Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Kurgu Güncesi => Kurgu İskelesi => Konuyu başlatan: TheSpell - 31 Temmuz 2012, 20:48:38

Başlık: Acemi Savaşçı
Gönderen: TheSpell - 31 Temmuz 2012, 20:48:38
Evet arkadaşlar bu sefer başka bir öyküyle karşınızdayım. Ancak bu sefer daha önce denemediğim bir şey yaptım ve "tek bölümlük" bir öykü yazdım. Aslında biraz da dövüş sahnelerindeki yazım sanatımı geliştirmek için yazmış olduğum bir öyküydü.

Neyse, sizi fazla tutmayayım. Eleştirilerinizi esirgemeyin lütfen. Yazacağım diğer hikayelerde kendimi geliştirmeme yardımcı olacaklardır. İyi okumalar!


ACEMİ SAVAŞÇI

Turnuva tüm hızıyla devam ediyordu ve sıradaki karşılaşma Akur’undu. Akur heyecanlanmaya başlamıştı. Genç bir savaşçı olmasına nazaran yapacağı ilk dövüş bu olacaktı ve sabırsızdı. Çığırtkan onun adını duyurduğunda hızlıca turnuva alanına doğru yürüdü. Rakibinin adının Lorak olduğunu da öğrenmişti bu arada.

Kollezyuma benzeyen bir sahada yapılıyordu turnuva müsabakaları. Alan yuvarlak ve oldukça da genişti. Hava tozla kaplıydı ve giren savaşçıların hemen hemen hepsi öksürerek giriyordu. Toza maruz kaldığı için öksüren Akur, bir süre sonra rakibini gördü. Oldukça lüks bir zırh giymişti. Üzerine vuran güneş ışığı yüzünden parlayıp renk değiştiren zırh göz kamaştırıcıydı. Kabzası ejderha şeklinde bir kılıç kınında duruyordu. Miğferinin göz siperlikleriniden göz rengini seçmek güçtü, ancak Akur’un keskin gözleri o gözlerin yeşil olabileceğini tahmin etti.

Lorak’ın yanında Akur bir dilenci gibi kalıyordu. Miğferi yoktu. Oldukça eski ve dayanıksız bir zırhı vardı. Kılıcının kabzası düzdü ve oldukça gösterişsizdi. Akur bu turnuvaya hem şansını deneyebilmek, hem de –başarma ihtimali her ne kadar az olsa da- kazanbilmek için girmişti. Birinciye 1000, ikinciye 750, üçüncüye de 500 Kraliyet altını veriliyordu. Üçüncü olmaya da razıydı Akur. Yeter ki kazanabilsindi. Ailesinin maddi sıkıntıları vardı ve bu herkese zarar veriyordu. Kazanmak, en kötüsü üçüncü olamk zorundaydı. Turnuvada derece elde edemese bile, en azından kendini geliştirme şansı olacaktı.

Çığırtkan müsabakanın başladığını duyurdu ve iki rakip birbirlerine bir yaklaşıp bir uzaklaşmaya başladılar. Akur hem rakibini tartarken hem de üzerindeki dayanıksız zırhın iyi yanlarını düşünmeye çalışıyordu. En azından daha rahat hareket etmemi sağlayacak, diye düşündü. Haklıydı ancak korunmaya da ihtiyacı vardı.

Bu arada Lorak gerilemeyi bırakıp yavaş yavaş Akur’a doğru gelmeye başlıyordu. O anda Akur’un aklına bir taktik geldi. Lorak ona doğru gelirken yüzüne düşüncelere dalmış bir ifade oturttu ve gerilemeye devam etti. Seyircilerle müsabaka sahasını ayıran metal bariyerin tam arkasında olduğunu hissettiğinde, aniden harekete geçti. Kılıcını inanılmaz bir serilikle kullanarak atağa geçti. Bu ani saldırının gerçekleşmesine çok şaşırdığı belli olan Lorak, hamlelerini güçlükle savuşturuyordu ve bir anda geri duruma düşmüştü. Kılıcının elinden ayrılmaması gerekiyordu ancak bunu başarıp başaramayacağından habersizdi. Kılıcını düşüren yenilirdi. Bu turnuvanın ilk ve tek kuralıydı.

Bu sefer farklı bir hamle denemeye karar veren Akur,bir adım geri çekildi. Sonra sıçradı ve kılıcına dosdoğru Lorak’a indirdi. Lorak ise tam zamanında kılıcını yan tutarak hamleyi durdurdu. Metalin metale değme sesi etrafta çınladı. Kılıçlar artı oluşturacak bir şekilde birleşmişerdi. Akur zorlamanın faydalı olmayacağını düşünerek hızlıca geriye çekildi. Sonra yeniden saldırdı. O kadar hızlı ve seri hamleler yapıyordu ki Lorak’ın yenilmesi an meselesiydi. İyice geriye çekilirken metal bariyerlere gittiğin fark etmemişti. Sırtı bir nesneye değince Lorak’ın yüzüne bir hayret ifadesi oturdu. Şimdi nereye kaçacağını bilemiyordu. Zaten Akur’un hamlelerini güçlükle savuşturuyordu. Daha fazla dayanamazdı. Beceriksizce bir hamle daha yaptıktan sonra Akur’un sinsice gülümsediğini gördü. Sonra Akur kılıcını kaldırdı ve daha önceden gerçekleştirdiği hareketi tekrarlardı. Lorak’ın bu sefer kendini savunacak gücü yoktu ancak tam zamanında sağ tarafa kaydı. Akur’un kılıcı bariyerde derin bir yamukluk oluşturmuştu. İşte tam zamanıydı. Lorak kalan tüm gücünü topladı, ayağını kaldırdı ve Akur’un sırtına bulabildiği tüm güçle bir tekme attı.

Akur hayretler içindeydi. Lorak’ın önünden çekileceğini hiç düşünmemişti. Kılıcı bariyere çarpınca bir sarsıntı kolundan başlayarak vücuduna yayıldı. Bir ürperti hissediyordu ve eli titriyordu. Kılıcını zorlukla tutuyordu. O anda sırtına sert bir tekme yedi. Yüzünü metal bariyere çarptı ve burnunun yumuşak dokusunun yarıldığını hissetti. Oluk oluk kan burnundan boşalıyordu. Yere yığıldı. Kılıcını da düşürmüştü bu arada. Çığırtkan Lorak’ın adını haykırırken, dünyadan uzaklaşmaya başladı.

Hayallerinin suya düştüğünü hissediyordu. İşte, turnuvanın daha ilk maçında yenilmişti. Başaramamıştı. Ailesini de hayal kırıklığına uğratmıştı Onlara galibiyet sözü vererek gelmişti buraya. Şimdi nasıl gidecekti eve? Nasıl açıklayacaktı bu rezil yenilgisini? Gerçek dünyadan iyice uzaklaştığını fark etti Akur. Göz kapakları kurşun gibiydi. Gittikçe derine indi, indi…
Başlık: Ynt: Acemi Savaşçı
Gönderen: Ryld Argith - 31 Temmuz 2012, 22:15:14
Çok beğendim sonda yaratıcı ve farklı olmuş lakin savaş biraz daha uzun olabilirdi. Ama savaşın kısalığı dışında harika bir dil ve üslup olduğunu söyleyebilirim :)
Başlık: Ynt: Acemi Savaşçı
Gönderen: TheSpell - 31 Temmuz 2012, 22:34:59
Çok beğendim sonda yaratıcı ve farklı olmuş lakin savaş biraz daha uzun olabilirdi. Ama savaşın kısalığı dışında harika bir dil ve üslup olduğunu söyleyebilirim :)

Böyle demeyin yahu şımartıyorsunuz beni :)

Öncelikle okuduğun ve yorum yaptığın için teşekkürler. Savaş sahnelerine gelirsek, dediğim gibi neredeyse ilk defa böyle bir savaş sahnesi yazıyorum. Kendimi geliştirmek içindi. Bu yüzden kısa ve az betimlemeli olması muhtemeldir :)
Başlık: Ynt: Acemi Savaşçı
Gönderen: Rüzgar Adam - 01 Ağustos 2012, 00:03:03
Son sahne oldukça oldu bitti'ye getirilmiş.Ölmek üzere olan adamın kılıç savaşı gibi olmuş.Akur tek hamlede yenilmesi bana göre iyi değildi.Tavsiyem birebir kılıç dövüş filmlerini izlemen yönünde.Son sahne dışında söylecenek bir şey konuyu açan The Spell olduğu sürece.
Başlık: Ynt: Acemi Savaşçı
Gönderen: TheSpell - 01 Ağustos 2012, 00:07:11
Son sahne oldukça oldu bitti'ye getirilmiş.Ölmek üzere olan adamın kılıç savaşı gibi olmuş.Akur tek hamlede yenilmesi bana göre iyi değildi.Tavsiyem birebir kılıç dövüş filmlerini izlemen yönünde.Son sahne dışında söylecenek bir şey konuyu açan The Spell olduğu sürece.

Size de yorum yaptığınız için teşekkürler. Olabilir, ilk denemem olduğu için oldukça hata olabilir. Önemli olan sizin bunları söylemeniz.
Başlık: Ynt: Acemi Savaşçı
Gönderen: LegalMc - 01 Ağustos 2012, 00:42:58
Selamlar,

Bu mini-öykünün deneme amaçlı yazıldığı çok belli oluyor, önce onu söyleyeyim. Hem kısalığından, hem de olayların aceleyle bitmesinden. Dövüş[*]savaş değil[/*] sahnesini daha uzun tutmalıydın. Eğer epik bir dövüş yazmak istiyorsan G.R.R.M gibi detaya inerek ve uzun tutarak yazmalısın. Böyle birebir dövüşler ve savaşlar çeşitli flashbackler ve karakter analizleri için harika zamanlamalardır ayrıca. Kullanmalısın ileride. Ayrıca söyleyeyim, şu haliyle ortalamanın sayılabilecek bir kitapta sırıtmaz bu dövüş sahnesi.

Sonunun ise böyle bitmemesini istemek bir deneme yazısı için çok kaçar diye düşünüyorum. Aceminin kendisinden daha iyisini yenmesi çok büyük bir klişe iken, artık dövüşün sonunda ölmesi de klişeleşti. Şu an tek karakter üzerinden gitmeyen hikayelerde moda ikisinin de ölmesi sanırım. Ben sonunda bir kazanan olmamasını, ya da kazananın ağır bir bedel ödemesini isterdim. Örneğin bu hikayeyi ben yazsaydım, Akur yenileceğini anlayınca seyircilerin bulunduğu yere koşup oradan kaçardı, ya da kaçmaya çalışırdı. Orada da seyirciler tarafından darp edilirdi. Klişe olmayan, biraz da vurucu bir son. Farklı olabildiğin kadar ol, çünkü edebiyatta farklı olduğun zaman yaşarsın. Diğer türlü bir kelebeksin sadece.

Rüzgar Adam'ın dediği gibi, biraz kılıç dövüşü sahnesi izlemek ve okumak dövüşçü, arena, normal ve spesifik hareket repertuarını oldukça geliştirecektir.

Ellerine sağlık.
Başlık: Ynt: Acemi Savaşçı
Gönderen: TheSpell - 01 Ağustos 2012, 00:46:49
Selamlar,

Bu mini-öykünün deneme amaçlı yazıldığı çok belli oluyor, önce onu söyleyeyim. Hem kısalığından, hem de olayların aceleyle bitmesinden. Dövüş[*]savaş değil[/*] sahnesini daha uzun tutmalıydın. Eğer epik bir dövüş yazmak istiyorsan G.R.R.M gibi detaya inerek ve uzun tutarak yazmalısın. Böyle birebir dövüşler ve savaşlar çeşitli flashbackler ve karakter analizleri için harika zamanlamalardır ayrıca. Kullanmalısın ileride. Ayrıca söyleyeyim, şu haliyle ortalamanın sayılabilecek bir kitapta sırıtmaz bu dövüş sahnesi.

Sonunun ise böyle bitmemesini istemek bir deneme yazısı için çok kaçar diye düşünüyorum. Aceminin kendisinden daha iyisini yenmesi çok büyük bir klişe iken, artık dövüşün sonunda ölmesi de klişeleşti. Şu an tek karakter üzerinden gitmeyen hikayelerde moda ikisinin de ölmesi sanırım. Ben sonunda bir kazanan olmamasını, ya da kazananın ağır bir bedel ödemesini isterdim. Örneğin bu hikayeyi ben yazsaydım, Akur yenileceğini anlayınca seyircilerin bulunduğu yere koşup oradan kaçardı, ya da kaçmaya çalışırdı. Orada da seyirciler tarafından darp edilirdi. Klişe olmayan, biraz da vurucu bir son. Farklı olabildiğin kadar ol, çünkü edebiyatta farklı olduğun zaman yaşarsın. Diğer türlü bir kelebeksin sadece.

Rüzgar Adam'ın dediği gibi, biraz kılıç dövüşü sahnesi izlemek ve okumak dövüşçü, arena, normal ve spesifik hareket repertuarını oldukça geliştirecektir.

Ellerine sağlık.

Evet haklısın. Deneme için olduğu çok belli. İlk defa bu tür birebir dövüş sahnesi yazdım. Buraya göndermemin sebebi ise hatalarımı görüp kendimi geliştirebilmemdi. Birebir dövüşlerde ben R.A Salvatore çok güzel yazıyor diyorum. Drizzt'in dövüşler oldukça gerçekçiydi. O kitapları okurken de bu sahnelere dikkat edeceğim.

Teşekkürler okuduğun ve yorum yaptığın için :)
Başlık: Ynt: Acemi Savaşçı
Gönderen: Daarlan Gardan - 18 Ağustos 2012, 20:17:03
Bu kadar kısa bir hikaye ancak bu kadar güzel olabilirdi diyorum. Benim takıldığım nokta aslında neden sürekli olarak kılıçla çarpışıyorlar? Aslında biraz daha güzel olabilirdi, başka şeyler ekleyebilirdin. Mesela, ilk önce esir olarak getirilen bir kaç savaşçı ile savaşabilirdi karakterlerin, daha sonradan onlar temizlenince birbirlerine saldırabilirlerdi ve böylesi bence daha güzel, heyecanlı olurdu. Yorulan ve derin yaralar alan kahramanların çarpışmasını izlemek daha güzel olurdu zannımca, tabi bu senin yazdıkların karışmayacağım ama yön göstermek istedim. Böyle mini öyküler yazarak bu kahramanlarını geliştirebilirsin, geliştirirken kendi yazma sanatını daha fazla geliştirirsin. Salvatore gibi yazarların kitaplarını okumanını öneririm, özellikle yakın dövüşle ilgili olan bölümlerini.
Başlık: Ynt: Acemi Savaşçı
Gönderen: Raisor - 18 Ağustos 2012, 20:32:57
Olacak. Maya var. Devam. Zamanla pişeceksin.
Başlık: Ynt: Acemi Savaşçı
Gönderen: Thomasward - 18 Ağustos 2012, 21:36:31
sıradan bir son olmaması harika olmuş  benim gerçekten hoşuma gitti.Haddim değil fakat bir cümle devrikti o dikkati çekti ''Kollezyum'a benzeyen bir sahada yapılıyordu turnuvalar.''.
Eline emeğine sağlık gerçekten sen betimlemelerini bu hikayede az yaptığını düşünsende betimlemelerin olayı gözümde canlandırmamı sağladı.Sonu gerçekten çok beğendim sıradan bir son olmamış.