Malum katliamdan sonra tarih kitapları bunu Thomas'ın suçu olarak yazdı. Arafta kalır oldu. Ne cehennem ne de cennet vardı onun için. Hem suçlu, hem suçsuz. Hem insan hem de değildi. Diğer insanlardan farklı düşünür olmuştu. Beş yaşında farklılığını kanıtlayıp kendi ırkından daha üstün olduğunu anlamıştı. Beyni kendi ırkı sandığı ırktan çok daha iyi çalışıyor, el-göz koordinasyonu kat kat daha fazla idi. O liderin oğluydu. Herkes onun her halükarda üstün olduğunu düşünürdü.
Thomas'ın az da olsa farkına vardığı şey gezegenlerinin işleyişiydi. Herkes nasıl göremezdi gezegenlerinin düz olmadığını? On sekiz yaşında soylu çocukların eğitim gördükleri özel mülkte tek başına otururken gözyüzünün siyah-kırmızı semasında bir sima gördü. Çok tanıdıktı fakat kim olduğunu bilmiyordu ama bilmesine de gerek yoktu. Son zamanlarda geceleri hep bu oluyordu. Arkadaşlarına, eğitmenlerine bunu söylemezdi çünkü büyücü olduğu için yargılanırdı ve soylu ailesi zor durumda kalırdı. Büyücü olmadığını biliyordu fakat ne olduğuna açıklık getirebilmiş değildi. İnsan anatomisini kendince iyi anladığı için fiziksel eğitimleri geçiyordu. İnsanların vücutlarının hassas noktalarını kendisi öğrenmişti ama bunu eğitmenlere göstermiyordu, sadece biliyordu. İnsanların canlarını yakmayı da biliyordu, zeka olarak alt etmeyi de. Canlarını yakmayı bilmesi onun herkesi fiziksel eğitimde geçeceğine delalet etmiyordu tabii, fakat eğitmenler Thomas'a inisiyatif gösterir onu yüceltirlerdi. Lidere yaranmak için her zaman görüşlerini Thomas lehinde kullanıp hep onu överlerdi. Thomas anladığı şeyleri kimseye anlatmadı.
Babası öldüğünde ağabeyi Daniel topluluklarının lideri oldu.Daniel'in grubu yakınlarda olan grublar topluluğunun en büyüklerinden biriydi. Ağabeyinin gölgesinde olmaktan rahatsız olmuyordu Thomas. Göz önünde olmazsa kendini daha rahat hissederdi. Daniel ve karısı Lider Kulesi'nde kalıyorlardı. Thomas keşfettiği mağarada kafa patlatır ve kendi kulesine dönerdi. Dışarıdan Daniel ve Thomas arasında her zaman bir rekabet var gibi görülse de onlar birbirlerini çok severlerdi. Özellikle Daniel Thomas'a saygı duyar ve ne olduğu belirsiz isteklerini hoşgörü ile karşılardı. Thomas her zaman garipti ama Daniel'in kardeşiydi ve Daniel onun zekasının onu delirttiğini düşünüyordu. Thomas bazı şeyler görür ve sadece Daniel'e söylerdi. Daniel de bunun sadece bir rüyada olduğunu söyleyip onu avuturdu. Her şey için mükemmeldi Thomas. Daniel'in anlayamadıklarını anlayabiliyordu. Daniel'in Thomas'ı zeki olarak addetmesinin sebebi buydu.
Bir gün Daniel'den bir ceseti gömülmeden incelemek istemişti. Daniel tabii ki de ona izin vermemişti. Daniel ''Ölülerle ancak büyü sanatı ile uğraşanlar iletişim kurabilir. Beni zor durumda bırakma kardeşim, büyü sanatıyla mı uğraşıyorsun yoksa?'' dediğinde Thomas; ''Ben ölülerle iletişimimi cesetler üzerinden nasıl kurabilirim ki? Cesetlerin içinde can yok bu yüzden büyü de olamaz. Buna ihtiyacım var. Cevabını aradığım bazı sorularım var. İzin veriyor musun?'' sorusunu yönelttiğinde Daniel bir daha bu konuyu açmamasını şayet biri bunu konuştuklarını veya bu eylemi yaparken birisi onu görürse onu zor durumda bırakacağını söylemişti. Daniel Thomas'ın lideriydi ve kültürlerine göre Daniel halklarının yücesiydi. Onları bu şekilde tartışırken gören bir insan Daniel'e saygısızlık edildiğini düşünürdü.
Daniel bir gün Thomas'ın evlenmesine karar verdi. ''Thomas'ın bu saçma işlerden kafasını kaldırıp kendine bir yuva kurması gereklidir.'' buyurdu ve konu kapandı. Thomas için diğer grup topluluklarından birinin liderinin kızı alındı. Kız alımlı, güzel, zekiydi. Adı Ece idi ve kendi halklarının arasında anlamı ''Ulu/İleri gelen'' idi. Kızdan hoşlanmıştı ama araları hep soğuktu. Resmi olarak birleştiklerinde(Evlenmek anlamında) bu soğukluk kaybolmaya başlamıştı ama Ece de Thomas kadar olmasa da düşünceleri ile cebelleşiyordu, kadın olarak görevini yapıyordu ve işine bakıyordu. Thomas ile Ece arasında bir sempati olsada Ece ile Thomas birbirlerini anlayamıyorlardı. Ece kendi çocuğunu bu topluluk içinde doğurmak istemiyordu, onun çocuğu yönetmek için doğmalı ve yaşamalıydı. Erkek ise ki Ece bunu çok istiyordu kendi halkında olduğu gibi yiğit bir delikanlı, aklını kullanan bir savaşçı olmalıydı. Thomas'ın halkını kötülemiyordu ama aralarında görüş ayrılığı vardı. Thomas ve Ece barışın bir simgesi olarak birleşmişlerdi.
Thomas Ece hamile kaldıktan üç ay sonra kendi düşüncelerinden kıvrılıp Ece ile ilgilenmeye başladı. Ece ile bazı şeyler paylaşmaya başlayıp yakınlaştılar. Ece Thomas'ın bencil biri olduğunu düşünüyordu fakat kendi içinde yanıldığını kabul etti. O, sadece farklı biriydi. Diğer tanıdıklarından çok daha zeki, becerikli ve bir o kadarda nazikti ona karşı artık. Her zaman kendinin de farklı olduğunu düşünmüştü ama kadın olduğu için bunu gösterememişti. O fatihlerin kanından geliyordu ve bunun için böbürleniyordu. Thomas ile başkalarına karşı olan bakış açısı değişmiş, empati kurmayı öğrenmiş, sağlıklı düşünmeyi öğrenmiş ve aşkı öğrenmişti. Thomas'ın artık aklını başına toplamasını sağlayan Ece ve malum olay olmuş, Thomas gerçekleri az da olsa öğrenmişti. Doğacak çocuk onun ırkının devamı olacaktı. Bunu gerçek babasından öğrenmişti...
-Yorumlarınızı rica ediyorum ve bekliyorum.
Edit: Hikayeyi karakterlerle beraber kökten değiştirip giriş bölümünü ayrı bir başlık altında yayımlayacağım... Bu ilk yazı denemem ve pek gözden geçirildiği söylenemez.