Kayıt Ol

Gece Nöbeti Serisi - Sergei Lukyanenko

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Gece Nöbeti Serisi - Sergei Lukyanenko
« Yanıtla #60 : 27 Şubat 2017, 12:37:34 »
Arkadaşlar, Yerdeniz Serisi'nin "tamamını" okuduysanız bu eserin sonunun hiç de özgün olmadığını göreceksiniz. Son Nöbet'te Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi ve Yerdeniz ismen anılıyor. O nedenle Lukyanenko'nun tesadüf eseri Le Guin ile aynı şeyi yaptığını düşünmüyorum. Ama Le Guin'in Yerdeniz boyunca beni en şoke eden, en hayran bırakan etmenini Lukyanenko onun kadar başarılı olmayan bir biçimde Son Nöbet'in sonunda uygulamış. Doğrudan doğruya aynı fikri almış. Esinlenme falan değil bu.

Aaa? Buna çok şaşırdım işte. Lukyanenko şimdiye dek hep özgünlüğüyle de ön plana çıkmıştı. Neden durup dururken böyle bir hareket yaptığına bir anlam veremedim doğrusu. Öte yandan Yerdeniz Serisi'ni "hâlâ" tamamen okumadığıma sevinsem miiiii, üzülsem miiii onu da bilemedim :( Acaba önce onu mu tamamlasam?

"Ortak" meselesi çok merak uyandırıcı fakat! Şimdiye dek efsanevi şekillerde ve beyin yakıcı derecede komplolarla çatıştıklarını gördüğümüz bu iki nöbetin ortaklaşa nasıl çalışacaklarını acayip merak ediyorum *-*

Teşekkürler yorumun için :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gece Nöbeti Serisi - Sergei Lukyanenko
« Yanıtla #61 : 27 Şubat 2017, 13:12:34 »
Ya saygı duruşu diyeceğim, ama amacı pek bu gibi durmuyor. Yani direkt aynı fikri almış ve aynı şekilde uygulamış. Ben de ona şaşırdım işte, ihtiyacı olan bir yazar değil.

Öte yandan, bu kitapta büyük karakterlerin adlarının nereden geldiğini de öğrendik. Gesar ile bitmiyor işler :)

Ne diyordum? Okuyun <3

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gece Nöbeti Serisi - Sergei Lukyanenko
« Yanıtla #62 : 01 Mart 2017, 12:37:45 »
Kitabı genel olarak beğendim ama serinin final kitabının finali olarak biraz sönük kalmış. Devamı gelebilecek bir şekilde bırakılmış, yazarın tercihi sanırım daha sonra zaten 5. kitap da çıkmış. Daha vurucu bir şekilde bitebilirdi sanki.

Nöbet serisinden alışkın olduğumuz iyi/kötü arasında bir yerde, grilikler içinde dolaşmaya devam ediyoruz. Önceki kitaplarda aslında iyi ve kötünün sorgulanması, farkları ve ortak noktaları daha detaylı işleniyordu. Eski kitapların üçer bölümünün her birinde böyle felsefi sorgulamalara daha fazla giriliyordu. Bu kitapta olay biraz şekil değiştirip tüm büyücüler dünyasını etkileyen daha genel bir tehdide karşı savaşmaya, bir arayışa[*]quest[/*] dönüşmüş, iyi/kötü felsefeli olayları biraz arka plana itilmiş. Bu durumdan rahatsız değilim, sadece belirtiyorum.

Kitabın ilk bölümünde büyük bir gizem var, tüm büyücülük dünyasını ilgilendirecek kadar büyük. Hem gece hem de gündüz nöbetinin liderleri durumun araştırılmasını istiyorlar bu nedenle. Herkes birbirinden şüphelenip kimin elinin kimin cebinde olduğunun zor anlaşıldığı ilk kısım benim kitaptaki favori kısmım oldu. Zaten ilk bölümün sonlarında da kitabın tüm bölümlere yayılacak ana konusu belli oluyor.

İkinci kısım biraz filler gibi geldi, bölüm boyunca çok fazla şey yaşanmıyor. Olan şeyler de son sayfalarda olup bitiyor. Belki de bu kitabı üç ayrı bölüm değil de tek bir kitap olarak düşünmek lazım. Son Nöbet'in anlattığı şey, üç farklı olay ve bunların en sonda birbirine bağlanması değil eski kitapların aksine. Tek bir olay var ve bununla alakalı farklı şeyler yaşanıyor gibi düşünmek daha doğru olur.

Üçüncü kısım da ortaya çıkan şeylerin birbirine iyice bağlandığı, çoğu soruya cevap verildiği ve asıl gizemin çözüldüğü bölüm. Bu bölümde ciuv ciuv büyülü savaşlardan çok bulmaca çözmeye çalışıyorlar aslında, bir zeka savaşı var. Başta söylediğim gibi sonu biraz daha şekilli, değişik bir şey olabilirdi. Biraz sönük buldum. Devamı gelecekse çok önemli değil ama tüm serinin finali bu olacak derseniz yeterli gelmiyor bence.

Bir de güncel popüler fantastik eserlere, filmlere falan baya çok gönderme var bu kitapta. Sanırım Rus yazarımız kitabın artık tüm dünyada meşhur olduğunu düşünüp içine böyle şeyler eklemiş :D Hoş olmuş, çok sırıtmıyor bunlar. Belki de Rusya'nın Batı kültüründen yavaş yavaş etkilenmesi sonucu böyle şeyler kitaplara girmeye başlamıştır o dönemde, bilemiyorum.

Genel olarak başarılı bir kitap, 8/10 diyorum. Nöbet serilerini okuyanlar tabii ki alıp okusun, işiniz ne :D İyi ve kötünün keskin sınırlarla ayrıldığı fantastik şeylerden sıkılanları, şehir fantastiğiyle ilgilenenleri ve fantastik içinde felsefeli bazı düşünceler okumayı sevenleri -sığ şeyler değil, Lukyanenko iyi işliyor bu konuyu. Çok sığ olanları ben de sevmiyorum- serinin ilk kitabı Gece Nöbeti'ni okumaya davet ediyorum. Ayrıca Gece Nöbeti Rus Harry Potter'ı falan değil, tanıtımlara bakıp bu yanılgıya düşmeyin. Tek ortak noktaları içinde büyücüler olması, yoksa çok ayrı kategorilerde bu iki seri.

Aşağıda kitapla alakalı çok fena spoiler var ona göre.

Spoiler: Göster
Bilmeceyi ilk gördüğüm anda "hııı alacakaranlığın 7. katı aslında gerçek dünya, bu taç denen şey de aslında gerçek dünyada saklı. Merlin kadar güçlüysen 6'dan direkt gerçek dünyaya geçebiliyorsun. Zekiysen tek tek gidip yine buluyorsun tacı" diye düşünmüştüm. Tastamam benim düşündüğüm gibi çıktı olay. Hazal Yerdeniz'in sonundan baya esinlenilmiş demiş. Vallahi Yerdeniz'i okumama rağmen sonunda ne olduğunu hiç hatırlamıyorum Hazal[*]vurmayın[/*]. Sanki onlar da öteki dünya gibi bir yere gitmişlerdi, çöller falan vardı bir şeyler vardı ama bir özet geçersen ben de öyle miymiş değil miymiş görürüm :D

Yani bilmiyorum belki ben çok zeki bir insan olduğum için bunu düşünmüşümdür -sanmıyorum- ya da bu işte çemberin başı sonu olmaz geyiği artık çok bilinen bir şey olduğu için anında aklıma bu gelmiştir bilmiyorum. Ama Gesarlar Zavulonlar bunu düşünsün yani, o kadar ilim irfan sahibi adamlar olmuşlar.

Sonra Ayna olsun diye iyiler tarafından İskoçya'ya getirilen ilk bölümde görünen sirkçi çocuk var. Bu da bence şekil olsun diye eklenmiş, yazarın üstüne çok düşünmediği bir şey olarak kalmış. Sonraki bölümlerde hiçbir şeye bağlanmadığı gibi ilk bölümde de gereksiz drama yaşatmaktan başka pek işe yaramıyor. Sayesinde işte İskoçya iyiler başkanının olaydaki rolü biraz belli oluyor o kadar.

Bir de kardeşim Merlin'in mezarını koruyorsun, garip olay oluyor. İlk iş neden gidip orayı kontrol etmezsin? Hadi onu kontrol etmedin, bizim gariban Anton'a neden anlatmadınız? Yazık vallahi hiçbir şey bilmeden gitti oraya. Bir de bilip de söylemiyorlar, aman öyle değildir diyerek geçiştiriyorlar olayı. Biraz saçma buldum. Bu Gesar, Zavulon falan biraz saçma derecede aşırı sırcı. İlk kitaplarda Anton fakir büyücüydü, leveli düşüktü, manası azdı diye bir şey anlatmıyordunuz. Ulan artık Anton da büyük büyücü, söyleyin işte ne olacak?

Neyse sirkçi çocuk Egor'u getirdi İskoçya iyiler başkanı ama, Merlin'in dirilince aynanın ona karşı savaşacağı ne malum? Merlin gelse iyi kötü dinlemeden her şeye dalsa ne olacak? Ya da Merlin dirilince hemen kaçsa, başka yerde daha sonra savaşsa ne olacak? O anda ayna büyücü olamayacak eleman, boş yere gelmiş olacak. Hadi iyiler için daha kötüsü, Merlin belki kötülüğe tövbe edip iyiler için çalışacak, bu sefer de ayna onu yok edecek ve iyilere zarar vermiş olacaksın. Bunları ben düşünebiliyorsam benden kat kat zeki ve deneyimli olan büyücülerin de düşünebilmesi lazımdı. Nöbet serisindeki entrikaları başarılı bulurum ama burası biraz zayıf kalmış.



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gece Nöbeti Serisi - Sergei Lukyanenko
« Yanıtla #63 : 01 Mart 2017, 13:11:33 »
Çok fena spoiler'a çok çok fena spoiler'lı cevap veriyorum şimdi :D

Öncelikle Yerdeniz konusunu açıklayayım. Yerdeniz 5: Öteki Rüzgar için feci bir spoiler içerir! Son Nöbet'in sonu için de!

Spoiler: Göster
Alıntı
Hazal Yerdeniz'in sonundan baya esinlenilmiş demiş. Vallahi Yerdeniz'i okumama rağmen sonunda ne olduğunu hiç hatırlamıyorum Hazal*. Sanki onlar da öteki dünya gibi bir yere gitmişlerdi, çöller falan vardı bir şeyler vardı ama bir özet geçersen ben de öyle miymiş değil miymiş görürüm

Öteki Rüzgar'ın sonunda seri boyunca Duvar'ı atlayıp geçtikleri Öteki Dünya olayı bir anda yerle bir oluyordu. Önceki kitaplarda Ged'in sayısız kez Duvar'ı atlayıp geçtiği ölüler dünyasının aslında bir sıkışmışlık olduğunu görüyor ve Duvar'ı yıkarak gerçek "ölümü" getiriyordu.

Son Nöbet'te de böyle olmadı mı zaten :)? Lukyanenko da bunu Alacakaranlık'taki ölü Diğerler için yapmış.


Son Nöbet'ten devam:

Spoiler: Göster
Ben şeye çok gıcık oldum: Koskoca Gesar, çakallar çakalı Gesar, nasıl o bilmeceyi çözemez? Gesar'ın değil de bir tek Anton'un çözmesi bana hiç yeterli gelmedi. Karanlığı maymuna çeviren bu adamın bu bilmece için "Bakın ben şunu şu yüzyılda çözmüştüm. Teorin doğru Anton." demesini bekliyordum. O kısım yetersiz kalmış gerçekten.

Alıntı
Bir de kardeşim Merlin'in mezarını koruyorsun, garip olay oluyor. İlk iş neden gidip orayı kontrol etmezsin? Hadi onu kontrol etmedin, bizim gariban Anton'a neden anlatmadınız? Yazık vallahi hiçbir şey bilmeden gitti oraya. Bir de bilip de söylemiyorlar, aman öyle değildir diyerek geçiştiriyorlar olayı. Biraz saçma buldum. Bu Gesar, Zavulon falan biraz saçma derecede aşırı sırcı. İlk kitaplarda Anton fakir büyücüydü, leveli düşüktü, manası azdı diye bir şey anlatmıyordunuz. Ulan artık Anton da büyük büyücü, söyleyin işte ne olacak?

Çok çok benzerlerini düşündüm :D Hele ki mezarı koruyorsan niye gidip önce oraya bakmıyorsun kısmına kitabı okurken çok takıldım.

Alıntı
Neyse sirkçi çocuk Egor'u getirdi İskoçya iyiler başkanı ama, Merlin'in dirilince aynanın ona karşı savaşacağı ne malum? Merlin gelse iyi kötü dinlemeden her şeye dalsa ne olacak? Ya da Merlin dirilince hemen kaçsa, başka yerde daha sonra savaşsa ne olacak? O anda ayna büyücü olamayacak eleman, boş yere gelmiş olacak. Hadi iyiler için daha kötüsü, Merlin belki kötülüğe tövbe edip iyiler için çalışacak, bu sefer de ayna onu yok edecek ve iyilere zarar vermiş olacaksın. Bunları ben düşünebiliyorsam benden kat kat zeki ve deneyimli olan büyücülerin de düşünebilmesi lazımdı. Nöbet serisindeki entrikaları başarılı bulurum ama burası biraz zayıf kalmış.

En büyük sıkıntı bu Ayna teorisinin altının doldurulmaması. Her kitapta bir "Egor faktörü" çıkıyor. Bu kitap bir nevi son gibiydi ya, (8 sene sonra 2 kitap daha geldi ama dile kolay, 8 sene) bu Egor işi de bir sonuca bağlanmalıydı. Egor Ayna olsa bence tadından yenmezdi. Ama ne oldu? Yine havada kaldı.

Merlin'in başta Aydınlık Diğer sonraysa Karanlık Diğer oluşundan dolayı Ayna olarak getirildi aslında. Merlin Alacakaranlık'a çekilmeden önce Karanlık Diğer'di. Böyle olunca da otomatikman dönerse ilk Edinburgh Gece Nöbeti'nin hali fena, bize bir Ayna gerek dediler. Bence mantıklı, ama yeterli değil :/. Çünkü Zavulan falan da bir ayaklandı, kaçın Merlin geliyor şeklinde. Demek ki diğer tarafa da bir etkisi olacak.

Entrikaları en zayıf kitaptı maalesef, doğru.

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gece Nöbeti Serisi - Sergei Lukyanenko
« Yanıtla #64 : 03 Mart 2017, 11:23:26 »
Bence direkt olarak oradan çalmamıştır ya. Çok yaygın bir şey aslında bu. Bu ne spoiler içinde söyledim ama sadece Yerdeniz'de işlenen bir şey olamaz bu.

Spoiler: Göster
Ölülerin öte aleme geçemeyip bir yerde takılıp kalması. Bu tema ilk olarak Yerdeniz'de ortaya çıkmış olamaz diye düşünüyorum. Heri Potır'da bile vardı -yani direkt öte aleme gidip duvar yıkma olmasa da :D - ölüleri serbest bırakın gibi bir geyik. Eski mitolojik metinlerde, masallarda falan da bulunabilir. Ölenlerin ruhunu çağırıp daha sonra serbest kalmaları gerektiğini görüp salan büyücüler vs. de belki böyle bir şey yazmasına ön ayak olmuştur. 



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gece Nöbeti Serisi - Sergei Lukyanenko
« Yanıtla #65 : 03 Mart 2017, 11:30:02 »
Ama şimdi eserin adını kitabında anıp aynı kitapta bunu yapınca ben şüpheleniyorum :D Bu kadar da olmaz diyorum. Ama Lukyanenko candır, gerisi heyecandır :D

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Gece Nöbeti Serisi - Sergei Lukyanenko
« Yanıtla #66 : 23 Mart 2017, 02:55:05 »
Daha çok başlarındayım ama... Anton'un sersemliklerine mi daha çok güldüm küçük Nadya'ya mı, Gesar'ı görünce mi daha çok sevindim Semyon'u mu derken Karanlık Büyücü Zavulon ortaya çıktı ve tek bir sözüyle sahneyi çaldı:

"Ben senden tarafım Anton. Tuhaf ama ben neredeyse her zaman senden tarafım."

Özlemişiz be Lukyanenko... :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Gece Nöbeti Serisi - Sergei Lukyanenko
« Yanıtla #67 : 14 Mayıs 2017, 16:28:26 »
Kitabı okurken Nöbet Serisi'ni neden bu kadar sevdiğimizi ve yıllardır dördüncü kitap ne zaman çıkacak diye niye sitem ettiğimizi bir kez daha anladım. Rus yazar Lukyanenko yine kendine has maceralar koymuş ortaya.

Bu sefer dünyanın farklı yerlerine, Edinburgh ile Özbekistan'a gidiyoruz Anton'la. Serinin ilk kitabında acemi bir Diğer olan Anton artık Rütbeli bir Büyük Büyücü, dolayısıyla yapabildikleri ve üstlendiği görevler çok daha büyük. Ama yer yer kahkaha atmanıza neden olan saflığı hâlâ yerinde :) O her şeyden bihaber şekilde olayları çözmeye çalışırken okur olarak bizim de bulmacalara kafa yormamız da yerinde aynen duruyor. Ama bu kez işin içinde daha az entrika, daha fazla gizem vardı. Çünkü Gesar ve Zavulon'un akıl oyunlarıyla birbirlerine üstünlük taslama mücadelesinden ziyade hem Aydınlık hem de Karanlık varlıkları tehdit eden gizemli ve ortak bir düşmana karşı verilen savaş söz konusu.

Ama bu durum serinin akıcılığından bir şey götürmemiş, yanlış anlaşılmasın. En azından ben her zamanki gibi büyük keyif alarak okudum. Gesar'ı, Semyon'u, hatta Zavulon'u bile tekrar görmek çok güzeldi. Anton ile Sveta'nın küçük kızı Nadya'nın yaptıklarını okumaksa ayrı bir zevk. Ayrıca ta ilk kitaptan beri süregelen bazı şeylerin mantıklı bir şekilde birleşmesi bir diğer artısıydı.

Spoiler: Göster
Açıkçası Alacakaranlık'ın yedinci katının gerek dünya olduğunu çözememiştim okurken. Ama bulmacayı ilk gördüğüm andan itibaren işin içine Ouroboros'un gireceğini ve yılan golemle bir alakası çıkacağını anlamıştım :)

Yerdeniz bağlantısına bir şey diyemiyorum. Daha önce de ölülerin öteki tarafa geçemeyip ara dünyalarda bir yerlerde kalmasıyla ilgili çok şey okuduk, izledik. Direkt olarak Le Guin'den esinlenip esinlenmediğini bilemiyorum doğrusu ama işlenmiş bir konu olduğu gerçek ne yazık ki. O yüzden sonunu çok önceden, kitabın ortalarından itibaren tahmin etmeye başlıyor insan.

Yavru Kaplan ve diğerlerini görmek de beni duygulandırdı azıcık :'(


Tek eleştirim çeviri... Önceki kitaplara nazaran bir tık aşağıda kalmış bu sefer. Okunmayacak durumda değil neyse ki ama bazı yerlerin hatalı olduğunu bir bakışta anlıyorsunuz.

Serinin önceki kitaplarını sevdiyseniz (Neden sevmeyesiniz ki??? Niye yapsanız kendinize böyle bir kötülüğü?) Son Nöbet'i de keyifle okuyacağınızı garanti ederim.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı muaet

  • **
  • 215
  • Rom: 12
  • Carai an Ellisande!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Gece Nöbeti Serisi - Sergei Lukyanenko
« Yanıtla #68 : 05 Haziran 2017, 13:26:48 »
Serinin ilk kitabı olan Gece Nöbeti'ni henüz bitirdim. Aç karna iyi gitti diyelim :D

Kitap keyifli, üç parçaya bölünmüş hikayelerin hepsinden keyif aldım ancak beni en çok etkileyen üçüncüsü oldu. Uzun zamandır bir karakterin içsel tahlilinden bu kadar etkilenmemiştim. Anton'un elinin kolunun nasıl bağlı olduğunun, dış etkenlerin karışmaları olmadan, sınıf ayrımı olmadan saf bir duygu olan aşkı dahi nasıl tadamayacağını, hayal ederken bile başı dönen güçlere sahip insanların planlarında nasıl bir o yana bir buyana savrulduğunu karakterle birlikte ben yaşadım, ben aynı sıkıntıya düştüm. Ne çektin be Anton reyiz!

Epey güzeldi, şimdi ikinci kitaba başlayacağım bakalım.

Göklerden gelen edit: Gündüz nöbeti ve Alacakaranlık nöbetini bitirmiş durumdayım. Bu adamların psikolojik tahlillerini beğendiğimi söylemiştim, fikrim değişmedi. Gündüz nöbetindeki o İgor ve Anton'un başbaşa konuştukları bölüm yok mu... Polisiye sevmem, kitaptaki tüm hikayelerin bu potada eritilip önümüze konuluyor olması da o sebeple ilgimi çekmiyor ancak adam okutuyor kendini. Alacakaranlık Nöbetini gündüz nöbetinden daha çok sevdim, Anton'un mutlu bir aileye kavuşmuş olması sevindirici.

Şimdi sırada son nöbet var. Yerdeniz serisini çok severim, Fırtınakıranın yukarıda bahsettiği olayı da merak etmedim değil. Okuyup ilgili yorumumu yapacağım sonrasında.
“My father used to say that there are two kinds of people in the world,” Kaladin whispered, voice raspy. “He said there are those who take lives. And there are those who save lives. I used to think he was wrong. I thought there was a third group. People who killed in order to save.” He shook his head. “I was a fool. There is a third group, a big one, but it isn’t what I thought. The people who exist to be saved or to be killed…The victims. That’s all I am.”