Tull kasabasında olan olayı, Canina'nın yorumunda okuduğum için beni etkilemedi. Ne olacağını bildiğim için burdaki çoğu kişide uyandırdığı etkiyi yaşayamadım. Sonra da bunu bir eksiklik olarak gördüm

.
Jake'in gelişiyle kitap bir güzelleşti. Jake ile iligli olan yerler sürükleyiciydi. Özellikle Kahin ile Jake'in yaşadığı an beni etkileyen bir sahne oldu. Sonra Kahin'in söyledikleri var tabii

.
Ancak en büyük şikayetim Jake'in nihai sonunun hiç de etkileyici olmaması. Cok şey kurşmutum kafamda. Yazar şöyle etkileyici bir sonla hafızama kazınır derken bence çok pat diye gitti çocuk. Belki de kafamda çok büyüttüm o sahneyi ondandır. Ama öyle çabuk oldu ki, bari o süreç uzasa ve Roland'ın iç devinimlerinde sürüklenseydik okuyucu olarak. Roland kararını çoktan vermiş, heyhat!
Jake'in sonu etkileyici değildi ve bu beni çok üzdü fakat Siyahlı Adam ile olan konuşmaya hayran kaldım! Özellikle "Kule ne? roland onu neden arıyor?" sorusunun orda sorulması harikaydı. Evet, okuyucub bu soruyu elbette kitabın başından beri düşünüyordu ama kitabın kendi içinde yazılı olarak bu soruyu sorması beni etkiledi açıkçası.
"Kule ne?" bu soru beni çok düşündürüyor

! Siyahlı Adam'ın aradığımız tüm soruların cevabı olmaması da mazoşit bir zevk uyandırdı bende

. Öyle hemen öğrenmeyelim, sürünelim xD!
Kuleye ve gerçekelrine dair bilgilerin bir nebzesini bile öğrenememekten dolayı mutluyum

. Yalnız Roland'ın gördüğü evrenin en dışındaki mor ot beni hayli düşündürdü. O da güzel bir etmendi.
2.kitabı iyiki almışım diyorum. Yakın zamanda ona başlayarak kulenin derin varlığı ve anlamına daha çok nüfuz etmek istiyorum
