Kayıt Ol

Boşver

Çevrimdışı Herr Mannelig

  • ****
  • 924
  • Rom: 17
    • Profili Görüntüle
Boşver
« : 28 Mart 2008, 22:43:41 »




   İğnenin metal ucu odadaki kırmızı loş ışıkta hafifçe parlayarak odadakilerin dikkatini bir an için iğnenin kendisine ve iğnenin temas edeceği deriye, o derinin sahibine odakladı. Sadece birkaç saniye için ışık saçtı iğne, ardından odadaki ışığı sömürerek korkunç bir kırmızı renkte parıldayan beyaz deriye değdi. Metalin soğukluğunu ve sivri ucunu teninde hisseden o derinin sahibi irkildi ister istemez. Pazılarını saran ipin ağzındaki ucunu ısırıp çekiştirerek daha da sıktı kolunu. İğne deriyi deldi, damara temas etti. Damarı deldi, sıvı damara aktı. Sıvı hüznü deldi, sıvı gerçekliğin katı duvarını deldi ve kız neşeyle, coşkuyla ve az da olsa hissettiği acıyla bir kahkaha koy verdi

“Şu boka hala nasıl devam ettiğini anlayamıyorum” dedi odanın ortasındaki masaya oturmuş, masanın üzerine yığılı tozu rulo yaptığı kâğıt parayla burnuna çeken uzun boylu genç. Biraz daha toz çekip, eliyle burnunu kaşıdıktan sonra ayağa kalkıp kıza doğru yanaştı. “Hem beyaz kadar kafanı uçurmuyor hem de acı veriyor. Kolunda bıraktığı izler de cabası.”

“Kes sesini” diye kıkırdadı kız, arkasına geçip kuvvetli kollarıyla arkadan boynunu sarmış adamı öptükten sonra. “Buda benim zevkim.” Adam cevap vermek yerine kızı daha büyük bir şevkle öptü ve zorlukla yürüyen kızın koluna girip birlikte duvara dayalı harap bir koltuğa geçtiler.

Bir evin bodrumundaki ufak bir odaydı bu. Dört arkadaş birlikte kalıyor, tüm bokları birlikte yiyorlardı. Fazla büyük değildi oda evet ama onlar da fazla bir şeye ihtiyaç duymuyordu zaten; birbirlerine yetiyordu onlar. Bir de içindeki içkilerin hiç bitmediği, ağzına kadar içki dolu bir buzdolabı, sürekli Norveç Black’i ve Finlandiya Death’i çalan bir müzik seti, üzeri haplar, tepecik şeklindeki kokain ve enjeksiyonlarla dolu bir masa, nice çifti üzerinde ağırlamış, fantezi unsuru, harap bir koltuk ve iki yatak… İki kız, iki erkek… İki çift! Birbirinden hiç çekinmeyen, her şeyi birlikte paylaşan iki çift… Birlikte geçirdikleri uyuşturucu krizleri, alkol komaları, çılgın konserler, grup seks partileri…

İşte o çiftlerden biri odanın bir köşesinde çılgınca sevişiyor diğeri ise harap koltukta ellerinde viski kadehleri ve sigara, uyuşturucunun etkisinin hiç geçmemesi için dua ederek konuşuyorlardı.

“Sence tüm bunlara devam etmeli miyiz?” diye sordu kız kafasıyla odayı göstererek.

Uzun yağlı saçlarını eliyle geriye doğru taradı genç, cevap vermeden önce. “Yakında öleceğimiz kesin” dedi böyle bir cümleyi şok edici bir soğukkanlılıkla. “Ama ben bundan zevk alıyorum hayatım. Hayattaki asıl amaç da mutlu olmak değil mi zaten? Dışarıdaki kariyer için uğraşan, dersleri için, başarı için hayatlarını mahfeden insanlar da mutlu olmak için çabalamıyor mu en nihayetinde? Biz farklı bir yol seçmiş olabiliriz ama herkes de aynı yolu izleyecek değil ya!”

Kız gülümsedi. Pudra ile beyaza boyanmış yüzündeki kırmızı far çekilmiş gözlerinin ardında bir pırıltı yaratan, güven verici bir gülümseme… “Ama en azından böyle yeraltında, bir sıçan gibi yaşamak yerine dışarı çıksak? Tüm bunları dışarıda yapsak?”

“Şeytanın en büyük oyunu, kimliğini –varlığını- insanlardan gizlemektir derler.” Bir filmden aldığı monologu sinsi bir gülümsemeyle söyledi. “Ayrıca bizi dışarıda yakalarlar. Bizi kodese atıp ölünceye kadar becerirler. Bize acımazlar hayatım.”

Kızın gözleri dehşetle açılarak güzel yüzünü şüpheli, korkak bir ifadeye bürüdü. “Bizi sevmiyorlar değil mi? Bütün o insanlar bizi sevmiyor?” diye sordu kız, koltuktan kalkıp yine masadaki tozlara kafasını gömmüş olan adama, aldığı maddelerin de etkisiyle fazla duygusallaştığından ağlamaklı çıkan sesiyle.

Adam kafasını kaldırıp kıza çevirdi, büyük, kemerli burnunun üstünde, dudaklarının üstünde hep o beyaz tozlar kalmıştı, eliyle temizledi. “Boşver, biz de onları sevmeyiz o zaman.” Kıza gülümsedi, kızın katılaşan kalbini sevginin sıcaklığıyla eritmeye çalışarak. “Hem biz birbirimize yeteriz” diye ekledi. “Boşver!”

   
Contraataques muy rabiosos, deberemos resistir; Ay Carmela!