Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Oyun Masası => FRP Arşivleri => Dipsiz Konak => Yıkım - Enkazlarda Yaşamak => Konuyu başlatan: KoyuBeyaz - 17 Mart 2011, 15:55:40

Başlık: Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 17 Mart 2011, 15:55:40
(http://i256.photobucket.com/albums/hh168/luciferlight92/mcahit.jpg)

Mücahit Hattab

Millet: Çeçen
Envanter
Kalın palto - Eldiven
Bot


Oyuncu: Wanderer

Yaş: 27

Fiziksel Görünüş: Siyah saçlı orta boylu ve gelişkin kaslı birisi. Sağ kaşının üzerinden başlayıp burnuna kadar inen bir bıçak izi taşımakta. Sırtında, sol omzunun arkasında da aynı şekilde bir bıçak izi var. Gri gözleri ve beyaz dişler var. Doğasına aykırı bir biçimde yakışıklı.

Zihinsel Kimlik: Sağı solu belli olmaz.

Meslek:


Durum Göstergesi

Açlık: 3 saat uygun
Susuzluk: 3 saat uygun
Yorgunluk: Kas ağrısı / Yorgunluktan bayılmaya 4 saat
Hastalık: Bacağında bir kurşun var / Hafif kanama
Özel Durum I:
Özel Durum II:
Moral: Berbat
Yoldaş:
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 18 Mart 2011, 14:49:16
Giriş - Zoraki Yoldaşlık

18 Aralık 2049 - 12:15
Krasnyy Bor - Arzamas'ın 20km kuzeyi


Bir hafta önce kendilerini ortasında buldukları çatışmadan sağ çıkabildiklerinden beri nedenini bilmedikleri bir biçimde birlikte yolculuk ediyorlardı Mücahit ile Hank. Aslında nedenini ikisi de biliyordu fakat dillendirerek kendilerini küçük düşüremezlerdi. Bu zamanda her zaman arkanı kollayacak birisi olması iyidir.

Geceyi konaklamak için 4 yıl önceki silik bir saldırıdan kalma yıkık bir siper bulmuşlardı. Şu anda ise Rusya'nın zengin olunabilecek ve az da olsa rahat bir yaşam sürülebilecek tek uygun şehri olan Arzamas'a doğru yürümekteydiler. Tarlaların arasından 4 saattir yürüyorlardı ve ikisinin de yabancı olduğu bu yolda onlara rehberlik eden hiç bir şey yoktu. Ta ki ileride silik bir yol görene kadar. Yola yaklaştıklarında doğru yolda olduklarını belli eden o devrilmiş tabelayı da görebildiler.

''Arzamas 20km''

Hava soğuk fakat rüzgar esmiyor. Yer yer bulutlar var, güneş en tepede olmasına rağmen sanki dünyayı aydınlatmaktan acizmiş gibi. Çevrenizdeki tarlalar tamamen çorak, hiç bir şey yetişmiyor. Issızlığın ortasında yürüyorsunuz.

Spoiler: Göster
(http://i256.photobucket.com/albums/hh168/luciferlight92/hankmcahit.jpg)
Başlık: Mücahit Hattab
Gönderen: Wanderer - 18 Mart 2011, 17:00:06
"Novoselki'ye gitmeliyiz. Uzun zamandır susuz kaldın ve zulamızda çok az şey var. " dedikten sonra bir avuç toprak alıp kokluyorum.

"Kokuyu alıyor musun?" Gözlerimle ufka, Kuzeydoğuya doğru bakıyorum. "Suyun, ekmeğin ve rahat yaşamın kokusu! Ne zaman olduğunu bile hatırlamıyorum fakat yakın bir tarihteydi. Novoselki'de. Bir grup haydutla çatışmıştık, hem de ne için biliyor musun? Bir teneke peynir için, üstelik çatışmadan muzaffer ayrıldığımızda  küflü çıkmıştı! Yaşamak zor şey doğrusu..."
Spoiler: Göster
Küflü Peynir
(http://www.porttakal.com/haber_img/a/5/1/8/a51863bc2e_b.jpg)



Yara izimi kaşıyarak gerçek bir gerillaya yakışır şekilde dimdik ve düzenli adımlarla kuzeydoğu istikametine doğru yollanıyorum.  Adımlarımın ritmini hiç bozmadan aç ve susuz arkadaşıma dönüp sırıtarak, "Ne o? Gelsene! Yoksa burada çürüyüp gezegenin bir parçası olmak mı istersin?!" Hala gülüyorum. "İlk hedef, Novoselki! Umarım senin için su bulabiliriz, çünkü kendiminkini paylaşmaktan hiç hoşlanmam!"
Spoiler: Göster
Biz Krasnyy Bor'da değiliz di mi, ayrılmışız oradan?

Haritada gösterilen yerdesiniz. Krasnyy Bor, Novoselki ile aranızda duruyor.

Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Canina - 18 Mart 2011, 19:46:44
Hank birlikte yolculuk ettiği adama ifadesizce baktı ve konuştu,

"Bunun yerine daha yakında olan Krasnyy Bor'da durum erzak tedarik etmeyi sonra da direkt güneye tarlaların içinden devam etmeyi tercih ederim. Arzamas'a ne kadar çabuk varabilirsek o kadar iyi. Yol üzerinde oyalanmaya niyetim yok." dedi ve su şişesini çıkardı.

Önce havaya kaldırarak ne kadar kaldığına baktı. Daha sonra yavaşça kapağını çıkardı. Dikkatlice kapağa su doldurdu ve kapaktaki suyu içti. Dudaklarının ıslanması bile ancak yetmişti ama tasarruflu kullanmak zorundaydı. Su bulundukları zamanda önemli bir şeydi. Uğruna kolaylıkla adam öldürebilecek bir şey.

Şişenin kapağını geri taktı ve yol arkadaşını süzdü. Tüfeğine takıldı gözleri. Kaç mermisi vardı? On belki on beş. Daha fazlası zaten zengin olduğunu gösterirdi. Sağ elini belinde ki bıçağın kabzasına koydu. Kendisininde bir an önce bir ateşli silah bulması gerekiyordu. Ufak bir 45.lik. Yada şanslıysa eski bir kalaşnikof. Bir bıçakla yaban topraklarda fazla hayatta kalamazdı.

*çevreyi tara*
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 18 Mart 2011, 20:26:57
Yalnızca dudakları ıslansa da Hank biraz rahatlamıştı, en azından vücudu suyun neye benzediğini yeniden hatırlamıştı.[*]Susuzluk 1 saat geriledi.[/*] Çevrede elle tutulur pek bir şey yok gibi görünüyor. Takip ettiğiniz uzunca bir yol, yolun sağ tarafından yer yer devrilmiş, yer yer kopmuş telleri sallanan elektrik direkleri, ileride küçük bir tepenin silüeti ve çevrenizde uçsuz bucaksız tarlalar var.

Kısa bir süre daha yürüdüğünüzde asfalt yoldan ayrılan bir tali yol daha olduğunu görüyorsunuz. Az ilerisinde de tepenin arkası görünmeye başlıyor; ana yolun sağına ve soluna doğru uzanan küçük evler görüyorsunuz. Bir iki yerden tüten dumanlar var, fazla bir hareketlilik yok gibi. Tepenin üzerindesiniz şu anda ve sağ tarafınızda ana yoldan ayrılıp kıvrılarak uzaklaşan bir toprak yol, önünüzde ise küçük bir yerleşim bulunmakta. Ayrıca toprak yolun gittiği yerde ağaçlık alanlar olduğu da gözünüze çarpıyor.
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Wanderer - 18 Mart 2011, 20:40:33
Sağ taraftaki yola sadece ters ters bakıyorum ve sonra hiç istifimi bozmadan ana yola devam ederken su şişemden koca bir yudum alıyorum. "Riske girmeye gerek yok..."

"Yeşillik varsa su da vardır dostum! O çirkin suratını kaldır ve yola bak artık, şu kasabamsı yere bir göz atıp neler bulabileceğimize bakalım, yanımdan ayrılma silahın yok. Gerçi ölmen belki daha hayırlı olur benim açımdan ya neyse..."

Dedikten sonra yürümeye devam ediyorum. "Gelsene uyuşuk herif!" diye bağırıyorum, arkadakinin gelip gelmediğini bile bilmeden...
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Canina - 18 Mart 2011, 20:50:31
Hank başını iki yana sallayarak gençlerin ne kadar aceleci olduğunu düşündü. Su şişesini emniyetli bir şekilde bel çantasına koydu ve yürümeye başladı.

"Ne boktan bir yer." diye mırıldandı kendi kendine.
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 18 Mart 2011, 21:11:18
Yerleşim yerine girdiğinizde pek de sıcak karşılandığınız söylenemez. Köy gibi bir yer, çevre pis, binalar küçük ve derme çatma, birkaç motorlu araç rastgele park edilmiş. Köye girdiğinizde yaşlıca bir kadın görüyorsunuz ilk olarak, size ters ters bakıyor ve topallaya topallaya uzaklaşıyor. İlerledikçe binaların arasında, sokaklarda ve çevrede bir kaç insan daha görüyorsunuz. Kimsenin umrunda değil gibi hissediyorsunuz kendinizi, herkes işine devam ediyor ve ilk gördüğünüz kadın hariç size bakan dahi kimse yok. Derken önünüze iki iri yapılı adam çıkıyor, ellerinde AK-47ler ile.

''Durun! Kimsiniz ve nereye gidiyorsunuz?'' Parmakları tetikte ve üzerlerinde yeşil üniformalar var. Üniformaların göğsünde yuvarlak bir simge ve içinde bir M işareti görüyorsunuz. Bir yere ait özel görevlilere benziyorlar. Adamlar şüpheli bakışlar atıyorlar size.
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Wanderer - 19 Mart 2011, 16:03:50
"Bu adamlar bizi soyup soğana çevirecekler. " diye mırıldanıyorum. Silahım her zamanki gibi , kolay ulaşabileceğim bir yerde fakat ben silahımı çekene kadar beni on kere vurabileceklerini de biliyorum.

Hank'a ne yapacağını bile sormadan konuşmayı deniyorum. Klasik diplomasi saçmalığı. Konuşurken elim gayri ihtiyari silahıma doğru gitse de adamların bunu çakmayacağını umuyorum.

"Ben basit bir gezginim, üzerimde hiç para veya değerli herhangi bir şey yok. Bu adamla yolda karşılaştık ve bir süredir beraberiz. Tanımam etmem, bizimki zoraki yoldaşlık ve aslına bakarsanız..." Bir yandan yol arkadaşıma(!) bakıyorum. "Son on dakikadır ondan ayrılmayı planlıyordum. Peki, bir mahsuru yoksa sizin kim olduğunuzu ve neden silahlarınızı üzerimize doğrulttuğunuzu sorabilir miyim?"


Dedikten sonra göz ucuyla Hank'e bakarken 'Umarım küçük yalanımı bozacak bir iş yapmazsın ahmak İrlandalı..." diye defalarca kendi kendime yalvarıyorum.

Sinirlerimin gerildiğini hissediyorum ve boynumdan kabaracak bir damarın beni ele vermesinden korkuyorum.

*Çevreyi tara*
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Canina - 20 Mart 2011, 14:06:12
Hank ellerini bedeninden biraz ayırarak adamlara azda olsa güvence verdi. Bütün kasları gerilmiş her an bıçağını çekip bir adama fırlatmaya hazırdı.

Yanında Mücahhit'in konuştuğunu duydu,

"Ben basit bir gezginim, üzerimde hiç para veya değerli herhangi bir şey yok. Bu adamla yolda karşılaştık ve bir süredir beraberiz. Tanımam etmem, bizimki zoraki yoldaşlık ve aslına bakarsanız... Son on dakikadır ondan ayrılmayı planlıyordum. Peki, bir mahsuru yoksa sizin kim olduğunuzu ve neden silahlarınızı üzerimize doğrulttuğunuzu sorabilir miyim?" diyordu.

Başını iki yana salladı. "Ne korkak adam." diye düşündü. Bir adım ileri attı ve konuştu,

"Sadece geçip gidiyoruz beyler. Endişelenecek bir şey yok. Onun şu güzel tüfeği dışında ikimizde çulsuzuz. Mataralarımızı doldurduktan sonra, köyünüzden geçip Arzamas'a doğru yol almak istiyoruz." dedi sakince ve adamların tepkisini bekledi.



Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 20 Mart 2011, 14:15:16
Adamlardan daha zayıf olanı bir Mücahit'e bir de Hank'a bakıyor ve ikinizide baştan aşağı şöyle bir süzüyor. ''Temiz su bulursan bize de haber ver.'' diyor Hank'a doğru alaycı bir biçimde. Yanındaki adama kafasıyla gidelim işareti yapıyor ve hareketleniyorlar. Yanınızdan geçip tam uzaklaşmaya başlıyorlar ki zayıf olan olduğu yerde durup kafasını çeviriyor ve kısa bir süre tereddüt ettikten sonra size dönerek sesleniyor. ''Hey. Biraz para kazanmak ister misiniz?'' Kafasını çevirip arkadaşına da kısa bir bakış atıyor, adamın hafifçe gülümsediğini fark ediyorsunuz.
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Wanderer - 20 Mart 2011, 14:25:31
Hank bey kardeşimin rahatlığından hoşnutsuz oluyorum.

'İnsan biraz tedirgin olur be!'

Adamların para kazanmak ister misiniz teklifi hoşuma gitse de, diğerinin gülüşünden dolayı hiç de emin değilim. Tepkilerini, niyetlerini ölçmek için soruyorum.

''Kim istemez ki? Fakat ne yolla kazanacağımızı önceden belirtmeniz gerekir, beğenirsek ne ala, beğenmezsek yolumuza devam ederiz. Kabul mü?''

Ayrıca benimle dalga geçmeleri de hiç hoşuma gitmiyor, su bulamazsak reziliz. Hem, sinir olmaya da devam ediyorum,

'Mataramız mı var lan bizim?'
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Canina - 20 Mart 2011, 14:33:42
Hank ellerini serbest bırakarak sakallarını kaşıdı. Yol arkadaşının çok fazla konuştuğunu düşünerek.

"Teklifinizi duyalım." dedi sakince.
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 20 Mart 2011, 14:49:28
''Bilemiyorum dostum, bunlar pek de işe yarayacak tiplere benzemiyorlar.'' diyor arkadaki iri kıyım tip ilk kez konuşarak. Zayıf olan ''İşimizi görürler bence.'' diyor ve size yaklaşıyor.

''Tamam, olay şu beyler; önümüzdeki iki gün boyunca Arzamas-34'te devriye gezmemiz gerekiyor ve bizim yapacak daha iyi işlerimiz var. Anlarsınız ya? Bu lanet üniformalar üzerimizde olduğu sürece paramızı almak için oradaki devriyeye görünmek zorundayız ve iki gün sonra yeniden oradan geçip paramızı alacağız. Teklifimiz ise şu; üniformaları size vereceğiz ve oradan geçeceksiniz. İki gün sonra biz oraya giderek parayı alacağız ve burada buluşup bölüşeceğiz. Gayet kârlı ha?''
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Wanderer - 20 Mart 2011, 14:57:23
Kuşkuyla bir kaşımı kaldırıp diğerini indiriyorum.

"Size nasıl güvenebiliriz?"
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Canina - 20 Mart 2011, 15:05:50
"Kabul." dedi basitçe.

Bir çıkar görüyordu bu işte kendi için. Tıpkı her zaman gördüğü gibi. Mücahhit'in ona katılıp katılmaması pek umurunda değildi. Planladığı şeyi yapabilirse zaten ona ihtiyacı kalmayacaktı.
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 20 Mart 2011, 15:11:34
''Hahah, sen daha akıllı çıktın kardeşim!'' diyerek bir elini Hank'ın omzuna atıyor adam. Sonra Mücahit'e dönüyor; ''Güvenmek mi? Gerçekten bu topraklarda herhangi birine güvenebileceğini düşünüyorsan şu tüfeği kullan ve kendi kafana bir kurşun sık. Var mısın yok musun?''
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Wanderer - 20 Mart 2011, 15:15:50
Küçüklüğümde Hamdi bey vardı, o geliyor aklıma. Kim ne derse desin sunucu ayısını tekrar edip bağırırdı ve "varım diyooor!" dedikten sonra bütün salon alkışlardı.

Bunu kimse alkışlamayacak biliyordum fakat bir süre daha yalnızlıktan uzak kalmam gerekiyordu. Bu Moskova zımbırtısı adamları ise boş bulduğum bir anda öldürebilirdim.

"Varıım anasın satiym."

*Adamları tara*
*Boş an kolla*
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Canina - 20 Mart 2011, 15:18:33
Hank yol arkadaşına göz kırptı ve adamlara döndü;

"Ne zaman başlamamız gerekiyor beyler?" dedi. Kollarını göğsünde çaprazladı ve ekledi. "Bu arada çorak topraklarda üzerimde sadece bir bıçak ile devriye gezmeyeceğim. Bana bir silah ayarlamalısınız."
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 20 Mart 2011, 16:04:09
Adam Memnuniyetle sırıtıyor ve ''Öyle ise vakit kaybetmeden üzerimizi değişelim ve işe koyulalım.'' diyerek hemen yakınınızdaki terk edilmiş bir evin içine kendi yeriymiş gibi rahatça giriyor. Arkadaki iri olan içeri girmeden önce sizin de geçmenizi bekliyor.
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Wanderer - 20 Mart 2011, 16:09:17
Yol arkadaşımla yıldızımız barışacakmış gibi görünüyor. Bu binayı bir yerlerden hatırlar gibi hissetsem de aldırmıyorum, ilk ben girmek istiyorum.

*Çevreyi Tara*
*Adamları Tara*
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Canina - 20 Mart 2011, 16:51:49
Hank omuz silkti ve binanın içine girmek hareketlendi.

*çevreyi tara*
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 20 Mart 2011, 18:11:14
Girdiğiniz yer sıradan terkedilmiş bir ev. Birkaç kırık sandalye ve masa, küçük üzeri küflenmiş bir tezgah, akmayan bir musluk, örümcek ağları ile kaplanmış bir fırın ve yapmalanmış kiler dolabından anladığınız kadarıyla eskiden mutfak olan bir odadasınız. İçeri girdiğinde adam üzerindeki üniformayı çıkarmaya başlıyor silahını tezgahın üzerine koyarak.[*]Merak etmeyin içlik giyiyor.[/*]

''Kıyafetleri değiştirelim, bunlara ihtiyacınız olacak.'' diyor bir yandan da. İri adam da içeriye girip kapıyı kapatıyor fakat o elinde silahla beklemeye devam ediyor bir süre.

Kapının 2 metre uzağıda yanyanasınız. Üzerini çıkaran adam 3 metre kadar önünüzde tezgahın yanında ve silahı da o tezgahta. Kapının hemen önünde iri olan adam duruyor. Sağ tafafta 3 metre kadar ileride bir pencere var, dol tarafta başka bir odaya açılan kapı.
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Wanderer - 20 Mart 2011, 19:19:49
Adam üzerini soyunurken silahının yanına gidiyorum ve çakmaması için uyduruk bir yalan söylüyorum. "Senin üniformanı ben giyeyim bari, benim üzerime daha iyi olacak gibi..."

Sonra aniden tezgahın üzerindeki silahı alıp kabzasını önümdeki adamın kafasına geçiriyorum.Bayıltacak kadar şiddetli vurmayı hedefliyorum. Ardından, arkadaşımın da diğer adama doğru atak yapmış olduğunu umarak hızla arkama dönüp silahı diğer adam her neredeyse oraya doğrultuyorum ve tereddüt etmeden adamın göğsüne sıkıyorum.

Bu hem onu etkisiz hale getirir, hem de ufak bir soru sormamıza yetecek kadar zaman verir diye umuyorum.
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Canina - 20 Mart 2011, 19:29:48
Partnerinin silaha doğru atıldığını gören "Ah ne aceleci adam. Biraz beklese her şeyi yoluna koyacaktım." diye düşünen Hank anında kemerinde asılı duran bıçağı çıkarıp silahlı iri adamın boynuna saplamak için hamle yapıyor. (Eğer uzağında ise fırlatıyor.)
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 20 Mart 2011, 20:00:06
Yaşayan Ölü Modu : Açık

Mücahit, üst kısmını çıkarmayı bitirmiş adamın yanına yaklaştığında adam göz ucuyla onu izlemeye başlıyor. Kafasını eğdiğinde Mücahit silaha atılıyor fakat adam böyle bir şey olabileceğinden kuşkulandığı için üzerine gelen darbeyi Mücahit'in kolunu tutarak engelliyor. Ardından da okkalı bir yumruk patlatıyor suratına. Geriye doğru sendeliyorsun ve tezgaha çarpıyorsun.

Hank ise Mücahit'in ne yapmaya çalıştığını anladığı anda arkasındaki adama bıçağıyla hamle yapıyor fakat adam gayet rahat bir şekilde Hank'ın eline silahının dipçiğiyle vurarak bıçağın düşmesini sağlıyor. Ardından kasıklarına bir tekme sallıyor. Hank acı ile bağırıp yere düşüyor.
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Wanderer - 20 Mart 2011, 20:11:18
"Hey hey hey! Yanlış anladınız millet, silah ne marka  diye bakacaktım o kadar! " diyerek ellerimi kaldırıyorum. "Senin derdin ne Hank?" diye de soruyorum üstüne...
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Canina - 20 Mart 2011, 20:20:42
Hank dişlerinin arasından "Salak mısın nesin?" diye hırladı ayağa kalkarken. Bir adım geri attı ve iki elini havaya kaldırdı. Kurşunları durduramazdı ama en azından yumruk atabilirdi.

Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 20 Mart 2011, 20:29:49
Üzerinde yalnızca siyah bir body ile duran adam silahını eline alıyor ve Mücahit'e doğrultuyor. Çok sinirli görünüyor; kaşları çatık, burnundan soluyor ve ciddi ciddi öldürecekmiş gibi bakıyor Mücahit'e. İri yapılı adam ise aynı şekidle silahını Hank'a doğrultmuş durumda ve gayet soğukkanlı bir şekilde bekliyor.

Zayıf olan adam Mücahit'in yanına geliyor ve dibine kadar girerek tükürür gibi konuşuyor. ''Silahın markasını mı merak ettim demiştin? Kurşunlarınkini de merak ediyor musun peki?'' Silahın arkasıyla Kanayan burnuna bir tane daha yapıştırıyor, yere seriliyorsun. Eğilip sırtından tüfeğini ve sırt çantanı çeke çeke alıyor, herhangi bir müdahalede önce Hank sonra sen ölürsünüz gayet hızlı bir şekilde, bunun bilincindesin. Ardından Hank'ın yanına geliyor pis bir bakış attıktan sonra onun sırt çantasını da almaya niyetleniyor.

-Mücahit bir tur iptal-

Hank; iki metre önünde iri yapılı adam sana tüfeğini doğrultmuş durumda, kafana nişan almış. Ona dönük duruyorsun. Diğer adam hemen sağından geliyor ve sırtındaki çantayı almaya çalışıyor, silahını sol eliyle ortasından tutuyor.
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Canina - 20 Mart 2011, 20:38:17
Hank homurdanarak ellerini iki yanına indirdi. Yavaşça belindeki çantayı çıkarttı ve yere bıraktı. Namlunun ucunda yaşamaya alışkındı, bunun adamları sakinleştireceğini belki de canlı olarak onu bırakacaklarını umuyordu.

Yerde yatan yol arkadaşına bakıp dudak büktü;

"Bunu halletmemiz için ortak bir yol yok mu?" dedi adamlara. "Size saldırmak en başından onun fikriydi. Ben sadece ölmemek için reflekslerimin kurbanı oldum." diye de ekledi.
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 21 Mart 2011, 00:54:57
Adam ''Kes sesini be!'' diye bağırarak çantanı alıyor. ''Ne bok yemeye akıllı adamlar olduğunuzu düşündüysem.'' diyerek yere tükürüyor. Üniformasını üzerine geri geçiriyor ve ardından iki çantayı iki kolundan geçirip tüfeği iri olan adama veriyor. Kapıyı açıp çıkıyor adam dışarıya. İri olan onun çıkmasını bekledikten sonra tüfeğinin tersiyle kafana çok sert bir darbe indiriyor. Kendinden geçiyorsun ve yere yığılıyorsun. Ardından ayağa kalkmış olan Mücahit'e dönerek bacağına ateş ediyor. Bacağından vurularak acı ile bağırıyor Mücahit. Adam sırıtıyor ve dışarı çıkıp kapıyı yüzünüze kapatıyor.

-Hank bu tur iptal-
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: Wanderer - 21 Mart 2011, 00:59:48
Bildiğim en hakketli küfürü savuruyorum arkalarından.

Bayılan arkadaşım ayılana kadar bekliyorum. Yapabilecek hiç bir şeyim yok fakat ayılmasını beklerken kapıya sürünüp, dışarıdan yardım edebilecek biri var mı diye bakınıyorum.

"Bu cehennemde yardım umacak kadar aciz kaldığıma inanamıyorum!
Başlık: Ynt: Hank O'Sullivan - Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 22 Mart 2011, 00:57:59
Ne kadar bağırsan da ya kimse duymuyor, ya da bulaşmak istemiyorlar. Ayrıca kapıyı zorlasan da açamıyorsun, önüne bir şey çekmiş olmalılar diye düşünüyorsun. Bacağın yüzünden pencerelerden çıkma şansın da kalmadığı için öylece beklemekten başka yapabileceğin bir şey kalmıyor. Bir süre sonra iyice güçsüz düşüyorsun ve göz kapaklarını açık tutmakta zorlanıyorsun. O küçücük yerde, yan yana yere devrilmiş bir halde bayılıyorsunuz.

Giriş Bölümü Sonu.[*]Birinci bölüm başlangıcına kadar yazmamanız rica edilir.[/*]
Başlık: Ynt: Mücahit Hattab
Gönderen: KoyuBeyaz - 12 Nisan 2011, 13:49:37
Bölüm 1 - Aranmayan Yardım

Tarih: Bilinmiyor
Yer: Terk edilmiş bir evin mutfağı


Çocuk sesleri duyuyorsun.

Kafanda binlerce şey dönüyor. Her yer karanlık. Göz kapaklarını yavaşça kıpırdattığında ışık vuruyor yüzüne ve gözlerin yanıyor. İlk gördüğün şey üzerine doğru eğilmiş olan iki tane çocuk. En fazla 10 yaşında görünüyorlar. Sapsarı saçları, üzerlerinde yamalanmış giysiler var ve meraklı bakışlar ile seni izliyorlar. Kardeş oldklarını düşünüyorsun gayri ihtiyari bir şekilde. Yavaşça doğrulduğunda hala aynı yerde olduğunu görüyorsun. Bacağın artık kanamıyor fakat hala açık yara ve canın acıyor. Yerinde doğrulunca çocuklar geri çekiliyor hiç konuşmadan. Korkmuş görünmüyorlar, daha çok temkinli davranıyor gibiler.

İçlerinden biri hiç beklemediğin bir soğukkanlılık ile eski model bir tabancayı kaldırıp üzerine doğrultuyor. Bir çocuktan beklemeyeceğin kadar düz bir ses ile konuşuyor. Biraz peltek bir konuşması var.

''Sen kimsin yabancı? Neden bizim evimizdesin?''
Başlık: Ynt: Mücahit Hattab
Gönderen: Wanderer - 12 Nisan 2011, 19:06:14
Feci derecede canım yanarken güçlükle konuşuyorum. "Ben... Ben gerçekten çok az şey hatırlıyorum, lütfen yardım edin... Lütfen!" diye haykırıyorum. Çok az şey hatırladığımı söylemem gerçekten de öyle olduğu anlamına gelmiyor. Tüm o patlayan silahları başarısız girişimimizi hatırlıyorum. Sahi? Hank isimli o salak irlandalıyı anlayamadığım bir duyguyla merak ettiğimi fark ediyorum. Çocukların cevap vermesini beklerken yüzlerine bakmak yerine kafamı yan yatırıp gözlerimi deviriyorum. "Gördüğünüz gibi, berbat durumdayım..."