Kayıt Ol

Buffy The Vampire Slayer: The Movie | İnceleme

Çevrimdışı Lola Black

  • *
  • 39
  • Rom: 3
  • Walter Bishop...
    • Profili Görüntüle
Buffy The Vampire Slayer: The Movie | İnceleme
« : 18 Ağustos 2009, 17:00:22 »
BUFFY THE VAMPİRE SLAYER: THE MOVIE




İlk kez Bram Stoker tarafından aktarılan Drakula öyküsüyle tanıştık çoğumuz vampirlerle. 80’li yıllar korku sineması, her ne kadar kurtadamlar ve zombilere ağırlık vermeyi tercih ettiyse de Stoker’ın açtığı bu kapı az da olsa o dönemin sinemasına yansıdı elbette.
90’lı yıllar ise kesinlikle vampirlerin dönemiydi. Vampirler hakkında ilk eserlerin verilmeye başlandığı ve korku sinemasının da bundan nasibini aldığı dönemlerde Joss Whedon adında bir adam çıktı ve vampirizmi bambaşka bir açıdan ele aldı.

Buffy The Vampire Slayer, Joss Whedon’un yarattığı ve senelerce sürecek olan vampir akımının başlamasına sebep olan film aslında… “Bu kadar çok vampir varsa, onları avlayacak biri de olmalı değil mi?” mantığıyla yola çıkılarak oluşturulmuş Avcı kimliği aslında ilk kez bu kadar kuramsal anlatılmıştı.


Sonuçta vampirlerin avlandığı onlarca film izledik değil mi? Ailesinin intikamı için vampir peşine düşenler, bundan para kazandığı için avlananlar ya da bunu kendine bir meslek haline getirmiş olanlar… Ama bu avcılardan hiçbiri Whedon’un seyirciye sunmak istediği “Seçilmiş” kavramının taşıdığı hissi vermiyor elbette ki…

Whedon’un sistemi aslında oldukça açık ve net. “Her nesilde bir avcı doğar. Vampirleri durdurabilecek tek kişi avcıdır. Gözetmen tarafından yetiştirilir, ölünce yerine yeni bir avcı geçer.” Pratik ve akılda kalıcı değil mi? Bir o kadar da havalı… Seçilmiş kişi olmak yani… Anlaşıldığı üzere filmimiz de bu ana konu üzerinde ilerliyor…

Buffy Summers, ki kendisi ana karakterimiz olur, ortaokul son sınıfta olan son derece popüler bir kız... Okulunun amigo kız kaptanı ve elbette ki tüm amigo kızların yaptığı gibi okul takımından biriyle çıkıyor. Yani elimizde alışveriş, erkekler ve popülerlikten başka derdi olmayan, dersleri vasat bir öğrenci var. Ne sürpriz… Başrolleri her zaman bu tip sığ kızlardan yapmalarının sebebinin, sonunda onları erdemli birine dönüştürerek finali bağlama dertleri yüzünden olduğunu düşünmüşümdür hep…


Sonuç olarak popüler kızımız Buffy, tesadüf eseri birkaç kez karşılaştığı ve bir evsiz olduğunu düşünüp kendisiyle dalga geçtiği yaşlı adamın aslında kendisi için gönderilen gözetmeni Merrick olduğunu öğrendikten sonra hayatı elbette ki değişecektir. Seçilmiş zırvaları önceleri onun için inkar edilebilecek türden şeylerdir fakat sonunda istese de istemese de sorumluluklarını kabullenecektir.

Ve elbetteki bu tarz filmlerin hemen hemen hepsinde görebileceğimiz geçiş dönemi, Buffy The Vampire Slayer’da da mevcut. Aslında filmin en eğlenceli kısımları da bu anlar diyebiliriz. Buffy’nin ilk avcılık deneyimleri, antrenmanları, amigo kızdan bir savaşçıya dönüşmesi ve beklendiği üzere de yaşadığı sığ hayatın farkına varması…

Her gençlik filminde olduğu gibi, Buffy The Vampire Slayer’da da sevimli bir aşk mevcut. Elbette ki bu aşk, Buffy ve okulun basket takımı kaptanı olan erkek arkadaşı arasında değil. Şehrin serseri tayfasından olan ve tamircilik yapan, Buffy’nin çoğu zaman aşağıladığı gençlerden biri yani Pike, genç avcımızın aşk hayatını renklendiren kişi haline gelmekte... Aslında bu da tipik gençlik filmi klişelerinden biri sayılabilir. Sonuçta Buffy zengin, popüler ve biraz da burnu havada ve Pike ise Buffy’nin tam tersi yöne doğru koşan biri… Salaş giysiler içinde dolanan, motosiklet kullanan ve hayata karşı umursamaz tavırlar içerisinde olan Pike, amigo kız Buffy’nin asla yanına dahi yaklaştırmayacağı biri. Ama Avcı Buffy için aynı şeyi söylemek mümkün değil.


Beklenildiği üzere filmimizde bir de kötü karakterimiz var. Yani Lothos… Yüzyıllardır avcıların öldürmeyi denediği fakat karşısında teker teker düştükleri vampir efendisi… Her avcının yükselişinde ortaya çıkıp onu yokettiği gibi Buffy’nin Avcı’lığının başladığı andan itibaren ortaya çıkıyor kendisi. Aslında henüz avcı olduğunu öğrenmeden önce bile onu rüyalarında görüyor Buffy. Yani Lothos’la karşılaşmak, her avcının kaderi diyebiliriz. Ve elbette ki, avcımız Buffy de eninde sonunda Lothos’la yüzleşmek zorunda kalıyor.

Whedon’un filmin bu kadar tutulmasının bir sebebi var elbette ki. Vampir avlayan insanların olduğu filmlere bir göz atarsanız, çoğunun erkek olduğunu görecekseniz. Hayata kendini kapamış, orta yaşlı erkeklerden bahsediyorum yani… Sonra birden bire Whedon ortaya çıkıp moda ve popülarite kaygıları olan, sosyal hayata sahip, eğlenmeyi bile ve aynı zamanda zeki ve güçlü bir avcı karakteri yaratıyor. Sonuçta bu, şimdiye kadar alışık olmadığımız bir kahraman bizler için. Bu yüzdendir ki, Whedon’un yarattığı bu özel dünya yani vampirleri avlayan genç bir kız fikri gençler arasında o kadar tutuldu ki, sonunda Whedon filmin devamını dizi haline getirdi ve tam 7 sezon boyunca tüm dünya gençleri televizyon karşısına geçip sarışın avcı Buffy’nin maceralarını izledi.


Bildiğimiz gibi 7 sezon boyunca televizyonda Buffy rolünde genç oyuncu Sarah Michelle Geller’ı izlerken, filmde Buffy’yi dönemin gençlik filmlerinde kolej kızı rollerinde sıkça görülen Kristy Swanson canlandırıyor.

Avcı Merrick rolünde ise, yılların efsane oyuncusu Donald Sutherland (ki kendisi aynı zamanda 24 dizisinin başrol oyuncusu olan Kiefer Sutherland’ın babasıdır.) efsane bir oyunculuk sergiliyor. Filmi izlerken bir çok sahnede Sutherland’ın performansı sizi etkiliyor. Özellikle de kusursuz İngiliz tavırları es geçilmeyecek türden…

Ve elbette filmin asi çocuğu Pike… Dönemin gençlik filmlerinin ve romantik komedilerinin aranılan oyuncusu Luke Perry, Pike karakteri ile karşımıza çıkıyor. Ve açıkça söylemek zorundayım ki Luke Perry’den başka hiç kimseyi Pike karakteri için düşünemiyorum. Perry, canlandırdığı asi serseri rolüne o kadar iyi oturmuş ki, daha iyisi olamazdı diye düşünmekten kendimi alamadım.

Ayrıca hayranlarına küçük bir dip not. Hillary  Swank, filmde Buffy’nin arkadaş grubundan Kimberly rolü ile karşımıza çıkıyor… Ve dikkatli izlerseniz, basket sahasında kırmızı formasıyla Ben Affleck'i görebilirsiniz...

Buffy The Vampire Slayer:Movie, şimdiye kadar izleme fırsatı bulamadıysanız ve Buffy The Vampire Slayer’ı takip edip de dizinin öncesinde neler olduğu merak ediyorsanız, sizlere tavsiye edebileceğim eğlenceli bir seyirlik… Yalnızca filmi izlerken, 1992 yapımı ve günümüz teknolojisinden uzak olduğunu unutmamanızı tavsiye ederim…

İyi seyirler…


İnceleyen: Lola Black | Merve Sarıoğlu
İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
Ne gücünü, ne güçsüzlüğünü, ne de yüreğini
Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi
Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
Mutlu aşk yoktur...

Çevrimdışı voyvoda

  • **
  • 202
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Buffy The Vampire Slayer: The Movie | İnceleme
« Yanıtla #1 : 18 Ağustos 2009, 17:07:48 »
Eline sağlık Merve çok güzel bir inceleme olmuş, filmden haberim vardı ama hiçbir zaman araştırmamıştım nasıl birşey diye..bu yazı yararlı oldu bana :)

Çevrimdışı Chiyo

  • **
  • 154
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Buffy The Vampire Slayer: The Movie | İnceleme
« Yanıtla #2 : 19 Ağustos 2009, 14:54:34 »
Gerçekten özenilmiş bir inceleme yazısı olmuş. Okurken büyük bir keyif aldım. Ellerine sağlık Lola. :)

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Buffy The Vampire Slayer: The Movie | İnceleme
« Yanıtla #3 : 19 Ağustos 2009, 17:58:07 »
SMG el atmasaydı bu diziyi bu kadar sevemezdim. :D İyi ki bu hatun devam etmemiş olaya. Öncesi için iyi bir alternatif olmalı bu film. Boş vaktimde izlemeliyim. Nefis inceleme, tebrikler ablacığım. :)