Underneath the bridge
My tarp has sprung a leak
And the animals I've trapped
Have all become my pets
And I'm living off of grass
And the drippings from my ceiling
It's okay to eat fish
'Cause they don't have any feelings
Something in the way, mmm...
Something in the way, yeah, mmm...
Yorgunum, biraz da uykum var. Uyumak istiyorum aslında. Şu anda metamorfoz geçiriyor, geçmişten bir nevi arınıyorum. Ara ara yaptığım bir şey bu, gerçi güzel olup olmadığı tartışılır ancak değişim her zaman hoştur bence. Şayet yaşamımı böyle sürdürüyorum. Ciddiye almaktan korktuğum için şaka yapıyorum, gerçek olanlar hoşuma gitmediği için yalan olduklarını söylüyorum. 'Kanıtlarım var'. Düz hurafelerin, kabullenmelerin dışına çıkması gerektiğini söylüyorum insanın. Kim dinliyor?
Peki kimsenini dinlememesi umurumda mı? Uzun zamandır değil. Şayet forumda incici sanılıyorum. Bu baya garip, ben orada bulunamayacak kadar Hardcore olduğumu düşünüyorum. Fantezilerimi orada paylaşsam banlanmam mümkün. Ha eğer @2 olmak isteseydim, er yad geç bunu da yapardım, göründüğü kadar zor değil.
İnci sapmış bir hareket. Bir amaca hizmet etmeye çalışan insanların olduğunu sanılan bir yer ama değil işte, bilen biliyor. Ben anarşiyi, kaosu seven biriyim. Ancak bu bir işe yaramaz genellikle. Anarşi, sadece anarşinin olmadığı yerde işe yarar. Bu yüzden anarşi denildiğinde susarım. Etrafımdaki insana göredir her şey, zaten bu benim ikinci cümlemden sonra belli eder kimin ne olduğunu.
Yemek bok gibiydi evet, bok gibiydi. "Allahın nimeti bu denmez öyle" dediğinde arkadaş, canım hakikaten sıkıldı. Şayet bu bir iltifattı, bokun içinde, vücuda katılmamış veya gerek duyulmamış bol miktarda besin mevcut olabilirdi. Tabi onu yapanın o yediklerine bağlı olarak. Ancak o yemekte herhangi bir şeyin olduğunu sanmadığım için, evet, bu bir iltifattı. Arkadaş yanlış anladı.
Underneath the bridge
My tarp has sprung a leak
And the animals I've trapped
Have all become my pets
And I'm living off of grass
And the drippings from my ceiling
It's okay to eat fish
'Cause they don't have any feelings
Something in the way, mmm...
Something in the way, yeah, mmm...
Ne güzel bir şarkı değil mi aslında. Sözleri ne kadar derin, alegorik. Kurt'a sorsanız herhalde 'o an aklıma gelen gereksiz cümleleri sıraladım' derdi. Çözüm daima basit olandır, neden insanlar hala yalnız olduklarını kabullenemiyorlar? Bu aptalca aslında, 'Birisiyle çıkmam lazım' diye kendini şartlamış insanların, bir aylık bir sürü ilişki yaşamaları ancak ne olduklarını kabul etmemeleri (Bkz: Grimoire IV Özeti) garip geliyor. İnsan kendini bilmeli değil mi, yaşam bunu ona gösteremez.
Şayet ben her sabah aynaya bakıp ne olduğunu görüyorum, ancak tabi uykulu gözlerle yaptığımdan ve saçım dağılmış olduğundan doğru göremiyor olabilirim.
Yürüyemiyorsan koş.
Ve evet, yolda bir şey var. Yaklaştığını görüyorum ama ne olduğunu hala seçemedim. Yorgunum, uykum var biraz da, gözlerim kapanıyor. Belki ondandır. Hayatımın çok sıkıcı olduğunu düşünüyorum, masabaşı çalışanı gibi, her gün aynı yollar, aynı otobüs, aynı metro, aynı poğaça, aynı ders.
Yazılanlar hariç her şey aynı.
Yazılanlar her zaman farklıdır zaten. Onlar farklı olmasalar, ne anlamı kalırdı o kadar yolun? Kim isterdi ki her gün aynı macerayı yaşamayı. Felsefe yapmıyorum, sadece yolda bir şey var, onu anlamaya çalışıyorum.
Uykum var, yorgunum biraz da, gözlerimi açmaya çalışıyorum inatla. Hayır, ben incici değilim. Onların yaptıklarını sandığınız şeyleri ben kendi çevremde yapıyorum, gerçi incici diye adım çıksa da çok da sekimde. Balıkları yiyebilirsiniz elbette, nasıl olsa duyguları yok. Ben tekir ve hamsi severim, bir gün rakı balık yapalım derseniz, aklınızda bulunsun.