues   falan filan feşmekan



                 I'll be your water. I'll be yours

Çevrimdışı SéDa ERéN

  • **
  • 83
  • Rom: 0
  • *WaiT Mé iN !NFéRNo~' Not Mé u'll waiT! ParasITé
    • Profili Görüntüle
Ynt: Bob Dylan.
« Yanıtla #4 : 25 Ağustos 2010, 14:41:56 »
babam çok seviyo bu adamı hatta one more cup of coffee yi zil sesi yaptı :D:D

NoBody BUt ME caN NOT PlaY WIth My BRAIn ANYMORE!..