Kayıt Ol

Son Kurtadam Serisi - Glen Duncan

Çevrimdışı Grayswandir

  • ***
  • 815
  • Rom: 14
  • You may have heard of me.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #15 : 02 Mart 2015, 23:34:25 »
Yazı dilinin daha özenli olması konusundan bahsedecektim, unutmuşum. Sanıyorum yanlış anlaşıldım, o yorumumla yazarın bu ifadeleri isteyerek kullanmadığını söylemek istemedim ben. Glen Duncan bilinçsizce yazmayacak kadar iyi bir yazar, elbette her yazdığını özellikle seçerek yazıyor. Jake'in o şekilde kullanmasından bahsediyorum. Yazarın, karakterine doğal bir dil kullandırma amacıyla bu ifadelerden kaçınmamış olması mümkün. Fakat ironi amacı daha baskın olabilir elbette, yazarın ve karakterin tarzını düşünürsek. Hatta dediğim gibi, her ikisinden de biraz olduğunu düşünüyorum.

Bu arada kitabı okudum elbette. Yukarıda da ufak bir yorum yapmıştım zaten.
In the beginning the Universe was created.
This has made a lot of people very angry and been widely regarded as a bad move.

#hayır

Çevrimdışı Giskard

  • *
  • 219
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #16 : 04 Mart 2015, 20:37:50 »
Bence güçlerimizi birleşitirp ortak bir inceleme yazabiliriz :). Dilerseniz tabii.

Onur duyarım. Çok da mutlu olurum.

Not: Çeviri enfesti ama düzelti için aynını söyleyemeyeceğim, özensizdi.

Buraya bir parantez açayım: Kitabın çıkışı biraz aceleye getirildi; şahsen ben çeviriden memnun değildim ve üzerinde daha fazla çalışmak istedim. Ama yayın programında değişiklik yapılmaması gerektiği için kaldığım yerden itibaren diğer editör arkadaşlar devam ettiler. Bildiğim kadarıyla onların da kısıtlı bir zamanda bitirmesi gerekti düzeltiyi.

Özensiz görünen kısımlar varsa bundan kaynaklanıyor olabilir.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #17 : 15 Mart 2015, 16:37:09 »
Ben bu kitabı sevmedim :/

Başta Bülent Bey olmak üzere beğenenlerin fikrine saygım sonsuz, o yüzden bu satırları yazmak beni biraz üzüyor. Ama fikrimi belirtmeden de duramayacağım; en azından farklı bir bakış açısı getirmiş olurum.

Kitaba başladığımda gayet umutluydum aslında. İlk sayfasındaki betimlemeleri cidden sevdim. Ayrıca Jake Marlowe karakteri de gözüme bayağı ilginç geldi. Düşünsenize; yüzlerce küsur yaşında, ta 1800'lü yıllarda yaşamış, pek çok şey görmüş, yaşama doymuş, hatta bıkmış bir kurtadam var karşımızda. Üstelik de son kurtadam... Ve peşinde DOKET adlı, canına kast etmiş gizli bir örgüt var. Ufukta güzel bir macera gözüküyor diye düşünüyorsunuz.

Sonra Jake'in arkadaşı, koruyucusu, minyonu Harls çıkıyor ortaya. Aralarında "Tanrı öldü, ironi hala neşeli bir şekilde yaşamaya devam ediyor," gibi bir cümle geçiyor. Normal diyorsunuz, sonuçta hayatta kalabilmek adına öldürmek zorunda kalan bir kurtadamın yaradılışı sorgulamasından daha normal bir şey olamaz. Sonra Harls'ın homoseksüel olduğunu öğreniyor, kitapta çarpık şeyler göreceğimizin ilk sinyalini alıyoruz. Umursamıyoruz, ne de olsa hem hayatın bir parçası hem de bir kitapta ilk kez görüşümüz değil böyle şeyleri.

Derken "Tanrı yok ve onun bize verdiği tek emir yaşamak," diye abuk sabuk, o ana kadar okuduğumuz her şeyle çelişen bir cümle geliyor. 'E madem yok, ne diye emrine uyuyorsunuz?' diye düşünmeden edemiyorsunuz.

Sonra Jake dışarı çıkıyor ve o noktadan itibaren sürekli kafasından geçen düşüncelere, fikirlere, Tanrı'nın olmadığını her an kanıtlama çabalarına, hayattan ne kadar bıktığına, ne kadar bıktığına, ne kadar bıktığına, ne kadar bıktığına, ne kadar bıktığına dair sonu gelmez bir anlatı başlıyor ve kitabın neredeyse ortalarına kadar bu böyle devam ediyor. Bu esnada Glen Duncan da Jake'in ağzından sürekli ne kadar zeki olduğunu çabalama, etkileyici laflar etme, okuyucuya zekasını kanıtlamanın peşinde koşuyor (Ama tüm o zekasına rağmen kadınlık organını tanımlamak için dünyadaki en kaba kelimeden [cunt] başka bir şey düşünme zahmetine katlanmıyor.)

Ve daha da kötüsü bunu yapamaması, becerememesi. Afili laflar etmeyi ön plana, hikaye anlatımınıysa ikinci, hatta üçüncü plana attığı için okurken feci derecede sıkılmanıza ve "Kapa artık şu lanet çeneni!" diye bağırmanıza neden olan bir yazar kendisi. Neden mi? Çünkü ana karakteri üzerine ateş açılırken banka reklamlarını, o reklamda oynayan kadının seksi dudaklarını ve ekonomik krizi düşünüyor. Paragraflarca... Üzerine bir vampir saldırırken Amerikan Sapığı kitabından bahsedip onu eleştirmeye ve onunla ilgili anılarından bahsetmeye başlıyor. Paragraflarca... Koskoca Eflatun'un ilkelerini sekse bağlıyor ve o değerli şahsı pis kokulu bir hayvana benzetiyor. Kitaptaki tüm kadınlar birer seks objesi ve değerleri "sinsi" vajinalarının (onun kadar kaba olamadığım için kusura bakmayın)  "kokularına" göre belirleniyor. Hazreti Meryem ile Havva da bu muameleye dahil...

Dahası sürekli olarak Tanrı'yı aşağılama ve yokluğunu okuyucuya kabullendirme peşinde ama ne ironiktir (geri zekalılık, aptallık, acizliktir) ki karakteri başı her sıkıştığında o "olmayan" Tanrı'nın adını ağzına alıyor, "Bunu sadece Tanrı bilir," gibi laflar ediyor, hatta DUA ediyor. (Bunun ironi olduğunu hiç ama hiç sanmıyorum bu arada.)

Bitmedi, her şey bitince, senaryo aniden keskin ve beklenmedik bir dönüş (twist) alınca sıra okura geliyor ve resmen zekanızla dalga geçiyor. "Bunu sen bile görememiştin değil mi ey okur?" O ana kadar tek bir ipucu vermediğin bir gelişmeyi Deus Ex Machina yöntemiyle yüzüme fırlattın; bunu nasıl görebilirim ki "sayın" yazar?

Kitaptaki seks sahnelerini gereksiz detaylı buldum. Yani... kitaplarda seks olabilir, bunu bir yere kadar kabul edebilirim. Ama seks için sekse karşıyım. Hele ki iş 18 yaşındaki ergenlerin "Ona tam 6 kez çaktım ama aletim hala taş gibi," gibi cümlelerine gelince gözlerimi devirmeden edemedim. Fantastik ve bilimkurguda buna karşıyım. Bu tarz şeyleri okumak istesem Whatpad'e girer, ergen pornosu okurum. Ya da Grinin Elli Tonu'na balıklama dalarım. "Son Kurtadam, fantastik edebiyatta yepyeni bir soluk" başlıklı bir kitabı değil...

Sonra... Gelelim en gıcık olduğum yerine... Hayattan ne kadar bıktığına, ne kadar bıktığına, ne kadar bıktığına, ne kadar bıktığına, ne kadar bıktığına dair sonu gelmez laflar eden anti kahramanımız "âşık" oluyor ve bir anda hayatta en çok değer verdiği insan olan karısını unutuyor, yaşama isteğini kaybettiğini unutuyor, o ana dek yaptığı her şeyi unutuyor ve kadının "bir tarafının" derdine düşüyor... Neden? Duncan o noktada kitabını üçlemeye çevirmeye karar veriyor da ondan.

Kitabı okuduktan sonra üşenmedim, oturdum ve Duncan'ı araştırdım. "Ben, Lucifer" kitabında da seksin ve tanrıyı yermenin ön planda olduğunu gördüm. Son Kurtadam'ın ikinci kitabı Talulla'nın Yükselişi'nde sadece karakterin cinsiyetinin değiştiğin, yine arsızca sevişen ve tanrı olgusunu durmadan yeren bir karakter gördüğümüzü öğrendim. Duncan'ın en az 3-4 kitabında da aynı temanın işlendiğine şahit oldum.

Duncan bununla da kalmıyor, verdiği bir röportajda fantastik edebiyatı bir porno yıldızına benzetiyor, yani gösterişli ama içi boş olarak tanımlıyor. İngiliz meslektaşlarına da kendisi gibi yazamadıkları için kabiliyetsiz yaftası yapıştırıyor. Peki kim bunlar? China Mieville, Lewis Carroll, J.G. Ballard, Neil Gaiman, Terry Pratchett... aklınıza "edebi" yazmayan kim gelirse.

Kısacası ne bu kitabı ne de Glen Duncan'ı sevdim. Bu kitabını... pardon, "kağıt israfını" da kimseye önermiyorum. Kendisinin de başka bir kitabını okumayı kesinlikle düşünmüyorum.

Başta da belirttiğim gibi, sözüm meclisten dışarı. Herkesin zevkine saygım sonsuz. Buraya kadar okuma zahmetine katlananlara da teşekkür ederim :)

Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Elendil_XX

  • ***
  • 504
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #18 : 15 Mart 2015, 16:56:14 »
Harika bir eleştiri olmuş mit.

Gerçekten de bazı şeylerde "haklı" tiksinmelerin var.
Bu arada bu yazıyı okumam iyi mi oldu kötü mü oldu bilmiyorum, zira kitabı okuma konusunda içimde minicik bir istek vardıysa da o da bu yorum ile yok oldu diyebilirim. ;D

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #19 : 15 Mart 2015, 17:13:21 »
Alıntı
Derken "Tanrı yok ve onun bize verdiği tek emir yaşamak," diye abuk sabuk, o ana kadar okuduğumuz her şeyle çelişen bir cümle geliyor. 'E madem yok, ne diye emrine uyuyorsunuz?' diye düşünmeden edemiyorsunuz.

Ben bunu kendi yorumuma eklemeyi unutmuşum. Benzer yere takılmışız. Başlarda,

Spoiler: Göster
hayatından bıkmışlığına rağmen son vermemesiyle bu sözü benim için de çelişiyordu. Öte yandan ne kadar bıkarsa bıksın kişinin hayattan kopmasının zorluğuna da güzel bir örnek. Bu konuda hem eleştiriyor hem beğeniyorum :D. Ama "yaşam" ie ilgili kısımda oluyor bu. Yoksa bu gibi sözlerin yazarın ironisi olduğunu pek düşünmüyorum (halen).


Abi bu arada çeviri için ne düşünüyorsun? Kötüyüm, evet.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #20 : 15 Mart 2015, 17:34:28 »
Harika bir eleştiri olmuş mit.

Gerçekten de bazı şeylerde "haklı" tiksinmelerin var.
Bu arada bu yazıyı okumam iyi mi oldu kötü mü oldu bilmiyorum, zira kitabı okuma konusunda içimde minicik bir istek vardıysa da o da bu yorum ile yok oldu diyebilirim. ;D

Teşekkür ederim Elendil :) Ama amacım bu değildi, sadece beni iten kısımlarını belirtmek istedim ki okuma zevki benimkiyle benzer olanlar sıkıntı yaşamasın. Bak, "okuma zevki aynı olanlar" dedim dikkatini çekerim. :D Teşekkürler tekrardan ;)

Abi bu arada çeviri için ne düşünüyorsun? Kötüyüm, evet.

Harbiden de kötüsün :D İşin içinde Ozancan olduğundan, hem forumumuzun uzun soluklu bir üyesi hem de saygı duyduğum bir arkadaş olduğu için o konuda yorum yapmaktan özellikle kaçınmıştım. Yaptığı işe ve kendisine saygım var çünkü, hakkında kötü konuşmak istemem :)

Ama madem sordun, ben çeviriyi başarılı buldum. Bu kadar daldan dala atlayan ve konudan çok saparak tarihi olaylara, Amerikan kültürüne ve özellikle sinema filmlerine (Hah! Aklıma bir eleştiri daha geldi!) değinen bir anlatımın altından başarıyla kalkılmış bence.

Sinema filmleri... Kitabın istisnasız her aksiyon sahnesinde Jake "Eğer bu bir film olsaydı şöyle yapardım, ama değil," diyor. Sonra da gidip bir roman kahramanının yapabileceği en sıkıcı hamleyi seçiyor. Neden? Çünkü bu "gerçekçi" bir roman! Arada insanların bağırsaklarını yiyen kurtadamlar, vampirler falan var ama sizi kandırmasın bu...
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Light

  • **
  • 359
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #21 : 15 Mart 2015, 19:10:09 »
Güzel bir eleştiri olmuş abi tebrikler, gerçekten güzel bir eleştiri. :) Ama objektif bulmadım.

Diyelim ki bunu yazan anonim biri ve bu eleştiri hakkında aklıma gelenleri karşımdaki anonim biriymişçesine dile getireceğim.

Spoiler: Göster
Aralarında "Tanrı öldü, ironi hala neşeli bir şekilde yaşamaya devam ediyor," gibi bir cümle geçiyor. Normal diyorsunuz, sonuçta hayatta kalabilmek adına öldürmek zorunda kalan bir kurtadamın yaradılışı sorgulamasından daha normal bir şey olamaz.  Sonra Harls'ın homoseksüel olduğunu öğreniyor, kitapta çarpık şeyler göreceğimizin ilk sinyalini alıyoruz. Umursamıyoruz, ne de olsa hem hayatın bir parçası hem de bir kitapta ilk kez görüşümüz değil böyle şeyleri.

Derken "Tanrı yok ve onun bize verdiği tek emir yaşamak," diye abuk sabuk, o ana kadar okuduğumuz her şeyle çelişen bir cümle geliyor. 'E madem yok, ne diye emrine uyuyorsunuz?' diye düşünmeden edemiyorsunuz.

hatta üçüncü plana attığı için okurken feci derecede sıkılmanıza ve "Kapa artık şu lanet çeneni!" diye bağırmanıza neden olan bir yazar kendisi. Neden mi? Çünkü ana karakteri üzerine ateş açılırken banka reklamlarını, o reklamda oynayan kadının seksi dudaklarını ve ekonomik krizi düşünüyor. Paragraflarca... Üzerine bir vampir saldırırken Amerikan Sapığı kitabından bahsedip onu eleştirmeye ve onunla ilgili anılarından bahsetmeye başlıyor. Paragraflarca... Koskoca Eflatun'un ilkelerini sekse bağlıyor ve o değerli şahsı pis kokulu bir hayvana benzetiyor. Kitaptaki tüm kadınlar birer seks objesi ve değerleri "sinsi" vajinalarının (onun kadar kaba olamadığım için kusura bakmayın)  "kokularına" göre belirleniyor. Hazreti Meryem ile Havva da bu muameleye dahil...

Dahası sürekli olarak Tanrı'yı aşağılama ve yokluğunu okuyucuya kabullendirme peşinde ama ne ironiktir (geri zekalılık, aptallık, acizliktir) ki karakteri başı her sıkıştığında o "olmayan" Tanrı'nın adını ağzına alıyor, "Bunu sadece Tanrı bilir," gibi laflar ediyor, hatta DUA ediyor. (Bunun ironi olduğunu hiç ama hiç sanmıyorum bu arada.)

Kitaptaki seks sahnelerini gereksiz detaylı buldum. Yani... kitaplarda seks olabilir, bunu bir yere kadar kabul edebilirim. Ama seks için sekse karşıyım. Hele ki iş 18 yaşındaki ergenlerin "Ona tam 6 kez çaktım ama aletim hala taş gibi," gibi cümlelerine gelince gözlerimi devirmeden edemedim. Fantastik ve bilimkurguda buna karşıyım. Bu tarz şeyleri okumak istesem Whatpad'e girer, ergen pornosu okurum. Ya da Grinin Elli Tonu'na balıklama dalarım. "Son Kurtadam, fantastik edebiyatta yepyeni bir soluk" başlıklı bir kitabı değil...

, ne kadar bıktığına dair sonu gelmez laflar eden anti kahramanımız "âşık" oluyor ve bir anda hayatta en çok değer verdiği insan olan karısını unutuyor, yaşama isteğini kaybettiğini unutuyor, o ana dek yaptığı her şeyi unutuyor ve kadının "bir tarafının" derdine düşüyor... Neden? Duncan o noktada kitabını üçlemeye çevirmeye karar veriyor da ondan.

"Ben, Lucifer" kitabında da seksin ve tanrıyı yermenin ön planda olduğunu gördüm. Son Kurtadam'ın ikinci kitabı Talulla'nın Yükselişi'nde sadece karakterin cinsiyetinin değiştiğin, yine arsızca sevişen ve tanrı olgusunu durmadan yeren bir karakter gördüğümüzü öğrendim.

Bu kitabını... pardon, "kağıt israfını" da kimseye önermiyorum.

Başta da belirttiğim gibi, sözüm meclisten dışarı. Herkesin zevkine saygım sonsuz. Buraya kadar okuma zahmetine katlananlara da teşekkür ederim :)




Öncelikle homoseksüelliği çarpık bir şey olarak ya da çarpık kavramıyla ilintilendirerek tanımlayan herkesi kınadığımı, o insanların zihniyetlerinin ''iğrençliğini'' dile getirmiştim. Homofobik olabilirsiniz, iletişim kurmak, etkileşim kurmak zorunda değilsiniz. Bende de biraz homofobi denen olgudan bulunuyor, fakat etkileşimde bulunmuyorum ve saygı duysam da duymasam da o saygıyı gösteriyorum. Evet, homofobik olmaktan utanıyorum maalesef ama bilinçliliğimle o saygıyı göstermeye çalışıyorum.

Homoseksüellik değildir o bahsettiğiniz çarpıklık, herkeste bulunan nefsini idare edememedir; nefsini tamamen açığa çıkartmaktır. Anladığım kadarıyla, yazarın yaptığı şeydir; homoseksüellik denen olgu değildir.

Tarihe bakarsak: Ortaçağda bulunan bir olgudur bu çarpık düşünce, herkes heteroseksüel olsun da bize asker üretsin mantığıdır bu; bize kadın üretsinler de o kadınlar asker doğursun mantığı. Popülasyonumuz yükselip ırkımız yükselsin mantığının zihnimize empoze edilmiş halidir, bu genetik de olabilir.

''Tanrı öldü ve ironi hala neşeli bir şekilde yaşamaya devam ediyor,'' diye bir düşünceyi "Tanrı yok ve onun bize verdiği tek emir yaşamak," cümlesiyle çürütmeye çalışılmış; çürütülememiş. Abuk subuk diyerek,'' 'E madem yok, ne diye emrine uyuyorsunuz?' diye düşünmeden edemiyorsunuz.'' diyerek kendi içinde çelişik bir yapı olmuş. Eğer bu eleştiriliyorsa, etkileşim kurabiliyorsak, emir alabiliyorsak bu varlığın bizim özümüzden farkı anlatılmamış, subjektif ve dogmatik. Ayrı bir ''Tanrı'' olmadığı, sadece ''Düşünüyorsam varım.'' tezinden ortaya çıkılarak ortaya atılmış bir cümle, ironiyi belirterek derinliğini düşünürsek: Kendi içinde tamamen rasyonel.

Bu bağlamda ortada eleştirilecek bir şey yok kısaca.

Fantastik ve bilimkurgu türleri kurgu edebiyatı değil mi? Normal dünyayı kurgulayarak yeni bir bakış açısı yaratmıyor mu? Karşı olunan şey ahlaki değerler gereği ters düşüyorsa, bu tür eserler okunmaz.

Dendiği gibi Tanrı'nın adı ağzına alınıyor, bu bir ironi. Tanrı kişiselleştiriliyor, neşeli bir şekilde dalga geçilerek yaşatılıyor. Tanrı kendi içinde kişisel bir varlıksa ki öyle kabul ediliyor, böyle kabul edenler için ''Neden ölmesin?'' sorusunu akla getiriyor. Bence fantastik edebiyatta yeni bir soluk olabilir, neden olmasın? Bu kadar teizme karşı bir ideolojiye sahip birinin görüşünden dünyayı görmek güzel bir şey, karakterinde aşk kavramını nasıl işlediğini görmek güzel bir şey. Yazarın bakış açısından, yazarın ''kendi'' gerçekçiliğiyle okumak başka bir duygu.

Herkes kendi içinde, herkesten farklı bir ''Tanrı'' olgusu barındırır. Bu benim aklıma ''Great minds do not think alike.'' sözünü getirdi. Robert Silverberg'ün Gece Kanatları romanında da belirttiği gibi, ''Herkesin diğerlerinin yanındaki yerini bilebilmesi için sabit bakış açıları oluşturulması gerekiyordu.'' Bu gerekliliğe karşı olan insanları sevmemek ve kitaplarını okumamak bir opsiyon, kendi içinde çelişmeyen bu düşüncelere ''Aptallık, gerizekalılık, acizlik'' gibi yaftalar vurmak, düşünceleri/kitabı ''Boş, Kağıt İsrafı'' olarak değerlendirmekse hiç hoş değil, katılmıyorum. Ben, Lucifer elimde, en kısa zamanda bitirmeye çalışacağım.

Dediğim gibi ahlaki değerleriniz elvermiyorsa, kendinize işkence etmeyiniz. Baştan belli bir vizyonu var kitabın, incelemelere bakılırsa seksin öne çıkabildiği bilinebiliyor.

Burada yazdıklarım benim gördüğüm çelişkili noktalardı. :)
Alıntı yapılan: W.S.
Yet do thy worst, old Time; despite thy wrong
My love shall in my verse ever live young.

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #22 : 16 Mart 2015, 06:36:49 »
Ben homofobik değilim sevgili Mert :) İkimiz de İzmir'de yaşıyoruz, buralardaki durumu sen de benim kadar iyi biliyorsun. Çok yakından tanıdığım, beraber fazlasıyla vakit geçirdiğim tanıdıklarım var.

Benim orada çarpıklık diye anlatmaya çalıştığım şey o değildi aslında. Daldan dala atlarken o cümleyi nereye bağlayacağımı unutmuşum. Kitapta Jake'in karşılaştığı hemen hemen her karakterde bir sıra dışılık var diyecektim. Mesela homoseksüeller, hayat kadınları, lezbiyenler, travestiler, uyuşturucu kullanıcıları... Bu tip insanlarla karşılaşıyor Jake. Normal diyebileceğimiz tek kişi peşindeki Avcı; o da kötü adam olarak portre ediliyor.

Dediğim gibi, yazacak çok şey olunca bir sonuca bağlamayı unutmuşum o konuyu. ''Aptallık, geri zekalılık, acizlik, kâğıt israfı" gibi cümlelerle senin için aşırıya kaçtıysam kusura bakma. Evet ahlaki değerlerim, okuma zevkim, hayat görüşüm bu yazarın kaleme aldıklarını okumaya elvermiyor. Ben de bir daha hiçbir kitabını okumayarak kendime işkence etmeyeceğim zaten.

Sağlıcakla...
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı tormund

  • **
  • 151
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #23 : 16 Mart 2015, 07:52:20 »
Harika bir yorum olmuş. Okumayı düşünüyordum ama bu saatten sonra elimi bile sürmem.

Çevrimdışı Grayswandir

  • ***
  • 815
  • Rom: 14
  • You may have heard of me.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #24 : 16 Mart 2015, 18:03:05 »
Tanrının varlığı-yokluğuyla ilgili cümlelerde bir çelişki/hata olsa dahi, ki ben de kendi içinde rasyonel olduğu kanısındayım, buna niçin "geri zekalılık, aptallık, acizlik" gibi bir yakıştırma yapıldığını anlamakta güçlük çekiyorum. Zira başka herhangi bir konuda benzer bir hata yapılmış olsa bu derece bir tepki gösterileceğini pek sanmıyorum. Buradaki tepkinin büyüklüğü, konunun din ve inançla ilgili olmasından kaynaklanıyor görebildiğim kadarıyla. Sırf bu sebeple de hakaretler yağdırmak haksızlık oluyor sanki, öyle değil mi? Yazarın düşünceleri sizin ahlaki değerlerinizle bağdaşmıyor olabilir, ama bu bir kitaba "kağıt israfı" deme sebebi olmamalı.
In the beginning the Universe was created.
This has made a lot of people very angry and been widely regarded as a bad move.

#hayır

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #25 : 16 Mart 2015, 18:22:27 »
Ya arkadaşlar... ben fikrimi söyledim, sizinkine de saygı duyduğumu belirttim, değil mi? Bakın Bülent Bey sağ olsun, özel mesajdan "Çok güzel özetlemişsiniz," diyerek hiç polemiğe girmedi. Buradan ona anlayışı için bir kez daha teşekkür ediyorum. Ki kendisi Glen Duncan'ın ve bu kitabın çok büyük bir hayranıdır.

Sizden ricam benim cümlelerim üzerinden devam ettirmeyin bu tartışmayı. Kitap hakkındaki kendi düşüncelerinizi belirtin. Bir forum yöneticisi ya da ağabeyiniz olarak değil, bir forumdaşınız olarak sizden ricamdır bu. Teşekkür ediyorum anlayışınız için.
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Marius

  • ****
  • 1109
  • Rom: 31
  • poor misguided fool
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #26 : 16 Mart 2015, 18:39:34 »
Şu anda mit'in temsili yüz ifadesi;

Spoiler: Göster


Ancak hala sevgili saygılı! İstese hepinizi tek tuşla banlayıp tiranlığını kurabilir ama o güçlerini kötüye kullanmıyor! Çünkü o hakettiğimiz değil ihtiyacımız olan kahraman...
After I count down, three rounds, in hell I'll be in good company.

Çevrimdışı Fiddler

  • ***
  • 565
  • Rom: 32
  • Bazen Herkes Duysun Diye..
    • Profili Görüntüle
    • A. Orçun CAN
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #27 : 16 Mart 2015, 18:42:44 »
Kısacık bir konuya değinip kaçacağım,

Hepimiz İhsan Abi'yi, yazar, çevirmen, editör, ayakkabı bağlayıcısı, itfaiyeci, destroyer of the worlds vs. vs. olarak tanıdığımız için,

onun da her şeyden önce profesyonel ilişkisi bulunmayan kitaplara karşı sadece bir "okuyucu" olduğunu, ve her okuyucu gibi onun da bir yazar için kişisel ve kendince "gerizekalı" diye serzenişte bulunabileceğini unutuyoruz.

O yüzden bir "okuyucu" olarak okuduğu kitap ve yazar için "aptal" veya "kağıt israfı diyebileceği" gibi "glen duncan <3 mit 4ever !!111!!birbir!2' de yazabileceğini, ve bunun saygı anlamında bir sorun teşkil etmeyeceğini düşünüyorum.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü okuyalım..

Çevrimdışı

  • ***
  • 581
  • Rom: 47
  • Hayvan Yemeyelim!
    • Profili Görüntüle
    • http://bulentozgun.blogspot.com/
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #28 : 16 Mart 2015, 18:57:57 »
Ya arkadaşlar... ben fikrimi söyledim, sizinkine de saygı duyduğumu belirttim, değil mi? Bakın Bülent Bey sağ olsun, özel mesajdan "Çok güzel özetlemişsiniz," diyerek hiç polemiğe girmedi. Buradan ona anlayışı için bir kez daha teşekkür ediyorum. Ki kendisi Glen Duncan'ın ve bu kitabın çok büyük bir hayranıdır.

Sizinle bu kitap üzerinden tatlı tatlı atışmayı çok seviyorum, radyonun sohbet alanında da şakalaşıyorduk, güzeldi. Sürekli birbirimizi ağırladığımız oluyor bu forumda, bir çok kitabı hep beraber ölümüne beğeniyoruz; lakin asıl fikir ayrılıklarımız üzerinden kafamızı işletebiliriz sanırım.

Diğer yandan, şahsen anam-babam-ağabeyim-amcaoğlum olmayan Glen Duncan, gözümde sizin tırnağınız kadar değerli olamaz İhsan bey, bunu bilin.

Spoiler: Göster
Ama adam (Glen Duncan) deli yazıyor, seviyorum keratayı (güler).

Çevrimdışı Grayswandir

  • ***
  • 815
  • Rom: 14
  • You may have heard of me.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Kurtadam - Glen Duncan
« Yanıtla #29 : 17 Mart 2015, 18:25:15 »
Öncelikle zaten kendim de sıradan bir okuyucudan fazlası değilim, ve başkalarının yorumlarını da mümkün olduğunca kim olduklarına bakarak değerlendirmemeye çalışıyorum. Burada da, en azından kendi adıma, sorun karşımdakinin editör/çevirmen/yazar/okur olmasıyla ilgili değil.

Ya arkadaşlar... ben fikrimi söyledim, sizinkine de saygı duyduğumu belirttim, değil mi? Bakın Bülent Bey sağ olsun, özel mesajdan "Çok güzel özetlemişsiniz," diyerek hiç polemiğe girmedi. Buradan ona anlayışı için bir kez daha teşekkür ediyorum. Ki kendisi Glen Duncan'ın ve bu kitabın çok büyük bir hayranıdır.

Sizden ricam benim cümlelerim üzerinden devam ettirmeyin bu tartışmayı. Kitap hakkındaki kendi düşüncelerinizi belirtin. Bir forum yöneticisi ya da ağabeyiniz olarak değil, bir forumdaşınız olarak sizden ricamdır bu. Teşekkür ediyorum anlayışınız için.

Yorumunuz üzerinden bir tartışma yürümesini gayet doğal buluyorum. Fikrinizi söylediniz, evet, bunda hiçbir sorun yok. Bizim düşüncemize saygı duymak zorunda da değilsiniz, ama duyuyorsanız bu da gayet güzel. Buna karşılık biz de, nasıl ki diğer arkadaşlar sizin yorumunuzu beğendiklerini ifade ediyorsa, katılmadığımızı sebepleriyle açıkladık. Ki forum ortamının asli amacının tam da bu olduğunu sanıyorum. Bu sebeple ricanızı kırmak zorundayım, çünkü birbirimizden belli şeyleri konuşmamayı rica etmek sağlıklı bir tartışma ortamı oluşmasını imkansız hale getiriyor.

Kibarca konuşmak konusunda çok becerikli değilim, fakat saygıda kusur etmediğimi umuyorum. Yine de aşırıya kaçtıysam kusura bakmayınız efendim.
In the beginning the Universe was created.
This has made a lot of people very angry and been widely regarded as a bad move.

#hayır