Kayıt Ol

Tokyo Ghoul ( Toukyou Kushu )

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Tokyo Ghoul ( Toukyou Kushu )
« : 09 Ocak 2015, 02:09:47 »
Alıntı
Konu: Hikaye Ken Kaneki'nin Anteiku isimli bir kahve dükkanında Rize Kamishiro adında bir kadınla tanışmasıyla başlar. Onlar beraber buluşmak için bir tarih planlarlar. Rize eve yürürken, Kaneki onun tarafından saldırıya uğrar. Rize bir gulyabanidir, avı ve insan eti yiyip bitiren insan gibi yaratık olduğunu ortaya koymaktadır. Kaneki'yi öldürmek üzereyken üzerine düşen demir yığınları tarafından ezilir Kaneki kritik durumda hastaneye kaldırılır. Doktor Kaneki'nin içine Rize'nin organlarını nakil eder. Daha sonra kimliğini gizli tutmak için uğraş versede Kaneki yarı insan/yarı gulyabani şekilde bu topluma katılıp yaşam mucadelesi vermeye başlar.

İlgilenip ilgilenmeyeceğinizi anlamanız için olabildiğince geniş özetlemem gerekirse:
Ken Kaneki bir kitapkurdu, özel nedenlerden dolayı kendisini kitaplara vermiş. Sadece tek bir arkadaşı var ve bu arkadaşına çok değer veriyor, hikayenin kırılma noktalarından biri de burada. Ken insanlığından ödün vermemek istiyor ama bunu dizginleyemiyor, bu sefer de Ghoul türünün belli bir kesiminden yardım alıyor.

İnsan eti yemek istiyorlar, zorundalar. Ghoul ırkının insanların tükettiği şeylerden tadını alabildikleri tek şey kahve, diğer besinleri sindirirlerse hasta oluyorlar. Anteiku'nun bir grup Ghoul tarafından üs olarak kullanılmasının sebebi de bu olsa gerek.
Bu arada bahsetmeden duramayacağım psikopat ve Hannibal'a özenmiş gibi görünen bir gurme de bulunmakta. Bu tabii ki geniş bir toplulukta da bulunmakta, gurme sosyetesi gibi bir şey var.

Bu kurguda çoğu karakter ruhsal bir vurgun yaşamışlar. Hep insanlıkları sorgulanmış veya insanlığı sorgulamışlar, hepsinde bir dengesizlik hali var. Onları başkaları sorgulamasa kendileri, hiç kimse sorgulamasa onları avlamaya gelen çantalılar. Bu çantalı sigortacıya benzeyen abilerin ( ki onlara Commission of Counter Ghoul deniyor. ) amaçları ülkeyi Ghoul ırkından temizlemek, aslında iç huzuru sağlamaya çalışıyormuş gibi görünen ikinci bir polis örgütü. Çantaların içinde Ghoul ırkı ölünce alabildikleri silaha benzer bir şey var buna Kagune deniyor. Ghoul ırkı Kagune denilen uzuvlarını saldırmak için kullanabiliyor. Çantalılar bunları silaha dönüştürüp Ghoul ırkıyla takma Ghoul uzuvlarıyla kılıç kullanır gibi savaşıyorlar. Bu silahlara Quinque diyorlar. Sonra Arata adlı zırhları prototip olarak çıkartıyorlar.

Ken zamanla yumuşak, içe kapanık yapısı ve yorumlayamadığı Rize'ye dayanan gücü ile yeni dünyasına uyum sağlarken yarı Ghoul olduğundan ilginin spesifik olarak onun üzerine çekilmesi çok zorluklar yaratıyor. Ghoul ırkında Kakugan denilen bir fonksiyon var; bu gözlerin siyah ve kırmızıya dönme durumu. Ken'de sadece biri dönüşüyor ve bu çok nadir. Bu melezlik durumu ona ayrı bir güç de verebiliyor tahmin edeceğiniz kadarıyla. Ken kaçınılmaz olarak hayvani dürtülerini ortaya çıkartıyor ve bu hayvani dürtüleri akıl karı olarak, düşünerek ortaya çıkartıyor. İyilik meleği olarak başlayan yarı Ghoul oluyor size intikam meleği, haklı olarak. Bu arada psikolojikmen geriliyorsunuz tabii.
O zaman ise gerçek hikaye başlıyor...
( Spoiler ile alakası yok, hikayenin genel akışı bu. )

Bence mangası daha iyi fakat animesi de sağlam değil diyemem, haklarını vermek gerek. İkinci sezon dün başladı, Tokyo Ghoul √A olarak. İkinci sezonda anime ve manganın seneryoları ayrıldı.

Animesinin açılışı takdirimi kazandı. Birinci sezonun açılışı Unravel için TIKLAYINIZ.

Mangası için TIKLAYINIZ. ;)

İkinci sezon sonrası edit: Birinci sezon için 8/10 vermiştim ama ikinci sezon olan Tokyo Ghoul √A'e 5/10 veririm, maksimum 6/10. Daha fazlasını vermem maalesef; bu 6/10 olursa da ilk bölümün hatrına olur.
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Çevrimdışı oguzkaan

  • **
  • 92
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Ynt: Tokyo Ghoul ( Toukyou Kushu )
« Yanıtla #1 : 30 Mart 2015, 18:42:52 »
Animesini izlemedim ama mangası hakkında bir şeyler yazmıştım.

 
Alıntı
   “İnsanlar besin zincirinin en tepesinde olmadıklarında ve en güçlü yırtıcı ile kırılgan insan tek bir vücutta birleştiğinde…”

Son dönemde oldukça popüler olan bir akım var. Bu da hikayeyi insan yerine, savaştığı varlıkların gözünden anlatmak. Her ne kadar bu cazip bir fikir gibi görünse bile insanların romantizme olan hayranlıkları ve yarattıkları, düşündükleri yırtıcıyı, düşmanı kendi anlayış seviyeleri ile sınırlandırmaları sonucu ortaya yumaşamış, insanlaşmış ve doğasının gereğini reddetmeye çalışan canavarlar çıktı.

Tokyo Ghoul’da ana karakterin gelişimi bir insandan bir ghoul -sanırım gülyabani diyebiliriz veya en iyisi olduğu gibi bırakmak.- olmaya doğru giderken geçirdiği değişimler, doğasına direnmesi ve bunda başarısız olması başarılı bir şekilde yansıtılıyor. Yan karakter bakımından zengin olan bir mangaydı. Her ne kadar, karakterlerin bazıları sığ, klişe olsalarda gidişatı kötü etkilemiyorlar.

Hikayesi bir noktada artık ghoul-insan dönüşümünden vazgeçip, yanlış anlaşılmanın, yargısız infazın, intikam duygularının yoğunlaştığı bol aksiyon ile doldu. Sanuçta doğaüstü yaratıkların cirit attığı ve insanlarının yaşadıkları dünyayı geri almaya çalıştığı bir evrende felsefik tartışmalar üzerinden hikayeyi devam ettirmek zorlaşacaktı. Bu dönüşüm tamamen anlaşılabilir ve yavaşlıkla oluşturulduğu için rahatsız etmedi.

Karanlık, bol gölgeli ve hareketleri insan anatomisine aykırı olan vücut parçaları olmasından dolayı çizim kısmı zor olan bir manga olduğunu düşünüyorum. Yine de sanatı ortalamanın biraz altında kalıyor diyebilirim. Bazı sahnelerde ne olduğunu anlayamıyorsunuz.

Son sözüm, Tokyo Ghoul, hikayeyi birde diğer taraftan okumak isteyenlerin kaçırmaması gereken bir manga…