Bu müzikali başka hiç bir yerde duyamazdınız. Uzaklardan, oldukça uzaklardan gelen ritmik bir korna sesi, evsiz bir adamın ruhsuz horlamaları, biraz kağıt hışırtısı, ve ıslak zeminde çıkan bot sesi. Adam, bu müzikali işine başladığından beri duyuyordu. Çünkü mesaileri hep gece oluyordu, öyle olması gerekirdi. Tedbir için…
Tedbir demişken, yürüdüğü ara sokağın bomboş olmasına rağmen adam hala soğuk metal ile temas halindeydi. Ne de olsa bu geceki iş oldukça riskli ve tehlikeliydi. Aslında her gece, hatta her gün risk ve tehlike, onu bir anne kucağı gibi sarmıştı. Ama bu gece farklıydı, ne de olsa daha var olmamış bir şeyi yok etmişti, ve onu daha var edememiş kişiyi de.
Bu düşünceleri bir kenara bıraktı ve sokaktaki sessizliğin gerilimini dinlemek için dikkat kesildi. Aynı zamanda üşüyordu da, ama hava yüzünden mi, yoksa duygularının soğukluğu yüzünden mi ona karar veremedi.
Fakat işi için duygusuz olmayı göze almıştı. Ailesi ve kendisi adına daha rahat bir yaşam için duygusuz olmayı göze almıştı. Suçun ve eşitsizliğin bol olduğu bu yerde, sisteme ayak uydurmak için duygularından vazgeçmişti. Acımasız olmak için, acınmamak için.
Uzun, sessiz ve karamsar düşüncelerle dolu yürüyüşü bitmişti, evine varmıştı. Üstünü başını tekrar kontrol etti, hiç kir kalmamıştı. Apartmanın kapısından içeri girdi ve her merdiveni çıkışında baba ve koca imajını yüzüne vurmaya başladı. İşini yaptığı zamanki ruhsuz yüzü ve ailesi ile vakit geçirdiğinde takındığı gülümser yüzü her gün devir-daim yapıyordu. Hangisi gerçek yüzü, onu da bilmiyordu.
Evinin çelik kapısını oldukça sessiz bir biçimde kapamaya özen gösterdi, iş giysilerini hızlıca çıkardı, pantolonuna sıkıştırdığı .45’i çantasının gizli bölümüne, çantasını da üst raflardan birine koydu. Eve her girdiğinde yaptığı gibi, tek huzur bulduğu küçük ve şirin bir odaya girdi.
5 ay önce doğan bebeğinin yanına dikildi ve onu alnından öptü. Bebek biraz huysuzlandı, adam bunu anladı ve hızlı bir biçimde odayı terk etti. Daha sonra yatak odasına yöneldi. Yatakta karısı uyuyakalmış, sağındaki boşluğa doğru yatmıştı. Kim bilir kaç saat beklemişti onu.
Sıcak yorganın içine girdi ve karısına sarıldı. Yatmadan önce düşündüğü tek şey ise, 1,5 saat önce öldürdüğü bir kadın, ve karnındaki bebekti. Patronuna göre bebek büyük bir risk taşıyordu, işi şansa bırakamazdı. Büyüyüp başına bela olmasını istemiyordu patron, daha babasıyla işi bitmemişken…
Gece boyunca kadını ve beğeği, ardından karısını ve bebeğini düşünmekten kendini alamadı.