Gönderen: Fırtınakıran - 13 Nisan 2012, 21:53:07
(http://img859.imageshack.us/img859/8872/amaterasubyvampirekard2.jpg)
GİRİŞ
Halkım bilir ki, beyaz ejderhalar göklerde yükseldiğinde toprağın halkının yüreği umutla dolar. Devasa bedenler kuş ayaklarını karınlarında topladığında altlarında kalanlar onların parıltıları altında şans tomurcuklarıyla yıkanırlar. Onlar kutsaldır. Bilge öğütleriyle biz ölümlülerin değersiz yaşamlarına yön verirken imparatorlarımız onların yol göstericiliğinde tebaalarını yönetir. Gecelerin kendine göre bir güzelliği, kiraz çiçeklerinin masum güzelliğini seyreden gençlerin dudaklarında aşk vardır. Kıvrımlı çatılarımız ve sürgülü kapılarımızın ardında erdem, ocaklarımızda tüten dumanda onur vardır.
Oysa Avrupalı adamların ejderhalarının hepsi kara kalpliydi. Onların yüksek surlarının ardında zina, aşksızlıktan kurumuş dudaklarında sadece şehvet vardı. İmparatorlarının içi zehir dolu danışmanları, halklarının kalbinde korku, midelerindeyse açlık vardı. Lanetliydiler ve bunu farkında da değildiler. İşte o Avrupalılar bir gün sapkın toplumlarının lanetini bizim el değmemiş, bakir fakat onurlu ulusumuza bulaştırmak istedi. İstediler ki bizler de onlar gibi kirlenelim. İstediler ki ejderlerimizin bilgeliği deliliğe dönüşsün, halkımızın merhamet eden, kanaat eden elleri kana susamış canavarların av aracı olsun. Onlar istedi ki, benim halkımın insanları kan emen ucubeler olsun.
Ben, Amaterasu, güneş göklerde parıldadığı, geceleri ay göklerde yükseldiği sürece halkıma bulaşan laneti temizlemek için tanrılarıma yemin ettim. Aydınlık yüreğimi doldurduğu sürece geceler beyaz postumun ışığıyla yıkanacak. Karanlığın her tür kötücül varlığı benim ölümlü bedenim var olduğu sürece uluyan beyaz kurdun sesiyle titreyecek. Ve sen, kardeşim Susanoo, halkımıza yapılan bu zulüm devrinde bana dönüp bu uğurda tek destekçim olacaksın.
*Amaterasu: Japon mitolojisinde güneş tanrıçası.
Gönderen: KoyuBeyaz - 13 Nisan 2012, 22:04:49
Söz konusu ejderhalar olunca Avrupa ve Uzak Doğu mitolojisindeki farklılıkların kullanılması bu girişi ayrı bir hoş yapmış. Bir destan girişi gibi olmuş adeta. Kısacık, onu eleştiririm bak. İçeriğini bilmeme rağmen(ehe) merak ettim, daha ne olsun?
Ama o isim fazla iyi olmuş, onu çıkar oradan bence. u_u
Gönderen: LegalMc - 13 Nisan 2012, 22:12:48
Giriş de çok güzel olmuş da; bu hikayeyi bir kurdun gözünden mi okuyacağız? Eğer öyleyse harika olacaktır. (öyle olmazsa harika olmayacak yani :P) Eh, bize merakla beklemek kaldı.
Gönderen: Fırtınakıran - 13 Nisan 2012, 22:16:02
Amaterasu kurda dönüşebilen bir kadın bu hikayede. Gündüzleri insan, geceleri beyaz kurt olarak tanımlanabilir. Tam olarak kurdun ağzından dinleyemeyeceksiniz. Tabii vakit gece değilse u_u.
Umarım bu merakla beklentiyi boşa çıkarmam :). Çok teşekkür ederim.
Gönderen: Fiddler - 13 Nisan 2012, 22:46:42
Gönderen: estarriol - 14 Nisan 2012, 00:33:56
Birinci ağızdan anlatılması meselesine gelince, katıldım ben ona. Bazen dava çok ağır olduğunda, davayı yürüten kahramandan başkası anlamaz, anlatamaz ya, öyle bir hava verdi bana. Bir de ilk kez bu tür içeriğe sahip bir öyküde toplumsal yozlaşmaya karşıt bir arka plana rastladım.
Öyküde yalnız bir destekçi var, ama biz de gerçek hayatta destekçiniziz hanımefendi. Çok hoşuma gitti. Başladığı gibi devam etsin istedim.
Gönderen: HermioneWeasley - 16 Nisan 2012, 16:16:25
Gönderen: mit - 22 Nisan 2012, 21:10:36
Not: Okami kalbimde bir yaradır. Böhü! :fringa
Gönderen: Fırtınakıran - 22 Nisan 2012, 21:17:02
Şunu da söyleyeyim, ilk bölümü aklımda çoktan oluşturmuş olmama rağmen bir türlü kağıda/word'e aktaramadım gitti. İnşallah okuldan vakit bulunca yazıp yayınlayacağım *-*.
Gönderen: Fëanor - 22 Temmuz 2012, 01:57:04
Gönderen: Gilderoy - 22 Temmuz 2012, 14:06:26
Gönderen: Malkavian - 22 Temmuz 2012, 19:02:46
Gönderen: Fırtınakıran - 22 Temmuz 2012, 19:11:35
Amaterasu ilk bölüm itibariyle aklımda yazılıp bitirilmiş olmasına rağmen bir türlü kağıda dökülemedi gitti. Otururp tek tek bahane saymaya gerek yok, ancak bu hikayeden soğumuş değilim. Yazmak istiyor ve bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum :).
Malkavian, umarım dediğin gibi dili bu şekilde koruyabilirim. Ama bu sadece giriş olduğu için birinci tekilden devam etmeme gibi bir durumum var (karar veremedim ona bir türlü). Yine de destansı bir dili olsun diye girişi yazarken bile ter döktüm, bakalım devamında kaç kilo vereceğim :P.
Tekrar tekrar çok teşekkür ederim arkadaşlar. Umarım merak ettiğinize değecek bir öykü olarak karşınıza gelip, bu beyaz postlu hanımefendinin karanlıkta uluyuşunu beraber duyacağız.
Gönderen: Buzmavisi - 24 Temmuz 2012, 22:59:39
Gönderen: Fırtınakıran - 24 Temmuz 2012, 23:38:21
Kurgunun hareketli olması kaçınılmaz diye düşünüyorum. En azından benim planladığım bu. İnşallah yakın zamanda ilk bölümü yayınlayıp eleştirilerinize açık hale getireceğim. Okuyucuyu yormaktan ciddi anlamda rahatsızlık duyarım, ben de böyle bir şey yapmayacağımı düşünüyorum. Öyle olursa da eleştirilere açığım elbette.
Tekrar teşekkür ederim.
Gönderen: Scyther - 25 Temmuz 2012, 01:50:55
Gönderen: Malkavian - 20 Eylül 2012, 13:33:38
Gönderen: Fırtınakıran - 20 Eylül 2012, 13:37:12
Gözüm üzerinde Hazal :shrlock, unutturma politikası işe yaramaz, yaz bunu artık...
Sen de vur :/. Tamam index'teki sarı noktayı kırmızı yapıp yarım kaldı diyeyim madem :/.
Ehem. Yazacağım ben bunu, doğru söylüyorum ya T_T. Sağlı sollu sıkıştırılıyorum zaten, yapmayın etmeyin. Hem ilk bölümü sadece kağıda dökmek kaldı. Şarkısı da hazır aslında.
Yazacağım bak, valla :(.
Gönderen: LegalMc - 20 Eylül 2012, 16:53:10
Gönderen: Berre - 20 Eylül 2012, 16:53:24
(ehe, ben de baskı yapayım istedim ^^)
Gönderen: beerold - 20 Eylül 2012, 18:38:36
Gönderen: TheSpell - 20 Eylül 2012, 18:42:31
Gönderen: mit - 20 Eylül 2012, 22:03:11
Spoiler: Göster
Dur önce bir şehadet getireyim. Eşhedü...Gönderen: Tobizume - 31 Ocak 2016, 20:11:15