Kayıp Rıhtım Arşiv Forum

Liman Kenti => Düşler Limanı => Konuyu başlatan: Kuzen - 10 Eylül 2012, 02:18:13

Başlık: Medusa ile Görüşme
Gönderen: Kuzen - 10 Eylül 2012, 02:18:13
  
 Bir gün yine istiklal caddesinde amaçsızca geçip müzisyenleri seyderken son kuruşlarımı harcıyordum onlara. Ne param vardı ne de yapacak bir işim. Özlediğim istediğim bir hayat denebilirdi buna. Ama içimde bir rahatsızlık vardı. Toplumsal bir şekilde yaşayan insanlar doğaları gereği farkında da olmasalar yalnız insanları dışlarlar. Sadece hep beraber bir yerlere gitmeleri bile yeterlidir bunun için. Sanki bu yalnızlığı biz seçmişiz gibi. Hiç merak etmezler bizi bu yalnızlığa iten şey nedir? Sizsiniz tabii. O kadar uyumlu o kadar memnun ve o kadar standartlaşmış hayatlarınız var ki bir süre sonra bizler bıkıyor ve yalnız kalıyoruz. Bazen acı da verse bunun doğru olduğunu biliyorum. Kendimi size sunacak değilim.


 Bu şekilde düşünürken aklıma eski bir arkadaşım geldi. Antalya-olimpostan buraya taşınmış biraz kafa dinlemeye gelmişti. Para boldu geldiği yer belliydi. Metresti zamanında arkadaşım. Sonra metreslik yaptığı adamın karısı bunu farkedince anında müdahale etti ve kadın çok çirkin bir hal aldı kimine göre. Aslında o haliyle de güzeldi arkadaşım. Saçları yerine yılanlar çıkardı kafasından. Kızıl saçları yeşil yılanlara dönüşünce haliyle çok üzülmüş olan arkadaş elemandan yüklü bi bahşiş ister, ömür boyu. Bu şekilde yaşıyordu eski arkadaşım Medusa. Bazen ona uğrar dertleşir, içer sevişirdik. Hatta bir süre sonra yılanlara alıştı ,sevdi yılanlar bana alıştı. Ben de sevdim tabii yılanları. Hep sevmişimdir belgesellerini. İşte böyle böyle sıkı dost olduk. Geçenlerde beni arayıp boğazkesende ev tuttuğunu istersem gelebileceğimi söyledi. Ben de bir şeyler geveleyip kapattım telefonu. Hoşlanmam çok telefondan. Sonra birden aklıma esince gideyim dedim bu eve. Galatasaray lisesinden aşağı inip yürümeye başladım.


 Medusanın evine gelince merdivenleri tırmandım. Üçüncü kattaydı dairesi. Eski bir evdi. Eskiden eski istanbul beyefendilerinin oturduğu tarzda eski bir ev. Yaşlanmış kapısına elimi vurdum. Bir yandan da sigaramın külünü damlatıyordum diğer elimle. Ayakta durmak zor geliyordu, sarhoş gibiydim. Eğer bir kaç saniye daha bekletse orada düşüp kalabilirdim. Kapıyı açtı Medusa. Bir hayli değişmişti. Tamam hatun tanrıçaydı iyidi hoştu güzeldi ama yılanlar yoktu ortada. Eski güzel uzun kızıl saçlar. Günümüz cerrahisine bağladı açıklamayı. Mantıklıydı aslında. Estetik cerrahi bir hayli gelişmişti. Amerikada ünlü bir doktora yaptırmış saçlarını. Para Zeustan olunca problem yok tabii. Ama yine de biraz üzgündü. Alışmıştı yılanlara garibim. Bazen yeni doğduğunda biraz sever sonra diğerlerine tembihlerdi fazla ezmesinler diye. Tabii zor iş bin tane yılana bakmak ama insan alışınca bırakması da zor oluyor. Biraz şaşkın içeri girdim. Neyseki soğuk bira vardı dolapta. Tuborg gold, favori biram. Bilirdi tabii hatun geçmişimiz vardı. Hem o da severdi tuborgu. Biramı açıp bulduğum bir döşeğe uzandım. Uzanmak oturmak arasında bir pozisyon diyebilirim hatta. Boynum dik geri kalan vücut yatık ayaklar ise aşağıda. Böyle yapardım genelde, rahat zannederdiniz o pozisyonun verdiği rahatsızlığı ve üşengeçliği. Fazla eşya yoktu odada, evde. Bir iki koltuk, radyo, buzdolabı ve tuvaller. Bir tane gitar ve bir de piyano tabii. Severdi arkadaş sanatsal şeyleri. Medusa uzandığımı görünce yanıma girip koynuma yattı. Gözlerime bakıp beni öpmeye başladı. Yine şaşırdım haliyle, bu kadar hız beklemiyordum. Ama erkeksin sonuçta, hormonlar derken ben de karşılık verdim.


 Seviştikten ve sigara faslından sonra biraz piyano gitar düeti yaptık Medusayla. Güzel de sesi vardı hatunun. Doğaçlama şarkılar notalar ve anarşist bir müzik. İyi zaman geçirdiğimizi biliyorduk. Eski günler anısına biraz da kokain çektik. Sonra bir iki hap , vodka derken, benim için renkler, sesler birbirine karışmıştı. Sonra eve birileri girip çıkmıştı. Pek net değil kafamda sonrası ama güzeldi çok güzeldi geçirdiğim ölü zaman. Hakikatten biz niye görüşmeyi kesmiştik ki ? Bu soru kafamdayken aklıma bir diyalog geldi. Biraz uçarı biraz hayal gibi ama vardı sanırım öyle bir diyalog.

" Sen sadece göremeyen bir ceylan değilsin benim için. Sadece bir av da değil. Benim için bambaşka bir yerin var unutma. Gözlerini çok seviyorum, hele de uzun kirpiklerini. O kadar derin bakıyorsun ki gerçekten düşüyorum. Yada uyuşturucunun etkisi bilemiyorum.."

" Tamam kızım uzatma, ben de seni seviyorum."

" Hayır benimkisi farklı, iştahımı kabartıyorsun sanki."

" Ya bi s.ktirgit."

" Hadi bir lokma.."

 Derken ben olayın farkına varmış can haliyle dışarı atmıştım kendimi. Hep böyle miydi ki bu? Sanırım bu yüzden kesmiştik görüşmeyi. Tek tük arkadaşım var ve onlardan biri de yamyam bir tanrıça ne yapabilirim ki? Burda da işim bittiğine göre şimdi biraz daha istiklal caddesinde gezebilirim. Aa bir liram varmış, siyasibend ya da kara güneşe denk gelir umarım..