Kayıt Ol

Çeviri - Witcher - 2. Başlangıç Öyküsü - Yazgının Kılıcı

Çevrimdışı aysöken

  • *
  • 6
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ben de deliliğin kuş olan Türkçenin sakız halinde yere düşmüş yabancı sözcükleri ekmek sanıp yerken ölmesi olduğunu düşünüyorum. Bu kuş Orta Asya'da bir tür olsun, Anadolu'da bir tür, Sibirya'da bir tür. Özünde tek bir kuşken şimdi kaç farklı biçimde. Burada tarihi bir süreç var diyorum. İki günde bir yeni çıkan kavramları olduğu gibi alacağız duruma mı geleceğiz yani?

Ha chest, ha witcher, hiçbir fark yok. Birini ötekinden ayıran bir şey görmüyorum. Dile böyle sözcük geçmez.

Anglo-saksonlar vs. karışmış olabilir, ezbere de konuştum :D Ama Roma'nın İngilitere adasının yarısına kadar girip daha fazla ilerleyemeyince dillerini bozmaya başlıyor diye biliyorum. Diyelim hepten yanlış biliyorum. Ha öyle, ha böyle bozulmuş bir dil, nasıl bozulduğu beni bağlamaz. Alfabesinde si-ey-ar diye okuduğun üç harfi yan yana koyup kar (car) diye okuyorsun. K nereden geldi :D Daha düne kadar okullarında Latince dersi verip tüm kavramlarına Latince ad koymalar nedendi o halde? Ha yine ben yanlış biliyorum, apayrı bir nedendendi. Ne değişir? Dediğim gibi, bu adamlar Latincedeki gibi sözcük türetemiyor. Kök yok, ek yok, elde avuçta bir şey kalmamış. Deli mantığıyla sözcük türetiyorlar. Kendimizi bunlarla mı yarıştıracağız? Bizim elde tank var, tankı dövme yaparak geliştireceğimizi sanıyoruz.

Şunu da söyleyeyim, o saydıklarınız sanayiyle vs ilgisi yok, televizyonun tv oluşunu anlarım, zaten sözcük birleştirme bizde de olan bir şey, ama sözcükleri ortadan anlamına göre değil de kafana göre bölüp yapıştırıcı ile tutturur gibi birleştirirsen oradan bir tırt çıkmaz. İngilizce sözcük türetmeye gelince vasat bir dil. En fazla başharfleri birleştirirler, günümüzde de tamamen akıl dışı, tamamen görüntüye dayalı yeni bir türetme çıktı ortaya. Anlama dayalı değil, ezbere, göze dayalı bir sözcük yapısı var. Ölmüş dil, helvasını yiyorlar. Türkün aklı böyle çalışmaz. Böyle sözcük dağarcığı olmaz.

Bu ülkeye yayımcılığın bir RTÜK'ü gerekiyor.

Çevrimdışı Everfever

  • *
  • 57
  • Rom: 8
    • Profili Görüntüle
Bilmediğiniz konularda ezbere konuşuyorsunuz. Ne desem boş.

"Bu ülkeye yayımcılığın bir RTÜK'ü gerekiyor."

Yani ancak devletin onaylayıp basılmasına izin verdiği kitapları okuyalım öyle mi? Devletin sakıncalı olduğunu düşünebileceği hiçbir kitap basılmasın. Kimisine aykırı desin, kimisine pornografik desin, kimisine milli değerlerimize uymuyor desin. Verdiğimiz vergiler kitapların denetlenmesine harcansın. Kaybedilen zamanı (hatta yapmak zorunda kalacakları fazladan masrafları) yayınevleri fiyatlarına yansıtsın. Kitapların fiyatı daha da artsın. Ülkede yeri gelsin ayda bir kitap basılsın. Cennet resmen.

İsterseniz ancak devletin izin verdiği fikirleri de düşünelim, ne dersiniz? Böylece sağlıksız düşüncelerden de korunmuş oluruz. Devlet hayatımızın her alanında Demokles'in kılıcı gibi tepemizde dursun. Her şeyimizi denetlesin. Ne kadar güzel olurdu değil mi? Hayalinizdeki gibi bir ülke var ama biraz uzakta, Kore'nin kuzey tarafına denk geliyor. Eminim orada çok mutlu olurdunuz.

Sırtınızda hiçbir yumurta küfesi taşımadan, sonuçları ne olabilir diye fikir yürütmeden konuşuyorsunuz. Kusura bakmayın. Mantıklı bir argüman sunamıyorsunuz. Konuyu takip edenler artık sizin adınıza daha fazla utanmadan önce bitirelim.

Çevrimdışı aysöken

  • *
  • 6
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Olaylar üzerinden değil olgular üzerinden konuştum, ortada şeyler, tarihi etmenlerin karışmış olması yalnızca ayrıntı. Neyse, ikimiz de kendi adımıza yeterince şey söyledik, takdir okuyanların. Rtük'ü de hangi kitabı basmasına karar versin diye değil, en azından sözcük seçiciliğindeki şımarıklığa son versin diye önerdim. Bu benim için bir şımarıklık, başkaları için bir lüks, kimileri için erdem olmuş durumda, kimileri ise su akıyor işte, kayığa bin git hesabı. Ama eninde sonunda dil silkinip üzerindekileri attığında elde kalanları göreceğiz. Akla hitap edenleri mi, yoksa tamamen görüntüye dayalı olanları mı.