Künye:Adı: Canavarın Çağrısı
İngilizce Adı: A Monster Calls
Yazar: Patrick Ness (Siobhan Dowd’un Özgün Fikrinden)
İllüstrasyon: Jim Kay
Türü: Fantastik (Gençlik Edebiyatı)
Basım Yılı: 2011
Türkiye Yayın Yılı: 2014
Sayfa Sayısı: 216
Türkçe Çeviri: Arif Cem Ünver
Editör: Tuğçe Akyüz
Türkçe Basımı: Tudem Yayınları
Tanıtım: Gözlerini kapatıp, uykuya dalmaya hazırlanırken, kendini, hayatına giren kâbusun gece tiyatrosunu bir kez daha izlemeye hazırlar genç Conor O'Malley. Lakin o gece, yüz göz olmayı beklediği kâbusu için uykuya dalmadan evvel, kadim ve gür sesin onu adıyla çağırdığını işitir. Sesin sahibi, Conor’a, kâbusu kadar korkunç gözükmediğindeyse; inadın, merakın, anlam arayışının ve umudun iç içe geçtiği hikâyeciklerle dolu bir hikâye başlar.
İnceleme: Canavarın Çağrısı’nın attığı adımlarda yarattığı kendine haslığı, ömrümüz boyunca haşır neşir olsak da, üstüne düşünmediğimiz bir olguyu irdelemesinde yatmakta. “Hikâye” kavramının, hayatımızla ki iç içe yapısı, kitabın Canavarı’yla Conor arasındaki hikâyesi çerçevesinde en yalın haliyle ortaya seriliyor. Kadim Canavar’ın öyküleri, zamansal ve deneyimsel olarak, uzaktan yakına doğru bir sıra izlemekte. Bu sıranın özelliğiyse, Canavar’ın yorumlarında, hikâye denilenin kökeni ve ona dair algının zamanla değişen doğasını göstermesinde. İnsan zihninden kaynaklı kararlar ile şekillenen dış dünyada vuku bulan hadiselerin, unutulmuş geçmiş, yakın geçmiş, şimdi ve nihayetinde tüm bu hikâyelerin kaynağı olan insan zihnine doğru bir kronoloji izlenmekte. Sırası gelen her hikâye, beklentilerden ötürü göz ardı edilen gerçeklikle sımsıkı olan bağlılığından; güvenli ve bilindik cevaplar arayan Conor’u –ve okuyucuyu– gafil avlamakta. Canavarın kadim sesinden dökülen cümleler de belirttiği gibi, hikâye denen yaratığın vahşi doğası ve böyle olmasının hikmeti, (belirttiğim sıradakine paralelce) Conor’un dış dünyasından iç dünyasına doğru ki tesiriyle kendini göstermekte.
İlk başta, karşısına çıkan mucizeye, sırf düşündüğü gibi olmadığından kendini kolayca teslim etmeyen Conor; kitabı okumadan önce kendini mucizenin varlığına teslim eden okur için şaşırtıcı, hatta hatalı gelebilir. Ama şunu unutmamak gerekir; ne Canavar’ın anlattıkları, ne de Conor’un anlatamadığı öyküsü, kolayca itiraf edilemeyen, hatta yanlış gayeler ile görmezden gelinen gerçekleri içermektedirler. Conor’un buradaki asıl sorunu da, Canavar’ın sunduğu yeni bakış açısını kavrayamamasında yatmaktadır. Ki bu kavrayamamanın kökenini, hayatını çevreleyen insanların davranışlarında görebiliriz. Conor’un yaşamında vuku bulan huzursuzluğu karşılayabilmekte çevresindekilerin yaptığı, çaresizlik karşısında toplumsal rollerini en samimiyetsiz şekilde oynamaktır. Otoriter sert büyükanne, oğluyla dost geçinmeye çalışan baba, anlayışlı öğretmenler; bir rol edasıyla, ideal ve yapılması en uygun düşen davranışları gerçekleştirmektedirler. Gerçeklik içinde, bir hikâyeyi canlandırıyormuş gibidirler. İşleri daha çekilmez kılansa, Conor’un da, içinde bulunduğu topluluğun ideal rol modellerinde, kendine en uygun düşeni yapmaya çalışarak, derman aramasındadır. Ve bu da, çıkışsızlığının verdiği kederi sonsuz bir ıstıraba dönüştürmüştür.
İşte bu noktada Canavar çıkagelir. Conor’a ve bize, ideallerimizi ve hayatımızı yönlendirmede fikirler vermeyi aşıp, zihnimizi şekillendirmeye ve onu sınırlı roller oynamaya iten, evcil öyküleri bir kenara iti verir. Vahşi hikâyelerin asıl doğasını dillendirmeye başlar. Buna paralel olarak, Conor’ın, onu çıkışsızlığa mahkûm eden rolünü oynamaya iten dış dünyasıyla iç dünyası; hikâyelerin gerçek doğasınca parçalanıp lime lime edilmeye başlanır.
Bu dışsal ve içsel parçalanışta, Conor’un zorbası Harry’den ayrıca durmak gerek. Conor’un parçalanıp yeniden şekillenmesi sürecinde, Harry ve onunla olan münasebetinin doğası da, hikâye ilerledikçe aralanmaya başlanmaktadır. Aralarındaki sözsüz(!) ilişkinin, Conor’un zihnindeki önemi, daha Canavar’ca yıkılmamış ilkel ahlak duygusunda yatmakta. Ama Canavarın Çağrısı’nda, hiçbir öykünün beklendiği gibi gitmediği unutmamalıdır. Ve anlaşılacağı üzere, Conor’un hikâyesinin iç ve dış dünyasındaki düğümünün çözülüşünde, Harry ve Harry’le yaşananlar, kitabın ayağı yere basan aykırılığına hizmet etmektedir. Bu yönden, Harry’nin doğasıyla alakalı gerçek, ilk başlarda Conor’un tutumu gibi hatalı gelse de; ana hikâyeye katkısı haricinde, iyi-kötü ayrımıyla içimize huzur vermesini beklediğimiz evcil hikâyelerdeki gibi bir dünyanın pekte ideal olmadığı fısıldanır bizlere.
Canavarın Çağrısı, “hikâye” denen o ıslah olamaz şeyle ki ilişkimizi, yapısal olarak kendine tezat düşmeyecek şekilde yeniden ele aldırmaktadır. Alışılagelmiş hikâyelerin, hayatımız için rehber olmaya soyunan güvenli kucağında sakladığı tehlikelerine dair bir uyarı da taşımakta. Ve bu yapıyla birlikte, Conor yoluyla bizlere, kalıplaşmış iyilik ve kötülük algılarımızdan türeme ceza ve kurtuluş yöntemlerimizin, hayatımız için sanıldığı kadar yeterli olamayabileceği vurgusunu yapmaktadır.