Teşekkürler sayın mit.
Ben Zaman Çarkı ile geç tanışanlardanım, seriye başlamam bundan 8 yıl evveli buluyor. Henüz güncele geldiğimde ise Gece Yarısı Kuleleri Türkçe'ye çevrilmemişti. Yine de Zaman Çarkı'nı beklemenin hissiyatını ucundan yakaladım diyebilirim.
Işığın Anısı çevrildikten ve çevrildiği gün alıp ertesi geceye bitirdikten sonra Brandon Sanderson'a çok kızmıştım, olmamış becerememiş demiştim kendime. Sanırım çok sevdiğim bir seriyi bitirmenin, daha fazlasını bulamayacağımın, Rand'ı, Mat'i, Perrin'i, Nynaeve'i bir daha okuyamayacağımı, onlarlaa gülüp onlarla ağlayamayacağımın acısını Sanderson'a yıkmıştım. Sanki bu durumun sorumlusu oymuş gibi. Seriyi ve Sanderson'un tamamladığı kitapları tekrardan bu defa kendi dilinde okudukça, onun ne kadar kitapların ruhuna sadık kaldığını anladım, ne kadar iyi bir iş çıkardığını ve Jordan'ın eşinin nasıl iyi bir tercih yaptığını da.
Sanderson kıymetli bir yazar, ona da bu değerli mektubu için teşekkür ederim.
Jordan düşten uyanalı 10 yıl oluyor ama anısı unutulmayacak.
Yıka mızrakları - Güneş doğarken.
Yıka mızrakları - Güneş batarken.
Yıka mızrakları - Ölmekten kim korkar?
Yıka mızrakları - Tanıdığım hiç kimse!
Yıka mızrakları - Yaşam bir düştür.
Yıka mızrakları - Her düş elbet biter.