Kayıt Ol

Deli Saçması

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Deli Saçması
« : 14 Eylül 2009, 16:26:48 »
Rujunu tazelerken aynaya doğru alışıla gelmedik bir vucut kıvrımı sunarak eğilen bayanlara has duruşu ile kimsenin bakmaya cesaret edemediği dudaklarına dik dik bakan birisine çok fazla laf söyleyemezsiniz. Sadece süren kişi kendi dudaklarını müstehcen duygular gütmeden süzebilir. Dudak, aslında ağzın yüze açılan bir kısmı. Neden insanlar onu çekici buluyor? Neden derin ve susuz kalmış çatlaklar bu kadar ilgi görüyor? Herkesin sebebi zannadersem farklı olacaktır; onunki ise sadece bu duruştu. Ruju sürmesinden ötürü çekiciydi o. Ruju sürerken aynaya nasıl baktığının bilinmesiydi onu çekici kılan; o işte öyle bir hatundu.

Lavabonun önündeki bayanı yarım açık banyo kapısından izleyen bir adamın sigarasındaki duman mentol kokuyordu. Tek odalı ve çift yataklı otel odasının sefil döşeğinde bugüne kadar kaç kişi aynı anı yaşamıştı sorusuna cevap ararken alık bakışlarını o malum kıvrım ve dudaklardan odaya çevirdiğinde belli şeylerin cevabını aldı diyebilirim. Alık bakması kişileri onun hakkında her vakit yanlış anlamaya itmişti; salak görünüyordu, salak duruyordu, salak bir tipti. Ne var ki her insan beyaz at olarak davranmak üzere tasarlanmamıştır, bazıları siyah şahtır. Onları tanımazsınız. Onlar güzel kadınları aralık banyo kapısından süzerken odada o güne kadar kaç kişinin kaldığını kestirmek üzere çevrede ip ucu aramaya başlayan ve hemen her şeye ilgisini çabuk yitiren garip insanlardır. "Ah bir kurumuş sakız daha" şeklinde fısıldarken aklındaki son rakam on dokuzdu.

Belki o akşam üstü saatlerine kadar her olayı görmüş geçirmiş banyo kapısı hiç gıcırdamamıştı. Ancak beyaz sıvasındaki malum çatlaklar aynen dudaklar gibiydi ve onu öpecek bir tahta kurusu bulması zor olmamıştı. İçten yok olan kapı bayan ona dokunduğunda sonunda bel verdi. Yeni otelin yeni kapısı ortadan ikiye ayrıldı. Döşekteki garip adam ve banyodaki güzel kadın anının komedisini saniyeler boyunca sessizce sindirdiklerinde güldüler. Hayatlarında hiç yapmadıkları kadar çok derin ve içten güldüler. Adam gözünden gelen yaşları silerken açıkça belirtti, "Artık konuşabiliriz hayatım."

Kadın sanki bir baloya gidecekmişçesine şık giyinmişti. Kırmızı abiyesinin altında ipek bir teni olduğu söylenemezdi fakat ona bakmamak elde değildi, dudakları onun vurucu noktasıydı. Adam bu durumu pek yadırgamıyordu ancak otel odasına o anda giren kimse bunu düşünmezdi. Otel odasına aniden giren birisi elinde av tüfeği ile bir köşede oturan adamın ikiye kırılmış banyo kapısı önündeki güzel bir bayanın gülümseyen yüzüne alık alık bakarken "Artık konuşabiliriz hayatım." dediğini görecektir. Kesin olmasa bile konuşma şu şekilde devam etmiş olabilir;

- Amacım seni aldatmak değildi Reinghald <uzun bir sigarayı minik çantasındaki geniş gümüş tabakadan çıkarırken>
- Amacın beni kızdırmak da değil, ancak bunu fevkalade gerçekleştirdin hayatım. Seni nasıl affedeceğim bilmiyorum, bana yol göster.
- <dudaklara giden filtresiz sigarasını son milimetrede durdurur> Ateş? Centilmenliğini de mi kaybettin yoksa? Para kalbin gibi onuda mı kaptı yoksa?
- Ah yapma ama biraz korkmalısın, elinde ateşli bir silahı bulunan sinirli bir aşığa söylenmesi gereken bir şaka değil bu!
- <kıkırdadı> Öyle ya, gerçekten öyle. Bak Reinghald, sana bunu ilk tanıştığımız gün de söyledim; asla tek erkek yetmez.
<ikisi de duraksadı, kimsenin içlerinden neler geçtiğini kestiremeyeceği o anda sadece ikisi birbirini anlayabilirdi. Ne kadın namlunun ucuna bakıyordu, nede adam onun dudaklarına. Ancak ikisi de bir ötekine doğrultulmuştu ve ikisi de için için kalplerini çarptırıyordu.>

402 no'lu odadan şikayet geldiğinde müdür yardımcısı çok şaşırmadı, o odanın duvarları yapılan son oda olduğu için incecik bir sıva ile kaplanmıştı. Yeni bir binanın açıkları olur ve oda bunu biliyordu. "Çocuklarımızı geride bırakıp tatile geldik, sadece başımızı dinleyebilelim diye! Peki oda nesi? Yan odamda sabahlara kadar sevişen bir çift olsun diye mi?" Otelin merdivenlerini çıkmak ona her zaman idman gibi gelmişti, arkasında sinirli bir çift varken bile durum buydu. Sadece üç katlı bir binanın asansöre ihtiyacı olmaz gibi gelmişti, 4 yıldızda kalmalarının sebebide aslında bundan ibaretti. Aynı şeyi 19. kez yapmanın bayıklığı ile "neden her seferinde yeni evli bir çift bu odaya gelir ki" diye içinden geçirmedi değil. Odanın kapısını çalarken aklında bu vardı, sadece bu.

Reinghald kapıyı açarken yüzünde o malum alıklık ile holde bekleşen 3 kişiyi gördüğünde istemsiz biçimde dile getirdi, "bir sorun mu vardı?". Müdür yardımcısı monoton bir şekilde açıklamaya başladı, "403 no'lu odada kalmakta olan bu çift sizden şikayetçi, gürültü yaptığınız için sizi boş olan ve duvarları daha sağlam bir başka odaya almayı önereceğim. Kabul etmemeniz durumunda otelimizde kalmadığınız süre için size geri ödeme yaparak terk etmenizi istemek durumundayım." Adamın bakışları halen alıktı ancak aklına bir şey gelmiş gibiydi, "ah buna gerek yok bizde tam çıkmak üzereydik." Üzerinde sadece bir bornoz vardı. Aslında bornozlu insanlarda bu yanılsama vardır; altlarında hiç bir şey olmadığını düşündürürler, şaşkın bakışlar altında çırılçıplak kalarak bornozu üstünden sıyırırken, altından bir av tüfeği çıkararak "kapıyı açarken sakladığım için özür dilerim, onu saklamayı sevmem aslında ama her güzel şeyin bir sonu vardır ve engellenmek istemedim." Kapıdaki üç şahıs halen dona kalmıştı. Çıplak ve silahlı adam içeri seyirtti ve 2 el ateş etti. Kan kapıdaki otel yardımcısının yüzüne kadar sıçradı. Dona kalmışlardı, hiç bir şey yapamıyorlardı. Ne 403'ün sakinleri nede soğuk kanlı otel yardımcısı. Onların bakışları altında çıplak adam silah yatağına iki kurşun daha koydu. "Ah ne salağım, oysa bir tane yeterli. İkincisini kendime nasıl sıkarım ki?"

Sonunda üstlerindeki o ilginç şaşkınlık büyüsü kalktığında avaz avaz bağırarak odanın kapısını çarptı ve arkasındaki çift ile beraber hol boyunca merdivenlere kadar koştu. Sağlı sollu onca oda geçerken aklında o korkunç kanlı ve çıplak adamın alık bakışları vardı. Tek el daha silah sesi duyulduğunda herşeyin bitmiş olduğunu anladı. Üç gün önceki baloda onları gördüğünde bunların hiç birinin olacağını düşünmemişti. Kadın sarhoştu ve odasına bırakılması gerekliydi. Adam meşgul biri gibiydi ve onunla uğraşamıyordu, telefonu ve iş görüşmeleri balayında eksik olmayan zengin, işkolik birisi diye düşünmüştü o gece. Eh hiç bir şey hatırlamayacak mükemmel dudaklı olan bir kadın onu yeni kocası sanarken çoğu erkek fırsatı kaçırmayacaktır. Kırk yaşına gelmiş olmanın getirdiği derinlerde yatan kadınsızlık korkusu ile o gece otel yardımcısı kadını ve kendisini memnun etmek için elinden geleni yapmıştı. Nereden bilebilirdi ki tüm bunların olabileceğini. Oda saçma mermileri ile kana bulanmışken herşey deli saçmasıydı, herşey.

Çevrimdışı ...Allen C.P...

  • **
  • 137
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Deli Saçması
« Yanıtla #1 : 14 Eylül 2009, 16:33:30 »
Devamıını bekleriz:)
...İmza ve avatarlarım bana aittir!(Kesinlikle almayınız!)

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: Deli Saçması
« Yanıtla #2 : 14 Eylül 2009, 16:52:45 »
Öldü gitti millet ne devamı  ;D devam etsem cidden deli saçması olur iyice gerçi... <cehennemde didişen bir çift  >:D>

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Deli Saçması
« Yanıtla #3 : 14 Eylül 2009, 20:01:30 »
Deli saçması :D Basit ve sanırım en anlaşılır hikayen olmuş. Kötü anlamda değil, çok iyi olmuş, tebrik ederim.
try again fail again fail better