Daha önce yazmış olduğum bölümleri eleştiriler ışığında revize ederek yazıyorum umarım az da olsa gelişme kaydedebilmişimdir. Kendi kendine konuşmalar ve devrik cümleler ekledim. (armeneus ve Nightmare'a teşekkürler)

İyi okumalar

GİZEMLİ CÜCE
Uyandığında bir at arabasının arkasındaydı. Atların nal sesleri ile bulunduğu yerin titremesi ayılmasını kolaylaştırıyordu. Yanında duran tahta kutulara baktı. Her birinin üstünde birer kağıt vardı ve bu kağıtların her birinin üstünde farklı şeyler yazıyordu. Fakat hepsinin üstünde çizili olan bir hortum figürü çekti dikkatini. O figürün altındaki slogan tarzındaki yazıyı okumak üzereydi ki araç birden durdu. Yavaşça yaklaşan adım seslerinin ardından bir cüce çıktı karşısına.
"Demek kendine geldin ha!" dedi.
"Kederlerin Bataklığı'nda uçurumdan yuvarlanmak pek de akıllıca bir şey değil." diye devam etti. Adam hala nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sağa sola bakınırken önünde duran beyaz saçlı, babacan gülümsemeli cüceye dikkat etmemişti bile.
Kendisini iplemeyen bu küstah adama sinirlenmeye başlamıştı : "Sen hiç konuşmaz mısın be adam, ismin nedir senin?"
Genç adam boşluğa bakarak "Rolmir." dedi ve cüceye döndü.
"Rolmir, ha..." yaşlı cüce kır sakalını okşadı ve Rolmir'i baştan aşağı süzdü. Sanki daha önce duymuştu bu ismi.
Sonra sırıtarak ve göbeğini okşayarak "Pekala, Rolmir. Gel seninle bir şeyler içelim."
Rolmir nerede olduğunu anlamıştı. Limana yanaşan kocaman gemilere ve etrafta dolaşan ufak yeşil goblinlere bakılacak olursa burası Booty Bay'di. Cüceyi takip ederken etrafı dikkatlice süzüyordu. Tüccarlar mallarını taşıyor, diğer yandan bir insanla bir cüce el sıkışıyor, bir başka yerde ise çılgın aletler satan bir goblin sesini duyurmaya çalışıyordu. Biraz yürüdükten sonra bir hana girdiler. Han; kahkahalar atarak gülen cüceler, gizemli elfler ve serserilerle doluydu. Kıyıda köşede boş buldukları bir masaya oturdular.
Cüce seslendi:
"Bana ve genç adama bir şeyler getir Skindle!"
Üstünde beyaz gömlek ve kahverengi yelek olan cüce, Rolmir'e döndü.
"Kederlerin Bataklığı'nda ne işin vardı, Rolmir? "
"Ben... Kayboldum." Utanıyordu zira gururuna yediremiyordu. Bu utancından cücenin yüzüne bakamıyor, elindeki madeni bir parayla oynuyordu.
"Nasıl yani?" Cüce gülmemek için zor tutuyordu kendini.
"Kırmızısırt Dağları'nda bir grup gnollden kaçıyordum. Nereye gittiğimi farketmemiştim. Tam onları atlattım derken, bir ork kampının ortasında buldum kendimi. En iyisi unutalım bunu... sen kimsin?"
Cüce büyük bir kahkaha attı. Bu sırada hanı işleten goblin gelmiş ve içkileri masaya bırakmıştı. Uzaktan birisi seslendi:
"Hey Skindle, az buraya bak!"
"Geliyorum hemen!" homurdanarak arkasını dönünce fark etmeden cücenin masada duran şapkasını düşürdü. Cüce yeleği ile aynı renk olan şapkasını almak için eğilirken Rolmir'in belinde duran çekicini gördü. Az önce kahkalar atan cüce birden ciddileşti.
"Ben bir tüccarım. İsmimin
şimdilik önemi yok genç adam." dedi gözleri kısık bir şekilde.
Rolmir'in kafası karışmıştı. "Şimdilik derken neyi kastediyor? Uçurumdan yuvarlandıktan sonra bir ışık görmüştüm. Demek bu cüce de oradaydı. Bu kadar tehlikeli bir yerde bir tüccarın ne işi olabilirdi ki? Ah lanet olası hatırlamaya çalış! Olmuyor, her şey çok bulanıktı. Peki sonrasını hatırla. At arabası... kutular... figür! Evet, hortum figürü! Bütün kutuların üstünde bu vardı. Bir tüccar hep aynı malları mı taşır? Daha çok bir teslimatçıya benziyor. Yoksa..."
Cüce, genç adamın kafasını bir oraya bir buraya çevirmesinden rahatsız olmuştu sanki:
"Şimdi ne yapacaksın, şaşkın adam?" hareketlerinden dolayı garipsemişti Rolmir'i. "Umarım deli değilsindir." diye içinden geçirmeyi ihmal etmedi.
Rolmir kararlı bir şekilde:
"Stormwind'e gitmem gerek." dedi.
Cüce parmağıyla kalabalık bir masayı gösterdi:
"Şu masadakileri görüyorsun değil mi, onları takip et. Birazdan Stormwind'e hareket edecek olan kervanın başı onlar."
Rolmir minnetle "Teşekkürler, isimsiz cüce. Daha sonra görüşmek üzere..." dedi ve uzaklaştı.
Cüce ellerini tekrar sakalına götürdü ve fısıldadı: "Bundan eminim
Fırtınatutan..."