Not: Melankolik kişiliğimin sonucunda arada bir bunun gibi değişik şeyler çıkabiliyor ortaya.
Sabahtan beri yağmakta olan yağmur yerini kara bıraktığında hava biraz ılımanlaşmıştı. Caddeler yağan karı saniyesinde yutuyordu. Yağmur, her yeri ıslak bir hale sokmuştu ve veda dahi etmeden çekip gitmişti.
Genelde böyle yapar yağmur. Her zaman yapar bunu.
Sonra utanmadan, başka bir vakit tekrar yağar. Sanki birisi önceden kendisine, "hoş geldin," demiş gibi. Çalmadan girer içeriye yağmur. Dışarıya daha doğrusu. Sokaklara. Caddelere. Evlere de girer yağmur. Bu fakir olan kişinin suçu değildir ama. Bu, insanoğlunun suçudur.
Genelde böyle yapar insanlar. Her zaman yaparlar bunu.
Bu kış gününde pencereden dışarıyı gözler iki çift kara göz. Buğulu camdan gelen geçen insanları ve arabaları izler. Daha sonra bir sigara yakar ve ortamı bir duman bulutu kaplar. Loş bir ortam oluşmuştur nihayetinde, bu anı betimlemeye yetecek kadar.
Genelde böyle yapar Halil. Her zaman yapar bunu.
Kış gününe lanet okuyan bir kuş zor atmıştır kendini yuvasına. Annelik duygusunun vermiş olduğu güçle ayrılmıştır yuvasından, yavrularına bir parça yiyecek getirebilmek için. Döndüğünde yerinde bulamaz yavrularını. Bu acımasız dünyayla başa çıkamamıştır o minik kuşlar. Anneleri yiyecek getirmiştir ama onları yiyebilecek kuş kalmamıştır yuvada.
Genelde böyle yapar anneler. Her zaman yaparlar bunu.
Yanakları kurumuş bir çocuk gezer sokak ortasında yalınayak. Bir mahkum bekler idam sehpasında gözleri karararak. Bombalar yakar bir şehri hiç acımayarak. Sever bir aşık karşısına çıkan tüm engellere dayanarak.
Genelde böyledir dünya. Her zaman böyledir.