Buyrun o zaman =)
5. Bölüm – Yükseliş
Ordular toplanmış, yeni bir sefer için hazırlıklara başlanmıştı. Uzun süredir görülmüş nadir büyük ordulardan biriydi bu. Yavaş yavaş çürümekte olan Doğu kıtası için bir umuttu. On üç gün önce güneydeki iki kenti de –Neidh ve Nudher- almış ve Suadhre’yi almak üzere yolculuğa çıkmışlardı. Bugün, savaş vardı.
Bu savaşın asıl amacı, Sugg Vua’ya karşı direnmeye çalışan altı kaleyi bir çatıda toplamak ve bu sayede Sugg Vua’yı yok etmek adına bir ordu toplamaktı. Neyse ki çok kan dökülmemişti, çünkü yorgunluktan bitap düşmüş askerler, teslim olmuş ve ülkelerini teslim etmişlerdi. Bu sayede, şimdi, herkes daha huzurlu bir şekilde yaşıyordu. Sugg Vua, uzun zamandır saldırmamıştı. Kraliçenin bir şeyler tasarladığı belliydi.
Suadhre kuşatılmış ve alınmasına az bir zaman kalmıştı. Elçi, içeri gönderilmiş ve teslim olmaları üzerine uyarılmışlardı. Elçi geri döndüğünde işlerin hiçte istedikleri gibi gitmediğini anladılar. Suadhre, teslim olmuyordu.
Savaş hazırlıkları başlarken, kuzey batıdan gelen bir ordu görüldü. Ordunun önünden bir atlı geliyordu. Elçi olduğu belli olan bu adam, zırhını giymiş ve savaşa hazırlanmış olan Neinea’ya yaklaştı ve diz çöktü.
“Kraliçem, kralım, Dehrea Kenti hükümdarı, sizin hükmünüzü kabullendiğini söylüyor ve size bunun kanıtı olarak bu orduyu hediye ediyor.”
Neinea orduya baktığına memnun oldu. Kendi ordusuyla birleştiğinde, Suadhre’nin alınması çok da zor olmayacaktı. Ordular bir süre sonra birleştiğinde, artık savaş için son emir verildi. Artık Yedi minareli Suadhre kenti, elindeydi.
***
Bundan yüzlerce kilometre ileride, büyük bir ordu toplanıyordu. Kimse onları fark etmemişti. Kimse onların nereden geldiğini merak etmemişti. Karanlık, güneşi daha yeni yeni kapatıp yok ederken, onlar dehşetli mağaralarından çıktılar.
Uzun ve sert demirlerden kılıçlar dövdüler. Dehşetlerini göstermek için kılıçlarına zehirler sürdüler ki, canlı kalmasın. Pençelerini bilediler. Korku nedir bilmeyenlerdi onlar. İlk Sugg Vua olan kraliçe Faéra’nın soyundan gelenlerdi onlar.
***
“Bir gün dehşetle,
Kızıl güneş girdi dibe,
Nerden geldiği bilinmese de,
Onlar yeniden gelecekler şehre!
O şehir ki halkı yeniden korkacak,
Bir kez daha boğulacak, kanayacak,
Dehşet onları öldürecek,
Son kez büyük bir savaş olacak…”
-Kör Kehanetler: X-I