Bir kitap yazmaya başladım. Giriş bölümünün küçük bir kısmını sizinle paylaşmak istedim. Bundan önce tek bir öykü yazmışlığım var ona da
http://www.kayiprihtim.org/forum/genclidhi-geride-byrakmak-t13080.0.html
buradan bakabilirsiniz. Umarım kitabımın giriş bölümünün bu küçük parçasını beğenirsiniz

GİRİŞ
Burası Elalia. Bu gezegene üç tanrı hükmeder: Kiari iyilik ve ışığın efendisi, Takkos kan ve karanlık tanrısı son olarak ise Agrym büyünün efendisi…
Elalia’da akıl ve iradeye sahip her ırk büyüyle doğar. İçlerindeki büyü fizikleri ve zihinlerinin orantılı gelişimiyle artar. Agrym her ölümlünün içine büyü koydu lakin çok geçmeden insanlar, elfler ve cüceler içlerindeki büyüyü hükmetmek ve yok etmek için kullanmaya başladı…
Elfler bile hedeflerine ulaşmak için Takkos’un entrika ve yalanlarına boyun eğmişti. Elalia’daki denge çok geçmeden bozuldu. İnsanlar ve Elfler yaptıkları gizli bir ittifakla cüceleri Elalia’nın en diplerine sürdüler. Cüceler toprak üstüne çıkamaz hale gelince Agrym olaya el attı. Bundan sonra içindeki büyü yeteneğini kullanabilen ve geliştirebilen her bir ölümlüye doğumundan ölümüne kadar bir Dost eşlik edecekti. Dost ölümlünün asaleti, gücü ve zekâsına göre şekil alacaktı. Tüm ırklar buna boyun eğdi ancak kısa süre sonra en ihtiraslı ve kötülüğe yatkın ırk olan insanlar arasında söylentiler başladı: ‘ Agrym bizim büyümüzü kontrol edemiyor sadece ona bazı ekleme ya da kısıtlamalar yapabiliyor’.
Haksız sayılmazlardı. Agrym Elalia’yı kurarken her insanın büyü kullanabileceği, ırkların iyilik ya da kötülükle uğraşmak yerine sadece büyüyü geliştirmek isteyeceği bir yer yapmaya çalışmış ve bir yemin etmişti. ‘ Ben tanrılar tanrısı Agrym. Bu gezegen üzerinde ben de dâhil hiçbir ilah kimsenin büyüsünü yok edemeyecektir!’. İnsanlardan oluşan küçük bir grup tüm tanrılara meydan okudu. Bu gruba ‘İnanmayanlar’ dendi. Tüm inananlar - elfler, cüceler ve insanlar – bu gruptaki insanların büyülerinin elinden alınmasını bekledi. Ama Agrym’in yemini üç ilahında ellerini bağlamıştı. İnanmayanlar her geçen gün daha fazla mürit katletti. Zihinleri ve bedenleri her geçen gün daha da güçlendi. Sonunda grubun üyeleri birleşik güçleriyle bir tanrıya denk hale geldi. Tanrılar Elalia’da daha fazla kalamazlardı. Sonunda Agrym ve diğer tanrılar ileride Yitik Tanrılar Dağı olarak anılacak büyük bir dağın üstünde tüm ırklara seslendiler.
Ses tüm Elalia’da duyuluyor. Üç kişinin aynı anda konuşmasından kaynaklanan ses bu konuşmayı duyan her canlıyı geriyordu. Tanrılar konuşmaya başladı:
‘Siz üç ırkın mensupları! Size verilen büyü gücünü sizi yaratanlara karşı kullandınız. Tanrılarınıza baş kaldırdınız! Madem öyle sizi lanetliyoruz. Bugünden sonra ne mahsulünüz bereketli, ne suyunuz temiz olsun. Kendi hırs ve kibrinizde boğulun ölümlüler!’
Bu son cümleden sonra uzun bir süre Elalia’nın hiçbir yerinde rüzgârın sesinden başka bir ses duyulmadı. Herkes tanrıların gittiğine inanmaya başlarken Agrym yeniden konuşmaya başladı. Diğer tanrılar konuşmuyordu ama varlıkları elle tutulurmuşçasına hissediliyordu.
‘Tüm Elalia duysun! Bundan sonra ne üç ırka ne de Elalia topraklarına düzen hâkim olacak. Ne zaman Grifon Prens gelecek. İşte o zaman Elalia için bir umut olacak. Sadece bir umut! Dua eden üç ırk mensupları, dua edin ki Elalia o zamana kadar ayakta kalsın!’
Ve tüm tanrılar gitti… Elalia bu seslenişin ardından kargaşaya sürüklendi. Cüceler bu sessizliği fırsat bilip dağlarının altından çıkmaya çalıştılar. İnsanlar bu sefer Elflerin yardımını alamadı. İki ırk arasında yaşanan kanlı savaş bitmek bilmedi. Büyük kayıp veren bu iki ırk onlar birbirini katlederken Elflerin nüfusunun hızla artmakta olduğunu fark ettiler. Böylece Elalia’yı bir katliam aldı…
Her bir ırk diğer iki ırkın üyeleriyle savaş içindeydi. Tâki İnsanlar hızlı üremeleri sonucunda tüm Elalia üstünde hâkimiyet sağlayana kadar. İnsanlar kazandıkları zaferden aldıkları cesaretle Elfleri gezegenden silmek için harekete geçti. Elf kralı Hateni ise yaklaşan savaşın kokusunu alınca cücelerle bir anlaşma imzaladı. Yapılan Piridus Antlaşmasına göre Elfler 850 yıl boyunca Cücelerin koruması altında olacaktı. İnsanlar Cücelerin baltasını çok tatmış olduğundan Elflere karşı hamle yapamaz duruma geldi. Ve Elalia’yı bir sessizlik aldı. Asırlar asırları kovaladı. Üç ırkta kayıplarının farkına geç de olsa varmıştı ve Toplu Irklar Antlaşması
Piridus Antlaşmasından tam 670 yıl sonra imzalandı. Aradan birçok yıl geçmesine rağmen Elalia’ya düzen gelmedi. Artık Grifon Prens gelmeliydi. Yoksa üç ırk içinde umut yoktu…
Umutlar ve Elalia’daki canlı sayısı giderek azaldı. Sonra umutlar yeniden alevlendi Elf Kralı Hateni’nin oğlu Genç Kral Ardene’nin varisi her an dünyaya gelebilirdi! Tüm ırklar hareketlendi eğer bu varis Grifon Prens olursa Elalia’ya düzen yeniden gelebilirdi. Elf Karlı Ardene bir fikir buldu. Eğer doğacak olan çocuğu Grifon Prens olursa üç ırkın bu çocuğu büyü güçleriyle kutsaması Elalia’nın kaderini daha da aydınlatabilirdi. Fikir aklına gelir gelmez İnsanların Kralı Kedoes ve Cüce Kral Bigond ile bağlantı kurdu. Şansına iki kralda müsaitti ve zihinsel çağrısı hemen yanıt aldı. Ardene tüm ritüelleri es geçip konuşmaya başladı.
—Krallar, bildiğiniz gibi Elf ırkının yeni varisinin Elalia’ya gelmesine sayılı günler kaldı.
—Evet, duydum sevgili dostum Ardene! Bir ara seninle Etuwan dağındaki sarayımda fıçılarca bira içmek isterim! Tabi siz Elflere kırmızı suyunuzdan da getirtirim. (Konuşanın Cüce Kral olduğu kesindi!)
—Senin sümüklü veledinden bize ne Ardene!
—Kedoes şimdi eski kırgınlıkların sırası değil sus ve beni dinle! Elalia’nın durumunu anlatmama gerek yok. Elalia’nın Eğer doğacak çocuğum Grifon Prens değilse dayanacak bir senesi bile kalmayacak. Eğer doğacak çocuğum seçilmiş olan olur ise doğduğunda büyü gücünün normalden fazla olması Elalia için daha umut vaat edici olacaktır.
—Ne demek istiyorsun! (Diye eş zamanlı yankılandı insan ve cücenin sesleri)
—Yani kendimizi Elalia için feda etmeliyiz! Büyü gücümüzü ve yaşam enerjimizi Grifon Prens’e verip yok olmalıyız. Her ırk kralından ve en büyük büyü gücüne sahip 10 büyücüsünden feragat etmeli yoksa Elalia’nın geleceği pek parlak değil…
—Demek istediğini anlıyorum ve onaylıyorum Ardene yarın şafakta ben ve 10 büyücüm ormanınıza yola çıkıyoruz… (Cümlesini bitiren Bigond zihinsel iletişimi kapadı)
—Asla olmaz Elf Kralı! Senin ırkın daha kuvvetlensin diye İnsanlar Kralsız ve savunmasız kalmayacak!
—Anlamıyor musun Kedoes… Bu son umudumuz… Şu an Elalia üzerinde ki en kalabalık ırk seninki. En çok sefalette senin ırkında. Madem ırkını bu kadar düşünüyorsun Toplu Irklar Antlaşması’nı 250 yıl daha uzatırız.
—Kabul! Yarın yola çıkıyoruz…
Ardene yapabileceği her şeyi yapmıştı. Artık elinden Kiari’ye dua etmekten başka bir şey gelmezdi…
********************