Kayıt Ol

Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« : 18 Mayıs 2016, 23:42:37 »

 Künye:
 
Adı: Yıldız Gemisi Askerleri
İngilizce Adı: Starship Troopers
Yazar: Robert A. Heinlein
Türü: Askeri Bilimkurgu
Yayın Yılı: 1959
Türkiye Basım Yılı: 2016
Sayfa Sayısı: 306
Türkçe Basımı: İthaki Yayınları
Türkçe Çeviri: Öznur Özkaya

  Tanıtım:

     Bireyleri, ait oldukları toplumu koruma, muhafaza etme ve ileriye taşıma gayesi ile sorumluluk sahibi yapmak; sorumluluktan kaçanları da ayıklamanın ideal bir yolu da: Görev süresinin en az iki yıl olması kaydıyla yapılan askerlik hizmetidir.

     Terran Federasyonu, sivilinden, askerine, bu basit ama işleri, medeniyeti sürdürecek düzeyde işler vaziyette tutan sistemiyle, başka yıldız sistemlerine açılmıştır. Bir yandan,  kimi dost kimi düşman yabancı medeniyetlerle karşılaşırken bir yandan da, Terran kolonileri kurarak,  insanoğlunun başka yıldızlarda da varlığını sürdürmesi sağlamaktadır. Siviller ise ordunun getirilerine rağmen, onu, insan ve kaynak israfı olarak görmektedir. Bu sivil cahilliğinin aksine, ordunun içindeki has olanlar bilirler ki, askerlik kurumu, gene insandan gelme ve insan içindir. Varlığı ile insanlığın unuttuğu ya da gelecekte karşılaşacağı tehlikelere karşı,  ona koruma sağlar. İnsan doğasından gelme tek bir amaca hizmet şekillenip, geçmiş deneyim ve bilgi birikimleriyle; araçlarda değişkenlik gösterip, özünde değişmeyen bir yapıdadır. Ve toplumu ayakta tutan diğer kurumlar gibi, vazgeçilmezlerdendir.

     Liseden yeni mezun genç Rico'da, bir sivilden askere dönüştüğü yolda, askerliğin kulluğunu ve büyüklüğünü, aklı yettiğince tecrübe edecektir.

İnceleme:

     Askerlik vazifemin acemilik dönemlerinden kalma hatıramdır: Merakımın, cahilliğimin saflığıyla pekiştiği anda, tecrübeli subaya "Sivil olarak, askerlik hakkında nasıl daha çok şey öğrenebilirim?" diye sormuştum. Bana, "Asker olarak." cevabını vermişti. Eh, benim saf soruma doğrudan verilebilecek en iyi cevaptı bu. Yıldız Gemisi Askerleri'nde de,  dolaylı yoldan asker oluyoruz denebilir. Askere dönüşen ana karakterin zihnine girip, askerliğin doğasını öğreniyoruz. Kitabın, üst okumada; askerliğin ve muharebenin, ne olup ne olamayacağı hakkında belli bir görüş kazandırttığına şüphe yok ve bu yüzden de, kimi eleştirmenlerin doğrudan anlatılanlara takılıp, kitabın "savaş güzellemesi" olarak hor görmesi de şaşırtıcı değil. Fakat ikincil bir alt okumada; insanoğlunun varlığını sürdürebilmek için çeşitli statülerde büründürüldüğü rollerin mevcut yapısı ve o rolleri layığıyla ortaya koymaya çabalayan bireyin, duygu ve düşüncelerindeki çelişkili ifadelerine, üstü kapalı olarak yer verilmekte. Bu ikincil anlamı gün yüzüne çıkarmak ise biraz gayret gerektiriyor.

     Bodoslama girişimden sonra, her şeyi baştan alıp, adım adım Yıldız Gemisi Askerleri'nin yapısını aktarmaya çalışırsam, öne sürdüklerim daha anlaşılır olacaktır.

     Öncelikle,  yukarıda saydığım alt metinlere hizmet, Uzaylı Zeki Böcekler ile İnsanoğlunun son teknolojiyle donatılmış savaş zırhını kullanan Çevik Piyadelerinin arasındaki savaşın, kitabın merkezini oluşturmadığını belirteyim. Var olan çatışma kısımları bile çok az yer tutmakta. İlk başta, Böcek-İnsan savaşındaki tarafları aynı karenin içinde düşününce, manzaranın, tuhaf, hatta komik kaçabileceğini düşünebilirsiniz. Ama sandığınızın tam aksi söz konusu. Bunun sırrı, konunun gerçekçil ayrıntılarında. Vuku bulan çatışmalar, tarafların silah ve yöntemlerine uygun gerçeklikte işlenip, aktarılmış. Çatışmada ihtiyaç duyulan, dakiklik,  sürat,  doğru zamanda doğru yerde olma ilkesi ve bunları sağlamak adına, askerin aldığı emir ve eğitimlere sonuna kadar bağlı kalması gerekliliği bir yana; savaş meydanında vuku bulabilecek beklenmedik olaylar ve şans faktörü de mevcut. Savaşın doğasının olduğu gibi aktarılması, askerlik hakkında bakış açısı kazandırtma açısından, gerçeksel ve anlamsal olarak etkiyi kuvvetlendirmekte. Ucuz bir macera gibi duran hikâye taslağı,  bu sayede daha ciddi bir tona bürünmüş.

     Askerliğin, felsefesinden uygulamasına kadar ki süreçteki aşamaları,  kısımlara bölünmüş durumda.  Ve anlatıdaki kısımlandırma sistemi de,  "Asker çatışmaya girmediği zamanları, o kısa ama mühim anda yapılması gerekeni yapması için kendini eğitime ve hazırlığa vakfeder." sözüne uygunca tasarlamış. Askeri felsefeyle yüklü uzun konuşmalar içeren kısımların ardından, ilgili görüşlerin mantığını, ister anlatıcı isterse de yaşanan an ve çatışmalarca tasdik edip, verilmek istenen bakış açılarının pekişmesi sağlanmış.

     Bu tasarıyı, okuyucu olarak mekaniklikten uzak akıcılıkta takip edebilmemiz için de, savaşın en alt kademesindeki ana karakterimiz Rico'nun gözünden ortak edilmekteyiz. Geçirdiği dönüşüm sürecinde, askerlik hakkında hiç bir fikri olmayan gözlemciden (Sivil Riko), gözlediğinin zihnine girip (Muharebe de hayatta kalmak ve özel hayatında var olabilmek için asker olmaya çalışan Riko), oradan da, ilgili mantığın ta kendisi olarak yaşananları değerlendiren (Asker Riko) zihninde tanıklık etme süreci üstüne kurulu kitap. Rico'yla beraber, askeriliğin ve ordu yapılanmasının bilimsel mantığını, uzun belagatler eşliğinde işlenmiş konuşmalar aracılığında öğreniyoruz. Bu aktarımlar, anlatıcımız Rico'nun içinden geldiği sivil çevrenin, genel ideoloji üstüne belli bir entelektüel eleştiri getirecek meziyette olmaması neticesinde, sistemin bilirkişilerince bile, üstü kapalı olarak, "yeterli görüldüğü için kabul edildiği" ideolojiyi tartışmasız kılıyor. Genel sisteme mesafeli duranlar bile, alternatif düşünce yoksunluklarından ötürü, felaketler sonrası ya sisteme katılıyor ya da sistemi kuru kuru eleştiriyorlar. Mevcut sistemin işleyişine geri dönersem, değiştirilemez kurallarının uygulanabilirliklerini sınamaya gelince işin rengi değişiyor. Kuralların, yere, zamana ve kişisinin gayesinin, genel amaç ve hedef ile ne kadar örtüştüğü, yarar ve zararına göre değerlendiriliyor öncelikle. Kimi zaman esnetilip, kimi zaman da, kuralı esnetmemek için üretilmiş başka türlü kural ve yöntemlere uyulması gereksinimi doğduğunda, Rico'nun ve Anlatıcı Rico'nun kılavuzluğuna bağlı olan bizlerin aklı allak bullak oluyor. Bu kafa karışıklığının çözümü için, Rico'nun –ve doğal olarak okuyucu olan bizlerin- başvuru kaynağı, gene sistemin bilirkişileri olunca, hem anlatıda hem de hikâyede, ne olursa olsun kendini doğrulatan bir düzen karşımıza çıkıyor. Harbin öngörülemezliği düşünülünce, taarruzdaki askeri topluluk üyesinin, sonu ölüm dahi olsa, ait olduğu tarafın başarısını güvenceye alması için geliştirilen mantıksal askeri felsefenin, üstüne düşünmeden yürümemiz gibi içselleştirilmesi, savaşın doğasında uygunken; savaş dışındaki hayatı da şekillendiriyor. Farklı bir amaç için icat edilen mantık, hayatı algılamada Rico'yu -ve kitaptaki hayat görüşünü aktaran belagatleri ile bizleri de- yönlendirmeye başlıyor.

     Bu yönlendirme, anlatıcımızdan da kaynaklanıyor elbet. Rico'nun, sorgusuz sualsiz, kendine sunulanları kabul etmesinin muharebe hazırlığı haricinde de sebepleri var çünkü. Gönüllüğe dayanan askerlik hizmetinde, sorumluluk alabilecek, asker olmaya elverişlileri seçebilme esası söz konusu. Ve öteki gönüllüler gibi aşağılanıp değersiz addedilerek,  bir hiç olduğu, toplumda saygın bir yer edinemeyeceği imasına maruz kalan Rico'da endişeleniyor.  Ardından, sabrının ve tanıdıklarının etkisi ile asker olabileceğini öğreniyor. İçine sürüklendiği bunalımdan tek çıkış yoluymuş gibi gözükmesinden sebeple, üstünde "ordu" yazan ilk gördüğü cankurtaran botuna kendini atıyor. Alakasız bir şekilde başlayıp, yapıp kurtulayım diye sürdürdüğü askeri eğitiminde, ailesince bile kendine ait bir hayat görüşü olması engellenmiş Rico için, kendini topluma ispatlama fırsatına dönüşüveriyor askerlik. Süreç ilerledikçe, asker olmak, yaşadığı toplumda varlığını önemsetip kendini anlamlandırmaya tekabül ediyor. İlk korkusu da, askerlik olmazsa bir hiç olacağına evriliyor böylece. Elindeki yegâne seçeneğin askerlik olduğu yanılsaması ile askeri kimlik daha da cazipleşiyor ardından. Ve vakti gelip, askerlik payesini elde edince, ait olduğu topluluğun selameti açısından, muharebe mantığının kuralları ile şekle şemale sokulmuş hayatta kalma içgüdüsüyle, bir silaha dönüşüyor.  Sadece bu insan-silah kavramı ile varlığının değer gördüğü fikrine kapılıyor. Muharebe ya da muharebe dışı ve hatta özel hayatında, farkında olmadan, askeri kimliğini doğrulatmaya girişiyor. Yeterli bir asker olup olmadığının şüphesi, yeni gizli korkusu oluyor. Devamlı tabi tutulduğu sınavlar, ona askerlikte başka bir şey düşündürtmüyor.  Bireyselliğinden gelme fikirleri ise askerliğe başvurmadan önceki halleri ile ham şekilde, hiç gelişmeden kala kalıyor. Askerlik harici görüş ve davranışları, hamlıklarından ötürü, basit, çelişkili ve basmakalıplaşıyor.

     İşte bu yüzden, anlatıcımızın güvenilmezliği ile örtülmüş anlatıyı aralamak, biz okuyucuya düşüyor. Bunu da, ister belagat sanatıyla ileri sürülen fikirler olsun,  isterse,  Rico’nun tanıklık veya ifadeleri;  mantıksal doğru ile belli bir görüşü haklı çıkarmaya yönelik çözüm veya cevapları işlemenin üç koldan gerçekleştirilmesi gerekiyor:

1) Mantıksal doğru vesilesiyle, sunulan çözüm veya cevabı benimsemek.
2) Çözüm veya cevabın uygunsuz gelmesinden ötürü, mantıksal doğruyla birlikte, görüşü veya durumu, tümden hatalı veya saçma kabul etmek.
3) Mantıksal doğru ile sunulan çözüm veya cevabı ayrı ayrı ele almak. O anki ve geçmişteki,  duygu ve düşünceler arasındaki, fark, boşluk ve saptırmaları, neden-sonuç ilişkisinde eleştirisel gözlen irdelemek.

     Bu üçlü, anlatıda saklı olan farklı gerçekçilikleri kavramamıza yardımcı olacak ve kitaptaki katmanları fark etmemizi sağlayacaklardır. Bu formülleri, Rico'nun izin için gittiği koloninin esnafı için sarf ettiği "Askeri kazıklamaya çalışırken bile saygıda kusur etmiyorlar." lafı üzerine uygulayalım. Buna göre: 1) Rico'nun düz mantığında, askere olan muhtaçlıklarıyla, ne olursa olsun ona saygı gösteren sivillerden bahsedilmektedir. 2) Sivillerce kazıklandıklarını bozuntuya vermemiş ya da bir an için ona yapılan dalkavukluğun büyüsüne kapılmış Rico'nun, incinen gururunu koruma çabasının itiraf vari savunmacılığıdır.  3)  Değişimine tanık olduğumuz Rico'nun, hem cephe hem de cephe dışında, tek bir hatayla elinden alınması olası, yegâne sığınağı ve her şeyi olan asker kimliği söz konusudur. Çevik Piyade olarak, ordu içinde bile kolayca hor görülebildiğini de hesaba katınca; asker olarak saygı görmek için çaba sarf etmeden onaylanıyor olmanın verdiği hoşnutluk ve güvenle, parasını çarçur edebilmenin rahatlığını, farkında olmadan ifade eden Rico'nun ruh halini yansıtmaktadır. Ve bu üç bakış açısı da aynı anda, Rico’nun durumu ortaya koymaktadır.

     Asker olma sürecine şahitlik edip, düşünce yapısını kavradığımız ve güvenilir bir yol göstericiye dönüştürdüğümüz Rico’yu, hangi itkiler ile hareket ettiklerini bilmediğimiz diğer karakterleri anlamak için de kullanabiliyoruz böylece. O zamanda, başarısızlık korkusu üzerinden şekillenen sistemi; sistemin kolektif bilincine tabii yaşarken, kendi duyguları ile de cebelleşen erkekleri; tezatlıklarla yüklü erkeklik deneyimlerinde fark edilmeyen çelişkili ilişkileriyle karşılaşıyoruz. Hayatını kaybeden üstünün geriye bıraktığı sistemi bozmayan Çavuş buna güzel örnek teşkil ediyor: Sistemi bozmayarak, hem kaybettiği silah arkadaşının mirasını devam ettirmiş hem de yasını tutmuştur. Ayrıca, çalışırlığı ispatlanmış yöntemi olduğu gibi bırakarak, olası bir sorunda, kendi üstüne binecek sorumluluk yükünü hafifletmiştir. Sorumluluk yükünün hafiflemesi ile kendine ve etrafındakilere durmadan kanıtlamak zorunda olduğu asker kimliği için fazladan bir içsel veya dışsal mücadele gerilimini yaşamaktan da kaçınmıştır bu sayede.

     Tanıtımda Rico’nun öğreneceğini belirttiğim, "askerliğin kulluğu ve büyüklüğü"nü,  Rico'nun anlatımı ve anlatımı dışında, metni çözümlemeye yarayan varlığı vasıtasıyla, biz de kavrayabilme fırsatı yakalıyoruz.

     Heinlein'in eseri, kitabı doğrudan ele alıp, satır aralarındakileri kaçıranlar için savaşı ve savaşçıyı övüp, onu romantize ediyormuş gibi gelebilir. Düz okumada bu doğru da. Ama cephedeki askerlerin fedakârlık ve maharetlerini, sırf savaştan yana taraf olmadığımız için yadsıyamayız. Özellikle, onaylamadığımız savaşın eylem ve yöntemleri başkalarınca bize karşı kullanıldığında. Tarih boyunca ki ordu ve askerlerin varlıkları, bizim onlara ihtiyaç duymamızdan gelmektedir. Belli bir takdiri de hak etmektedirler bu sebeple.

     Heinlein'ın eseri, satır aralarındaki çelişkileri görenler için, şiddetin ve savaşın korkunç bir yıpratıcı,  bundan habersiz kurbanların da nasıl bir döngüye kapıldıklarını göstermektedir.  İnsan, farkında olmadan kısıtlanmış, silaha dönüşen bireyin tek yuvası ve tek amacı savaşın kendi olmuştur.

     Heinlein'ın eseri, kitabı okurken anlatılanı sorgulayan, yeri geldi mi ona hak veren için, insan doğasına dair gerçekleri olduğu gibi aktarmaktadır.

     Heinlein'ın Yıldız Gemisi Askerleri, bu saydıklarımın hepsidir. Ve bu, onu her zaman okunur, her zaman üstüne tartışılır ve her zaman yeni eserlere kaynaklık etmesini sağlayacaktır.

Ufak  Notlar:

1. Kitabın  açılış  cümlesindeki  alıntı  biraz  değiştirilmiş.  "Maymun"  ifadesinin, yerine  geçtiği  kelimeden daha yumuşak bir ifade  olduğunu  belirteyim  sadece.

2. Kitapta,  ana  karakterimiz  dahil  farklı  milletlerden  pek  çok  karakter  var.  Hatta bahsi  ara  sıra  geçen,  Türk  asıllı  Celal  Çavuş  (Çavuşumuz!  Asın  bayrakları!) onlardan  biri.

3. Askeri  bilimkurguda,  yer  yer  feyz  alınan,  yer  yer  kendi  temalarının  başka kitaplarda  yer  almasıyla  kaynaklık  eden  kitabı  hicveden  seri  bile  var:  Harry Harrison'dan  Bill,  The  Galactic  Hero.

4. İnsan  tarafı  olan  Terranların,  askeri  mantıkta  olmaları  sebebiyle  kitaptaki insanlığın  faşizim  ile  yönetildikleri  savları  ortaya  atılmış.  Kitaptaki  askerlik sisteminin  gönüllülüğe  dayalılı,  hatta  ordunun  işe  yaramazları  ayıklamak  için verdiği  çaba;  emekli  olana  kadar  askerlerin  oy  verememesi;  askerlerin, sadece,  geçme  zorunluluğu  olmayan  tarih  dersini  vermeleri;  sivillerin  açık  bir şekilde  orduyu  eleştirebilmeleri  ortaya  atılan  bu  politik  altmetnin doğruluğunu  zayıflatmakta.

5. Kitaptaki  "Bugs"  (Böcekler)  ifadesinin  ses  olarak  aşağılayıcı  bir  tonlamada "Jew"  (Yahudi)  kelimesini  çağrıştırdığı  ve  Terran  ile  Arachnidler  arasındaki savaşın  ırksal  saflık  için  yapıldığı  görüşü  ortaya  atılmış.  Bunu  ortaya  atanın içi  fesatmış.  Temelsiz  iddialardan  biri  daha  işte.

6. Kitabın  ilk  uyarlamasını,  1997'deki  film  olarak  biliyorsanız,  yanılıyorsunuz. 1988  tarihli  Japonya  yapımı  Uchū  no  Senshi  adlı,  altı  bölümlük  OVA (Orijinal  Video  Animation)  serisi  mevcut. Kitabın uygun ana çatısı, Japon animasyonuna aşina olanlara bilindik gelecek öğeleri ihtiva ettirmekte. İlginç olan, kitapta bir iki cümleyle geçilmiş hadiseler, yapımın hikaye akışında yürütücü unsurlar olması. Uyarlamanın zorluklarını berteraf edip hikayeyi dah özgürce işleyebilmek için bu yolla gidilmiş sanırım. Sadıklık  açısından  fena  uyarlama değil.  Ama  dediğim  gibi  "fena  değil"  işte!

7. Gene  Japonya'dayız.  Sene  1979,  kitapta  geçen  yenilmez  askerlerimiz  Çevik Piyade'nin  ana  techizatı  "power  armor"dan  gelen  ilham  ile  genç  bir  Japon, anime  projesi  için  "mobile  suits"  tasarlıyor.  Ve  bi'  bakmışınız;  anime camiasında  "Reel-Robot"un  doğuşu.  Hala  yayınlanan  yan  ve  alternatif  serileri ile  devam  eden  efsaneye  merhaba  deyin,  Yoshiyuki  Tomino'dan,  Mobile  Suits Gundam.

8. Ve  geldik,  kitapla  alakası  olmayan  1997  tarihli  sinema  uyarlaması  Starship Troopers'a.  Askerliği  olduğu  gibi  aktarmaya  gayret  eden  kitabın  aksine, faşizm  göndermesi  ve  abartılı  görselliği  ile  karakterlerin  kendini  ciddiye almasına  rağmen  filmin  kendini  ciddiye  almadığı  savaş-hicvine  dönüşmüş. Power  Armor  yok.  Pompalı  silahla  Böcek  avlayan,  gariban  donanımlı askerler  var.  Aşk  var.  Karşılıksız  aşk  var.  İhanet  var.  Sarı  saçlı  mavi  gözlü Rico  var.  Anlayacağınız  kitapta  olmayan  herşey  var.  Sinema  uyarlamasının devamı  niteliğinde,  video  piyasası  için  çekilmiş  filmlerde  mevcut.  ST  -  Hero of  Federation  (2004):  Bütçenin  darlığına  uygun  dar  alanlarda  çekilmiş  bir film.  ST  -  Marauder  (2009):  İlk  filmin  Rico'su  (Casper  Van  Dien)  geri dönmüş  ve  bütçe  artmış.  Sonlara  doğru  gözükse  de  mecha  vari  zırhlar  kitaba uygun  olmasa  da  renk  katmış.  Ana  konu,  mahsur  kalmış  ekibi  kurtarma  ve inancın  gücü.  İnançlı  olmayı,  Kilisede  evlenmek  olarak  gören  çift,  filmin  alt okumasına  güzel  hizmet  etmiş. ST  -  Invasion (2012):  CGI yapım. Mekanik  savaş  zırhları  ve  transhumanizm  tarafları hoş.  Kahramanlık  ayağında  çat  diye  ölen  karakterler,  işin  hiciv  boyutu  u oluşturmuş.  Yeterince  iyi  bir  film  değil  ama.  Tabi  birde,  gene  film  evreninde geçen  CGI  Tv  serisi  Roughnecks:  S.S.T  Chronicles  (1999-2000)  var.  Savaş zırhlarını  ve  mecha  vari  silahları  görsekte  pek  dişe  dokunur  bir  tarafı  yok.

9. Film  uyarlaması  ile  alakalı  bomba  bilgi:  Robocop  ve  Total  Recall  ile bilimkurgu  sinemasına  katkılarda  bulunan  yönetmen  Paul  Verhoeven,  kitabı biraz  okuyup  sıkılmış  ve  bir  daha  kapağını  bile  açmamış.  Filmin  uyarlama olarak  diğer  tatsızlıklarını  saymakla  bitiremeyeceğim  için,  bu  bilgi  ışığında, sizler ve benim için,  ponpalı  silahla  uzaylı  dev  böcek  avlamanın  ardındaki  sır perdesinin  aralandığını varsayıyorum.

10. Heinlein'ın askerlik hizmetini  çatışma  yüzü  görmeden tamamlaması  (ABD Ordu  mensubu  bir  asker,  hizmet  süresince  en  az  bir  kez  çatışma  yüzü görmüştür.),  kitabının  dilinde  kullandığı  basit  ve  tartışılmaz  tavır,  askerliği yüceltirken  sivil  itaatin  zayıf  durması,  Rico'nun  zevklerini  belirtmesindeki sığlık  gibi  pek  çok  gerekçeden  ötürü,  bol  bol  yerden  yere  vurulan  bir  eser olagelmiş kitap.  Konu hakkında benim  görüşü merak eden, yukarılardaki kısa (!) incelemeyi okuyabilir.

11. Kitabın  savunucularından  Robert  A.  W.  Lowdens'a  göre  Terran  ile Arachnidler  arasındaki  çatışma,  Heinlein'in  insanın  vahşi  bir  hayvan olduğuna  dair  inançlarının  uzantısı.  Bu  görüşe  göre,  insan,  hayatta  kalma içgüdüsü  dışında  herhangi  bir  ahlaki  pusula  taşımaktan  yoksunken,  kendi gibi,  benzer  noksanlıklara  sahip  başka  bir  tür  ile  karşılaştığında  onunla savaşması  kaçınılmaz  olur.  Kitabı  farklı  bir  gözle  değerlendirmek  için  bir bakış  açısı  daha sizlere.

12.  Kitapta  geçen  "Dağda  kaybolan  çocuğu  aramaya  çıkan  biri  ölürse,  bir başkası  yerine gelip  aramaya  devam  eder..."  gibisinden  sözle,  insanın,  sonunda  ölüm olsa  da, sorumluluk  alıp  doğru  olanı  yapması gerektiği  fikri  ortaya  atılıyor.  Bu  söz  ve içerdiği  fikir  değiştirilerek,  Marslı  kitabında  kullanılmış  gibi  geldi. Marslı'da,  "Biri  dağda  kaybolursa,  insanlar  el    birliği  ile  onu  aramaya koyulur..."  ifadesi  yer  alyordu.  Ve  içerdiği  anlam  da,  insanlığın  mücadeleci ve  iyi  hedefler  için  ortaklaşa  hareket  etmesinin  harikalığı  üzerineydi.  İlginç bir  benzerlik. Benzerlik değil mi?

13. Vietnam Gazisi Joe Haldeman'ın Bitmeyen Savaş'ı (Forever War), Heinlein'in Yıldız Gemisi Aslerleri'ne cevaben yazdığı öne sürülmüştür. (İddia eden edene...) Haldeman ise iddialara cevaben, Heinlein'ın kitabının, kendi kitabına kaynaklık ettiğini belirtmiştir. İki kitapta da, savaş için power suitkullanılmakta ve insanoğlu da uzaylı bir ırkla sonu gelmez gibi görünen bir savaşa tutuşmuştur. Aralarındaki en ilginç fark ise anlatıcılarının eğitim durumu ve olaylara bakış şeklidir. Bitmeyen Savaş'ın Mandella'sı fizik mezunu, üniversite görmüş, eğitimli biridir; Yıldız Gemisi Askerleri'nin Rico'su ise, lise çıkışlı ve entellektüel açıdan cahildir. Mandella, bildiği dünyanın kaybolup, yenisine de yabancılaşması sebebiyle, ordunun değişmez yapısında yer alırken; Rico, değişmeyen dünyasında, içine sürüklendiği askerliğin koşturmacasına kendini kaptırarak orduya daha da bağlanmaktadır.

14. Romanın ilk taslağını inceleyen Askeri Avukatlık bürosundakiler, kitabın orduyu doğru yansıtmadığı yönünde eleştiri getirmiş. Kimseye de yaranılamıyor şu dünyada.

15. Aliens filminin çekimlerinde, yönetmen James Cameron,  Koloni Askerlerini oynayacak oyunculara hazırlansınlar diye kitabı okutturmuş. Filmin son kısmında kullanılan kargo taşıma robotu ile yüzlerce xenomorpha karşı verilen savaş teması, kitabın etkisini açıkça gösteriyor.

16. Kitapta geçen kızıl ötesi ve gece görüşü gibi kimi teknolojiler, günümüz ABD Ordusu envanterinde standart techizatlar. Ayrıca, kitaptaki Çevik Piyade'ninkine benzer, dış iskelet mantığında tasarlanmış power suitler üstüne de araştırmalar sürmekte.

17. Eh, bunu oyun meraklıları biliyor ya da ismi görünce bağlantıyı kurmuşlardır zaten: Ünlü gerçek zamanlı strateji oyunu Starcraft'ın insan tarafının adı da Terran'dır ve piyadeleri de power suit türevi teknolojik giysiler içinde savaşmaktadırlar. Oyunun bir diğer tarafı da tamamen canlı birimlerden oluşma böceğimsi ırk Zerg'dir.  Zerg'de kitaptaki Arachnidler gibi bir beynin (veya kraliçenin) kontrolünde hareket etmektedir.

18. Kitabın Japon Animelerine etkisi, Mobile Suit Gundam harici, doğrudan insan-uzaylı böcek savaşı temasıyla da kendini göstermiştir: Galaksi hakimi dev böceklerin insanoğlunu yok etmesine karşı, dev robotlar ile mücade verilmesini konu alan altışar bölümlük OVA serisi Top wo Nerae! Gunbuster ve devamı niteliğindeki Top wo Nerae 2! Diebuster. Dünyayı işgal eden Blue adlı böceğimsi yaratıklara karşı geri almaya çalışan, özel donanımlı askerlerin mücadelesini konu edinen 26 bölümlük Tv serisi ve Tv serisinin özeti niteliğinde filmi bulunan Blue Gender.

Çevrimdışı ionik

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #1 : 31 Mayıs 2016, 17:26:57 »
Yukarıdaki güzel inceleme ve ufak notlar için çok teşekkürler, kitabı yeni bitirdim, vatandaşlığın doğuştan gelen eşit bir hak olarak değil de zorlu bir şekilde kazanılması gereken bir kavram olarak işlenmesi benim aklıma Aysun Kayacı'nın "benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi" serzenişini getirdi :) tamamen çağrışım, yoksa Heinlein'in olaya bakışı tabi ki Aysun Kayacı'dan çok farklı

kitabı ahlak anlayışını işleyişi, savaşa ve yurttaşlığa bakışı açısından oldukça muhafazakar buldum, elbette askerlik ve ordu temelli bir kitapta katı kuralların ve sorgulanamaz ilkelerin olması doğal ama askerlik dışında da ulaştıkları fikirsel altyapının matematiksel ispatları var.. Doğru ve yanlış net, askerlik dışında da hiyerarşi elzem, yurttaş olan ve olmayanların alanları cetvelle çizilmişçesine kesin. Özgürlükçü biri için kabus gibi bir dünya, yine de insanlık tarihine bakınca kendinizi o tarihin bu şekilde yorumlanmasını anlayışla karşılıyor bulabiliyorsunuz; bir hakka sahip olmak istiyorsanız onun için bedel ödemeli ve böylece kullanırken de sorumluluğunu hissetmelisiniz, doğmak, reşit olmak, akli dengeye sahip olmak yetmemeli belki de...

belki de konjöktür yüzündendir ama bence de askerlik temelli olmasa da vatandaşlık yeni bir zemine ihtiyaç duyan bir konu :)

neyse, ben asıl okuyacak kadın arkadaşları uyarmak istemiştim, bölük takım manga alay vs.. gibi askerlik terimlerini çözmeniz gerekecek, hiyerarşiye yine bir şekilde aşinayız da yukardakilerden hangisi hangisini kapsıyor, hangisinin başında kim olur bir ara kısa devre yapmışlığım oldu :)


Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #2 : 01 Haziran 2016, 21:20:11 »
ionik:
Okuyucuyu zayıf noktasından yakalayınca, kendi dünyasının görüşleriyle sarmalayan bir eser. Kitabın ele alınış şekline göre farklı çıkarımlar yapılabileceğine inansam da, "Sorumluluk" kısmı beni "hak kazanarak vatandaş olma," fikrinin artısı eksi yönünde düşündürttü. Tesirini gözönüne alınca, hakkında o kadar tartışma dönmesine şaşmamalı.

Lakin, iki noktada size tam katılamayacağım:

-Kitabı, askeri terimlere takılmadan okumak gerek bence. Kimin ast kimin üst olduğu, birbirleriyle olan iletişimlerinden kestirilebiliniyor. Tabii, kitapta, "Beyefendi" bile bir nevi rütbeyken ve "vekil rütbeliler"den bahsedilirken kafa karışıklığı olabilir. Tabi bunlar, kitabın askeri mantığını idrak ettikçe anlamlaşıyorlar :).

-Bence Aysun Kayacı, ülkeye katkı sağlayan ile sağlamayan ayrımına vermeye çalıştığı örnek sayısının artması ve konunun verdiği güvenin coşkusuyla o sözleri sarfetmiştir :).

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #3 : 04 Temmuz 2016, 18:54:19 »
Eski defterlerim arasında ne buldum:



Ta, 1998-99 yıllarından kalma. Film uyarlamasındaki Arachnidlerin tek bir tür olmasına rağmen, uçan kaçan çeşitleri olması tutarsız gelmiş, kafama yatmamıştı. Bende, kitabtan habersiz olarak kanatları olan kendi versiyonumu çizmiştim. Kitaptaki Arachnidlerin örümceğimsi olduklarından bi' haber olduğumdan (Arachnid, zaten örümcek familyasına verilen isimmiş), sıradan böcek morfolojisinde.

Çevrimdışı ClayBonner

  • *
  • 13
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #4 : 26 Ekim 2016, 19:22:04 »
Kesinlikle ama kesinlikle okunması gereken bir kitap olduğunun düşünüyorum.
Beni en çok etkileyen kitaplardan biridir.
Çevirisi çok güzel olduğunu düşünüyorum. Çok akıcı şekilde okunduğunu düşünüyorum ve gerçekten bir usta yazarın etkisini okurken hissediyorsunuz.

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #5 : 30 Ekim 2016, 19:21:54 »
@ClayBonner:

O zaman klasik soruyu sorayım: Aklınızda yer eden ve en etkileyici olan kısım ve yönleri nelerdi?

Kitabı beğenen biri olarak say say bitemeyeceğinin farkındayım. Gene de sorayım istedim.

Çevrimdışı ClayBonner

  • *
  • 13
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #6 : 07 Kasım 2016, 23:30:24 »
Beni bu kitapta en çok etkileyen sahneler askeri eğitim sahneleri idi. Burada da cezalandırma sahneleri beni etkiledi. Ayrıca son sahnede baba oğul karşılaşması da beni çok şaşırtmıştı. Ama ben bu kitabın kuru kuru bir militarizm olduğuna inanmıyorum. Militarizm yok demiyorum evet militarizm var fakat sadece bundan oluşan bir kitap olduğuna da inanmıyorum bazı alt metinler var eğer Heinlein'ın kitaplarını okuyanlar görecektir bu alt metinleri.

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #7 : 27 Eylül 2017, 18:57:51 »
Film uyarlaması Casper Van Dien'i yıldız yapmamış olabilir. Ses sanatçısı ve yapımcı olaraksa ekmeğini yemeye devam ediyor :D

Sinema evreninde geçen son animasyon filmi: Starship Troopers: Traitor of Mars

Tabii ki DVD ve BLURAY'de. Siz yinede kitaptan şaşmayın ;)

Çevrimdışı yavanna

  • **
  • 109
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #8 : 28 Eylül 2017, 13:56:41 »
@ClayBonner:

O zaman klasik soruyu sorayım: Aklınızda yer eden ve en etkileyici olan kısım ve yönleri nelerdi?

Kitabı beğenen biri olarak say say bitemeyeceğinin farkındayım. Gene de sorayım istedim.

Çok yeni bitirdim, ben de çok beğedim ama ilk bölümlerde çok fazla askeri düzen, düzendeyiz, düzen var, herkes çok kasıntı havası beni kitaba 3-4 gün ara vermeye itti(Anlatış'ı almış olup, heyecanlanmam da olabilir, bilemedim).
En çok etkilendiğim kısım ise kırbaçlanan asker kısmı, olay örgüsü oldu.

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #9 : 28 Eylül 2017, 21:42:50 »
Askeri düzen ve rütbe karmaşasını çoğu okur yaşıyor. Aynı sorunu yaşayanlara verebileceğim tek öneriyse şöyle: Rico, rütbesi ne olursa olsun hep emir kulu. Sadece buna odaklanın. Askeri hiyerarşiye fazla takılmayın.

Alıntı
En çok etkilendiğim kısım ise kırbaçlanan asker kısmı, olay örgüsü oldu.

O bölüm maskülenliliğin "güçsüz" üzerinden nasıl biçimlendiğini güzel özetliyor. Güçsüz korunmalı. Ne olursa olsun. Ama kim olduğu da önemli. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar... yani kendini savunamayacağı düşünülenler. İronik olan, onları tehdit eden de erkekler koruması gerekenler de erkekler. Güçsüz'ün varlığıyla kendini önemli hisseden bir erkeklik var.

Yıldız Gemisi Askerleri'nin sadece askeri bilimkurgu olarak okunup incelenmemesi gerek. İdealize erkek doğasını ve dünyayı algılayışını da içeriyor. Kitap boyunca Rico'nun kadınları idealize edici bakışı hep bu erkeklik anlayışıyla bağlantılı. O bakış açısını anlamak erkek olarak zor değil. Saf ve masum kadın imgesi çok ayartıcı. İnsanlığından arındırılmış arzu nesnesinden başka bir şey değil. Rico gibi birinin gerçek bir kadınla karşısında yaşayacağı şaşkınlık ve hayal kırıklığını tahmin etmek güç değil.

YGA, maço erkeklik ve dünyası hakkında çeşitli fikirler edindirebilir.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #10 : 29 Eylül 2017, 08:44:24 »
Askeri düzen ve rütbe karmaşasını çoğu okur yaşıyor. Aynı sorunu yaşayanlara verebileceğim tek öneriyse şöyle: Rico, rütbesi ne olursa olsun hep emir kulu. Sadece buna odaklanın. Askeri hiyerarşiye fazla takılmayın.

Alıntı
En çok etkilendiğim kısım ise kırbaçlanan asker kısmı, olay örgüsü oldu.

O bölüm maskülenliliğin "güçsüz" üzerinden nasıl biçimlendiğini güzel özetliyor. Güçsüz korunmalı. Ne olursa olsun. Ama kim olduğu da önemli. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar... yani kendini savunamayacağı düşünülenler. İronik olan, onları tehdit eden de erkekler koruması gerekenler de erkekler. Güçsüz'ün varlığıyla kendini önemli hisseden bir erkeklik var.

Yıldız Gemisi Askerleri'nin sadece askeri bilimkurgu olarak okunup incelenmemesi gerek. İdealize erkek doğasını ve dünyayı algılayışını da içeriyor. Kitap boyunca Rico'nun kadınları idealize edici bakışı hep bu erkeklik anlayışıyla bağlantılı. O bakış açısını anlamak erkek olarak zor değil. Saf ve masum kadın imgesi çok ayartıcı. İnsanlığından arındırılmış arzu nesnesinden başka bir şey değil. Rico gibi birinin gerçek bir kadınla karşısında yaşayacağı şaşkınlık ve hayal kırıklığını tahmin etmek güç değil.

YGA, maço erkeklik ve dünyası hakkında çeşitli fikirler edindirebilir.


(Tüm bu nedenlerden yaşasın Bitmeyen Savaş. He he)

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #11 : 29 Eylül 2017, 09:27:19 »
(Tüm bu nedenlerden yaşasın Bitmeyen Savaş. He he)

Olmaz! Birini ötekinden üstün tutamam :D Bir elmanın iki yarısı gibiler ;)

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #12 : 29 Eylül 2017, 10:47:29 »
(Tüm bu nedenlerden yaşasın Bitmeyen Savaş. He he)

Olmaz! Birini ötekinden üstün tutamam :D Bir elmanın iki yarısı gibiler ;)

Gerçekten de öyleler. İkisi birlikte okununca birbirlerini nasıl tamamladıkları ortaya çıkıyor. Özellikle (daha önce konuştuğumuz gibi), birinin erlerin gözünden görürken diğerini subay mertebesinden bakarak yorumlamamız bakımından. Bunun da önemi sosyo-kültürel farklılıklarının hem hayata, hem de içinde bulundukları savaşa olan bakış açılarındaki ayrışması bana kalırsa.

Özetle, Yıldız Gemisi Askerleri'ni seven Bitmeyen Savaş'ı okumadan geçmesin. Aynı şekilde Bitmeyen Savaş'ı sevenler de Yıldız Gemisi Askerleri'ni mutlaka okusun derim ^^.

(Yine de Bitmeyen Savaş'ı ayrı seviyorum <3 Elitistliğimden olabilir)

Çevrimdışı Bay_Karamsar

  • ****
  • 865
  • Rom: 12
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #13 : 29 Eylül 2017, 11:45:07 »
Doğru sözün üstüne ne söylenir ki ^^?

Neyse. Araya Yaşlı Adamın Savaşı da ilişmeden toparlandığı iyi oldu ;) Malum, Scalzi'nin beyanı farklı, kitabı farklı ;D Bebek hangi ebeveynine benziyor tartışması çıkmasın.

(Hoş. Okuyanlar kime çektiğinin farkındadır ;D)

Çevrimdışı Mr.Sakal

  • **
  • 79
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Ynt: Yıldız Gemisi Askerkeri - Robert A. Heinlein
« Yanıtla #14 : 29 Eylül 2017, 16:40:18 »
Forever War'ın yapısı gereği savaşa ve geleceğe dair gerçekçi bir bakış açısı sunarken Starship Trooper amaçladığı şey gereği bunu ütopik bir açıdan bakarak yapıyor. İkiside kendi amaçlarına uygun olanı yaparken ben gerçekçi bir bakış açısı sunduğu için ister istemez Forever War'ı daha çok seviyorum.
Hayatta yapılabilecek en ilginç şey ''ben hayali bir adamım'' diyebilmektir.