Kayıt Ol

Grimoire

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Grimoire
« : 10 Eylül 2010, 01:35:46 »
Grimoire (ɡriːmˈwɑː) n. A book of sorcery and magic. A manual of black magic, for invoking spirits and demons.

Bu adı seçmemin sebeplerinden başlayacağım konuşmaya elbette.

Grimoire, anlamının yanlış anlaşılmasından ötürü (yukarıda görüldüğü gibi) pek çok kez, içinde sembol bulunan her kitaba verilen isim haline gelmiştir. İçinde pentagram bulunan her kitap Grimoire olmayacağı gibi, içinde bir tane bile çizgi olmayan Grimoire'ler de var. Buradan çıkarmanız gereken anlamı açıklayacak değilim.

İddialı bir kelime elbette.

Burayı açtım, şimdilik sadece açtım. Buraya küçük notlar, linkler ve o linklere ait notlarım/yorumlarım, belki küçük sıkılmışlıklarım ve buna benzer şeyleri yazacağım.
#rekt

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Grimoire I - Shame On You
« Yanıtla #1 : 10 Eylül 2010, 01:57:52 »
Bana üşengeç diyen insanlara bu sıralar garip gözlerle bakmaya başladım. Hani, beni 1-2 senedir tanıyıp (tanımak derken, gerçekten tanımayı kastediyorum) diyenlere lafım yok, ancak iki sohbet edip ardından diğer insanların bana söylediklerine göre bunu söyleyenler baya komiğime gidiyor.

Bu kadar üşengeç olmamın sebebi nedir acaba? Söyleyenler düşündüler mi?

Yahu, Nes oyununu açtığımda tepkilerin ne kadar süper olduğunu gayet iyi hatırlıyordur herkes. Tamam iyi güzel, ee? Devamı? Oyunu başlattım daha ilk turda gelip 'X nasıl olacak?' diye soran adam vardı. İşin iğren. kısmı buradan sonra başlıyor, X'in nasıl yapılacağını soracaklarını bildiğim için detaylıca yazmıştım oraya.

Ee? Yazdıklarımı okumuyorsanız niye katılıyorsunuz? Üşengeç ben mi oldum? Sizin oyunları okumayıp, sadece ilk paragrafa bir de resimlere göz atıp katılmanızdan sıkıldığım için üşeniyor olabilir miyim acaba? Düşündünüz mü bunu hiç?

Artık ne oyun, ne hikaye yazasım gelmiyor. Çünkü okumadan, anlamadan yapılan yorumlar canımı sıkıyor. Bir de insanlar, kendini zeki sanıp 'şöyle yazarsam okumadığım belli olmaz sıyırırım' diye düşünüyorlar ya, öldürüyorlar beni. Hani, insan herkesi kendi kadar aptal sanırmış.

Nes benim sıkılmam yüzünden mi bitti yoksa insanların okumadan, gelip bana 'Şu nasıl yapılıyor?' demeleri yüzünden mi bitti?

Bence, insanlara isimler takmadan önce kendinizin ne b.k olduğuna dikkat edin.

Not: Bana sadece bir kez üşengeç dendi, yakın zamanda, nadir konuştuğum biri tarafından. Hani içimden ulu orta kimin üşengeç olduğunu anlatasım geldi. Sonra derin bir nefes aldım ve harita yapmaya geri döndüm.
#rekt

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Grimoire II - Geçiş İlişkisi
« Yanıtla #2 : 20 Eylül 2010, 04:14:55 »
Şu dünyada en sevdiğim şeylerden biri herhalde şu 'geçiş ilişkileri'dir. Bu öylesine, yazıya dikkat çekmek için yazılmış bir giriş. Asıl konuya gelmek gerekirse.

Cumartesi günü WoI'deydim, geldiğimde annemin söylediği şu söz öldürdü beni: "Harddiski bozdum"

Eh ama yani. Ben 500 gblik bilgiyi nasıl tekrar dolduracağım? Yeter lan. Üçüncü oluyor bu. Her neyse, kabloda bir sorun varmış ve halletmek mümkünmüş bla bla. Servise gitti şimdi. Bir dosya ile eksik olursa büyük ihtimalle bir daha indirdiğim bütün kitapları 3 farklı harici diske kopyalayıp, yemeğimden kesip hepsini basmaya başlayacağım.

Oyunları ve resimleri düşünürüz artık.


Not #1
Naruto izlemem ama LM bana Girei diye bir şarkı attı, onunla yatıp kalkıyorum yahu.
#rekt

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Grimoire III - İtalyanca
« Yanıtla #3 : 28 Eylül 2010, 22:57:12 »
Bu aralar sitede çok dikkatimi çeken üye Clorus oldu. Hani birini ayın üyesi seçecek kadar kibirli değilim, şimdilik. Ancak yine de Düşler Limanına yazdığı yazı baya şeyetti. Güzeldi yahu, uzun zamandır böyle bir yazı okumamıştım. Nedense böyle yazılar hep "İtalyanca Aşk Başkadır" ismini getiriyor aklıma. Kitabı hiç okumadığımı da belirteyim, sadece isim geliyor aklıma.
#rekt

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Grimoire IV - Bir Ateş Büyücüsünün Hikayesi
« Yanıtla #4 : 28 Eylül 2010, 23:36:30 »
Geçen mesaja yazacaktım bunu ancak sonra vazgeçtim. Şimdi yazmak tekrar istiyorum ve bunu ayrı bir mesaj olarak yazmam güzel olacaktır gibi geldi.

İnsanına göre davranırım. Bunu hiç inkar etmedim. Zaten faşistlerden ve salaklardan nefret ederim, böyle de bir faşist yönüm var. İnsanlara önemsiz olduklarını hissettirmeyi de severim, çok az kişiye yapmamışımdır bunu. Herkese sanki hayatımda yerleri yokmuş gibi davranırım. Aileme bile çoğu böyledir zaten ancak evet, sanırım hayatımda vazgeçemeyeceğim diyemesem de, gerçekten yanımda olmasını isteyeceğim insanlar var. Ailem konusunda oldukça karmaşık duygulara sahip olduğumu hesaba katarsak, bu kişiler bir elin parmağını geçmez.

Neden böyle? Ne bileyim neden böyle. Ama bildiğim bir şey var, lise yeni bitti ve ben hala lisedeki insanları özlemedim. Bana onlar unutulmaz filan denmişti, öyle bir şey olmadı. İlkokulda gömlek imzalatanlara bakıp 'ee yani?' derdim.

Küçüklüğümden beri sosyal değildim. Ancak bilmiyorum, bu biraz da benim kişiliğim gibi. Arkadaşlıkla bağlantılı olabilecek sevgi ve güven hormonları az çalışıyor olabilir bende. Şayet bu, bende çok büyük sorunlara sebep oldu. Mesela eski anılarımı hatırlamaya çalıştığımda, sanki biraz sonra yağmur çiselemeye başlayacakmışcasına bulutludur hepsi. Bu anılar sonradan değiştirilmiş olabilir tabi (dış müdahale demiyorum, kendi hayatımı karartmaya karar verdikten sonra psikolojik olarak halletmiş olabilirim).

Ancak bildiğim bir şey varsa, insanlara acıyan ama onlarla iletişim kurmayı hiç sevmeyen biri oldum hep. Çocuklar parkta oynarken kendi kalemi inşa etmeyi severdim. Çizgi filmleri kendi kafamda kurgulamayı ve gördüğüm şeyleri kendi kendime anlatmaya severdim. İlk Bionicle'ımı aldığımda 'bunların hikayesi yok ya' diye bir hikaye yazmaya kalkmıştım... Sanırım 10-11 yaşında filandım.

Kafadan sekiz sene olmuş yazmaya başlayalı. Aslında komik biliyor musunuz, yazdığım bütün uzun hikayelerin ve kısa hikayelerin karakterlerinin hikayelerini teker teker size sayabilirim. Bilen bilir, benim esas takma adım, oldukça uzun ve çetrefillidir. Hepsini açıklamayacağım ancak size en eskisinden, Üç Kardeşler'in en yaşlısından ve en 'yiğit' olan 'yiğit'ten bahsedeceğim.

Sifaus. Atlantisli Başrahip/Başbüyücü idi kendisi. Ateş elementi üzerine uzmanlaşmış bir büyücü. Atlantis'in batacağını öğrendiğinde, Mısır'a gidiyor ve o zamanlar Yukarı ve Aşağı Mısıra hükmeden firavun Horus'un hükmü altındaki, 'Piramit Çevresindeki Labirent'e girip, Mısır halkının batan Mu'dan kurtarabildiği kutsal yazıtlara ulaşmaya çalışıyordu.

Şayet, Labirent bir inisiyasyon merkeziydi. Oraya girenler ya ölür, ya kaybolur ve delirir ya da tamamlar ve Öğreti Rahibi olurdu.

Ancak hikaye burada bitti. Devamı asla gelmedi. Ancak Sifaus yaşamaya devam etti. O zamanlar hikayedeki o çocuksuluk yavaş yavaş söndü Sifaus'da. Zamanla, çıkarcı bir Sifaus'a dönüştü. Aesten evreninin tüm safhalarında ve hatta yine bu sitede yayınladığım Eun hikayesinin ilk taslaklarında vardı. Eun hikayesinin son kısımlarında, ölmüş veya kaçmış bir tanrıydı Sifaus. Ancak bu çok silik bir düşünceydi ve Sifaus'un bu yeni kişiliği gibi çabuk silindi.

Sonraki Sifaus daha insan gibiydi, aşırılıklardan kaçınmıştı artık. Ateş değildi artık tek sanatı, araştırmış ve öğrenmişti. Kuzeyin 'yıkıcı' tanrısıyla tanışmıştı, kardeşler bu sırada ortaya çıkılar ama Sifaus onlardan hep bağımsızdı. Sifaus güç peşinde koşmaya başladı boşuna. Güçlü olduğunu, her şeyi başarabileceğini düşünürdü ve halkını da böyle yönetme peşindeydi.

Bu son Sifaus, Kayıp Evren ve gelecekteki bütün hikayelerimde ortaya çıkacak olan Sifaus oldu işte. Çünkü o Sifaus elini ayağını çekti her şeyden. Illadanes halkının yönetimi 'Nihilist' bir adamın elindeydi artık.

Zaten o çocukluğundan beri böyle biriydi. Hiç bir zaman, insanların birbirlerine neden bu kadar değer vermeye çalıştıklarını, neden bu kadar 'iğrenç' olduklarını, neden bu kadar 'katı' ve 'kuralcı' olduklarını anlamamıştı. O, Illadanes'de bir diktatördü ve her diktatör gibi özgürlük istiyordu; kendisi için.

Ancak Kayıp Evrenin ve Aesten'in son tasarılarına bakıldığında bir şey fark edilecektir, Sifaus Nihilist değildi. O basit bir şekilde umursamaktan sıkılmıştı. O basit bir şekilde, çevresinde gördüğü ve herkesin yanlış olduğunu bildiği halde sanki yanlış değilmiş gibi yaptıkları, ancak birisi söylese herkesin yanlış diyeceği, ancak bunu onun yaptığı söylense karşıdakinin asla kabul etmeyeceği şeyleri görmekten ve bunları düşünmekten sıkılmıştı. İnsan ilişkilerinden tiksinmişti. İnsanların kendilerini bir şey sanmalarından, hiç bilgileri olmadıkları konularda ahkam kesmelerinden de sıkılmıştı.

Sonra Hamlet'i o okudu. Hamlet'in neden deli rolü yaptığını anladığı günden itibaren, onu tanıyan insanlar Sifaus'dan şüphe etmeye başladı. Sifaus bazen hala düşünür, Hamlet'in neden deli rolü yaptığını anlayan tek kişi o mudur?

Özet: Kaşar kaşardır, fahişe fahişedir, yalan yalandır.

Not: Ağır alegori ve sembol içerir. 'Enee Sifaus yerine Yiğit koy tamam işte' ile bitmiyor olay yani. O kadar basit şeyi babamda yazar.
#rekt

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Grimoire V - Metamorphosis
« Yanıtla #5 : 05 Ekim 2010, 00:53:16 »
Metamorphosis hüzünlü bir kelimedir. Bu kelimenin içinde geçtiği hiç bir yazı, neşenin en küçük kırıntısını bile asla taşımaz.
#rekt

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Grimoire VI - Something in the Way
« Yanıtla #6 : 14 Ekim 2010, 19:36:54 »
Underneath the bridge
My tarp has sprung a leak
And the animals I've trapped
Have all become my pets
And I'm living off of grass
And the drippings from my ceiling
It's okay to eat fish
'Cause they don't have any feelings

Something in the way, mmm...
Something in the way, yeah, mmm...

Yorgunum, biraz da uykum var. Uyumak istiyorum aslında. Şu anda metamorfoz geçiriyor, geçmişten bir nevi arınıyorum. Ara ara yaptığım bir şey bu, gerçi güzel olup olmadığı tartışılır ancak değişim her zaman hoştur bence. Şayet yaşamımı böyle sürdürüyorum. Ciddiye almaktan korktuğum için şaka yapıyorum, gerçek olanlar hoşuma gitmediği için yalan olduklarını söylüyorum. 'Kanıtlarım var'. Düz hurafelerin, kabullenmelerin dışına çıkması gerektiğini söylüyorum insanın. Kim dinliyor?

Peki kimsenini dinlememesi umurumda mı? Uzun zamandır değil. Şayet forumda incici sanılıyorum. Bu baya garip, ben orada bulunamayacak kadar Hardcore olduğumu düşünüyorum. Fantezilerimi orada paylaşsam banlanmam mümkün. Ha eğer @2 olmak isteseydim, er yad geç bunu da yapardım, göründüğü kadar zor değil.

İnci sapmış bir hareket. Bir amaca hizmet etmeye çalışan insanların olduğunu sanılan bir yer ama değil işte, bilen biliyor. Ben anarşiyi, kaosu seven biriyim. Ancak bu bir işe yaramaz genellikle. Anarşi, sadece anarşinin olmadığı yerde işe yarar. Bu yüzden anarşi denildiğinde susarım. Etrafımdaki insana göredir her şey, zaten bu benim ikinci cümlemden sonra belli eder kimin ne olduğunu.

Yemek bok gibiydi evet, bok gibiydi. "Allahın nimeti bu denmez öyle" dediğinde arkadaş, canım hakikaten sıkıldı. Şayet bu bir iltifattı, bokun içinde, vücuda katılmamış veya gerek duyulmamış bol miktarda besin mevcut olabilirdi. Tabi onu yapanın o yediklerine bağlı olarak. Ancak o yemekte herhangi bir şeyin olduğunu sanmadığım için, evet, bu bir iltifattı. Arkadaş yanlış anladı.

Underneath the bridge
My tarp has sprung a leak
And the animals I've trapped
Have all become my pets
And I'm living off of grass
And the drippings from my ceiling
It's okay to eat fish
'Cause they don't have any feelings

Something in the way, mmm...
Something in the way, yeah, mmm...

Ne güzel bir şarkı değil mi aslında. Sözleri ne kadar derin, alegorik. Kurt'a sorsanız herhalde 'o an aklıma gelen gereksiz cümleleri sıraladım' derdi. Çözüm daima basit olandır, neden insanlar hala yalnız olduklarını kabullenemiyorlar? Bu aptalca aslında, 'Birisiyle çıkmam lazım' diye kendini şartlamış insanların, bir aylık bir sürü ilişki yaşamaları ancak ne olduklarını kabul etmemeleri (Bkz: Grimoire IV Özeti) garip geliyor. İnsan kendini bilmeli değil mi, yaşam bunu ona gösteremez.

Şayet ben her sabah aynaya bakıp ne olduğunu görüyorum, ancak tabi uykulu gözlerle yaptığımdan ve saçım dağılmış olduğundan doğru göremiyor olabilirim.

Yürüyemiyorsan koş.

Ve evet, yolda bir şey var. Yaklaştığını görüyorum ama ne olduğunu hala seçemedim. Yorgunum, uykum var biraz da, gözlerim kapanıyor. Belki ondandır. Hayatımın çok sıkıcı olduğunu düşünüyorum, masabaşı çalışanı gibi, her gün aynı yollar, aynı otobüs, aynı metro, aynı poğaça, aynı ders.

Yazılanlar hariç her şey aynı.

Yazılanlar her zaman farklıdır zaten. Onlar farklı olmasalar, ne anlamı kalırdı o kadar yolun? Kim isterdi ki her gün aynı macerayı yaşamayı. Felsefe yapmıyorum, sadece yolda bir şey var, onu anlamaya çalışıyorum.

Uykum var, yorgunum biraz da, gözlerimi açmaya çalışıyorum inatla. Hayır, ben incici değilim. Onların yaptıklarını sandığınız şeyleri ben kendi çevremde yapıyorum, gerçi incici diye adım çıksa da çok da sekimde. Balıkları yiyebilirsiniz elbette, nasıl olsa duyguları yok. Ben tekir ve hamsi severim, bir gün rakı balık yapalım derseniz, aklınızda bulunsun.
#rekt

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Grimoire
« Yanıtla #7 : 15 Ekim 2010, 13:06:10 »
Her şeye derin anlamlar yüklemeyin arkadaşlar bazen insanlar bazı şeyleri sadece vakit geçirmek ve eğlenmek için yaparlar. Bu zarar verici ve organize düzeyde de olsa buna siyasi bir örgüt, felsefi bir tarikat gözüyle bakmak sadece komik görünüyor. Gerek içeriden gerek dışarıdan.

İnci için söylüyorum ama her şey için ele alınabilir.
try again fail again fail better

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Grimoire
« Yanıtla #8 : 15 Ekim 2010, 13:45:13 »
@düşünceleri yazan lise terk bence.
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Grimoire VII - Öz
« Yanıtla #9 : 20 Ekim 2010, 22:21:37 »
Üzgün olduğum zamanlar, genellikle üzgün olduğum için kendime saldırdığım zamanlar oluyor. Hayatımdaki şeyleri teker teker kurcalamayı ve onlara laf sokmayı seviyorum. Herhalde House'u izlememden ötürü olsa gerek ki, kendimi aptal gibi hissediyorum bu aralar. Garip bir üzgünlük çökmüş olsa da üzerime, sanırım bu aptal olduğumu düşünmemin etkisiyle pek kendime saldıramıyorum.

Kimsenin dediklerimden bir bok anlamayacak kadar salak olduğunu düşünmek, gerçekçi davranmaktır bana göre. Bu yüzden küfür yazmayı severim, onlar senin seviyene çıkamıyorsa sen aşağıya in tavrında olurum çoğu zaman. Çok mu indim ne?

Küfür güzeldir. İçten gelir, çoğu zaman insanın kendini en iyi ifade etme yöntemi olur.

Küfre "Ayy ayıp, tüü terbiyesiz." gözüyle bakmak, cinselliğin veya cinsel organın ayıp olduğunu düşünmek kadar aptalca ve özü reddedici bir davranıştır. İnsan olduğu şeyi unutup, burnu büyük yaklaşmayı sevdikçe, bunun gibi saçma sapan görüşler de güzelce yayıldı elbette. Sadece ısınmak iin ilk deriyi sırtına atan insan, görünmeyen yerlerin karşı cinste az çok psikolojik olarak böyle bir saplantı yaratacağını nereden bilebilirdi ki?

Hakarete karşıyım diyenler ayrı bir komiğime gider. Gün içinde onlarca, aylar içinde binlerce defa insanlara küfretmeden hakaret edersiniz. Daima laf sokar, onları bir şekilde küçültmeye çalışırsınız. Ancak bunu açık açık yapıp da, en azından dürüst olan insanlara "terbiyesiz" sıfatı sokarsınız. Baya komik bu, hani insan yaptıklarının farkında olmalı diyorum, kimse hala seklemiyor.

Ayıp, terbiye, ahlak, doğru, yanlış, anlamlı, anlamsız gibi saçma salak kavramları bin yıllardır dinler ve insanlar tekrar ediyorlar.

Bu yüzden nefret ediyorum insanlardan. Kavramların özünü düşünmüyorlar, ne kadar aptalca olduklarını göremeyecek kadar aciz pek çoğu. Çok daha azı doğru yönden bakabiliyor. Ayıp yoktur, terbiye yalandır, ahlak şakadır. İnsanlar, sırf onların istediği gibi yaşayın ve onlara dokunmayan yılan olun diye uydurdular bunları uzun zaman önce. Aynı insanların torunları, cinsel organlara bakınca 'abaza' oluyorlar.

Ha bir de, ergenliğe girmiş herkes homoseksüeldir. Heteroseksüel davranmaları, küçüklükten beri beyne sokulmuş bir düşünceden başka bir şey değildir. Hayvanlarla aynı içgüdülere sahip olduğumuzu unutuyor insanlar, sonra da homoseksüellik sonradan uydurulmuş gibi davranıyorlar. Hayır, asıl sonradan uydurulan Heteroseksüellik.

Pff.
#rekt

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Grimoire
« Yanıtla #10 : 21 Ekim 2010, 09:24:14 »
Şimdi "nefret ediyorum insanlardan" dedin de, aklıma ünüversite yıllarındaki [*]düşün yani, o kadar eski.[/*] bir kız arkadaşım geldi. Kız her hafta en az bir kez olmak kaydıyla "Iyy ter kokan insanlardan nefret ediyorum!" derdi.

Sonunda, sadece terden oluşan bir herif ile çıkmaya başlamıştı.
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Grimoire VIII - Kısa
« Yanıtla #11 : 21 Ekim 2010, 09:54:15 »
Kısa bir Grimoire olacak, ancak yazmak istediğim bir kaç kısa şey var.

Buraya yazdıklarımı ciddiye almanız, kendi sorumluluğunuzdadır. Gerçek veya yalan oldukları hakkında herhangi belirteç kullanmamayı uygun görüyorum. Çünkü hiçbir zaman bir düşüncenin arkasında durmaya gerek duymadım. Bir düşünceye sarılıp ölene kadar onu savunmak bana oldukça ürünsüz ve boş bir hayat gibi gelir, çünkü insan bu yolda ilerledikçe başka şeyleri göremeyecek kadar körleşir. Değişiklik iyidir.

Ve evet, bu yazıların gerçek Adramelech'i yansıttığını yada tamamen yalan olduklarını düşünmek size kalmış. Şayet ben buraya bir şeyler yazarken, gerçekten onlara inanıp inanmadığım konusunda düşünmüyorum. O an mantıklı gelen veya gelmeyen bir şeyi sadece kafama estiği için yazıyor olabilirim. Bir tartışmada bunu ölesiye savunabilir veya tam tersini savunanı kutlayabilirim.

Moonspell'in yeni albümü geliyormuş. Üstad Fernando şöyle demiş 'the most exciting, sexiest, darkest, heaviest and catchiest stuff we've written in ages!'. Sanırım 2011-2012 benim için çok önemli yıllar olacak çünkü WoD Online ve bir kaç sevdiğim grupların albümleri çıkıyor bu yıllarda. Oldukça güzel olacak.

Nouvelle Vague dinleyin. Dinlettirin. Çok özel bir grup. Bir kaç aydır biliyorum ama bu kadar sevdiğim grup azdır.

Lüsifer.

http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=10207107
#rekt

Çevrimdışı johnconstantine

  • **
  • 167
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Her Şeyi Gören Faesla
Ynt: Grimoire
« Yanıtla #12 : 21 Ekim 2010, 13:19:21 »
Watchmen de Dr. Manhattan'ın, Mars üzerinde Silk Spectre II ile tartışırken söylediği birkaç sözü var, şöyle diyor:
''(Mars'ın çetin tepelerinin üzerinde gezerken.) Mars, üzerinde tek bir mikroorganizması bile olmadan tek başına gayet güzel idare ediyor. O zaman söyle bana, buraya bir petrol borusu koymanın ne faydası olur ? Ya da alışveriş merkezi ?''

Şunları da koymazsam olmaz. Kodları kabul etmiyor nedense.
http://img89.imageshack.us/f/manhattan1.jpg/
http://img827.imageshack.us/f/manhattan2.jpg/
http://img267.imageshack.us/f/manhattan3.jpg/


Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Grimoire IX - Shame on me
« Yanıtla #13 : 22 Ekim 2010, 21:13:44 »
Sanırım bu aralar çok yazmamın sebebi boş yazmam. Büyük ihtimalle öyledir. Yine, söylemek istediğim bir şey var. Alınmak yine size kalmış.

Terslemediğim nadir insan var şurada, sanırım kız arkadaşım ve Madcap hariç, adam gibi konuştuğum kimse yok. Eski dostluk denilen şeylerin bir değeri olmadığını sanırım önceki yazılarda anlatmıştım, anlatmadıysam birisi not düşsün altına tekrardan yazarım.

Komik geliyor ya, birine değer vermek garip bir şey. Freud kitaplarını dikkatli bir şekilde okumaya karar verdim, önceden yaptığım gibi göz atmayı bırakmalıyım. Çünkü adam gerçekten doğru şeyler söylüyor ve insan ayakta alkışlıyor. Biliyorsunuz, puro bazen sadece bir purodur.

Saçlarım uzadı ancak şimdi de sıfıra vurdurup kulaklarımı kesmek istiyorum. Öyle görüntüye sahip kişiler hep hoşuma gitmiştir, dümdüz bir kafa. Hoş aslında.

The Black Angels dinleyin bir de. Prodigal Sun mu ne, bir de Young Man Dead. Kaliteli şarkılar, ancak insan dinlerken bir sigara yakmak istiyor. Zaten okul biraz daha stresli olursa ciddi ciddi bir sakinleştirici almam gerekecek. Beş günün yorgunluğunu iki günde atamıyor insan.

Buranın Grimoire isminde olduğunu unutuyorum bazen, hazır en sevdiğim sayı olan On Üç'e yaklaşırken, yavaş yavaş bu isme yaraşır şeyler yazmaya başlamam lazım. Sol elimle piramidin üstündeki gözü göstermek lazım artık.


Yazarın Notu: Gerçek olduğuna inanmak yada inanmamak, diğer yazılardan çok daha fazla bir şekilde size kalmış durumda bu yazıdan sonra. Eğer takip eden varsa tabi. Bol şans.

Yazarın Notu #2: Bazen merak ediyorum bu kadar ters bir adam nasıl 37 rom alıp ikinci en çok rom alan üye oldu? Cevabını aslında ikimizde biliyoruz değil mi sevgili okuyucu.

Yazarın Notu #3: Ters köşeye yatıran KoyuBeyaz'a selamlar olsun.
#rekt

Çevrimdışı Baal Adramelech

  • *****
  • 1837
  • Rom: 59
  • The Hermit
    • Profili Görüntüle
Grimoire X - Ölüm
« Yanıtla #14 : 24 Ekim 2010, 22:38:00 »
İnsanın kendi annesinin ölümünü izlemesi, korkunç bir şeymiş. Normalde bunu 'anne baba neymiş ya aptal şartlanmalar, toplumun öğrettiği şeyler pehey' gözüyle görmeyi severim ancak, ister istemez çocukluktan gelen bir anneye sevgi duygusu var işte. Yavaş yavaş ölümünü izlemek, bunun uzun ve acılı olduğunu görmek ise ayrı bir duyguymuş.

Eğer gelecek 5 sene içinde tahmin ettiğim şeyler olursa, üniversite kariyerini bırakıp fizik hocası olma gerekecek ki bu da benim için ölüm demek oluyor. Bir kişi ölünce, yanında ir başkasının hayallerini de götürüyor. Aslında oldukça ilginç ve garip.

Neyse daha halim yok.
#rekt