... benim sormak istediğim birkaç soru var. Bu haliyle bana tam bir bilimkurgu gibi gelmedi (gerçi soft-science fiction olabilir psikolojik değinimleriyle, ama sormak istedim), bu bakımdan nedenini biraz açabilir miyiz? Bilimkurgu değildir, gibi saçma bir cümle kurmuyorum elbette. Sadece kitap içindeki bunu destekleyen yanlarını merak ettim.
Diğer sorum, eleştirilen yanların da burada neden belirtilmediğine dair olacak.
Öncelikle sorulardan dolayı teşekkür ederim, zira sorulmasaydılar -itiraf edeyim- ben kendi tanıtımıma cevap düşmeyi düşünüyordum bir gün bekledikten sonra.
İlk soruya cevaben şunları belirtmek isterim : Tanıtımdan sonra kitabın okuyanlara bilimkurgu gibi gelmemesi benim kendi ilgimi çeken kısımları fazla ön plana çıkarmamdan sebep olabilir onu baştan söyleyeyim

. Ama şu da bir gerçek ki, tıpkı Zaman Yolcusunda olduğu gibi bu kitapta da "Görünmezleşmenin" yollarından yahut buna yönelik bilimsel çalışmanın kendisinden pek uzun söz edilmiyor. Bunlardan söz edilirken dahi, arka planda hep kameranın Griffin' in iç dünyasına döndürülüşüne şahit oluyoruz.
Hatta Griffin' in çalışma sırasında karşılaştığı bilimsel ve gündelik zorlukları anlatırken dahi babasının ölümüne sebep oluşu ve hiçbir pişmanlık duymayışına değinilmesini bunun iyi bir örneği olarak gösterebiliriz.
He bu durum Bilim Kurgu' nun kapsayamayacağı bir eser yapar mı Görünmez Adamı? Pek sanmam. Çünkü bu edebi türün
tanımı paranormal yetenekleri olan kimselere dair hikayeleri kapsıyor. Bu da romanın bilim kurgu eseri olmanın asgari şartlarını sağladığını gösterir diyebiliriz sanırım. Soft-Science fiction diye anılması bu açıdan uygun görülebilir derim haddimi zorlayarak.
İkinci soruya gelecek olursak,
İlk eleştirim çeviriye ilişkin. Kitabın geneline bakıldığında çevirinin gayet yeterli olduğunu görüyorsunuz aslında. Ama bazı kısımlarda yapılmış basit hatalar yapıtın yeterince denetlenmemiş olduğu hissini uyandırıyor insanda. Başta ben mi çok eleştirel yaklaşıyorum dedim ama özellikle aynı yayınevinden[*]İthaki Yayınevi[/*] çıkan İçeriden Ölmek adlı romanı okuduktan hemen sonra bu kitabı okumam beklentimi hayli yükseltti galiba. Hatalı bulduğum yerleri not almayı unutmuşum, o yüzden burada paylaşamıyorum, aklıma geldikçe eklemeye çalışacağım. Umarım bir sonraki baskıya şimdiden çapımız ayarında bir faydamız olmuştur.
Bir de Kitaptaki dipnotların bazı diğer eserlerde olduğu gibi en arka sayfalarda verilmiş olması okumayı biraz sekteye uğratıyor gibi geldi bana. Umarım yeni İthaki romanlarında olduğu gibi her dipnotu ait olduğu sayfaya yazmayı tercih ederler bir sonraki baskıya. Bunlar olmasa Vikitapta yaptığım değerlendirme de farklı olurdu haliyle.
He bu arada Fırtınakıran sen sormadın ama ben sana söyleyeyim, bu kitap Zaman Yolcusuna nazaran hayli sert yazılmış. Şiddeti, hatta vahşeti çekinmeden aksettirmiş bu defa Wells.
