Ama Miryam'a dönelim.Devamı var bunun ama çok uzayacak diye kesmek durumunda kaldım ve bu konuşmanın kalanı da burası kadar güzel.
"Ölümsüz olduğunuza inanıyorsunuz." diye bir süre sonra meydan okuyordu bana. "O zaman niye bunun hakkında konuşmaktan korkuyorsunuz?"
"Kesinliği su götürmez şeyler hakkındaki düşünceleri niye zihnime yük edeyim ki?" diye karşı çıktım.
"Emin misiniz peki?" diye üsteledi. "Bana anlatın. Nasıl bir şey şu sizin – ölümsüzlüğünüz?"
Ve ona Niflheim'ı ve Muspell'i, dev Ymir'in kar tanelerinden doğuşunu, inek Andhumbla'yı, Fenrir'le Loki'yi ve de donmuş Jötunn'ları anlattığımda; dediğim gibi bunların tümünü ve Odin'le Thor'u ve bizim Valhalla'mızı ona anlattığımda, ellerini çırpıp çakmak çakmak gözlerle haykırdı:
"Oh, barbarsınız siz! Sizi gidi koca çocuk! Sizi gidi buzların sarışın devi! Eski sütanne masallarına ve mideyi doldurmak dışında bir şeye inanmayan siz! Peki, bedeniniz öldüğünde asla ölmeyecek ruhunuz nereye gidecek?"
"Söylediğim gibi, Valhalla'ya," diye yanıtladım "Ve bedenim de orada olacak."
"Yiyip içecek mi? Dövüşecek mi?"
"Ve sevişecek," diye ekledim. "Kadınlarımız da cennette bizimle olmalı, yoksa cennet neye yarar ki?"
Yüce Tanrım, elli bin yıl önceki totem ailelerimizde bizim kadınlarımız daha temiz, aile ve topluluk ilişkilerimiz çok daha namusluydu.
Bizim o günlerde yaşadığımız ahlakiliğin günümüzde yaşanandan çok daha iyi olduğunu söylemeliyim. Bu düşünceyi alelacele bir kenara atmayın. Bizdeki çocuk iş gücünü, polisimizdeki rüşvet olaylarını, siyasi yozlaşmamızı, gıda maddelerine hile karıştırılmasını ve yoksullarımızın kızlarının köleliğini düşünün bir. Ben Dağın Oğluyken, Boğanın Oğluyken, fuhuş hiçbir anlam taşımıyordu. Dediğim gibi, temizdik biz. Ahlaksızlığın derinlerine batmış düşler görmüyorduk. Evet, günümüzde aşağı durumdaki hayvanların tümü o biçimde temiz. Ölümcül günahları icat etmek için, maddeye egemenliğinin yardım ettiği hayal gücüyle insanoğlu gerekiyordu. Daha aşağı hayvanlar, öteki hayvanlar günah işlemeyi beceremez.