Yaşarken, çürüyoruz. Ölürken, yaşıyoruz. -David Selig
Yeterince geç kalmıştım Robert Silverberg okumak için.
İçeriden Ölmek, her şeyden önce iyi bir kitap. Bunu daha birkaç bölüm okuduktan sonra fark ettim zira çünkü bende etki bırakan kitapların birçoğunda entellektüel bir birikime sahip, kitap okumayı seven karakterler bulunuyor. İlk aklıma gelenler Selim Ilşık (Tutunamayanlar), Hikmet Benol (Tehlikeli Oyunlar), Nicholas Urfe (Büyücü), Morwenna (Ötekiler Arasında), İsimsiz karakter (Yolun Sonundaki Okyanus) gibi...
Yukarıda saydıklarımın arasına artık David Selig (İçeriden Ölmek) de katıldı. George Elliot, Aldous Huxley, Franz Kafka, James Joyce gibi daha onlarca büyük yazarın adını sayfaların arasında görmek, kitaplarının isimlerine rastlamak, onlardan alıntılar okumak paha biçilmez bir duyguydu. Hatta kitabın en seviğim bölümlerinden biri de hiç şüphesiz Selig'in, Kafka'nın eserleri Dava ve Şato'yu karşılaştırdığı dönem ödevi oldu. Mükemmel bir eleştiri örneğiydi, ders olarak okutulsa yeridir.
David Selig 41 yaşında, kelleşme yüz tutmuş kafası ama hala çekici olan benliği ile oradan oraya sürüklenmekte ve geçimini ise üniversite öğrencilerine dönem ödevleri yazarak sağlamaktadır. Kendisinin özel bir gücü vardır: İnsanların beyinlerinin içerisine girebilmekte ve en derinlerine dek yüzerek o insana dair tüm bilgileri kolayca edinebilmektedir.
Küçüklüğünden beri bu böyledir. İçerisinde yaşayan güç ile çevresindeki herkesten farklıdır. Fakat bu farklılık ona kendisini insanlardan üstün görmek gibi bir özellik kazandırmamıştır, ki kitabın gerçekliği de tam olarak burada yatmaktadır. Çünkü David Selig bir süper kahraman değil. Yaşının tüm getirilerini kabullenen bir insan nasıl olursa, o da işte tam olarak öyledir.
Telepati var olan bir şey. Bilimadamları tarafından da üzerinde çalışılan bir olgu. Bu sebeple Selig uçarı bir karakter gibi görünmedi gözüme. Yarattığı karakterin okurlar tarafından hor görülmemesi, onu da sıradan bir insan olarak görüp bağrımıza basmamız hatta Selig'in sorununu kendi sorunumuzmuş gibi düşünüp üzülmemiz Silverberg'ün karakter yaratımındaki başarısının takdire şayan olduğunu bizlere kanıtlıyor.
Sorun? Evet, David Selig'in bir sorunu var: Yeteneğini yavaş yavaş kaybediyor ve "içeriden" ölüyor. Kitabın adı da buradan geliyor zaten. Gözlerinin önünde eriyip giden yeteneği ona hem acı çektirmekte hem de normal gelemektedir. Yine de, yıllar boyunca yanında olan, bedeninin içerisinde bir yerlerde saklı olan bu yeteneğin bir anda tamamen yok olabileceği düşüncesi Selig'i çok korkutmaktadır. Tabii bir okur olarak bizi de bir merak sarıyor kitabın sonuna dek.
Bu olgu haricinde ise kitapta herhangi bir merak duyma hissi bulunmuyor. Hatta kitabın sürükleyici olmadığını söylemek bile pekala mümkün. Peki neden sevdim İçeriden Ölmek'i? Burada da yazarın ustalığı ortaya çıkıyor yine ve üstte belirttiğim gibi benim için önemli bir konu olan "entellektüel karakter" etkisi.
Zor bir kitap. Her kitapseverin rahatlıkla okuyamayacağı, kolaylıkla sevemeyeceği bir kurgu ve sıra dışı anlatım tekniği. Silverberg bizleri 40'lı, 50'li, 60'lı 70'li yıllara konuk ediyor zaman zaman. En azından herhangi bir kronolojik sıra bulunmuyor kitapta. Selig'in son derece normal olan yaşamının her dönemine girip çıkıyoruz. Sevgilileri, üvery kız kardeşi ve ailesi ile olan ilişkilerini okumak da pek bir keyifli oluyor. Özellikle kız kardeşi ile olan diyaloglarda her iki tarafın da ağzı son derece bozuluyor ve küfürler havada uçuşuyor.
İşbu sebeple, bu kitabı herkese öneremeyeceğim. İlginizi çekiyorsa okuyun diyor ve birkaç alıntı bıraktıktan sonra gidiyorum.
"Sana bütün yaptıklarına rağmen onu kaybetmekten ödün kopuyor. Mücadele etmenin beyhude olduğunu bile bile gücünün son zerresine dört elle sarılıp savaşacaksın. Savaş o halde. Huxley'i bir daha oku."
"En iyilerimiz bile aşk adına, barış adına eşitlik adına mücadele ederken zıvanadan çıkma kapasitesine sahipti."
"Kendime acımaya başladığımda kendimle vakit geçirmekten çok sıkılıyorum."
"Yavaş ilerleyen bir gerçeklik sıkıntısından muzdaribim."
"İnsanlar duymak istemedikleri bir şey söylendiğinde sinirlenirler."
"Evlilik toy, güvensiz ve ahil insanlar içindir."
"Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda?"
"Hakikiş toplumların her daim yalnızlığa yaklaşmaları gibi, en mükemmel konuşmalar da sonunda hep sessizliğe döner. Sessizlik her zaman, her yerde, herkes tarafından duyabilir."
"Neden oy vereyim? Oy vermeyeceğim. Ben oy vermem. Ben sistem adamı değilim. Bu döngünün parçası değilim. Oy vermek onlara göredir."