"Yep, you basically get it right. The reason the West loves this movie is because it feeds into all their stereotypes about Muslims, Muslim men, and Turkey. On its own merits, it's a very inaccurate portrayal of life, and it doesn't even make sense in terms of the story itself. Girls who are being abused by family don't hang out in their house half naked, nor are they so carefree with their own sexual relations"
Bu ve bunun gibi yorumlar pek dikkate alınmamalı. Filmin oryantalist bir bakış açısına sahip olup, ülkesinin gerçeğini bilmediğini söyleyenler hangi ülkede yaşıyor çok merak ediyorum. Hepimiz biliyoruz şunu; öyle bir ülkeyiz ki dışarıya karşı maskemizi takıyor kendi içerimizde ise bambaşka gerçeklerle yaşıyoruz. Bu bakımdan filmi gerçeklerden kopuk diye yaftalayanlar bilmelilerdir ki sandıkları olası gerçekler çoğu zaman umdukları kadar tozpembe değildir.
Evet, film Karadeniz bölgesinde geçiyor olabilir. Fakat anlatı sırasında hiçbir zaman kendimizi belirli bir bölgede özellikle hissettirmiyor. İşlediği, kadınlara yönelik aşağılık tutumların esas olarak kötü niyet tohumlarının var olduğu her yerde meydana çıkabileceğine işaret ediyor. Bilhassa erkek egemen grup ve yapılarda bu tarz aşağılayıcı yönelimlerin daima var olacağını söylüyor. Bunu söylerken de sözünü sakınmıyor, iktidara oynamıyor, ikiyüzlü davranmıyor.
Neden bir takım -öyle de kalabalıklar ki- ısrarla filmi gerçek dışı kabul ediyor onu da tam anlamış değilim. Bana sorarsanız filmi distopya sınıfına da rahatlıkla sokabiliriz. Meydanda bombalar patlıyor, öğretmen öğrencisine tecavüz ediyor, kadınlarımız öldürülüyor, intihara sürükleniyor, kalem tutması gereken yaşlarda çocuk sahibi olduruluyor, daha sayalım mı? Böylesi bir ortamdan kaçış yolu, daha doğrusu daha iyiye, güzele, adil olana doğru bir çizgi çiziliyor. Yaşadığımız baskı ve şiddet dolu ülkede insanlara kendi gerçekliğini sunuyor ve çözümü için umut bağışlıyor.
Teknik, oyunculuk veya senaryo anlamında eleştirilebilecek birçok yönü var ve bunları da yazabilirim. Lakin bariz insanlar öyle kötü niyetli davranıp özellikle, bile bile kötülüğü kendilerine rehber eyleyerek, abuk sabuk noktalara hedef alıyorlar ki artık şu filmi uzun uzadıya tartışma hevesim de kalmadı. Reel hayatta dostlarımla çok güzel tartışmalarımız oldu ama sanalda anlaşmak, anlatmak, birbirini anlamak ne mümkün. Bu ülkedeki insanlar olarak en büyük günahlarımızı en gizli saklı kutularda sakladıkça konuşacak hiçbir şeyimiz de yok demektir.
Oscar alır mı bilemem ama eminim ki hak ettiği esas muameleyi -her zaman ki gibi- yıllar sonra görecektir.