Kayıt Ol

2312 - Kim Stanley Robinson

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #30 : 24 Ocak 2017, 19:57:50 »
Çok teşekkürler sevgili Yaprak. Konuya takılmayarak en doğrusunu yapmışsın sanırım. Çünkü senin de dediğin gibi kitabın ışıldadığı asıl nokta dünya (daha doğrusu evren) yaratımından bahsettiği noktalar  :) Çeviriyle ilgili övgülerin için de ayrıca teşekkür ederim. Beğenmene çok sevindim :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #31 : 09 Şubat 2017, 17:03:14 »
2312'yi okuyan dostlar... size bir soru. Kitap iyi güzel ama kurguda iki tane mantık hatası var. Bunları bulabildiniz mi, gözünüze takılan oldu mu hiç? :)

Ne zamandır sormak istiyordum ama okuyanların sayısının artmasını istedim. Cevaplarınızı spoiler kutusu içinde bekliyorum efenim. Kitabı henüz okumadıysanız bu mesaj(lar)ı görmezden geliniz :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı yaprak.onur

  • **
  • 150
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
    • Blog
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #32 : 09 Şubat 2017, 19:46:46 »
Hmmm kurguda iki tane mantık hatası... Bir düşüneyim ben bunu, okurken yakalayamamışım.
"Bir harekete dönüşmediği, fiziksel olarak bir varlık elde etmediği sürece düşünceler gelip geçicidir ve ortaya çıktıkları anda eriyip yok olurlar. Seni bir seçim yapmak zorunda bırakmadıkları, ne kadar önemsiz olursa olsun bir eylem ya da harekete neden olmadıkları sürece anlamsızlardır. Harekete geçiren düşünceler tehlikeli olabilir. Geçirmeyenlerin hiçbir anlamı yoktur."
- Adalet, Ann Leckie

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #33 : 09 Şubat 2017, 20:04:24 »
Mantık hatası mıdır, ama aklıma bir şey takılmıştı. Bahsettiğiniz o iki mantık hatasından biri olup olmadığını bilemeyeceğim. Tabii, ne olduğunu paylaşmazsam kimse buna "odur" veya "değildir" diyemeyecek :D Şöyle bir şeyler:
Spoiler: Göster
Jean ve Fitz kubilerin gizli işler çevirdiklerinden şüpheleniyor. Kapalı olmalarının bile yeterli olmadığını ve bile bilgi sızdırabileceklerini düşünüyorlar. Buna rağmen, beynine kubi eklenmiş Swan'la işbirliğine gidiyorlar. Ortada büyük bir komplo olduğunu ve her türlü bilgi paylaşımının kubilerden gizli yürütülmesi gerektiği halde yapılabilecek en büyük hata. Ama yapılıyor. Yanlış hatırlıyor olabilirim (Ah, hafızam! Ah!) işin içinde, kubi karşıtı hareketin ihtiyaç duyduğu bilgilerin şifreli biçimde Swan'ın kubisinde olması vardı diye hatırlıyorum. Bu, kubilerin kendilerine dair dikkat çeken araştırmalardan haberdar olmasını sağlar. Bunu yanlış hatırlıyor da olabilirim tabii ki. Öyle de olsa, bu, Swan'dan doğabilecek güvenlik açığını değiştirmiyor. Swan'ı en korunaklı yerlerine bile götürüyorlar. Kubiler insanlardan habersiz iletişime geçiyorsa, en ufak bilgiyle bile ekibin başına çoraplar örebilirler. Üstelik, kubiler neden kapatıldıklarını sezebilecek kadar zekiler. Bu kadarcık bilgi bile kubileri harekete geçirmek için yeterli.

Ortada kubileri araştırmak için kubileri kullanmak gibi bir çelişkicik de var. Şeytani yapay zekadan endişe ederken, güvenilen yapay zekaların melek maskesi takmasından şüphelenilmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Kubilerden şüphelenip kubilerden beklenen hamlelerin gelmemesi, "Kubi Komplosu"nu teorik olarak zayıflatıyor gibime geliyor. Belki ekip bunu güvenlik önlemlerinin başarısına yormuştur. Ama kitapta buna dair bilgi de yok.

Tekrar belirteyim: Yazdıklarım o iki mantık hatasıyla alakadar olmayabilir. Ama bahsetmezsem olmazdı :).

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #34 : 10 Şubat 2017, 00:08:26 »
Hayır, benim kastettiğim bu değil. Benimkiler "hata." :) Sizin bahsettiğiniz kısım da dikkate değer elbette. Ama o konuyu bir mantık hatası olarak görmek zor.

Spoiler: Göster
Daha çok elleri mahkûmdu, çünkü mesajı bilen ve Wang'in kubisine iletebilecek tek şey Pauline'di. Swan'a güvenmek zorundaydılar, fakat o bu güveni boşa çıkardı. Zaten tüm kitap boyunca sonuçlarını düşünmeden, kafasının dikine giden biri olarak hareket ediyor.


Mantık hatasından kastım kitabın bir bölümünde A dediği bir şeye, daha sonraki bölümlerde birdenbire B demeye başlaması :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #35 : 10 Şubat 2017, 22:13:35 »
Hataları kesinlikle kaçırdığım netleşti :D Dikkatli okurları göreve çağırıyorum :)

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #36 : 21 Mart 2017, 20:48:28 »
O zaman daha önce sözünü ettiğim iki mantık hatasını açıklıyorum! (Bkz. Konuyu açtığını unuttuğunu çaktırmama çabaları) Biri Pauline'le, yani Swan'ın beynine yerleştirilmiş konuşan kuantum bilgisayarla ilgili. Diğeriyse bir cep telefonuyla. Hazır mısınız? :)

Kitabı okumayanların bakmamasını rica ediyorum yalnız, spoiler yiyebilirsiniz.

Spoiler: Göster
1. Pauline'in telsizi var mı yok mu?

Kitabın başlarında, Swan ve Wahram Merkür'ün altındaki tünellerde mahsur kaldığında Pauline'in telsizinden bahsedilen birkaç yer var. Örneğin 143'ncü sayfada şöyle bir cümle var:

...burada, aşağıdayken kuantum bilgisayarının küçük telsizi bile çekmiyordu.

Kitabın biraz daha ilerisinde (Sf. 202), Genette ile Swan'ın kubiler üzerine tartıştıkları bir noktada da küçük müfettiş Pauline'in bir telsize sahip olup olmadığını sorduğundaysa baş karakterimiz tam olarak şu cümleyi sarf ediyor:

“Eh, Pauline’in bir radyo alıcısı ve ileticisi var ama gelip gidenleri ben kontrol ediyorum.”

Gel gelelim, kitabın sonlarına doğru yaklaştığımızda ve  teraryumlardaki hayvanlar dünyaya geri getirildikten sonra başına buyruk kızımız Swan bir çukura düşüyor hatırlayacağınız gibi. Ve Pauline' soruyor (Sf. 372):

“Telsizin yok mu?”
“Senin de bildiğin gibi, uzun menzilli bir telsiz bağlantısına sahip
değilim.”


"Uzun menzilli" kısmı sizi yanıltmasın. Biraz önce verdiğim örneklerde de görüldüğü gibi Pauline'den Merkür'ün yüzeyindekilerle iletişime geçebilmesi bekleniyor. Ek olarak galaksinin dört bir yanındaki kubilerle telsiz aracılığıyla konuşabileceğinden de şüpheleniliyor. Ama Swan çukurdayken çok yakınında olmalarına rağmen diğer ekip arkadaşlarıyla telsiz bağlantısı kuramıyor, böyle bir yeteneğinin olmadığını söylüyor kubi.

"Pauline, benim için ekip arkadaşlarımla iletişime geçebilir misin?”
“Hayır. Sadece seninle iletişime geçebilecek şekilde tasarlandım, o da kısa menzilli bir hava deliği fonksiyonu vasıtasıyla.”


Eee? Peki Pauline'in telsizi var mı yok mu? :)


Spoiler: Göster
2. Swan'ın elindeki cep telefonu mu telsiz mi?

Swan'ın teraryumdaki hayvanların dünyaya dönüşüne yardım ettiği kısımdayız yine (Sf. 363). Başına buyruk kızımız durum raporu verirken şöyle bir cümle kurmuş KSR:

“Tanrı’nın tüm çocukları nihayet evlerindeler,” diye bildirdi telsizinden.

Burada "radio" yani "telsiz" kelimesi açıkça kullanılıyor. Daha sonra birkaç kez daha telsizi vasıtasıyla ekip üyeleriyle kısaca konuşuyor. Derken, çukura düştükten sonra o telsiz birdenbire bir "cep telefonuna" dönüşüyor. (Sf. 371-372)

Cep telefonuna ulaşmak için elini cebine attı ve içinde hiçbir şey olmadığını fark etti. Ekip arkadaşlarıyla sık sık haberleştiğinden cebi açık kalmıştı. Eh, nasıl olsa yokluğunu fark eder ve GPS sinyalleriyle yerini tespit ederlerdi

Ve burada kullanılan kelime "mobile." Telsizdi hani, ne ara telefon oldu?? Hadi ikisine de sahip diyelim, o zaman neden cep telefonunu bulamayınca telsizine sarılmıyor? Onu da düşürdüyse neden buna değinmiyor? Telsizden niçin bir daha hiç bahsedilmiyor? Neler oluyor? :D


Bu kısımları çeviri sırasında düzeltmeyi düşünsem de (bugüne bugün Stephen King'in oğlu Joe Hill'in kurgu hatasını düzeltmiş adamım ben, hohoyt!) durum işin içinden çıkılacak gibi değildi. Ben de olduğu gibi bıraktım en sonunda :)

Bu da böyle bir anımdır.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #37 : 21 Mart 2017, 23:30:30 »
Olamaz!

Birinciyi o konuda kendi teorim yüzünden fark edememişim :-\

Ama ikincisi! Lanet! Siz bahsedince hatırladım. Bunu fark etmiştim. Evet fark etmiştim! Tembellikten not etmediğimden unutup gitmişim :-\

Daha ölümcül hatalar bekliyordum. Neyse ki değillermiş. Sevindim :)

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #38 : 10 Kasım 2017, 14:43:19 »
Goodreads'te rastladığım enteresan bir 2312 yorumu:

D... (2 Yıldız)

Alıntı
Bilimkurgu romanlarına bayılırım ve genelde su gibi içip kısa sürede sonunu getiririm. Ancak bu kitapta ağır giden birşeyler vardı. Çeviri sanki bir öğrencinin ingilizce makaleyi ne söylendiğini anlamadan Türkçe'ye çevirmesi gibi bir his bırakıyor. Ayrıca yayınevine ilettiğim bir husus da bölümler arasındaki alıntılar, listeler gibi kısımların anlaşılmaz, birbiriyle bağ kuramayacağınız ve okumayı zorlaştıracak başı sonu olmayan cümlelerden oluşması. Kitabın ilk çeyreğinden sonra bu kısımları atladım. Daha önce Sürü, Limit gibi 1000 sayfa üzeri bilim kurgu romanlarını bir solukta okumuşken bu kitabı sırf yarım bırakmamak adına ve zoraki bir merakla okudum.

Şimdi çeviri hakkında yorum yapmak bana düşmez, en nihayetinde bilim adamı değilim. Bazı şeyleri hakikaten anlamadığım için çeşitli bilim sitelerinde saatler harcayıp konuyu az çok kavramaya çalışarak çevirmiştim çünkü. Konuya hâkim biri için okuduğu metin yetersiz gelebilir. Ama şu "yayınevine ilettiği husus" kısmını çok merak ettim :D  "Alıntılar, listeler gibi kısımların anlaşılmaz, birbiriyle bağ kuramayacağınız ve okumayı zorlaştıracak başı sonu olmayan cümlelerden oluşması." Yani ne bekliyormuş tam olarak, anlamadım. Bu kısımlar kitabın orijinalinde böyle zaten. O kısımları kesip atmamızı mı tercih ediyormuş? Yoksa benim çevirim yüzünden mi öyle anlaşılmaz olduğunu düşünüyor acaba? :D Gerçekten çok merak ettim ne dediğini...

Bazı insanlar tuhaf...
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #39 : 10 Kasım 2017, 15:36:20 »
Çevirmene "Kitabı iyi çevirememişsin sonu havada kalmış." diyen okurlar gördü bu gözler. "Tamam da yazar sonunu öyle yazmış," deyince de, "Olsun, çevirmen olarak o sonu tamamlamak senin görevin," deyip saatlerce ağız dalaşına girmesi de cabası.

Bir de (bunu "hakaret anlamında demiyorum" kesinlikle), bilimkurgunun ona ne ifade ettiğini de bilmiyoruz. Transformers filmlerini bilimkurgu filmleri olarak görüp, bilimkurgu filmlerine bayılırım diyerek takip eden insanlar da gördüm. Verdiği Sürü ve Limit gibi örnek verdiği kitaplar da benim gözümde çoksatar eserler. Tekrar ediyorum, hakaret anlamında demiyorum.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #40 : 10 Kasım 2017, 15:42:18 »
Çevirmene "Kitabı iyi çevirememişsin sonu havada kalmış." diyen okurlar gördü bu gözler. "Tamam da yazar sonunu öyle yazmış," deyince de, "Olsun, çevirmen olarak o sonu tamamlamak senin görevin," deyip saatlerce ağız dalaşına girmesi de cabası.

Hahaha :D Öyle bir şey vardı, değil mi? Unutmuştum bak, iyi hatırlattın. Örnek gibi örnek, tespit gibi tespit olmuş :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #41 : 10 Kasım 2017, 18:38:24 »
Tamam. Romanın eleştirilecek ya da kişisel olarak beğenilmeyecek yönleri olur elbette. Lakin kitabın yarattığı ağırlık hissiyatının çevirmene bağlanabilmesine şaşırdım :-\

@mit, yayınevine iletilen hususun ne olduğunu öğrenirseniz bizimle de paylaşır mısınız lütfen? Ben de merak ettim.

Çevrimdışı salvorhardin

  • **
  • 121
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #42 : 10 Kasım 2017, 22:20:05 »
Ağır ilerlemesine katılırım da, yok "çevirmen bölük pörçük çevirmiş" iması kabullenilecek bir şey değil.
"Çeviri sanki bir öğrencinin ingilizce makaleyi ne söylendiğini anlamadan Türkçe'ye çevirmesi gibi bir his bırakıyor." kısmı ise cidden güldürdü :D İhsan abi, o notlar olmasa bazı göndermeleri anlamazdım bile :) Böyle bir eserin çevirisinin ne kadar zor olduğunu okuyanlar anlar ve çevirirken ne terler döküldüğünün de çok az kısmını :D

Konuyla pek alakalı olmasa da, bir de şu yıllar ilerledikce bilimkurgu ve distopyanın soft a kayması yok mu :( Distopya denilence akla ilk olarak Açlık Oyunları ve türevleri gelen büyük bir güruhun olması, eskilerin yabana atılması (çoğu zaman da "akıcı değil" argümanı ile) üzüyor insanı.


"Şiddet, beceriksizlerin başvurduğu son çaredir." -Isaac Asimov

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #43 : 10 Kasım 2017, 23:36:54 »
Oysa İhsan Bey gerekçeleriyle beraber hepsini Çevirmenin Çemberi'nde yazmıştı :)

Konuyla pek alakalı olmasa da, bir de şu yıllar ilerledikce bilimkurgu ve distopyanın soft a kayması yok mu :( Distopya denilence akla ilk olarak Açlık Oyunları ve türevleri gelen büyük bir güruhun olması, eskilerin yabana atılması (çoğu zaman da "akıcı değil" argümanı ile) üzüyor insanı.

Bence konuyla alakası var. @Fırtınakıran'ın ima ettiği üzere kişisel tanımlamalara (Beklenti ve beğeni değil. Yargılar ve algılayışlar gibi şeyler.) uyuşmazlıkta, kabahati esere mal etmekte yaygın :( Belirtmiş olduğunuz algı sebebiyle aksiyon yoksa kötüdür demeye kadar vardırılabiliyor işler :(

Ama ben hala çevirmende kabahat bulunmasına anlam veremiyorum. Tahminim doğruysa, şikayet edilen "başı sonu olmayan cümleler" romanın sonunda gayet mantıklı bir yere bağlanıyor. Türün belli başlı anlatım kalıpları olduğu farz edilerek mi böyle yorumlanmış acaba :uww?

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: 2312 - Kim Stanley Robinson
« Yanıtla #44 : 12 Kasım 2017, 15:42:27 »
İhsan abi, o notlar olmasa bazı göndermeleri anlamazdım bile :) Böyle bir eserin çevirisinin ne kadar zor olduğunu okuyanlar anlar ve çevirirken ne terler döküldüğünün de çok az kısmını :D

Tahminim doğruysa, şikayet edilen "başı sonu olmayan cümleler" romanın sonunda gayet mantıklı bir yere bağlanıyor. Türün belli başlı anlatım kalıpları olduğu farz edilerek mi böyle yorumlanmış acaba :uww?

Yav o listeler ve alıntılar bölümlerinin esprisi de bu zaten. Sizin de dediğiniz gibi kitabın sonlarına hepsi birbirine bağlanıyor ve hem size bir aydınlanma yaşatıyor hem de resmin tamamını daha iyi görebilmenizi sağlıyorlar. Çevirirken ben de kızmıştım bayağı, niye yazmış bu alakasız şeyleri sayfalarca diye. Ama çeviri bittikten sonra kontrol için metni baştan okurken aralarındaki bağlantıları bu sefer çabucak gördüm ve "Bak, şurada bunu açıklamış meğer," deyip durdum :)

Fırtınakıran'ın da dediği gibi, "Çok bilimkurgu okuyorum"dan kastı bilimkurgu sosu verilmiş genç yetişkin kitaplarıysa arkadaşa ağır gelmiş olabilir bu roman. Ya da "bir yerden sonra bu bölümleri okumayı bıraktım" cümlesi de bize ihtiyacımız olan tüm cevabı veriyor olabilir tabii :)

Distopya deyince bir kesimin aklına sadece Açlık Oyunları ve türevlerinin gelmesi üzücü elbette. Yani... bunları da okuyacaklar elbette, adı üstünde: genç-yetişkin. Bu tür kitaplar sayesinde hem okuma alışkanlığı kazanıp hem de bilimkurgu vs sevecekler. Bunları okumaları kötü bir şey değil. Ama... sadece onlarla sınırlı kalıp diğerlerini okumamaları, "Açlık Oyunları gelmiş geçmiş en iyi bilimkurgudur!!!" demeleri sıkıntı :)

Bir ara aynısını fantastik için Alacakaranlık'la yaşamıştık. Bu arkadaşlara başka kitaplar önermek en doğrusu olacaktır. Hâlâ inat ediyorlarsa da Allah akıl fikir versin, ne diyeyim? :D
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.