Ancak şu anki duruma baktığınızda insan hepçildir. Asılsız bilimsel verilere örnek vermenizi ve neden bunu yalanlayan diğer bilim adamlarına inanmamamız gerektiği hakkındaki fikrinizi de duymak isterim.
Hayvan yemeden yaşayamaz gibi bir iddiam hiç bir zaman olmadı. Hayvan yemeden sadece kimyasal takviyeler ile çok sağlıklı bir yaşama sahip olamaz gibi bir iddiam oldu ve bu cümlemi bir bütün olarak almanızı istiyorum. Bunun hala arkasındayım.
Sanayileşme ve duyguların evrimi ile insanoğlunun diğer hayvanlar üzerinde haksız bir güce sahip olduğunu düşünüyorum ancak bu avcı kişiliğimizi yok etmiyor. Ben kendim avlanıp beslenmeyi tercih ederim. Bunu da doğanın bir parçası olarak görüyorum. Eğer aksini iddia ediyorsanız vahşi doğa belsegelleri izleyemiyor olsanız gerek.
Et yememeyi bilimsel verilere dayandırmaya çalışmak yerine bunu birer öğüteç haline getirmiş fabrikalara karşı bir protesto amacına dönüştürmek en sağlıklısı. Hayvanların sadece kesilmek üzere doğurtulup beslenmesi asıl karşı çıkılması gereken şey.
Şunu yapan ikiyüzlüdür, bunu yapan çirkeftir diyenler de bence yeterince hoşgörülü insanlar değiller :)
Kişisel inançlarımızı desteklemek için bilimsel veriler bulunabilir, ben istesem araştırır yığınla bilgi veririm, "hayvan yiyenler" de aynını yapabilir.
AlıntıKişisel inançlarımızı desteklemek için bilimsel veriler bulunabilir, ben istesem araştırır yığınla bilgi veririm, "hayvan yiyenler" de aynını yapabilir.
Buna nasıl cevap verilir bilemedim bile. Tez, hipotez, teori ve kanun evrelerini araştırıp bundan sonraki araştırmalarınızı bu 4 evreden uygun olana koymanızı rica edeceğim.
Bu tartışmayı kesmeyi hiç istemiyorum ama tatsız bir yere gidecek gibi geliyor. O yüzden Bülend, Lordmuti, burada bırakmayı talep ediyorum :)
Sadece yapılan araştırmaları, bulunan sonuçları kendi inancınıza ve ahlaki seçiminize göre seçip, okuyup, kabul ediyorsunuz.
Bilimsel gerçekler kişisel ahlak ve görüşlerimize göre şekillenmezler. Ahlakımıza tamamen karşı olan gerçekler biz kabul etmiyoruz diye yanlış olmuyorlar. Biz kabul etsek ya da etmesek de kanıtlanmış gerçekler birer gerçek olarak kalıyor.
İyi veya kötü, bir taraf üzülmedikçe tartışma her zaman yararlıdır. Bu konu da birbirimizi üzmeye çok elverişli gibi geliyor, o yüzden kesmeyi istemiştim ve devam etmeyeceğim ben. Teşekkür ederim bana dayandığınız için. :)
Olayı daha da derin bir boyuta taşıyarak, neden sadece acı çeken canlıların yenmesine karşı çıkıyoruz demek istiyorum. Dünyadaki her canlının yaşamaya hakkı olduğunu savunup sırf ağaçlardan düşen meyveleri yiyerek hayatta kalmaya çalışan kabileler var mesela. (Örnek vermek istediğim noktayı anlatabilmişimdir umarım)
Sanırım olay daha önce de denildiği gibi et tüketmek değil, hayvanların nasıl kullanıldığı, ne şartlarda kesildiği gibi şeylere değinmek olacaktır. Ki bu değinme bile en fazla facebook veya benzeri yerlerde "vahşet!" başlıkları altında tartışmalardan öteye gitmeyecektir. Tüm insanları doğru yola sevk edebilsek zaten ilk başta savaşlar ve ırk ayrımı düşünceleri biterdi. O yüzden böyle bir tartışmanın da anlamı yok diye düşünüyorum. Savunduğumuz şeyleri fanatizme dönüştürmeden, "ben buna inanıyorum, sizler ne düşünüyorsunuz" gibi düzeyli bir tartışmayla bilgi alışverişi yapmalıyız, ki daha fazlasını da yapamayız zaten.
Olayı daha da derin bir boyuta taşıyarak, neden sadece acı çeken canlıların yenmesine karşı çıkıyoruz demek istiyorum. Dünyadaki her canlının yaşamaya hakkı olduğunu savunup sırf ağaçlardan düşen meyveleri yiyerek hayatta kalmaya çalışan kabileler var mesela. (Örnek vermek istediğim noktayı anlatabilmişimdir umarım)
Demek istediğinizi anlıyorum; lakin bitkilerin yaşam hakkını ellerinden alıyoruz zaten diye, hayvanların yenmek için öldürülmesine katkıda bulunmaya devam etmek pek doğru gelmiyor bana. "Ona kalırsa bitkiler de canlı, onları niye yiyorsun" diyorlar bana. Ben elimden geleni yapıyorum. Hayvansal ürün yemiyorum. Bir yanlış başka bir yanlışı meşru kılmaz.
Bana da "sadece" hayvan haklarının bu şiddetle savunulması itici geliyor. Geçmişten itiberen doğanın insanı getirdiği yeri reddedip kendi yarattığı yüksek ahlaki değerlerine göre yaşanması gerektiğini söyleyen ve bu iddialarına uymayan tüm insanları cani, "hayvan katili" ve ahlaksız olarak nitelendiren bu düşünceyi yanlış buluyorum. Bu düşünceyi benimseyip bana alenen katil diyen bir insana da isteyerek saygı duymamı ve destek vermemi beklemeyin. Kimseyle kişisel bir derdim yok, derdim bu düşüncenin bana göre yanlış olması.
Daha önceki mesajımda tam olarak anlatamadım sanırım demek istediklerimi. Hayvan Yemek kötüdür çünkü o hayvanlar kesilirken acı çekiyorlar, çıkış noktamız bu değil mi? Demek istediğim şey ise, herkes hayvan yemeyi bıraksa bile onlar acı çekmeye devam edecekler. Misal bir hayvanınızı veterinere teslim ettiğinizde bile ona çok iyi mi bakılıyor sanıyorsunuz? Ne işkenceler gördü bu gözler, hele ki kendine eğitimci diyen şeref yoksunu insanların dahi bunu yaptığını gördüm. Ki bu meslekten soğumamın en büyük nedenidir.
Daha yakın zamanda haberlerde kediye işkence eden adam vardı mesela. İnsanlara empati kurmayı öğretemediğimiz sürece hayvanlar acı çekecektir. Hayvanların acı çekmesini engellemek isterken bunu çok acayip bir yol ile yapılması yanlış. Çocuk pornosunu engellemek için seks yapmayı yasaklamak gibi oluyor. Toplumun yanlış bulduğu bir meseleyi kapatırken, toplumun çoğunun sevdiği şeyden mahrum kalmasını isteyemezsiniz. Özgürlüğünü kısıtlayamazsınız.
Elbette yürüyen, canlı, yüzüne baktığınızda bile sizi mutlu eden bir hayvanın bir saat sonra tabağınızda olduğunu düşünmek insanı çok kötü yapıyor. Fakat bu kadar duygusallıkla yaşamamız mümkün değil. Keza afrkada insanların ne işkenelere maruz kalarak çıkardıkları elması eşine alırken, hayvan yemenin kötü olduğunu savunan insanlar da gördüm. Ama bu durum "elmas almayın" demeye gelemiyor. Onun çıkarılmasında insanları işkeneye sürükleyen kişilere karşı durmalıyız asıl. Sorunun kökünü kazımadıkça sorun her zaman devam edecektir.
Daha önceden de dediğim gibi, hayvanların acı çekmemesine yönelik işlerde bulunmak emin olun çok daha iyidir. Güvenli, acısız yapılan kesimler, mezbahada çalışanların hayvanların da canı olduğunu hatırlatacak sistemler getirilmeli. Eski cellatlar mesela bahçıvanlıkla uğraştırılırlarmış ki insanlıklarını kaybetmesinler.
Demek istediğim anlaşılıyor ama cımbızlanıp da yorumlanınca sanki çok kötü şeyler söylemişim gibi oluyor :D Kusura bakmayın ama demagoji gibi görüyorum buradaki tutumu.
Et yemeyi severim. Et yemeyi "hayvan yemek" olarak adlandırmak burada görmesem aklıma gelmezdi, zira "hayvan yemek" içerisinde olumsuz bir tını barındırıyor bana göre ve ben olumsuz bir şey yaptığımı düşünmüyorum et yerken.
Hayvanların insanların doyması için çoğaltılıp katkılı besinlerle beslenmesine ve bir sanayileşme içerisinde katledilmesine sıcak bakan bir insan değilim kesinlikle. Fakat bu duruma aynı işlem insanlar üzerinde uygulanıyormuşçasına karşı çıkılmasına da katılmıyorum. Onların da canı var, onlar da acı çekiyor, onların da hakları var, doğru. Fakat merhamet etmenin onlardan faydalanmayacağımız anlamına gelmesini doğru bulmuyorum.
Dünyadaki belki en temel ve kuşkusuz gerçeklerden birinin doğal seçilim olduğunu düşünüyorum ve bir aslanın bir geyiği avlayarak yemesi doğada uygunsa, insanın bir "besi hayvanı" olan ineğin etinden faydalanması da uygun olmalı. "Bizim bir tercih hakkımız var, onu yemeden de yaşayabiliriz" diyorsunuz fakat bu tercih hakkı insanın saf iradesine bağlı bir hak değil. "Yemiyorum." diyerek insanlığın gidişatını değiştirmek imkansız derecesinde zor.
Karşı durulan şeyi destekliyorum fakat bunu "et yemeyi bırakarak" gerçekleştirebileceğimize maalesef inanmıyorum. Doğru, tüm devrimler, hareketler, akımlar küçük grupların düşünceleriyle, insalara yayılmasıyla başlar ve belli bir zaman alır; başta az sayıda insanın umursadığı ve çoğunluğun karşı çıktığı fikirler seslendirildikçe büyür ve toplumları etkisi altına alır. Ama hayvan yemeyi bırakın çağrısı yukarıda örnek olarak verilen köleliğin kaldırılması ya da feodalitenin yıkılması gibi bir süreçle sonlanmayacaktır. Çünkü insanın hayvan yemeden yaşayabildiği bilimsel olarak kanıtlanmışsa bile; tüm dünya bunu bir şekilde bilse bile hayvanlar yenmeye devam edecektir. Her şey bir yana, insanlar otçul yaşamaya geçmeye çalışsa bile alışkanlıklar kolay bırakılmaz ve dünyadaki tüm insanların kendilerini zorlayarak varoluşlarından beri alışık oldukları temel yaşam şekillerine yüzlerini dönmesini beklemek gerçekçi bir yaklaşım değil.
Hayvanların sanayileşmesine karşı çıkmayalım mı? Çıkalım. Katledilmelerine, bir makine gibi kullanılmalarına karşı sesimizi yükseltelim. Günlük hayatta insanlara yapılan kötülüklerden çok hayvanlara yapılanlar beni üzer ve sinirlendirir, bunun hangi hayvan olduğunun bir önemi de olmamalı zaten. Ama bunu yapmanın yolu et yemeyi bırakmak değil söz konusu tesislerin belli standartlara bağlanması gibi daha gerçekçi bir seçenek olmalı diye düşünüyorum.
Fikrinizi destekliyorum ve bu konuda bir şeyler yapılmasının artık herkesin bildiği "küresel ısınma" sorunu gibi yaygın, bilinen ve çözülmesi için uğraş verilen bir sorun olması gerektiğine kalpten inanıyorum. Yalnızca bunu yapmak için seçilen yolun farklı olması gerektiği taraftarıyım.
Ha bir de son olarak, bu durum zaman zaman beni de rahatsız ediyor, bir ara ciddi cidi düşünmüştüm hem de fakat "dur bugün de yiyeyim, yarın vejetaryen olurum"dan ileri gidemedim ne yazık ki. Üzülüyorum işte yahu. Onlar da can evet. Deri eşyalara ve kürklere sonuna kadar karşı safta yer alan biri olarak et yemek arada bir beni rahatsız ediyor fakat bu da etlerin çok lezzetli olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yiyoruz işte ne bileyim.
Umarım kendimle çelişmemişimdir. Fikirlerimi belirtmek istedim, kırıcı bir yanı varsa yazdıklarımın özür dilerim...
Ben et/hayvan tüketiyorum. Ve bunu olabildiğince bilinçli yapmaya çalışıyorum. Üstelik sadece etlerinden değil, yünlerinden, derilerinden faydalanırken de bir etik ya da vicdani kaygı duymuyorum. Bunun beni rahatsız etmiyor olması da bence bir sorun teşkil etmiyor; çünkü bu konuda içimi rahatlatabilecek kadar (başka şekillerde) bilinçli etkinlerde bulunuyorum.
Elbette diyebilirsiniz ki o kadar şey yapıyorsun; nasıl hayvan yemeye devam ediyorsun. Bırakman lazım.
Cevap basit. İstemiyorum. Özünde, et/hayvan yemeyi seviyorum. En sevdiğim üç yemeğin sırasıyla ıspanak-kereviz-bamya olduğu şu dünyada hele ki kırmızı etin tadından vazgeçmek istemiyorum.
Yediğim her bir hayvanın da (tabiri caizse) diyetini ödediğimi bilmek beni rahatlatıyor. Çünkü biliyorum ki benim bu konuda yaptığım olumsuz tüm hareketleri dengeleyecek olumlu hareketlerde de bulunuyorum. Ve neticede bu da sürdürülebilirliğin en büyük parçası değil midir? Eğer ben ekosistemdeki yerimi dengeleri değiştirmeyecek şekilde koruyabiliyorsam, o zaman kendi normlarımı değiştirmeme gerek yok değil midir? Ve pek tabii, herkesin benim gibi/kadar bilinçli olmadığını biliyorum ama (ve yine tabii ki bazı vejeteryanların da eşit derecede bilinçsiz olduğunu söylememiz gerekir) zaten tek başıma yapabileceğim kadarının üstünde bir şey yapmadığım için suçlanabilir miyim?
İşte böyle bir şeyler.
Hayvanların sanayileşmesine karşı çıkmayalım mı? Çıkalım. Katledilmelerine, bir makine gibi kullanılmalarına karşı sesimizi yükseltelim. Günlük hayatta insanlara yapılan kötülüklerden çok hayvanlara yapılanlar beni üzer ve sinirlendirir, bunun hangi hayvan olduğunun bir önemi de olmamalı zaten. Ama bunu yapmanın yolu et yemeyi bırakmak değil söz konusu tesislerin belli standartlara bağlanması gibi daha gerçekçi bir seçenek olmalı diye düşünüyorum.
Kimi üretim çiftlikleri özgür yaşama uygundur mesela. Kendi kendini sağan ineklerin olduğu çiftlikler var. Özgürçe, çit olmadan dolaşan tavukların olduğu yerler var. Nasıl ki günü gelen bitki öldürülüp yerine yenisi konuyor, aynı şeyler hayvanlara da yapılıyor. Hayvanların son gününe kadar özgürce yaşadıkları sistemlerin yasallaşması gerektiğini düşünüyorum.
Hala devam ediyor mu bilmiyorum, daha önceleri forumda okuma etkinliği vardı. Konunun daha bilinçli tartışılabilmesi için ve Bülend'in ilham aldığı fikirlerin daha iyi anlaşılabilmesi için ilk sayfada önerilen kitaplardan biri üzerinde karar kılınıp, okunup ay sonunda konuya biraz daha hakim olarak tartışılmasını öneriyorum.
Bu benim konuya hakim olduğum ve "okuyun da bir şeyler öğrenin!" demek istediğim anlamına gelmesin. Birkaç vegan forumuna dinleyici olarak katılmama rağmen pek bir şey bilmiyorum ben de. Önerdiğim durum bilinmeyen şeyler hakkındaki genel tutumum.
Saygılar.
Konunun başlığına olacak ilk eleştirim. İnsanların herhangi bir konuda, a ve b olarak ayrılmasına karşıyım ben ve inanıyorum ki buradakilerin büyük çoğunluğu da bu kanıdadır, bundan şüphem yok ve fakat, konu başlığı ayrımcılık kokuyor. İnsanları zenci ve beyaz şeklinde ayırmak gibi tıpkı. Hayvan yiyenleri kötü, vejetaryenleri ise iyi insanlar olarak gösteriyor bu başlık ve bence çok yanlış. Yapılmamalı böyle bir şey. Bu bir.
Bu konunun foruma kazandırılması, işin ciddiyetini kavramamız ve konuya daha geniş bir pencereden bakmamızı sağlaması açısından oldukça önemli, bu yüzden yeri gelmişken teşekkürümü de edeyim. Ama, vejetaryenliği diğer insanlardan üstün görmek ve profilin bir köşesine "Vegan olun!" diye emredercesine not düşmek de çok sağlıksız bir durum ve açıkçası insanların kaale alacakları varsa bile, almazlar. Yani almayabilirler, kişiden kişiye göre değişir. Ben hoş karşılamıyorum ama. Bu iki.Gerçekten teşekkür edildiğini düşünmüyorum. Ben kendimi üstün görmüyorum. Bir canlının diğer canlıdan üstün olduğunu düşünmek vejetaryenliğin ve veganlığın temelini alt üst eder. Profilimdeki "Vegan olun!" ifadesi haftalardır orada duruyor. Sizi şimdi sinirlendirmiş olmasına anlam veremedim. Hakaret gibi algılanacağını hiç düşünmemiştim. Bugüne kadar sizin için bir forum arkadaşıyken bugün sağlıksız bir durumda olduğumu düşündüğünüzü görmek beni gerçekten üzdü. Yazdıklarınızın kırıcı yanını söyledim. Hem de çok kırıcı. Yazdığım hiçbir şeyi kişileri hedef alarak yazmamıştım. Hedef alınmak çok kırdı beni. Lakin görüyorum ki sizin kırgınlığınız benimkinden fazla. Affedin.
...
Umarım kendimle çelişmemişimdir. Fikirlerimi belirtmek istedim, kırıcı bir yanı varsa yazdıklarımın özür dilerim...