Kayıt Ol

Hayat...

Çevrimdışı veritaserum

  • ****
  • 1112
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Hayat...
« : 02 Mart 2008, 09:50:31 »
      Küçük bir prens/prenses olarak geldik dünyaya. Herkes bizi çok seviyordu. Kimseyi tanımıyorduk, tanımaya da ihtiyacımız yoktu. Yalnızca tek bir insanı tanıyabilirdik kokusundan: Ağladığımızda yanımızda olan, acıktığımızda karnımızı doyuran, bizi sebepsizce seven tek bir insanı; annemizi… Burada el üzerinde tutuluyor, çok ama çok seviliyorduk.
   Aran birkaç yıl geçti. Artık iki ayağımızın üzerinde durabiliyor ve konuşabiliyorduk. Şimdi yanımızda anneden başkalarına da ihtiyacımız vardı. Bize şeker getiren, atta götüren, mamamızı eve getiren bir babaya. Artık dünyamız üç kişilikti ve başkasına ihtiyacımız yoktu. Hayat, bizim için yemek ve uyumaktan ibaretti.
   Sonra azıcık daha büyüdük. Okula başlamıştık. Büyük bir insan, bizi sınıf denen  yere topluyor, a’yı b’yi öğretiyordu. Şimdi hayatımızda anne ve babadan çok daha fazla insana ihtiyacımız vardı ve bir bir buluyorduk onları…
   Zaman geçtikçe “hayat” denen şeyin yemek ve uyumaktan ibaret olmadığını görüyorduk. Anne, bütün gün ev işleri yapıyordu ve bundan hiç mutlu değildi. Artık kendi işlerimizi görebildiğimiz için bize “git” demeye başlamıştı. Baba ise bütün gün işteydi. Eve gelince yorgun oluyordu ve o da “git” demekle yetiniyordu. Buna rağmen, hep bize iyi örnek olmaya çalışıyorlardı ve sevgilerinden hiçbir şey eksilmiyordu günden güne.
   Sonra biz, kötü sözler öğrenmeye başladık. Anne-baba hep iyiydi; ama çevremizde çok kötü şeyler vardı. Ve nedense biz hep kötüye gidiyorduk… Bazen asilik yapıp onları dinlemediğimiz de oluyordu. Başımızın dikine gitmeyi öğrenmiştik…
   Ve işin kötü yan yavaş yavaş büyüyorduk. Anne artık mamamızı yedirmiyor, tabak denen şeyle önümüze koyuyordu. Baba eskisi kadar güler yüzlü değildi ve hep yorgun oluyordu. Bizimle eskisi kadar ilgilenemeseler de, bazen sevmek için çağırıyorlardı yanlarına. Çoğu aman gidiyorduk, ama eskisi kadar sık değil. Çünkü şimdi oyun denen şeyi keşfetmiştik ve bundan büyük zevk duyuyorduk.
   Yaşımıza yaş ekleniyordu ve durmadan büyüyorduk. Yaşamın anne ve babadan ibaret olmadığını anlamıştık. Kimi zaman bir toptan, bir barbie bebekten zevk almaktı yaşamak, kimi zamansa durmaksınız ders çalışmak… ama yaptığımı her işin altında, eğlence yatardı mutlaka. Sanki eğlenmeden yaşamak imkânsızdı…

   Zaman geçiyor, geçiyordu…

   Daha da büyümüştük ve oyunun pek bir anlamı kalmamıştı bizim için. Çevremizde çok kişi vardı, ancak konuşacak vaktimiz yoktu insanlarla. Hayatın yükü yavaş yavaş biniyordu omuzlarımıza ve anne-baba öncelik sıramızda gerilemeye başlamıştı. Oysaki ortam ne kadar değişirse değişsin, onlar bizi çok, ama çok seviyordu…
   Şimdi okulu bitirmiştik. Bir işyerinde çalışıyorduk. Kendimize ait yeni bir evimiz, bir eşimiz vardı. Hatta bizde birer anne/baba olmuştuk. Artık kendi anne-babamızı hergün görmek yerine haftada bir aramayı tercih ediyorduk. Onlarsa bizi çok özlüyordu… aslına biz de onları özlüyorduk, ama o kadar çok işimiz vardı ki, bir türlü zaman ayırıp da gidemiyorduk.
   Oyunlarımızı özlemeye başlamıştık…
   Bir gün, öyle bir zaman geldi ki, anne ve baba dönmemecesine ayrıldı aramızdan… Onlara çok, ama çok ihtiyaç duyuyorduk ama bulmamız imkansızdı… O zaman işte, yaptığımız korkunç yanlışı anladık. Oysaki elimizden yanlarına gideceğimiz günü beklemekten başka çare yoktu !!
Önce, büyük büyük düşündüm;
Sonra büyük büyük yaşadım.
Ne varsa, onlar aldı.
Şimdi bana küçük bir ölüm kaldı.

Çevrimdışı SeD

  • ****
  • 877
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayat...
« Yanıtla #1 : 03 Mart 2008, 18:32:16 »
kuzucuuum süper olmuuuş.... ama aksaklıklar var gibiim... ;)