The Slow Regard of Silent Things’in konusu Üniversite’de geçiyor. Seriyi okuyanlara yabancı olmayan Üniversite’de, çok zeki öğrenciler simya, sempati ve kimya (artificing) gibi aydınlık bilimlerin gizemlerini çözmeye çalışırlar. Eski öğrencilerden Auri (Rothfuss’un önceki romanlarında ikinci ana karakter olmasına rağmen oldukça önemli bir yeri vardı) kampüsün altında eski ve terkedilmiş geçitlerden oluşan bir labirentte tek başına yaşamaktadır. Şeyaltı’nda (The Underthing) yaşarken Auri, kendi güçlerinin farkına varır ve bilimin ve eski sınıf arkadaşlarının görmezden geldiği kimi gerçekleri görmeyi öğrenir.
“Ayrıca Auri’yi temel alan başka bir novella üzerinde çalışıyorum. Kısa bir hikaye olacağını düşünmüştüm ama beklediğimden bir hayli uzun oldu ve şimdiden 25.000 kelimeye yaklaştı.”
Dun can sikintisiyla ikinci kitabin hosuma giden kisimlarini tekrar okurken iki sey fark ettim.Lord Maer'in karisi Leydi Kilipsiz (Lady Lackless)Spoiler: GösterKvothe kadinla ilk karsilastiginda kadinin yuzune bon bon bakiyor ve hatta bi durum kadin tarafindan kaba olarak karsilaniyor falan. İsin ilginci Kvothe'nin kadini cok tanidik bulmasi ancak kim oldugunu cilaramamasi. Yasadigi yerden cok uzakta oldugu icin kendisi de kadini daha evvel gormus olamayacagini itiraf ediyor. O halde kadin ona nereden tanidik geliyor? Tahminim kadinin Edema Ruhlarca "ayartilip" kacirilan kiz kardesi Kvothenin annesi oluyor. Yani Kvothe aslinda kadini annesine benzetiyor. Annesinin o aile yadigari olan 3000 yillik kutuyu acmayi basardigini, icindekinin ne oldugunu ogrendigini ve bu vesileyle esiyle o 7 seytanin hikayesini toplamaya basladigini dusunuyorum.Bir diger husus Lord KaraagacSpoiler: GösterBildigimiz uzere kendisi Denna'nin hamisi. İlginctir, kendisi cok gizemli agzi siki birisi. Denna'nin tasfirlerine gore cok guclu, varlikli ve vakti fazla olan bir insan. Cok iyi dans ediyormus. Nedense bu bilgiler bana Kvothe'nin Maer'in sarayinda tanistigi Bredonu cagristirdi. O kadar sohbet etmelerine ragmen Kvothenin ogrenebildigi tek sey bir masa oyunu oldu.
Elodin ve Denna üçüncü kitabın için en büyük kozlar. Eğer onların geçmişleri için "novella" yazılacaksa bu, üçüncü kitaptan sonra olur kanaatindeyim.Amyr'ler ile ilgili bir düşünce.Spoiler: GösterÖncelikle seride Amyr'lerin ne zaman ortaya çıktığı, hala devam edip etmediği ve ediyorsa nerede olduğu tam bir muamma. Ancak haklarındaki efsanelere göre, kendileri adalet için her şeyi yapabilecek insanlar, bu hamile bir kadını öldürmek anlamına gelse bile.Amyr'lerle ilgili bilgilerin her yerde sadeleştirildiğini öğreniyoruz ikinci kitapta. Lord Maer gençliğinde parası ve imkanlarıyla dahi herhangi bir bilgi kırıntısı bulamamış, Kvothe yüz binlerce kitap arasından arşivde çocuk kitaplarından başka bir şey elde edememiştir.Bu demektir ki Üniversite, bir şekilde Amyr'ler tarafından kontrol altında tutulmaktadır. Zaten tüm dünyadaki en büyük ilim yuvası olan ve kuruluş amacıyla gerçek sihrin öğretildiği (gizemiye) bir kurumun Amyr'ler tarafından yok sayılması mantıklı olmazdı.Peki kim bu Üniversite'deki Amyr'lerle bağlantısı olan şahıs?Ben bu şahsın Lorren Hoca olduğu kanaatindeyim. Peki neden? Öncelikle Arşivin tamamı üzerinde yetki sahibi olan tek şahıs kendisi. Bu nedenle Amyr'ler ile ilgili bilgilerin yönetilmesinde en etkili kişi kendisi olacaktır.Bir diğer husus, kendisinin hiç gülmediği, herhangi bir duygu belirtisi göstermediği, taş kadar ifadesiz bir yüze sahip olduğu bilgisi. Öyle ki Elxa Dal kendisini güldürene 10 Altın Mark ödül sözü vermiş. Lorren Hoca hakkındaki betimlemeler, halk arasındaki Amyr imajıyla sizce de çok fazla örtüşmüyor mu? Özellikle kendisinin kitap toplama bahanesiyle koca bir guldenli gizemiye filosuna sahip olması ve istediği zaman aynı bahaneyle seyahatlere çıkabiliyor olması onun için muazzam bir istihbarat ağı oluşturacağı kanısındayım.Bana göre bu konudaki en değerli kanıt, ilk kitapta bizlere verildi. Kvothe Üniversite'ye kaydı sırasında kendisini Arliden oğlu Kvothe olarak tanıttığında, Lorren Hoca'dan "Ozan Arliden mi?" diye bir soru geliyor. Kvothe babasının kendisi hakkında hiç öyle bir iddiada bulunduğunu hatırlamadığını söylüyor aynı sayfada.Haydi Lorren Hoca'nın Arliden'i nereden tanıdığını boş verelim, ki bu da başlı başına bir kanıttır bana göre, biz "Ozan" hakkında biraz kafa yoralım. "Ozan" kimlere verilen bir ünvandır ve Lorren Arliden'i kendince neden böyle tanımlamıştır? Közün sözünü tekrar hatırlamak bu sorular için yeterli cevabı verecektir kanaatindeyim:"Birinin ebeveynleri olur olmadık şarkılar söylemiş."Dediğim gibi, Lorren Hoca benim için Amyrlere en yakın şahıs Üniversite'de. Belki doğrudan bir bağlantısı vardır, belki de kendisi Amyr'dir, bilemiyorum.