Kayıt Ol

Parçalanmış İmparatorluk Serisi#1: Dikenlikler Prensi - Mark Lawrence

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Benim için denklem basit:

Fırtınakıran beğenirse kesin beğenirim.

Elendil beğenmezse kesin beğenirim.

 :hömm:
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı Elendil_XX

  • ***
  • 504
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Elendil beğenmezse kesin beğenirim.

jslfvghlfdbljs.

Öyle deme ama Locke Lamora'nın Yalanları'nı ikimizde beğenmiştik.  ;) :D
(Hala şaşkınım gerçi :blink)

Çevrimdışı cankutpotter

  • ****
  • 1233
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Büyülü Kale, Hayallerinizin adresi.
Okuyacak bayağı kitap var elimde, o zzamana kadar okuyup okumamaya karar vermiş olurum sanırım.
İnsan, hayalleriyle vardır.

Çevrimdışı Evis

  • **
  • 307
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Kitap gün itibariyle elime ulaştı. Gece veya ertesi gün başlayacağım. Yorumlarımı iletirim. :) Garip gelen bir durum var; yazarı tanıtılırken sanki ajanmış gibi tanıtmışlar adamı. Daha da merak ettiriyorlar. :)

Çevrimdışı zekican5

  • **
  • 320
  • Rom: 0
  • .............
    • Profili Görüntüle
Sanırım ya kimse okumamış yada okuyup yorum atmamış kitap hakkında :D

Neyse ben sadece kısa ve öz söyleyim sonra okuyup okumamak size kalmış ;)   "Son bir yıl içinde beni sarsan ve tek oturuşta bitirdiğim tek kitap diyebilirim.Daha önce bu tarzda bir kitap okumadım kesinlikle.Yazarın edebi dili, karakter ve mekan tasvirleri eksiksiz ve sizi tamamen kitabın ve o dünyanın içine çekiyor."

Çevrimdışı VeRMiNaaRD

  • ***
  • 461
  • Rom: 1
  • Star-Lord
    • Profili Görüntüle
Benim duyduğum şeyse tam tersiydi :) Elimde kaç gündür sürünüp duruyor okuyası gelmiyor insanın ayrıca tam bir çeviri faciası dedi bir arkadaş :P

Çevrimdışı Grayswandir

  • ***
  • 815
  • Rom: 14
  • You may have heard of me.
    • Profili Görüntüle
Kitap hakkında epeyce anlaşmazlık var gibi, sırf ne düşüneceğimi çok merak ettiğim için alıp okuyacağım sanırım. Biri muhteşem derken diğeri rezalet diyor. Şiddet öğeleri ne kadar çok(veya ne çeşit) olursa olsun, zorlama bir his vermediği sürece bir kitabı okumama sebebi değil benim için(korku kitapları hariç, onlardan korkuyorum :D). Bu yüzden kitabı o açıdan eleştirenlere(ki eleştirilerin ciddi bir kısmı böyle) ne kadar riayet etmek gerektiğinden de emin değilim açıkçası. Neyse, dediğim gibi, okumak gerek. :P
In the beginning the Universe was created.
This has made a lot of people very angry and been widely regarded as a bad move.

#hayır

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Kitap için çok yerde sert olduğuna dair yorumlar görmüştüm. Bir kısmı bundan rahatsızdı, bir kısmıysa bu yanına bayılmıştı. Ben o bayılan kısımdan olmak istiyordum, fakat okuyunca düşüncem şu oldu: Bu mudur sert?

Başkarakteri kötü denebilecek bir kitap bu. Ancak beklentimi karşılamadı. Çünkü Jorg, bir Alex değil [*]sadlkşjfasf[/*]. Otomatik Portakal'daki o "kötü" olmayı burada göremedim. Dahası, Jorg'un yaptıkları insanı rahatsız edecek şekilde anlatılmamıştı benim için. Düşünüyorum da, Kurma Kız'ı okuduktan sonra 3 gün etkisinden çıkamamıştım. Başkarakter(ler) kötü değildi üstelik. Bir kısmı gri, bir kısmı hayata tutunmak için çabalayan cinstendi. Sonrasında Alex'in yaptıklarını dehşetli bir büyülenmeyle izlemiştim. Ya Elric? Elric için de "kötü" diyemem belki ama söz konusu karanlık fantastikse hala rakipsiz. Falan filan.

Dikenlikler Prensi bende hayal kırıklığı oldu. Karanlık fantastik kurguya olan açlığımı havada bırakması beni oldukça üzdü. Tahmin edilebilir bir kurgu, bazı sahnelerin aşırı hızlı geçilmesi, Jorg'un ne sevilesi ne de nefret edilesi oluşu gibi etmenler nedeniyle kitabı başarılı bulmadım. Benim için ortalama bir kitaptı doğrusu. Ne iyiydi, ne de kötü. Tıpkı Jorg gibi. O da benim için ortalama bir karakter. Herhangi bir ayrıksılığı yok.

Güzel yanlarına bakacak olursak, aslında Orta Çağ ile bezenmiş olsa da gelecekteki dünyamızda geçtiğini görüyoruz. En tepeye çıkmış ve oradan hızla aşağıya düşmüş bir dünyada yeniden Orta Çağ ve feodal düzen hakim. Bu fikri oldukça sevdim. İşleniş de buna uygundu. Bazı eski icatları gördükçe hafifçe gülümsedim. Tabii bir de dünyamızın ünlü isimlerinin (Sun Tzu, Sokrates, Öklit vs.) halan daha öğretiler arasında yer alması da beni mutlu eden bir diğer etmendi. Bu kısım güzel düşünülmüş.

Yazara dair birkaç şey demek istiyorum. Mark Lawrence bazı yerlerde gerçekten acemilik etmiş. Mesela 398 sayfalık kitapta, Jorg'un 1.80 boya sahip olduğunu ta 260. sayfada öğrenmemiz gibi. 13. yaşındayken başlıyoruz kitaba ve 14'üne girişiyle devam ediyoruz. Jorg kendisinden iri ve yaşlı insanlara liderlik ediyor, yeri geldiğinde onları aşağılıyor, vuruyor vs. Ben de bir okur olarak onu yaşından ötürü daha ufak düşündüm durdum ve bu durum bana çok absürd gelmişti. Sonra ta 260.sayfada öğreniyorum ki kendisi 1.80 boyunda, boylu poslu bir delikanlı. 260.sayfaya kadar "kıvırcık siyah saçları" dışında ona dair hiçbir şey bilmiyorduk oysa ki.

Dahası, bazı hayati sahneleri koştur koştur atladık kitapta. Keşke öyle olmasaydı. En heyecanlı olabilecek kısımlar, sanki kitap uzamasın istenir gibi, hop diye atlandı. Ayrıca,

Spoiler: Göster
O ruhçığırıcı kalbini yeme olayı nedir? Bir tane vurdun, sonra kalbini yedin. Yaşasın, süperim artık! E ruhçığırıcılar öyle kılıçla kafası kopan şeylerse neden onlardan bu kadar korkuluyor? Bir tane vurdun, kalbini yedin, güçlerinin az da olsa bir kısmını aldın. Lütfen ama...


Dikenlikler Prensi okuduğum yorumlarla örtüşmeyen bir kitap oldu. Sert bekliyordum, değildi. Heyecan bekliyordum, tüm kitabı "hmm" gibi bir tepkiyle okudum. Dünya beklediğim kadar özgün değildi. Betimlemeler de ortalamaydı bence.

Özetle, Dikenlikler Prensi ortalama bir kitap oldu kendi adıma.

Son olarak, çeviriden yana şikayetim var! Çeviri, motomot bir çeviyidi ve bu durum okurken sizi çok yoruyor. İngilizce cümle yapısını olduğu gibi Türkçeye çevirince ortaya aşağıdaki gibi cümleler çıkıyor ve bu da okuyucuyu sürekli tökezletiyor.

Sayfa 85:

Alıntı
"Bazı adamlar vardır ki bir boğayı gözünden mıhlar, bin adımdan."

Sayfa 90:

Alıntı
Alnımın ortasındaki hafif ağrı paslı bir çiviye dönüştü, ta derine saplanan

Bir de "öte yandan" sözünü "beri yandan" diye sık sık kullanılırken görmek can sıkıcıydı yahu :/. "Öte yandan"ın nesi kötü? "Beri yandan" cümle içinde inanılmaz sırıtıyor -_-.

Çevrimdışı Evis

  • **
  • 307
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ölüm insanı neden etkiler? Alışık olmadığımızdan mı, aslında bize vurucu darbeyi ölüm değil, ölenin ardında bıraktığı anılar vuruyor. Bu yüzden kitaplarda sevmediğimiz karakterlerin ölümleri bizi çok etkilemez, ya da beni etkilemiyor. Mesela bir filmde zilyon tane figuran ölür ve biz üzülmeyiz. Kurtarılması gereken adamları kurtarmak için kaç tane kişi heder oluyor mesela. Biz hikayesi olan, tanıdık olan kişilerin ölümüne üzülüyoruz veya sarsılıyoruz. Bknz. G.R.R, Harry Potter vb.

Konuyu getirmek istediğim yer aslında ölümü sert yapanın hikaye olduğu. Kitapta sadece öldürmek eyleminin sertliğini göstermek istemiş yazar ve bu biraz da  yüzeysel bırakmış hikayeyi. Amacına ulaşmak yerine, bakalım bizim ergenimiz yine nasıl triplere girecek ve insanları nasıl kesecek beklentisi oluşturdu üzerimde. Kestiği insanlara karşı düzgünce empati kurmamıza izin verse daha fazla etkilenebilirdim. Karakterleri daha sağlam oluştursa ve içine girmemizi sağlasa mesela, fena olmazdı. Yani kitap bana göre de sert değildi. Öyle çokta sert kitap okumuş biri de değilim aslında ama, her gün daha beterlerini duyuyoruz komşu ülkelerde. Kişisel bir durum bu sertlik yani, ama bana kalırsa çoğumuz böyle düşüneceğiz.

Kitabı okurken şunu hissettim, bu kadar okudum ama Mark abimiz onca sayfada ne anlattı da 200'lere geldim. Sayfaların için boş gibiydi. Olay olacak bir yer var ve herkes o olayı bekliyor, sayfalar böyle böyle geçiyor.

Şöyle bir durumda gözlemledim kitapta, bazı yerlerinde çok daha gizli, çok daha derin bir anlam taşıyacak durumlar, olaylar varken (pat!),bizi o derinlikten çıkarıp sığ sularda yüzdürüyor. Bu bir ilk kitap, olaya böyle bakmakta lazım aslında ama işte, potansiyeli yüksek bir konunun, işleyişin köküne kibrit suyu dökmek gibi oluyor. Birkaç rastlantısal olay var ama şüpheliyim o olaylardan. Bilmiyorum yani ikinci kitapta o olayın altında başka bir şey de çıkabilir emin değilim. :)

Kurgulamak istediği fikir güzel, benim aklıma da gelmişti ama elin adamı erken girişmiş işe. Bir de ilk kitap olduğu belli oluyor. Sonlara doğru biraz toparlıyor gibi kitap. Mark abiyi, beklentiyi çok yükseklerde tuttuğum için bu kadar çok kötülüyorum. İkinci veya üçüncü kitaplarını alıp okumayacağım ama yorumları takip edeceğim.

Bu arada çeviri konusuna yorum yapmayacağım üstte güzelce anlatılmış zaten.

Son yorumum;
Spoiler: Göster
Yürek yemiş Jorg. :D District 9'a gitti aklım orada.



Çevrimdışı Gunslingers

  • **
  • 83
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Konuyu bir süredir heyecanla takip ediyordum çünkü paylaşılan bilgiler bende Mad Max tarzı bir hikaye olacağı intibaı uyandırmıştı. Keza kitabı okuyanların mesajlarını görünce bu tahminimin doğru gibi. Bunun yanı sıra maalesef hikayenin işlenişi hakkında okuduklarım kitabı okuma isteğimi alt üst etti :(
KA bir tekerlektir, daima döner...

Çevrimdışı Lordmuti

  • ****
  • 1123
  • Rom: 35
  • Time is a drug. Too much of it kills you.
    • Profili Görüntüle
Ben okudum kitabı, fikirler güzel gibi ama başarılı işlenememiş diyorum.

Ana karakterimiz Jorg denen 13-14 yaşındaki çocuğu hiç beğenmedim. Beğenmedim diyorum, nefret ettim ya da bayıldım demiyorum çünkü bende bir duygu oluşturabilecek kadar başarılı bir karakter değildi.

Kötüyüm ama kötü olmak kötü değildir kafasında bir karakter. Ayrıca çok zeki, doğuştan lider, dövüşte muhteşem, onda şahane şunda mükemmel... Karşısına bir şeyler çıkıyor, hiç düşünmeden yaptığı ilk hareket doğru oluyor, gerçek hayatta bırakın çocuğu savaşçıların göreceği şeyleri görünce hiç korkmuyor, hop diye bir anda karışık bir olayı çözüyor. Kaç yıldır ortada olan metinlerden kimsenin daha önce düşünemediği şeyleri bir okuyuşta bulup çıkarıyor vs. Tamam bir insan zeki, yetenekli olabilir de 14 yaşında bir çocuktan bu kadar şeyin çıkması mantıksız bence.

Ayrıca yaşından tutarsız hareketleri var. Bir çocuk gibi davranıyor bir de yetişkin. Tamam başından belli olaylar geçmiş ama insanın başına ne gelirse gelsin fizyolojik olarak geçirmesi gereken bazı evreler var. Bu evreler Jorg'a hiç işlemiyor, sanki. Bazen bakıyorsunuz saçı başı ağarmış filozoflar gibi cümleler çıkıyor ağzından bazense ona buna saçma sapan hareketler, ergen atarları yapıyor. Bir laf söylüyor biri, "Beni kızdırdın, ah seni şimdi nasıl keser biçerdim amma yapmıyorum çünkü kendimi kontrol etmeliyim." türevi cümleleri kitapta bol bol bulabilirsiniz. Şöyle ağzının ortasına bir şamar geçirecek anası babası olsa böyle olmazdı :P Kısacası Jorg'u başarısız buldum.

Evren ve anlatılmak istenen hikaye öyle aman aman özgün değil; daha iyi işlenebilirdi. En azından ümit vadediyor. Yeterince ilerlemiş bir bilim büyüden farksızdır sözünü yaşıyoruz biraz. Eskiden yaşanmış bilimsel gelişmeler Jorg'un zamanında büyü sanılıyor. Ayrıca bildiğimiz anlamda cüppeli adamlarca yapılan büyüler de var. O büyü nasıl ortaya çıktı, medeniyet neden bir anda yok oldu vs. sorularının cevapları kitapta yok. Sanırım serinin ilerleyen kitaplarında bunları cevaplayacak yazar.

Eğer ana karakter 14 yaşında tutarsız bir ergen yerine 25-30 yaşlarında daha oturaklı biri olsaydı ve hikaye buna uygun yazılsaydı kitabı çok daha fazla sevebilirdim. Şu anki haliyle puanım 7/10



İmparator olmayı canım kolay mı sandın?
Dünyaya kazık çaktım duyulsun adım.

Çevrimdışı Rang Baru

  • **
  • 168
  • Rom: 0
  • "Ningun mar en calma hizo experto a un marinero"
    • Profili Görüntüle
Değişik bir kitap. Olağandan daha hızlı okudum. Ama bunda kesinlikle çevirinin katkısı yok -İngilizcesini okusaydım daha az bilmediğim kelimeye rastlardım zira-, kitabın müthiş bir kurguya sahip olmasının da. World building felaket bi kere. Bi yandan Ancrath falan filan kurgu yerler, bir yandan da Roma, Hint zart zurt... günümüz dünyası. Birader ya onu yap ya onu. Ya da portal fantasy yap Harry Potter gibi. Beni çok itti bu durum açıkçası.

Ama hakkını verelim yazar zeki ve sağlam bir espri anlayışına sahip. İkinci kitabı okumam ama ilk kitabı tavsiye ederim. Kesinlikle zaman kaybı değil. Çok beğeneceğiniz ya da hayatınızı etkileyecek bir kitap değil ama fantazyaya farklı bir bakış açısı getirmiş.

Başta biraz sert gibi geldi, ama genel olarak çok da bir sertliği yok. Hatta Jorg denilen veledin girdiği tripleri bazen ciddiye bile almıyorsun. Aslında bir sürü de yan karakter var ama çoğu da yarım yamalak işlenmiş. Karakter oluşturmasını da beğenmedim.

Genel olarak sorarsanız hiçbir haltını beğenmedim diyeceğim ama yine de güzeldi kitap ya. Değişik yani. Prince of Fools'la başlayan serinin daha eğlenceli olacağından emin gibiyim. Bu biraz zorlama bir eser olmuş sanki ve özensiz. Yazar yetenekli adam, biraz bu işi ciddiye almalı. Ondan sonra daha iyi eserler verecektir şüphesiz.

Çevrimdışı frezman

  • *
  • 9
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Çevirisi çok mu berbat yoksa idare eder mi? Kitapyurdunda da benzer bir yorum görünce alıp almamak konusunda tereddüt ettim.

Çevrimdışı Rang Baru

  • **
  • 168
  • Rom: 0
  • "Ningun mar en calma hizo experto a un marinero"
    • Profili Görüntüle
Çevirisi çok mu berbat yoksa idare eder mi? Kitapyurdunda da benzer bir yorum görünce alıp almamak konusunda tereddüt ettim.

Berbat değil, ama çok sayıda antin kuntin kelime kullanılmış. Bu hoşunuza da gidebilir. Bence idare eder.

Çevrimdışı frezman

  • *
  • 9
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Teşekkürler. :)