Kayıt Ol

Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?

Çevrimdışı Grayswandir

  • ***
  • 815
  • Rom: 14
  • You may have heard of me.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #30 : 28 Şubat 2015, 14:02:43 »
Ağzımı bozmadan cevap verebileceğim bir yazı değil bu, bir video bırakıp gideceğim: https://www.youtube.com/watch?v=QFI30pcv4sM

Yazıya tam bir cevap değil tabii ama genel olarak konuyla ilgili. Verdikleri örnekler de çok ilgi çekici. Bu insanların Bir Yaz Gecesi Rüyası'nın ya da Macbeth'in(ya da sözü açılmışken, tüm edebiyatın temelindeki mitolojik eserlerin tamamının) fantastik eser olabileceği ihtimalini akıllarına bile getirdiğini sanmıyorum. Bunu söylerseniz de -beyinlerinin ne kadar taşlaşmış olduğunu hesaba katarsak- hiç hoş bir tepki almazsınız muhtemelen. Fantastik edebiyat "gerçek" edebiyattan çok daha eskidir, ve bunun bir sebebi var. Bunu fark edemeyen insanın da değil diploma verip öğretmen yapmak, edebiyat fakültesinin kapısından içeri sokulmaması lazım.
In the beginning the Universe was created.
This has made a lot of people very angry and been widely regarded as a bad move.

#hayır

Çevrimdışı cankutpotter

  • ****
  • 1233
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Büyülü Kale, Hayallerinizin adresi.
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #31 : 01 Mart 2015, 13:31:51 »
Geçen o yazıdan sonra bir de Barış Müstecaplıoğlu'nun son yazısını okudum. Yani aradaki farkı gördüm, bir ara fantastik edebiyatın önemiyle ilgil bir yazı yazıp bloğumda paylaşmayı düşünüyorum hatta.
İnsan, hayalleriyle vardır.

Çevrimdışı Seeker

  • *
  • 11
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #32 : 14 Mart 2015, 12:20:37 »
Spoiler: Göster
Tamamen öznel bir yorumdur.
Spoiler: Göster
Ve ilerleyen paragraflardaki genç kızların kendilerini kahramanın yerine koyduğu gerçeğini farkeden ben değilim. Şu anda adını hatırlamadığım bir rıhtım yazarıdır. Adını hatırlamadığım için o kişiden içtenlikle özür diliyorum


Bir çok Edebiyat hocası dediğiniz gibi Fantastik edebiyattan nefret eder. Aslında bunun nedeni bilinçaltındaki bir duygudur(en azından benim kanım bu yönde). Biz neden Twilight hayranlarından gıcık alırız, çünkü bugüne kadar biz herşeyimizi fantastiğe verdik ve bu kitapları okuduk.

Gün geldi boğazımızdan kestik gidip kitap aldık. Gün geldi bu kitaplar için ailemizle kavga ettik.  Bunlar olduğu sırada sınıftaki favori öğrenci grubu
Spoiler: Göster
genelde lisede(ortaokulda da görülür) bu gruptaki öğrenciler akılsız aynı zamanda da biraz hafifmeşrep(sürekli kikirdeyenler) takılan kızlardan ve cool aynı zamanda da asi takılan erkeklerden oluştuğunu hepimiz az çok biliriz.

hep bizimle alay etti. Bizi ciddiye almadı. Tabi onlar bizi ittikçe biz daha çok sarıldık bu eserlere ve devam ettik okumaya.

Günün birinde kadının biri çıktı, bizim her şeyimizi verdiğimiz bu eserlerin içine ederek bir eser yazdı. Tabi bunu okuyan genç kızlar kendilerini kahramanın yerine koyup paylaşılmaz hissettiler ve bu kitaba bağlandılar. Aynı zamanda bu kızlara yaranmak veya bunlarla konuşacak bir ortak konu isteyen erkekler de okudular ve bir anda kitap trend oldu. Herkes okuyor ve bu herkes fantastikçi olarak adlandırıyordu kendisini. Asi gençler artık fantastik okuyan asi gençlerdi. Tabi bizim değer verdiğimiz böyle bir olguya, bu basit insanların, bu konuda hiç bir şey feda etmeyen insanların öylece kendini bizden saymaya başlaması bizi tamamıyla çileden çıkarttı. Ve bu kitaptanda okurundan da nefret ettirdi.

İşte bu olayın aynısı edebiyatçılara da oldu. Onlar yıllarını verdiler bir entellektüel seviyesine ulaştılar. Paralarını kestiler aç gezdiler. İki şiirlerini yayınlatmak için onurlarını ortaya koyacak seviyeye geldiler. Ve bir anda biz çıktık ve deli gibi kitap okumaya başladık. Onların hayatlarını koydukları bu davaya biz bir anda girdik. Ve onlarla yarışmaya başladık. Bu yüzden fantastikden nefret ettiler.

Evet nasıl Twilight okurları fantastik dalında bizden aşağıdalarsa bizde Edebiyat hocalarından, yada daha genel konuşmak gerekirse 30 yaş üstü entellektüellerden edebiyatta aşağıdayız. Ama ne tivaylaytçılar, nede biz bunu hiçbir zaman resmi olarak kabul etmedik. Buda bir diğer grubu doğal olarak alt eserden nefret etmeye itti.

Benim düşüncem bu yöndedir

Çok güzel ve doğru bir tespit,bir twilight okuyup(hatta çoğu sadece filmlerini izlemiştir) fanfastik takılan p*&#çleri uygun biçimde anlatmışsın,eline klavyene sağlık.Bu saçma triplerin ve anlık hevesler işte..bunlar hep popüler kültür

Çevrimdışı snglcngz

  • *
  • 1
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #33 : 24 Mart 2015, 21:00:56 »
'Karanlık ve Aydınlık' adlı e-kitabımın önsözünde bu konuya biraz değinmiştim. Önsöz şöyleydi:

“Hayal bilimden daha önemlidir, çünkü bilim sınırlıdır.” Dünyaya kendini kabul ettirmiş bir bilim adamı, gelmiş geçmiş en zeki insanlardan biri olan Albert Einstein böyle söylüyor. Bilim bile bir yerde tükenebilir ama insanoğlunun hayal etme gücü uçsuz bucaksızdır. Bugün her yanımızı saran teknolojinin bir zamanlar sadece bir hayal olduğunu hepimiz biliyoruz. Şimdiki hayallerimizin de geleceğin gerçekleri olduğunu… Hayal etmek insanlığa bahşedilmiş en önemli yeteneklerden biri ama peki biz bunu yeterince kullanabiliyor muyuz?

Evet, dünya kullanıyor, birileri bir şeyler hayal ediyor, üretiyor, geliştiriyor ve dünyaya hâkim oluyor. Ama biz Türk insanı olarak hep hayalleri arka plana atmaya yönelik yetiştiriliyoruz. Daha çok küçükken hayalci olmamamız konusunda sürekli uyarılıyor, gündelik hayatta gerçeğin dışına bir adım atmaya korkan bireyler olarak yetiştiriliyoruz. Okullarda sürekli bir şeyler öğretiliyor, ama hayal kurma ve bunları paylaşma adına hiçbir şey yok. Aksine bence okullar insanın içindeki hayalci çocuğu yok ediyor. Hayal olmayınca fikir olmuyor, fikir olmayınca üretim olmuyor, üretim olmayınca gelişme olmuyor. Ve hep yerimizde sayıyoruz.

Hayal gücünün en etkili şekilde kullanıldığı alanın sanat olduğunu hepimiz biliyoruz. Ülkemizde gerçek sanatçıların ne kadar az yetiştiğini ve bunlara aslında ne kadar az önem verdiğimizi de… Neden sanatçı yetiştiremediğimiz de aslında ta çocukluğumuza dayalı bir şey. Aileler çocuklarının resim yapmasını, müzikle uğraşmasını, kısaca beş parasız bir sanatçı olmasını istemiyor. Tüm çocuklar mühendis, doktor, avukat vs. olmak için şartlanıyor. Bu durumda ne üniversitelere yerleşebiliyorlar, ne de mezun olduktan sonra iş bulabiliyorlar. Bu mekanizmayı kırmayı başaran sanatçılar ise sanattan zevk almayı bilmeyen insanlardan oluşan bir toplumda elbette değer görmüyor ve bu bir kısır döngü halinde devam ediyor.

Edebiyat sanatına bakarsak yine hayal eksikliğini görürüz. Türk yazarlar fantastik kurgu, bilimkurgu, korku, gerilim, polisiye gibi hayal kurma üzerine kurulu türlerde eser vermiyorlar pek. Çünkü tutuculara göre o türler edebiyat bile sayılmamakla birlikte, gerçek hayatı birebir yansıtmadığı için ufkumuzu açmıyor(!). Kendini edebiyatçı olarak gören birçok insanda bu türlere karşı bir alaylı tavır görmek bile mümkün.

Neyse ki yeni nesil artık bu tutuculuğun pençesinden kurtuluyor gibi görünmekte. Gençlerden çok şey bekliyoruz ve umutluyuz. Hayallerinizi bastırmayın arkadaşlar. Onlar bizim geleceğimiz…


sngl den yorum....  hem hayal hem gerçek---fantastik ve klasik eserler ayırt edilmeksizin okunmalı..  okumadan kimseye zarar gelmez..

Çevrimdışı Grayswandir

  • ***
  • 815
  • Rom: 14
  • You may have heard of me.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #34 : 24 Mart 2015, 21:48:38 »

Çok güzel ve doğru bir tespit,bir twilight okuyup(hatta çoğu sadece filmlerini izlemiştir) fanfastik takılan p*&#çleri uygun biçimde anlatmışsın,eline klavyene sağlık.Bu saçma triplerin ve anlık hevesler işte..bunlar hep popüler kültür

O kadar abartmayalım isterseniz. Eser eleştirilir, okuyan başka eserlerle ilgili bilmeden atıp tutuyorsa o da eleştirilir ama bu yüzden insanlara küfür edilmez. Biraz lafımızı tartıp konuşursak iyi olur.
In the beginning the Universe was created.
This has made a lot of people very angry and been widely regarded as a bad move.

#hayır

Çevrimdışı Auguste Dupin

  • **
  • 84
  • Rom: 8
  • geceleri esen terör
    • Profili Görüntüle
Tolkienberg: All hail the king!
« Yanıtla #35 : 27 Mart 2015, 23:18:40 »
Fantastik Edebiyat, "mainstream" edebiyat camiasında da daha yakın zamana kadar bile doğru düzgün kabul -ya da en azından itibar- gören bir şey değildi ki. Asla bir mainstream edebiyat kadar saygın bulunmuyordu, çünkü olmayacak işlerden bahsedip duruyor, üstelik bunu da gerçek dünyaya hiçbir göndermede bulunmadan yapıyor, yani yüzlerce sayfa boyunca boşuna laf çevirerek gerçek dünyaya yapılmış toplumsal bir eleştiri görmek bulmak isteyenlerin vaktini çalıyordu.

Çiçek Çocuklar'ın psychodelic kafayla, içinde bulundukları dünyadan kaçmak için bu türe ilgi göstermesi, türün ayakta kalmasına büyük katkı sağladı. Fantastik Edebiyat onlara göre edebiyatın uyuşturucusuydu, ve uyuşturucu kötü bir şey değildi. Onlar da Alice Harikalar Diyarında'yı da geleneğine dahil ettikleri Absürt ya da Avant-Garde akımların bir devamı olarak görüyordu Fantastik Edebiyatı. Ancak o şekilde ucundan kıyısından mainstream'e tutunabildi de yaşadı. Türün yazarları kendi aralarında dayanışma içerisinde kalmaya çalışıyorlardı.

Koskoca profesör Tolkien'in bile karşılaştığı tenkitler az mıdır? Gerçek dünyaya hiçbir gönderme yapmaması özellikle tasarlanmış, sadece alternatif bir evrene geçip bir maceraya dahil olarak hoşça vakit geçirmelik, ama büyük bir titizlikle inşaa edilmiş bir eserin içinde ille de alegorik anlamlar, imgelemler bulmaya çalışanlar, Tolkien kendi eseri içinde bunu bulamayacaklarını söyledikçe az mı sinirlenmişlerdi? "Kaçış Edebiyatı" tanımını bir küfür olarak yüzüne yüzüne çarpmışlardı adamcağızın.

Hele ki 80'lerde ve sonrasında Türkiye'de çizgi romana karşı başlatılan karalama kampanyası daha da ileri giderek, ders kitapları dururken "hikaye romanları" okumanın fuzuliliğine bile evrilmişti ki, ders kitabı dışında kalan her şeye, hikayeye romana bile kötü gözle bakan ebeveynler için çizgi roman affedilmez bir günahtı. Hepimizi oyuna maskaralığa özendiriyor, hayalci ve tembel yapıyordu. Güya onları okuyacağız diye ders çalışmıyorduk.

Sonra sonra bu durumun saçmalığını, okumayan bir nesil yetiştirmenin korkunçluğunu, içinde kitap okunmayan bir okulun imkansızlığını biraz da olsa anlayıp okullarda kitap okuma dersleri koymaya başladılar. Çocuklara hem kitap okumayı yasaklıyorlar, hem de edebiyat dersi veriyorlardı. Edebiyat dersini dinlemeli, ezberlemeli, ama edebiyat eserlerini okumamalı; onları okurken kaybedeceğimiz zamanı, onların anlatıldığı, özet geçildiği dersleri dinleyip ezberlemeye ve sınavlarını geçmeye harcamalıydık. Çünkü onlar için edebiyatın kendisi bile, liselere ya da üniversitelere giriş sınavlarında cevaplanarak net sayısını arttıracak bir şeyden fazlası değildi. Peki ama öyleyse niye öğretiliyordu bu edebiyat, niye soruluyordu sınavda? Aslında öğretilmiyordu da, sorulmuyordu da. Derslerde ve sınavlarda sadece ezber yeteneği ölçülüyordu. Edebiyat sadece ezberin malzemesiydi. Liseler üniversitelere girmek için, üniversiteler de iş bulabilmek ve para kazanabilmek için vardı ve bu keşmekeş içinde kimsenin hikayeye romana ayıracak vakti yoktu. Edebiyatın bizatihi hayatın bir ürünü, bir hayat dersi olduğu çoktan unutulmuştu.

Sonra her hafta bir kitap okuyup, okuduğumuzu kanıtlamamız için de özetini çıkarmamız istendi. Ama elbette bu da onların katı denetimleri altında olacaktı. İstediğimiz kitabı seçme hakkımız yoktu. İlla onların uygun gördüğünü okuyacaktık. Edebiyat dersinde tam da o yaştaki ergenleri alıp götürecek, yazmaya söylemeye teşvik edecek bir aşk şiiri okuyamazdınız örneğin. Sadece Cumhuriyet'in ilk yıllarında halkı eğitmek için Anadolu'ya gönderilen şairlere ısmarlama olarak yazdırılmış, şairlerinin bile içlerinden gelmeden, bir görev bilinciyle, zorlama bir şekilde yazdığı, Anadolu'nun güzelliklerini öven pastoral şiirler okunmalıydı. Çayırlar, dereler, çeşmeler, çobanlar, koyunlar, keçiler, geyikler... Çünkü onlar nezihti, onlar güvenliydi, aşkla meşkle çocukların ahlakını bozmazdı.

Ard arda gelen onlarca nesil edebiyatı bunlardan ibaret bildi ve soğudu. Edebiyat'ın fakültesi vardı, ama içinde ne öğretildiğini bilen yoktu. Sınavı geçmiştik işte, edebiyatla işimiz hala bitmemiş miydi? Kimse bunlardan daha fazla okumak için edebiyat filan seçmek istemiyordu.

İşte böyle zor günlerde ben de elbette aileye, toplumsal düzene ve eğitim sistemine karşı kendi kişisel mücadelemi verdim. Eminim birçoğunuzun benzer hikayeleri vardır. Kâh çuvallar dolusu biriken mizah dergilerim zorla çöpe atıldı, gizli gizli alıp evin dışında bir yerlere saklamak, yorgan altında fener ışığında okumak zorunda kaldım, kâh çantamda tüm serisini gezdirdiğim Harry Potter kitaplarıma el kondu. Fransız ekolüne bayıldığım çizgi romanlarım kesirli sayılarda zorlanıyorum diye gözlerimin önünde acımasızca yırtıldı. Matematiği iyi olmayanların geri zekalı olduğunu düşünen anneme göre aklımı hep bunlar çeliyordu. Ama çizgi romanlarım olmadan da matematikte her zamanki kadar vasattım hala... Annemin bu görüşü yüzünden kendimi liseye kadar geri zekalı sandım.

Evet, fantastik edebiyat, edebiyat dünyasının uyuşturucusudur ve hepimiz onun bağımlısı olan asi rockstarlarız sevgili arkadaşlar. Hell yeah.

+ Onu okuyacağına aç Sefiller'i oku Auguste.
- Okudum.
+ Vadideki Zambak'ı oku o zaman.
- Onu da okudum.
+ Eöö... Suç ve Ceza?
- Ohoo, 6 yaşımdayken okudum.
+ O zaman Savaş ve Barış'ı oku!
- Ayva reçelim, ben bu saydıklarının hepsini daha ilkokula giderken okudum, hatta 8 yaşımda üzerlerine makaleler yazdım ve ünlü dergilerde yayınlattım. Sen ne yaptın ve neyden bahsediyorsun ya? Aç biraz Yüzüklerin Efendisi filan oku da algın genişlesin.
+ +&%?#2*??!1


“House”
Sometimes I think it’s like I live in a big giant head on a hilltop
made of papier mache, a big giant head of my own head.
I polish the eyes which would be windows, or
mow the lawn, I mean this is my house we’re talking about here
even if it is a big giant papier mache head that looks just like mine.
And people who go past
in cars or buses or see the house the head on the hill from trains
they think the house is me.
I’ll be sleeping there, or polishing the eyes, or weeding the lawn,
but no-one will see me, no-one would look.
And no-one would ever come. And if I waved no-one even knows it was me waving.
They’d all be looking in the wrong place, at the head on the hill.
I can see your house from here.
-Neil Gaiman

Çevrimdışı tetsuo

  • *
  • 37
  • Rom: 1
  • true pain true peace
    • Profili Görüntüle
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #36 : 27 Mart 2015, 23:25:31 »
ingiliz edebiyatı okuyan birisi olarak bir sınıf arkadaşımla şimdiden girmiş olduğum bir tartışmayı anımsattı başlık .) şimdilik bu dursun. mesajları okuduktan sonra bir bakarım.
It was me, waiting for me, hoping for something more...

Çevrimdışı ryuk

  • ***
  • 497
  • Rom: 25
  • ne değiştirebilir bir insanın doğasını?
    • Profili Görüntüle
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #37 : 07 Kasım 2015, 16:28:58 »
Muhtemelen, ciddi ve ağırlık sahibi fantastik eserlerle karşılaşmadıkları içindir bu düşmanlık.

Kitapçıları gezdiğinde, "bilimkurgu/fantastik" yazan bölümün yanından her geçişinde film afişi gibi süslü püslü kapakları olan içi boş kitapları gören bir insan zamanla bir ön yargı geliştirecektir bence.

"Fantastik" etiketli kalitesiz kitaplarla doldurulmuş raflarda kaç tane sağlam fantastik eser görebiliyorsunuz? Varsa yoksa twilight benzerleri, Drizzt'in asla bitmek tükenmek bilmeyen maceraları vb.

Ek: Twilight ile ilgili linkteki yazıyı okumaya üşenenler bu videoyu izlesin.

İşte efendiler. Tüm çabalarım bu durumun üstesinden gelmek için!

Sayın Auguste Dupin'in ifadelerinin çoğuna katılıyorum. Minstream hariç. Edebiyat öğretmenlerimden bir-iki tanesi hariç hiçbirini sevmedim. Dersin müfredatını da sevmedim, hele o "çoban çeşmesi" şiiri ile başlayan ders kitabından nefret ettim. Buket Uzuner'in kitaplarını okutup, onlardan sınav yapacağını söyleyen hocama da buradan sevgilerimi (!) yolluyorum, Buket Uzuner'i eskiden beri sevmeyen şahsımı o dönem hayattan soğuttuğu için.

Evet biraz asabiyim bu gün.
Fikirlerim için ölmeyi göze alamam çünkü yanılıyor olabilirim - Bertrand Russel

İyi bir fikir üretmek için, pek çok fikir bilmek gerekir:

* Yeni başlayanlar için FRP

* Fantastik edebiyata yeni başlayanlar ve bu türde ilerlemek isteyenler için

* Kılıçlar ve diğer eskiçağ silahları hakkında

* Dark Sun


* Distopya Korkuları

Daha fazlası için: Index

Çevrimdışı cankutpotter

  • ****
  • 1233
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Büyülü Kale, Hayallerinizin adresi.
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #38 : 07 Kasım 2015, 17:33:44 »
Ben fantastik edebiyat konusunda çok daha şanslıyım aslında. Ailem fantastik okumama karşı çıkmadı, öyle olan öğretmenlerimle de bu konuyu konuşmaktan kaçındım; çünkü onların hayalgücünden yoksun cevaplarını dinlemek istemedim, sinirlerimi bozacağını biliyordum.


Ancak, İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyan biri olarak söyleyebilirim ki, edebiyatçıların fantastik edebiyatı alegorik bir edebiat olarak değerlendirmeye çalışmaları, Yüzüklerin Efendisini, Harry Potter'ı, Ursula Laeguin eserlerini alegorikmiş gibi göstermelerinden sıkıldım.


Alegorik eserler vardır, evet; ancak bunlar zaten bu amaçla yazılmış belli eserlerdir. İlahi Komedya, Kutatgubilik, Pilgrim's Progres Ya da Güliver'in Gezileri -en azından öyleymiş gibi duruyor-.


Edebiyat bölümünün yaratıcılıkla ve hayal kurmak daha çok ilişki kurması gerektiğini düşünüyorum; ama maalesef şu an böyle değil pek.
İnsan, hayalleriyle vardır.

Çevrimdışı KingKiller

  • ***
  • 519
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #39 : 06 Ocak 2016, 23:01:31 »
Ailemin isteğiyle muhafazakar bir okula gidiyorum ve bu başlığın cevabını bende hep soruyorum kendi kendime. Ara ara derslerde sıkıldığımda açar kitap okurum ve bu genelde fantastik bir roman olur. Nedense derslerimin çok iyi olmamasından dolayı da bu kitap okumam hocalara ilginç gelir aferin falan derler ama ne okuyorsun dediklerinde kitabı göstermemle birlikte fikirleri değişir hemen. Bana ifade etmezler direk sınıfa kitap okuyacaksanız saçma şeyler okumayın falan diye genelleme yapar ve zoruma gider.Okumaya başladığımdan beri hocalarımla fantastik romanlar konusunda anlaşamadım nedense....
“Ona reddedemeyeceği bir teklif sunacağım” ( Don Vito Carleone)

Çevrimdışı TheSpell

  • ***
  • 826
  • Rom: 16
  • Dovie'andi se tovya sagain.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #40 : 06 Ocak 2016, 23:25:00 »
Arkadaşlar söylenmesi gereken her şeyi söylemiş zaten ama durum her zaman da bu şekilde olmuyor :D

Örneğin geçen yıl -yalnızca yarım dönem de olsa- dersimize giren edebiyat öğretmeni, belki de görebileceğiniz en iyi edebiyat öğretmenlerinden biriydi. Yanında sürekli kitap, dergi vs. taşırdı ve her dersin son 10-15 dakikasında bunları tanıtır, önerirdi bize. Le Guin'den tutun Dostoyevski'ye, OT'tan tutun Cogito'ya, Dune'dan tutun Ulysses'e kadar her şeyi önermişliği vardır (Ulysses'i direk önermemişti gerçi, benim okuduğumu görünce bahsetmişti ama bunu bulmak bile yeter bence). Kendisi de gayet sempatik ve eğlenceli bir insandı. Bir edebiyat öğretmeninden, hatta bir "öğretmenden" isteyebileceğiniz neredeyse her özelliğe sahipti.

Böyle öğretmenlere de denk gelirsiniz umarım :)

Çevrimdışı KingKiller

  • ***
  • 519
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #41 : 06 Ocak 2016, 23:29:04 »
Üniversitede denk gelirim umarım :)
“Ona reddedemeyeceği bir teklif sunacağım” ( Don Vito Carleone)

Çevrimdışı Bozhermes

  • **
  • 94
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #42 : 21 Ocak 2016, 23:02:17 »
   Selam arkadaşlar, konu çok derin, çetrefilli ve Nasreddin Hocamızın sen de haklısın hanım diyebileceği kadar da empati barındırıyor.
   Önce, edebiyat yapısı itibarı ile fantastiktir diye başlayabiliriz. Zira anlatılan elfler, cüceler, ejderhalar, vampirler olsun ya da bir aşk hikayesi olsun, hayal gücümüzde ortaya koyduğumuz şeylerdir. Hayali bir karakter elf de olabilir Elif de. :) Biri kötü goblinlerle savaşırken biri de dertleriyle ve sevdiğiyle bile mücadele edebilir. Ne tür olursa olsun yazılan, kafamızda bir fantastik dünyadır, gerçeğe birebir benzese de. Elbette bu benim görüşüm.
   Fantastik edebiyat diye nitelendireceğimiz tür ise, gerek dünya gerekse Türk edebiyatında çok eskilerden beri var olan bir tür. Destanların hangisi fantastik değil, mitolojilerin, masalların hangisi fantastiğin dışında? Dostoyevski, Tolstoy, o dev eserlerini yazarken ninelerinin anlattığı masallarla büyümediler mi? Ve kendi içlerinde dönüştürerek klasik eserlerini vermediler mi? Bu yüzden fantastiği alırsanız edebiyat ölür.
   Bir kitabı zorla okursan sıkılırsın, hocalarımızın yaptığı yanlış burada. Sevdirmek gerekiyor. Fantastik eser yazanlar analarından yetenekle doğmuyor, önce klasik, kült, dev eserleri okuyorlar ve dönüştürerek kendi büyük, hayran olduğumuz eserleri veriyorlar. Fantastik türleri okurken klasikleri de okumak bize onların kaynaklarına ulaşma açısından büyük yarar sağlar. Hele fantastik eser yazmayı düşünenler için paha biçilmez bir durumdur bu. Büyük fantastik eser yazarlarının yararlandığı klasik eserler elbet bize de yol gösterecektir.
   Hocalarımızın zamanıyla bizim zamanımızda fantastik eserlerin yayınlanma sayısı ve türü açısından da epey fark var elbette. Belki onlar daha önce, gençliklerinde şimdiki kadar zengin bir kitaplıkla karşılaşsaydılar ön yargılı davranmayacak ve daha çok seveceklerdi. Ha, tamamen fantastik türe karşı olan ve aşağılıkmış gibi gören, iğrenenleri konu dışı tutuyorum. Elbette vardır. Ama toptancılık yapmak doğru değil ve bazı üye arkadaşlarımız hepsi böyle gibi genellemiş. Oysa öğrencilerine fantastik eser tavsiye eden, hediye eden, birlikte okuyup değerlendirme yapan, birlikte fantastik-bilimkurgu vb filmlere giden, kitap takası yapan, fantastik edebiyat yazmaya çalışan hocalarımız da mevcut ki bazı üye arkadaşlar onları da yazmışlar. Ve edebiyatı, okumayı fantastik eserlerle sevdirmeye çalışan da var. :) İşe de yarıyor. Sadece fantastik eser değil, çizgiromanlar, mizah dergileri, fanzinler vb tavsiye eden, fanzin çıkaranları da mevcut. :)
   Bu hamur çok su götürür. Fikirlerim bunlar.

   Bu arada, ben bir öğretmenim. :)

    Sevgiler... :)

Çevrimdışı Sthrad

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #43 : 28 Mayıs 2016, 18:34:28 »
Gitmeyin üstlerine ya o kadar.Bende 25 sene feilün feilün diye aruz veznini anlatsam bende biraz sinirli yaklaşırdım öyle sekiz bacaklı atlara(Yani sanırım)
Işıksız bir gün, bilirsin işte, gecedir.

Çevrimdışı korayalthor

  • *
  • 34
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Nedir bu edebiyat öğretmenlerinin fantastik düşmanlığı?
« Yanıtla #44 : 31 Aralık 2016, 13:04:04 »
Üniversitede ilk yılımda, Türk Dili ve Edebiyatı dersinde ödev olarak Yerdeniz Büyücüsü serisinin ilk 2 kitabı verilmişti. Sınavda da 50 puan değerinde soru çıkmıştı kitaptan. Ve hoca, okuldaki frp klübünün sorumlusuydu. Arada bizim kafamızda öğretmenler de çıkabiliyor. Ama arkadaşın da dediği gibi, klasik edebiyatla haşır neşir olmadan, tek bir türe takılıp kalarak kitap okumak bence yanlış. Arada klasik eserler de, popüler eserler de, yerli yabancı yazarlardan okunmalı diye düşünüyorum.
ben önceden sadece fantastik okuyordum. bu yıldan itibaren bunun ne kadar yanlış olduğunu gördüm. bazen yeni türlere yönelip yeni kalemler keşfetmek  lazım. bu artık benim için bir takıntı oldu herhangi bir türden üstüste iki kitap okuyamıyorum...