Oldukça merak ettiğim serinin ilk kitabı olan Titus Groan'ı az önce bitirdim ve nasıl bir yorum yapacağımı kestiremiyorum. Çünkü birazdan söyleyeceklerim hem olumlu hem de olumsuz şeyler olacaktır.
Gormenghast bir şato olarak, dahası bir olgu olarak muazzam bir hayalgücünün ürünü. Kendine has, tuhaf-komik ritüelleri ve onca karakterine rağmen ona "gülemiyorsunuz". Evet, serinin böyle bir özelliği hatta böyle bir gücü var. Karakterlerin adları bile birer espri unsuru olmasına rağmen hiçbirine gülemiyorsunuz. Çünkü kendi tuhaflığı ve onca göndermesine rağmen yazar ciddi üslubunu bir an olsun elinden bırakmıyor. Bu durumda önünde saygıyla eğiliyorum. Daha önce böyle bir şey görmemiştim.
Edebi yanına ise tek laf edemem. Neden kült eser olduğunu anlamak zor değil. Gerek dili ve detaycılığı olsun, gerek yaratımı edebiyat tarihinde önemli bir yere sahip.
Ayrıca, o kadar çok karakter var ki ve hepsi kendine has onca özelliğe sahip ki hayran olmamak elde değil. Azımsanmayacak sayıda karakterin her birini kendine has bir hale sokmak herkesin harcı değil.
Ama,
Gotik edebiyatın bana göre olmadığını da bu eserler birlikte düşünür oldum. Her bir detayın sayfalarca anlatılması gerçekten yorucu oluyor. Ayrıca, kitabın genel yapısı durağan olarak kabul edilebilir. Bir şeylerin olmasını bekliyorsunuz ama olmuyor. Olaylar bir şeylere gebe ama bir türlü o şey doğamıyor. Ancak şunu da yaşadım, bazı yerlerinde çok sıkılıp bırakmak isterken bazı yerlerde ise merakla çevirdim sayfaları. Bu bakımdan ne beğendim diyebiliyorum ne de beğenmedim. Sadece yazara derin bir saygı duydum.
Bu kadar detaycı olmasa ve bazı olaylar daha hızlı gelişseydi şüphesiz, şu anda ne kadar beğendiğimi anlatıyor olurdum.
Kitapla ilgil bir not da düşmem lazım. İlk kitabın adı her ne kadar Titus Groan olsa da kitabın başında yeni doğmuş olan Titus, kitap bitince ancak 2 yaşına gelmiş oluyor. Bu dediğim spoiler değildir. Çünkü ilk kitaba adını veren karakter asla başkarakter olmuyor.
Ayrıca, kitabın en heyecanlı kısımları hiç şüphesiz ki Steerpike adındaki, gelecekte Gormenghast'ı avucunun içine alacağını onu ilk gördüğünüz andan beri bildiğiniz 17 yaşındaki delikanlıyla gerçekleşiyor. Kitabın en güzel yerleri de Steerpike'ın entrikalar çevirdiği yerlerdi bana göre.
Steerpike ile Titus'un karşılaştığı zaman dilimlerini merak ediyorum açıkçası, ancak ikinci kitabı okumak için şu an kararsızım. Biraz dinlenmem lazım.
Şunu da eklemeden geçmeyeyim, gotik-fantastik gibi tanımlar kullanılsa da bildiğimizi anlamda bir fantastik yan görmek mümkün değil. Böyle bir hevesle kitaba başlarsanız hayal kırıklığınız büyük olacaktır.
Sonuç: Steerpike neler yapacak, Titus büyüyünce nasıl biri olacak sorularının cevabını merak etmiyor değilim. Ancak bazı yönlerden ağır bulduğum, ama yazara da büyük bir saygı duyduğum bir kitabı dilim döndüğünce yorumlamaya çalıştım.