Kayıt Ol

Hemşire; şah ve mat!

Çevrimdışı DrSayko

  • *
  • 8
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
    • Saykolog
Hemşire; şah ve mat!
« : 24 Ocak 2014, 19:47:55 »
"Kulak çınlamasıyla nasıl başa çıkabilir insan? Hiç birşey dinlemek ve duymak istemiyor, sadece sessizlikle başbaşa kalmayı kafaya koyduysan, çınlama devreye girer. Asla ve asla seni yalnız bırakmaz. Ta ki unuttuğun zamana kadar. Dikkat çekmek için çırpınır çınlama. Önünde dolanan, sürekli havlayıp zıplayan, kuyruk sallayan köpek gibi, "birşeyler anlatmak istiyor galiba" klişesi akla gelir. Çınlama birşeyler anlatmak istiyordur. Çok yüksek frekansta.

Şöyle düşünelim; elimizde süper teknolojik bir aygıt var. Kabloları kulaklarımıza sokuyoruz. Duyduğumuz neyse onu kaydediyor. En büyük özelliği, beyninde algıladıklarını kaydediyor. Çınlama gibi soyut bir sesi bile... Sonra bu yüksek frekans kaydı alıp on kez yavaşlatıyorsun. Ortaya çıkan sonuç müthiş! Aynı gece görülen "7 saniyelik" roman gibi rüyalara benzer, yavaşlatılmış çınlamalarda ise ortaya çıkan anlam şu; bir ay öncesine kadar duyduğun herşey tam iki dakika içinde yankı yapıyor zihninde."

"bakın bunu hiç bir yerde duymamıştım profesör. Çok ilginç bir tespitte bulundunuz."
"öyle olmasaydı üstünde çalışmazdım ya? Gerçek şu ki, bu tür keşifler yapacak ne isteğim ne de zamanım olur. Tüm vaktimi zaten keşfedilmiş icatların daha da geliştirilmesine harcarım. Mesela rüyaları kaydeden bir makina var. Şimdi adını hatırlayamadığım çok saygın bir bilim-adamı tarafından icat edilmiş. Alet öyle kusursuz çalışıyor ki, hatırlayamadığımız tüm ayrıntıları gözler önüne seriyor."
"inanılmaz! Bakın profesör şaka yapacak bir kişiliğiniz olduğunu sanmıyorum. Ama bir ihtimal... Dalga mı geçiyorsunuz? Bunca zamandır popüler bilim haricinde ortaya çıkan çalışmaları araştırdım, inceledim, devasa bir kütüphanede saklıyorum. Ama rüya kaydeden makinayla ilgili hiçbir veri yok elimde. Açıkçası olanaksız!"
"hahaha.. Değerli dostum, kendinize haksızlık etmeyin lütfen. Dünya küçük derler ama bu tamamen insanoğlunun kibirinden kaynaklanır. Aslında oldukça büyük bir gezegende yaşıyoruz. Üstelik nüfus göz önüne alındığında, en kötü ihtimalle yüzde beşi bilim ve ilgili alanlarda türlü türlü araştırmalar yapıyor. On milyon bilim-insanının tüm çalışmalarını takip etmenize olanak yok. Kısaca, bahsettiğim alet gerçekten var. Hatta yarın sizin için çok güzel bir sunum yapacağım."
"oh! Bu harika işte! Ah... Bu arada unuttum, hemşire sizi arıyordu"
"aman tanrım! Hangisi?"
"işe yeni aldıkları hemşire. Hani bozayı gibi iri olan. Eskiden güreşçiymiş ya hani..."
"hay aksi şeytan! Farketti galiba.. Ben hemen tüyeyim. Ertesi güne kadar benden haberin yok tamam mı?"
"anlayamadım profesör, neyi farketti?"
"ilaçları poker için kullandığımı tabi!"
"tüh.. Ee nasıl anlamış olabilir peki?"
"bu sabah astronotun ne kadar tuhaf davrandığını hatırlıyor musun? Hani kişneye kişneye koşturuyordu koridorda."
"evet de..."
"hay aksi geliyor işte!"

Profesör kirli çamaşırların atıldığı bölmeye atlar ve bir anda gözden kaybolur. Hemşire kapıyı bir hışımla açtığında nostradamus'un tek başına satranç oynadığını görür. Kapı kapanır ve hastaları yataklara çağıran melodi çalmaya başlar.