Kayıt Ol

Delinin günlüğü

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #15 : 11 Haziran 2010, 14:45:34 »
Hiç bu kadar yalnız olmamıştım hayatımda. Yanımda birileri olmuştu daima. Kalmadı kimse. Değiştiler ve gittiler. Bazen düşünüyorum acaba ben mi değiştim yoksa? Hayır değişmedim. Biliyorum bunu. Son arkadaşlık bağlarımı da kopardım. Dayanamadım artık. Arkadaş bile denemezdi ya ona.

Sevdiğim var bir tek. Başka da bir şeyim yok. Geleceğim bile yok onunla olandan başka. Şikayetçi değilim yetiyor bana. Ama mutlu anıları anlatacak bir kanat adamı olması lazım be abi. Bira içecek, sigara paylaşacak biri lazım adama. Tuvalette hocalardan saklanarak yapılan muhabbetler lazım. Cebinde beş kuruş olmadığı zaman düşünmeden çıkarıp cebinde ki tüm parayı verecek arkadaşlar lazım. Biliyorum bunları. Ben yaptım çünkü. Arkadaşımdı onlar. Şimdi ise koridorda görünce başımı çevirdiğim kimseler.

Herkes yalnız ölür demişti biri. Başka arkadaşlarım olacak tabii ama yalnızlık zor be abi. Canın sıkıldığında hadi içmeye gidelim diyecek biri olmaması zor.

Sevdiğiyle avunmalı böyle durumlarda. O da uzaklarda gerçi, göremiyorum. Birde sikindirik doğum günüm var yakında. Tek başıma votka ve camel ile geçecek bir gün. Baş ağrısıyla uyanacağım ertesi sabah tüm yalnızlığımla. Yalnızlık zor be abi. Yazması bile zor.

İşte şimdi bir delinin karamsar günlüğüne benzedi burası. Mutluyum gene de. Gitmeleri gerekiyordu ve gittiler. Yalnızım belki, koyuyor bana. Sahte arkadaşlarım var birde ki... Neyse onlara da başlamayayım şimdi...

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #16 : 20 Haziran 2010, 15:01:50 »
Şimdi böyle farklı bir şey anlıyor musun? Yani tam anlatamıyorum belki. Çok farklı daha önce kimse deneyimlemedi belkide böyle bir şeyi. Bende tam olarak yaşamış sayılmam aslında çok köşesindeydim olayın ama ne derler bilirsin "küçük şeyler, büyük şeyleri yaratır" buda onun gibi bir şeydi. Oradaydım duruyordum, hiç bir fikrim yoktu ne olduğu hakkında hiçbir şeyde yapmıyordum sadece ellerim cebimde duruyordum orada. Tam bir hödük gibiydim anlıyor musun? Sonra o olay oldu işte ağzım açık kalmıştı ne yapacağımı bilemedim. Hızlı mı gidiyorum? Beni anlıyorsun değil mi? Hey Joseph artık onu dönmeye ne dersin bütün dumanı sen aldın dostum... Her neyse cebimde ki çeyrekliklerle oynuyorum oracıkta ve BAM. Lanet şey geldi ve tam önüme düştü anlıyor musun?....

Dediğim gibi ne yapacağımı bilemedim anlıyor musun?...

Pufff... Öhö-öhö neyse altıma sıçıyordum neredeyse. korkudan hemen sokağın karşısındaki benzincinin tuvaletine saklandım. Hani James ve Yugor geçende az kalsın patlatıyordu mekanı orası işte hatırladın mı? Hatırlamadın mı? Balık hafızalı amcık. Hani Cris'den aldığımız malı iki hatunla birlikte arka tarafında ki parkta çekmiştik hala hatırlamıyor musun dostum? Nasıl ne önemi var? Çok önemi var. Mekanı hatırlaman önemli. Yeter artık ve şunu. Hayır ikisinide. Evet lanet şişeyi de istiyorum yarısını ben ödedim onun. Götümden ter aktı o para için benim...

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #17 : 27 Haziran 2010, 19:01:27 »
Sıcak. Hem de çok sıcak. Eğer yapacak işiniz yoksa, sıcağa odaklanırsınız. Bu da havayı sizin için daha da sıcak yapar. Yanınızda biri varsa, ama konuşacak bir konunuz yoksa, “hava ne kadar sıcak” dersiniz. Bir amacınız yoktur belki. Sadece muhabbet kurmaya çalışıyorsunuzdur. Ama en sonunda giderek daha sıcak olduğunu hissedecek ve karşınızdakinin iğrenç ter kokusundan uzaklaşmak için odayı terk edeceksiniz.
 
Eğer buz gibi bir şişe suyu kafanıza dikme hayaliyle buzdolabının kapağını açtıysanız, puştun birinin şişeyi boş şekilde dolaba koyduğu gördüyseniz, ve bu puşt kendiniz iseniz, hava artık sizin için dayanılmaz bir hale gelmiş demektir. Evden çıkmalı ve apartman boşluğunun serinliğine kavuşmalısınız. Yanınıza bir kitap birde seloteyp alın. Koridorda ışığı yakan düğmeyi yapıştırdıktan sonra serin seramiğe oturun ve kitabınızı okuyun.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #18 : 02 Temmuz 2010, 22:36:40 »
Pis hissediyordu kendini. Kirli. Ağzında ki kül tadı ve ter kokan tişörtü ile. Boşboş evde yürüyordu. Salona gidiyordu. Balkona çıkıyordu. Bir sigara içiyordu. İçeri geçip biraz daha evi dolaşıyor sonra tekrar balkona çıkıyordu.

Telefonu da elinden düşmüyordu bütün bu süre zarfı boyunca. Önce ki gecede öyleydi. Balkonda sırtını duvara dayayarak oturmuş, akşam serinliğinin huzurunun tadına varırken elinde ki telefon onu hayata bağlayan şeylerden biriydi.

Dünyayla tek bağlantısı. Hayır. Ona tek bağlantısı. Gerçek olan tek şey oydu çünkü etrafında. Okulu, arkadaşları hepsi imajineldi ona göre. Gelip geçici belki de. Yada kendisiydi geçici olan. Emin olamıyordu artık. Gerçeğin ne olduğunu bilemiyordu. Bilemediğinden bile emin değildi. Belki de biliyordu ama sadece farklı görünmek için böyle bir kılıf bulmuştu kendine.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #19 : 02 Temmuz 2010, 23:03:03 »
"Adam müzik işinde, sana dövmelerini gösterebilir. Ama en sonunda sana Ahbap diyecek bunu bilmelisin" dedi elinde viski bardağıyla. Uçmuştu iyice. Tanımadığım bir adamdan bahsediyordu. "Ahbap" diyordu anlaşılan herkese. Kendi dinini yaratmış, duvarları kaldırmış, katlar eklemiş hayatına. Ama gene de herkese "Ahbap" diyor.

Ne fark eder ki? Saçma adamı içkisiyle bırakıp yan masaya geçtim. Daha mantıklı insanlar vardı burada. Artık bu bok deliğinde ne kadar mantıklı olunabilirse. Bana "Ahbap" demeyecekleri kesin ama başka bir şey diyeceklerini de sanmıyorum. Basit insanlar. Gerçekten basit. İki sözü bir araya getirmekten aciz. Belki de aslında onlar "Ahbap" demeli başkalarında. Onların basitliğine yakışıyor bu. Çocukluğu altyazı filmlerde ki küfürleri "lanet olsun" diye okumuş olan neslimiz için normal sayılır bu.

Bira söyledim iki tane. Bana ve arkadaşıma. Beş para yoktu yanında. Olsun. Benimde olmaz çoğu zaman. Arkadaşım sonuçta. Geldiği gibi bitirdik biraları. Sıkılmıştık. Yapacak bir şey yoktu. Diğerlerinin sohbeti bizi açmıyordu. Param kalmamıştı.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #20 : 02 Temmuz 2010, 23:08:26 »
Düşüncelerimi açıklamaktan çok korkardım eskiden. Çocukken. İlkokuldayken özellikle. Tanrıya inanmıyorum demiştim bir keresinde. Bütün sene boyunca tepeme binmişti çocuklar. Satanist bile demişti bir iki tanesi. Bunun çok etkisi olmuştu sanırım. Ondan sonra başladı her şey.

Benim düşüncem yüzünden bana böyle davranıyorlarsa onlar benim düşüncelerimi anlayamıyor olmalılar demiştim kendi kendime. Biraz içime kapandım sanırım ondan sonra. Yazarken bile düşüncelerimi dile getirmiyordum. Kendi kendimi sansürlüyordum. Kötü bir dönemdi benim için. Bastırılmıştı bütün düşüncelerim. Asıl kötü olan tarafı ise kendimi sınırlayanın gene kendim olmasıydı.

İlkokulu bitirip liseye geçince okuduğum kitapların etkisidir herhalde uzaklaştım insanlardan. Bu sefer düşüncelerimi sakınmadan dile getiriyordum ama küçük görüyordum insanları. Hala böyledir bu benim için. Ben ve diğer insanlar. Bir de o var tabii ama konumuz o değil şimdi. Bencilce bir yazı bu.

İzledikleri dizilerle ve tıvaylayt saçmalığı ile gelirlerdi yanıma. Kitap okuduğumu görünce onlarla parlayan vampirler hakkında konuşacağımı sanırlardı. Siyasi düşünceleri duyunca ise kurtlar vadisi izlediğimi sanırlar ertesi gün konuşmak için gelirlerdi yanıma. Terslerdim hepsini. Hayır derdim. Şu kusurundan dolayı ilgilenmiyorum onlarla derdim. Açıklardım uzun uzun. Anlamayan bakışlar atarak "Tamam o zaman" der ve giderlerdi.

Kendimle kalırdım. Uzun süre kendimle.

Sonra şu bölüm seçme olayı geldi ve o sınıf da değişti. Daha yeni kişiler vardı bu sefer. Bende farklıydım. Gelişmiştim bir nevi. Daha iyi anlıyordum artık dünyayı. Tabiri caiz ise Farkındalığım artmıştı. Duvarlarımı kaldırmıştım. Ama diğer insanların ki oradaydı hala. Ve yıkması zordu. Bilmiyorlardı. Fark etmiyorlardı. Okumuyorlardı çünkü. Ama onlardan nefret etmeyi bırakmıştım.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #21 : 03 Temmuz 2010, 17:07:35 »
Yazdıklarım gerçek olan tek şey belki de. Geri kalanı bir rüya. Nasıl emin olabiliriz ki gerçeklikten? Varlıktan veya yokluktan. Yokluk gördünüz mü hiç? Olmayan bir şey.

Tek yoldu benim için yazmak. Tek önemsediğim şey. Okuduklarım zevk vermemeye başlayınca, hayır bu böyle olmalıydı dedikçe, fikirler kafamda oluştukça yazardım ve bu hiç durmazdı. Çıkmazdayım şimdi. Üç beş kelimeyi zor getiriyor bir araya. Yazan her insanın bir dönem başına gelmiştir belki bu. Kötü bir şey. Bir kolunu kaybetmek gibi. Bunca zamandır benliğinin bir parçası olan yazma işlemini artık getirememek. Fikirlerini dökememek bir hikayeye. Zor yahu.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #22 : 20 Temmuz 2010, 17:30:57 »
Gece sigara içmek karamsarlaştırır insanı. Düşünürsün pek çok şeyi, genelde kötü şeyleri. Kötü ve karamsar şeyler düşündükçe bir sigara daha yakasın gelir. Yalnızken böyle olur en azından. Tehlikelidir gece sigara içmek. Yalnız değilsen sorun yoktur. Konuşursun birileriyle. Sigara yakınlaştırır insanları. Bir dayanışma vardır sigara içenler arasında. Gizli bir örgüt gibidirler. Leş gibi kokan nefesleri ve sararmış bıyıklar sayesinde ayırt ederler birbirlerini.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #23 : 02 Ağustos 2010, 18:36:40 »
Bitmişti artık. Sıfırı tüketmişti. İstediklerini yapamamış. İstemeden yapmaya çalıştıklarında da başarısız olmuştu. Dibe vurmuştu artık. Hem gülüyor hemde ağlıyordu kendi haline. Her şeyini kaybetmişti. Kaybedecek bir şeyi kalmadığından istediği her şeyi yapabilirdi. Mutlak özgürlüğe ulaşmıştı. Ama bu özgürlüğün bedeli, özgürlüğünü paylaşmak istediği yegane insanlar olmuştu. Tek başınaydı. Ve özgürdü. Özgürlük tutkusunun kölesi haline gelmişti ve neler olduğunu anlamadan kaybetmişti her şeyini. Hızlı olmuştu. Bir anda. Bir telefon açılır, bir yerde bir bomba patlar, iki üç yerde silah sesleri duyulur, klavyelerde bir iki tıklama ve biter. Artık yoktur. Sadece sahip oldukları değil kendisi de yoktu artık. Bu yüzden özgürdü ya zaten. Artık olmadığı için. Tanrım, onu dava bile açamazlardı. Öyle biri hiç yaşamamıştı.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #24 : 07 Ağustos 2010, 18:39:27 »
Bir insanla aynı genleri paylaşmanız o insanla yakın olduğunuzu mu gösterir? Ona güvenebileceğinizi? Akrabalıktan bahsediyorum, anlamışsınızdır zaten. Bilmiyorum bana pek bir şey ifade etmiyor açıkçası. Eğer babamı hiç tanımasaydım, sokakta ki herhangi bıyıklı bir adamdan bir farkı olmayacaktı.Yabancı olacaktı benim için. Kan bağının bir önemi olmayacaktı. Bir yabancı. Basitçe bir yabancı.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #25 : 17 Ağustos 2010, 23:59:12 »
Sarmasını arkadaşına geçirerek kafasını arkaya attı. Epeyce uçmuştu. Zaman mefhumunu yitirmişti artık. Etrafında olup bitenin de farkında değildi. Sadece sırtüstü durmamaya çalışıyordu. Çünkü sarmayı tüttürmeden önce aldığı eroin uyumasına neden olursa, uykusunda kusabilirdi. Ve Jimi Hendrix gibi kendi kusmuğunda boğularak ölmek istemiyordu. En azından o şu an istemiyordu. Ama bir gün tanrısal bir rock yıldızı olduğunda, efsanevi bir şekilde ölmek istiyordu. Müthiş olacaktı. Sahnede belki, elinde sigarasıyla. Veya hayatının filmi çekilirken,o da kendini oynardı ve son sahnede gerçekten ölürdü kameralar önünde. Ahh işte bu esaslı bir ölüm olurdu.

Ama şimdi gitar çalmaya mecali yoktu. Hele yanında ki şu sarmayı bir uzatsında, sonra bakardı olacaklara. Çok büyük biri olacaktı. Çok... Hatta pazartesi günü bırakacaktı tüm bunları. Sadece müziğe odaklanacaktı. Sadece müziğe.

Telefonun çaldığını söyledi yanında ki. Kimin aradığına bakmadan, üstünkörü bataryasını çıkarıp evin bir köşesine fırlattı. Kendini de sırtüstü yatağa atıverdi öylece. Çok yorgundu. Bitkindi. En iyisi biraz uyumaktı. Ve tavanı bir kaç dakika izledikten sonra yavaşça kapandı gözleri. Geleceğin rock yıldızı. Bugünün intihar meyillisi. Kolu delikli.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #26 : 07 Eylül 2010, 23:52:13 »
Kendimi bildim bileli yazıyorum. Sürekli biri yada bir şey hakkında yazıyorum.

Yazma amacım hiçbir zaman popüler olmak veya birilerini etkilemek olmadı. Birileri okusun diye de yazmadım hiç. Birileri yorum yapsın diye de dökmedim bunca satırı.

Sadece yazdım ben. Bütün hayatım boyunca. Kalemi elime aldım veya klavyenin başına geçtim ve yazdım. Sadece yazdım. Başka bir şey yapmadım. Tek amacım yazmaktı. Yazıyorum çünkü yazmak istiyorum. Bilmiyorum başkaları yazılarını kaleme alırken ne gibi amaçlar güdüyor ama benim pek bir amacım olmadığını söyleyebilirim.

Yazmak bir terapi bile sayılabilir benim için. Sadece düşündüklerimi aktarıyorum. Çoğu zaman benim düşündüklerim olmuyor belki. Ama başka biri olsaydım nasıl düşünürdüm, onu düşünerek aktarıyorum o zamanda. Kimi anlattığım veya neyi anlattığım önemli değil. Nasıl anlattığım önemli. Eğer yazdıklarımı okuyorsanız. Satırlardan çok, aralarına bakın. Ben orada, ayrıntıda gizliyim.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #27 : 17 Mart 2011, 16:26:04 »
İçeri giren kadını baştan aşağı süzdü. Güzel bir kadındı. Dolgun bacakları, ince bir beli, yuvarlak kalçaları vardı. Sarı uzun saçlarını gözlerinin önünden çekip etrafına bakındı kadın. Birini arıyor gibiydi. Acaba evli miydi? Hayır saçını sol eliyle düzeltmişti ve bir yüzük yoktu parmağında. Fark etmeden nelere dikkat ettiğine şaşırdı gözlemci. Kendini bir avcı gibi hissediyordu. Tek fark kadını öldürmek yerine numarasını almak istemesiydi.

Kadın biraz daha etrafına bakındıktan sonra yavaşça bara geçirip tek parmağıyla bir işareti yaptı barmene. Bir tane istemişti. Demek ki burada tanıdığı biri yok. Bir süre boyunca kendi içecek. Tek başına içki içen kadınlar her zaman hoşuna gitmiştir. Acaba alkolu midesinde nasıl tutuyor? Gece evine kusarak mı gidiyor yoksa kendi arabasını kullanacak kadar cesur mu? Votka mı içecek yoksa bira mı? Rakı mı yoksa viski mi? Söylediği içkiye göre bir insan hakkında pek çok şey tanıyabilirsiniz evet.

Kadının önüne viski gelmişti. Buzlu. Sert içici. Ama o kadarda değil. En azından içkisini yudumlarken yüzünü ekşitmiyor. Bu her zaman itici gelmiştir ona. Eğer bir içkinin tadını sevmiyorsan veya boğazını çok yaktığını düşünüyorsan içki içmemelisin. Portakal suyu söyle ve hayatına devam et. Sürekli olarak içki içen biri numarası yaparak sadece kendini rezil edersin.

Fakat adam sağlam bir içici idi. Bu pub’ın müdavimleri arasında sayılırdı. Haftanın neredeyse her gecesi buradaydı. Ah tabi Cumartesi geceleri hariç. Cumartesi geceler eski karısının evine gidip güzel kızını alıyordu. Ve tabii ki onu buraya getirecek hali yoktu. Çoğunlukla sinemaya gidiyorlardı. Karanlıkta kolanın içine votka karıştırmak daha kolay.

Tam ayağa kalıp kadına doğru gidecekken içeriye giren kaslı ve genç bir adam kadına doğru hızlıca yürüdü ve dudaklarına vatoz balığı gibi yapıştı. Fazla hevesliydi genç adam. Böylesi bir kadını hak etmiyordu.

Omuz silkti. Siktir et dedi. Tıpkı bütün hayatı boyunca söylediği gibi.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #28 : 20 Mart 2011, 17:49:38 »
Karamsarlığın içinde boğulduğum günler oldu. Yazıya vurdum kendimi. Her karanlık düşüncemi attım beyaz sayfanın ortasına. Kustum içimdekilerin hepsini. Kirlettim beyazlığı. Beyazlığın ortasında bir delinin düşünceleri. Kağıdın üzerinde bir şer.

Bu satırlar ki beni kurtaran. Bu satırlar ki sizi sıkan.

Ben hala benim. Sadece biraz daha boş. Yazdıkça unutuyorum yazdığım şeyleri. Her satırda birkaç kelime daha siliniyor dertli beynimden. Kendimi yazmıyorum bu yüzden pek. Ne hakkında yazdığımı da hatırlamıyorum, yazıp yazmadığımı da. Yıllar sonra tozlu bir sayfa bulup çıkardığımda el yazımdan anlıyorum yazanın ben olduğunu.

İç karartıcı berbat yazıları. Amatörce ve zevksiz. Sonuna kadar okunmayacak kadar sıkıcı. Çarpık zihnin hikayeleri ve saçma düşünceleri. Kimsenin dinlemek için para vermeyeceği bir şeyi bedavaya vermeye çalışan birinin sözleri. Okutmak dinletmekten daha kolaydır her zaman. Benim için ikisi de kolaydır. Zor olansa beni konuşturmak.


Yalnızlığım bir kişi tarafından bölünebilir sadece. Diğer kişiler basitçe cehennemin dibine gidebilir. Tahammül edebildiğim kişiler çok az şu dünyada. Merhaba dedikten sonra kafasına bir kurşun sıkmak istemediğim kişi sayısı çok az. En sevdiklerim tanımadığım insanlar. Çünkü henüz onlardan nefret etmeme neden olacak bir şey yapmamış oluyorlar.

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Delinin günlüğü
« Yanıtla #29 : 10 Nisan 2011, 11:53:31 »
Gece benim.

Bana ait. Sadece benim. Herkes uyuduğunda ben geceyi dinlerdim. O sessizliğin içinde huzur bulurdum. Benim. Gece sadece benim.

Tavana bakarım gecelerce. Bütün gece izlerim tavanı. O tavan benim için 107 ekranlık bir plazma ekrandan daha eğlencelidir. Hayatımın yarısını tavanları izleyerek geçirdim. Herkes çok uyuduğumu sanır. Yanlış. Çok az uyurum. Bazen hiç uyumam. Su yerine kahve içtiğim günler olur. Kahve bana bir etki etmez. Sadece tadını seviyorum. Votka’yı hiç sevmem.

Sabaha karşı uyurum genelde. Bir belki iki saat. Çoğunlukla onu da yapmam. Tavanıma bakarım. Gece sessizdir. Beni rahatsız etmez gece. Gece beni sever. Gece benim.

Bu yüzden geceyi bozanlardan nefret ederim. Su içmeye veya işemeye kalkanlar. Kapıları sertçe kapatır, ışıkları açarlar. Bozarlar gecenin sessizliğini ve karanlığını. Nefret ederim onlardan. Gece benim. Gece sessiz.

Geceleri yazmayı severim. Kimse rahatsız etmez. Sadece yazmama yetecek kadar ışık vardır. Yada belki bilgisayar ekranın yayılan mavimsi ölü ışık doldurur odayı. Hiç sevmem güneşi. Gözlerimi acıtır. Gece sever beni. Gece benim.

Geceleri okumayı severim. Sadece etrafını aydınlatan ufak bir gece lambası ile okurum bazen. Gecenin karanlığında ufak bir delik açarak. Onu rahatsız etmeyecek kadar. Saygısızlık etmeyecek kadar. Gece benim. Gece sadece benim.

Sabaha karşı sigara içerim. Kuşlar uyanır hafiften. Ben hiç uyumamış olurum. Sigaramı yakarım ve onları dinlerim. İnsanlardan farksızlar. Bütün hayatları boyunca aynı melodiyi mırıldanıp duruyorlar. Onların işi göç etmek. İnsanların işi ise ölmek. Gece benim. Getirdiği sabah herkesin.

Sabahları da severim. Kimse konuşmaz sabahları. Konuşmak istemezler. Konuşanlardan ise nefret ederim. Sabahları konuşulmaz. Sabah sessizdir. Kadıköyü severim sabahları. Martılar uçar. Sanki kontrol eder kadıköyü. Her köşesine bakarlar. Sabahları Kadıköy değişiktir. Kan ve kusmuk dolu bir kaldırımın hortumla yıkanmasına benzer. Esnaflar dükkanlarını açar, barlar kapatır. Sevgililer barlardan çıkar sevişmeye gider. Sarhoşlar barlardan çıkar bir yerlerde sızmaya gider. Polisler barlardan çıkar, silahlarını bellerine takmaya. Gece benim. Sabahlar bizim.
Gündüzleri sevmiyorum. Çok aydınlık. Herkes konuşur gündüzleri. Hele öğlenleri. Çok enerjiktir herkes. Sevmem. Baygın gibiyimdir ben hep. Dışarıdan pek görünmem öyle. Ama gözümün altından asla ayrılmamış olan iki dostum anlatır karşımdakilere her şeyi. Gündüzleri sevmem. Çok gürültülü olur. Hoşuma gitmez. Güneş gözümü acıtır. İnsanlar kulaklarımı. Gereksiz bir kargaşa vardır her yerde. Sokaklara dökülür insanlar. Devasa otoyolları yapmış bu yüzden bazıları. Yüzlerce araba bir yere gitmek için orada bekleyebilsin diye. Hayır. Arabayla hiçbir yere gidemezsiniz sevgili insanlar. Araba gider. Siz oturursunuz. Eğer gerçekten bir yere gitmek istiyorsanız yürüyün. O zaman bir yolcu olursunuz. Yol boyunca düşünme fırsatı bulmuş, kendi hayatını değerlendirmiş ve gecenin tadına varmış bir yolcu. Gece benim. Gündüz sizin.