Kahramanlığı tekrar hatırlatmalıyız insanlara. Öncelikle buradaki çizgi-denemede anlatılanlara göz atmanızı rica ediyorum.
Not: Çizimler, Memo Tembelçizer (http://www.memotembelcizer.com/)'in "İddia Ediyorum" (http://www.memotembelcizer.com/cizgiroman/iddiaediyorum/iddiaediyorum.php) adlı çalışmalarının toplandığı, aynı adı taşıyan kitabından alınmıştır.
(Ayıp sözlerin geçtiği yerler tarafımdan paintte sansürlenmiştir, gözümden kaçanlar olmuş ise affınıza sığınıyorum.)
1Spoiler: Göster
2Spoiler: Göster
3Spoiler: Göster
Aslında antikahramanların hikayelerini okumayı severim, kibar hırsızlarınkileri de severim. Sorun bu değil. Çünkü bilinçli insanlar bu tür hikayeleri ancak zevk almak için okuyacak-izleyeceklerdir. Endişe verici olan, bazı insanların bunlara saygı duymaya başlaması, imrenmesi.
Kurtlar vadisine özenerek; asık bir suratla "asarım,keserim" edasıyla gezmeyi mertlik, "delikanlılık" sayanlar var. (azalarak bittiklerini sanıyordum fakat ne yazık ki bitmemişler)
Zafere giden her yolu mübah gören, amacına ulaşmak için insanların yaşam haklarını hiçe sayanları "amacına adanmış idealistler" olarak görenler var.
"Adam çaldı çırptı ama çok da çalıştı" gibi ifadeler ile, büyük sahtekarları kendilerince aklayıverenler ne kadar çok değil mi? "Bal tutan parmağını yalar" sözü de bunlar tarafından uydurulmuş sanki.
Sahtekarlar, gücünün yettiğine kabadayı olanlar,zalimler ve arsızlar ne kadar da çok, ne kadar gerçek, ne kadar olağanlar değil mi?
İnsanlar onların varlığını kabullenmişler, onların taraftarı olmuşlar, onlara imreniyor, hatta onları idolleri olarak görüyorlar. Apaçık bir şekilde "kötü" olan bu insanlara saygı duyuluyor.
"Tüm bu anlattıklarının kahramanlar ile ne ilgisi var?" diyor olabilirsiniz. Açıklayayım:
Kahramanlar artık sadece sahip olduğu doğa üstü güçlerle ya da normal insanlardan üstün olan nitelikleri sayesinde kötüye karşı savaşan kurgusal, uçuk karakterler olarak görülüyor. Öyle ki, kahramanların hikayeleri hep birbirine benziyor artık ve bayık geliyor insanlara.
Kim bilir? Belki insanlar kahramanlardan sıkılsın diye bilerek yapılmıştır bu.
Artık normal insanların kötüyle savaşabileceğine, kötüye karşı koyabileceğine inananlar çok az. Çünkü ancak üstün özellikleri olan kahramanların kötüye karşı koyabildiğini görüyorlar hikayelerde. Kahraman, doğuştan yetenekli, iyi dövüşçü, karizmatik, zeki, süper vb. olmalı.
Hem iyi olmak çok sıkıcı artık. Ne yazık ki iyileri anlatan eserler (özellikle son dönemin edebiyatında ve filmlerinde) o kadar klişe, o kadar başarısız ki son dönemlerde; onlar yüzünden "iyi adam" olmak da sıkıcı gelmeye başladı insanlara.
Dünyayı kurtarmak istiyor musunuz efendiler? Öyle hikayeler yazın ki, kahramanlara tekrar inansın insanlar. Ama öyle uçuk-imkansız karakterler olmasın bu kahramanlar. Öyle ki insanlar iyilerin kazanabilmesi için süper kahramanlara gerek olmadığını görsünler tekrar.
Radyoaktif uğurböceği tarafından ısırılıp "uğurböceği adam" oluvermesin kahramanınız; doğaüstü başka güçler bahşedilmiş deolmasın. Ya da doğuştan çok zeki, çok yetenekli olmasın. Karizmatik bir silüeti olmasın. İnsanların ona bakıp "ben de böyle biri olabilirim" diyebilecekleri, onlara model oluşturacak biri olsun (bkz: çizgi-denemenin 2. kısmındaki ifade).
Perg Efsaneleri'nde Nume adlı karakterin çok beğendiğim bir ifadesi vardı (birebir hatırlamıyorum ama şöyle bir şeydi): "Bir kahramanı özel yapan, tek vuruşta on tane adamı yere sermesi değildir. Bunu sıradan bir ayı da yapabilir. Kahramanı özel ve değerli yapan; verdiği haklı mücadele ve bu yolda çektiği sıkıntılar, katlandığı zorluklar ve bu zorlukların üstesinden gelmekteki kararlılığıdır."
İlgi çekici kahramanlar yaratın, insanların heyecanla takip edecekleri, merakla ilgilenecekleri. Böylece insanlar kendilerinin de kahraman olabileceklerine inanırlar belki.