Hepimiz izlediğimiz filmlerden/çizgi filmlerden ya da okuduğumuz çizgi romanlardan etkilenip "süperkahramancılık" hayallerine kapılmışızdır. Belki halen kapılıyorsunuzdur. Aranızda "Param olsa ben Batman olurdum ya" diyen Karabüklü arkadaşlar var mesela, biliyorum.
İlk önce web comic olarak yayınlanan, tutunca da mangası çıkan, o da beğenilince animesi yapılan One-Punch Man'in de hikayesi bu "Ben kahraman olucam!" haykırışı ile başlıyor.
Kodummu oturturum!Görüntüsünden zekasına, hayat standartlarından tarzına kadar her şeyiyle vasat birisi olan Saitama'nın hikayesini anlatıyor anime. Zamanında vasat bir işi varken bir gün bunalıp, "çocukken süperkahraman olmak istiyordum, şu hale bak. Bi dakka ya, ben süperkahraman olucam!" diyen Saitama işini gücünü bırakıp kendini bu işe adıyor ve 3 senelik zorlu bir antrenman süresinden sonra tüm bu vasatlığına tezat olacak şekilde çok büyük bir güce sahip oluyor. Öyle ki kimse karşısında duramıyor, tüm düşmanlarını tek yumrukta paramparça edebiliyor.
Özetle büyük gücün büyük can sıkıntısı getirdiği bu animede, Saitama'nın kendini tekrar hayata bağlayacak, heyecanlandıracak bir rakip arayışını izliyoruz.
Dalga geçeyim derken çığır açmakTür olarak bir "seinen parodisi" diyebileceğimiz bir tarza sahip olsa da bahsi geçen "aksiyon dolu, bol vurdulu kırdılı" bu tarzın çok da esaslı bir üyesi olmuş One-Punch Man. Yani komedisinin kalitesinin yanında dalga geçtiği öğeleri de çok iyi işlemiş ki bir dövüşü 7 sezona yayan türdaşlarının yanında, ilaç gibi geldi.
Çizimler ise şahane. Gerçekten, mangası da okuduğum kadarıyla tadından yenmiyordu ve animede de bunu çok iyi başarmışlar. Sade, net ve bir hayli komik.
Komedi unsuru ise genelde göndermeler ve karakter üzerine. Yani izleyicileri eğlendirmek ya da güldürmek amacıyla bariz oluşturulmuş şakalar yerine anlık, durum komedisi tercih edilmiş ve bu aksiyon dolu sahnelere mükemmel bir şekilde yedirilmiş. Türdaşlarının aksine savaş sahnelerinde sıkılmak yerine aksiyona kapılıp heyecanlanabiliyor ve bu heyecanın tam ortasında birden kahkahalara boğulabiliyorsunuz.
Kel mel ama çalışıyorSaitama; işinde gücünde, her gün karşılaşılabilecek normal bir adamken kahramanlığa soyunan, kendi deyimiyle "eğlence olsun diye kahramanlık" yapan, dünyanın en güçlü ama en düz insanı. Kendisine saatlerce ne kadar güçlü olduğunu anlatan rakibine verdiği tepki bir nevi özet olabilir.
Tabi asla yenilmeyen, durdurulamayan ve tek yumrukta herkesi deviren bir karakter, izleyiciyi sıkmadan ne kadar ilerleyebilir ki? İşte burada diğer karakterler devreye giriyor. Ailesinin intikamını almak için daha güçlü olmanın yollarını arayan yakışıklı cyborg "Genos" olsun, halkın kahramanı gönül adamı "lisanssız sürücü" (bisikletli) olsun, Saitama ile karşılaşana kadar kendisini kimsenin hareketlerini göremeyeceği kadar hızlı sanan "Sonic" olsun, birbirinden saçma düşmanlar olsun, hepsi de animeyi gümbür gümbür sürüklüyor.
Sonuç?Açılış müziğine yakışan bir aksiyona ve kapanış müziğine yakışan bir duygusallığa sahip olan One-Punch Man; izlemesi bir hayli eğlenceli, oldukça başarılı bir anime olmuş. Şimdilik 5 bölüm çıkmış olmasına rağmen beni kalbimden vurdu. Kurgusal olarak öyle müthiş bir derinliği yok, sonuçta aksiyon-komedi tarzı bir anime. Fakat iddia ettiği aksiyon kısmını da komedi kısmını da çok iyi başarmışlar.
Kaliteli bir "süperkahraman" hikayesinin olmazsa olmazı olan "karakterin geçmişi, amacı ve yaşadıkları" konularını çöpe atıp öylesine bir kahramanı işlemek ve bunu böylesine güzel başarabilmek... İzleyiniz efendim.
Not: İçimdeki %50'yi spoiler vermemek için zor tutuyorum.
Edit:Bu da iyiymiş;