''Günaydın Umut. A-a, sigara içiyor muydun sen?''
Yere döşeli mermerlere bakarak düşünceli bir şekilde yürürken, adını duyup kafasını kaldırdı. Karşısında elinde bir dosya tutan takım elbiseli bir kadın duruyor, kendisine soran gözlerle bakıyordu.
''Ha?''
Kadının tek kaşı havaya kalktı, kafasıyla Umutun eline doğru bir işaret yaptı. Gözleri refleks olarak iki parmağının arasında tuttuğu yarısı kül olmuş sigara dalına kaydı.
''Sigara diyorum. İçiyor muydun sen?''
''İçiyorum sanırım.'' diye dalgın dalgın yanıtladı sadece birkaç kez gördüğü iş arkadaşını. Kadın ağzını açıp bir şeyler söylemeye niyetlendi ama o çoktan yürümeye başlamıştı tekrar. Arkasından ''Burada içmek yasak ama...'' diye bağırdığını ise duymadı bile.
Patronunun odasına vardığında sigaranın ucundaki uzun kül sırasına süngerin bir kısmını da ekledi ve izmariti kapının yanındaki yapay bitki saksısının dibine attı. Yaptığı şeyleri hiç düşünmeden hareket ediyordu bugün sanki. Önündeki ahşap kapıya iki kez vurdu. Her zaman yaptığı gibi patronu Cemal Bey'in tok sesiyle ''Girin!'' demesini beklemeden kapı tokmağını çevirerek içeri daldı.
İçeri girdiğinde ufak bir çığlık yükseldi. Boş gözlerle, bir eli kapı hâlâ kapının tokmağı üzerinde içerideki manzaraya baktı. Patronu Cemal Bey olması gerektiği gibi gösterişli masasının arkasında değildi. Masanın öbür yanındaydı ve masanın üzerinde ise sekreteri olması gereken bir kadın vardı. Kadın hemen kendini masanın arkasına attı. Bir yandan da üzerindeki kıyafeti düzeltmeye çalıştı bunu yaparken, fakat acele ederken gömleği masanın üzerindeki sabit biblolardan birine takılıp gürültülü bir şekilde boydan boya yırtıldı. Umut, tek kaşı havada ve ağzı açık bir şekilde onlara bakarken, sinir ve şaşkınlıkla köpürmüş olan Cemal Bey ona doğru bağırdı.
''Umut! Ne isti- Kapıyı neden çalmadın!?''
Bıyıkları hiddetle titreyip gözleri öldürücü bakışlar atarken bir eli de fermuarını kapamaya çalışan Cemal Bey'in bu hali, gürültüyü duyup kapının arkasından kafasını uzatmaya başlamış olan ofis çalışanları tarafından hayret nidalarıyla karşılandı. Cemal Bey'in yüzü kıpkırmızı oldu, sekreteri ise bir deve kuşu misali kafasını masaya gömmüş görünmemeye çalışıyordu. Cemal Bey pantolonu olması gerektiği hale geri gelince hiddetle bağırdı.
''Çıkın dışarı! Hepiniz! Kapatın şu kapıyı da, yoksa akşam evinize işsiz gidersiniz!''
Umut sonunda ağzını kapamayı başardığında Cemal Bey üzerine doğru hiddetle yürüyordu. Ellerini yumruk yapmış sıkıyor ve sürekli bir şeyler bağırarak etrafa salyalarını saçıyordu. Sonunda Umut'un kapı tokmağını tutan eline doğru hamle yaptığında dilini kullanabildi.
''Eee, Cemal Bey?''
''NE!?''
''Ben istifa ediyorum.'' Sabahtan beri yapmak istediği de aslında başından beri buydu. Cemal Bey beklemediği ve şu an hiç sırası olmadığını düşündüğü bu söz karşısında bir an afalladı, fakat masanın arkasında saklanan sekreteri hatırlayarak kapıyı Umut'u dışarıda bırakacak şekilde kapatmaya çalışırken bağırdı.
''E S.KTİR GİT O ZAMAN AMA KAPAT ŞU KAPIYI BE ADAM!''
O sırada Umut'un arkasında toplanmış kalabalıktan az önce ona selam veren kadının sesi yükseldi.
''İyi dedin Umut! Artık bu şartlar altında çalışmak istemiyoruz! Hem patronumuz olacak adamın şu haline bak! Bütün gün bir sürü işle uğraşıyoruz ve siz bir kez bile bizi takdir etm-'' Konuşma bu şekilde bir süre sürerken Umut ve Cemal Bey aynı şaşkın bakışları paylaştılar. Bütün çalışanlardan da söylenenleri destekleyen nidalar yükseliyordu. Umut, kadının konuştuğu şeylerin büyük kısmını ya duymadı ya da dikkat etmedi fakat son cümle herkes tarafından gayet net bir şekilde duyuldu.
''Biz de istifa ediyoruz!''
Cemal Bey'in anlamsız bakışları ve ''Durun bir dakika, hey, nereye gidiyorsunuz?!'' nidaları arasında Umut'u aralarına katan büyük grup iş yerinden tezahürat ve bağırışlar içerisinde çıktı. Umut'un bir sonraki hatırladığı şey ise kendisine teklif edilen parti kutlamalarını nazik olmaya çalışarak tek tek reddettiği, kahraman ilan edilip sırtını pohpohlayan tanımadığı iş arkadaşlarının tebriklerini kabul ettiği ve sonunda yalnız kalabildiğinde kendi kendine az önce ne olduğunu sorduğuydu. Sonunda omuz silkip ağzına bir sigara dalı koydu. Sonuçta bugün istifa etmek istiyordu ve bunu başarmıştı. Cebinden yeni çakmağıyla birlikte telefonunu da çıkardı ve en yakın arkadaşının numarasını tuşladı.
''Alo, üstadım günaydın. Müsaitsen gel bir kahvaltı yapalım diyecektim.''